Hessen’de Türkçe aldatmacası

Almanya’nın Hessen eyaletinde uzun yıllardır tartışılan Türkçe derslerinin müfredata alınması konusunda eyalet hükümeti bir adım attı. Hessen Eğitim Bakanlığı, Türkçenin yabancı dil olarak okutulması için 2022/2023 öğretim yılında iki eyalet okulunda deneme yapılması kararını aldı.

Türkçe bu okullarda sadece seçmeli ders olarak okutulacak. Türk toplumunda hayal kırıklığına yol açan kararı Almanya Türk Toplumu Eş Genel Başkanı Atila Karabörklü, Aydınlık Avrupa için değerlendirdi.

Türk toplumunun Almanya’da yoğun yaşadığı eyaletlerden Hessen’de Eğitim Bakanlığı, yabancı dil derslerinde güncelleme yaptı. 2023/2024 eğitim yılı için Portekizce ve Arapçanın müfredata alındığını duyuran bakanlık, Türkçenin sadece iki okulda deneme amaçlı öğretileceği bilgisini paylaştı. Türkçe dersi için yıllardır verilen mücadele karşısında verilen bu karar hayal kırıklığı yarattı. Karara Türk toplumunun yanı sıra Alman toplumu da tepki gösterdi. Aydınlık Avrupa’ya konuşan Almanya Türk Toplumu Eş Genel Başkanı ve Hessen Türk Toplumu Başkanı Atila Karabörklü, Türkçeye olan tutumu ayrımcılık olduğunu söyledi.

‘ALMANYA’DA TÜRKÇE ÖĞRENİLMESİ İSTENMİYOR’

Kassel kenti ile Giessen’e bağlı Lollar beldesindeki birer okulda başlaması öngörülen seçmeli Türkçe dersi uygulaması Almanya pratiğinde yeni değil. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Frankfurt ve Offenbach kentlerindeki üç okulda benzer modelin denendiğini belirten Karabörklü, 5 yıl süren uygulamanın öğrenci ve velilerin ilgisizliği bahane edilerek iptal edildiğini hatırlattı. Türkçeyi Alman siyasetinin handikabı olarak yorumlayan Karabörklü, “Almanya’da Türkçe konuşulması ve öğretilmesi istenmiyor. Oysa Türkçe, Almanya’da en çok konuşulan dillerden biri. Türkçenin müfredata alınmaması, tamamen dışlama ile alakalı” dedi.
Deneme derslerinin sadece Türkçeye uygulandığını vurgulayan Karabörklü şöyle konuştu: “Ne Portekizce’de ne de Arapça’da böyle bir uygulama yapılmadı. Bu süreç sadece Türkçede gündeme geldi ki bizim isteğimiz, Türkçe derslerinin sadece Türk öğrencilere değil, yabancı dil olarak tüm öğrencilere açık olması. Eyalet yönetiminin tutumu ayrımcılık. Koalisyondaki Hıristiyan Demokratların böyle bir adımı beklenebilir. Ancak Yeşiller kendi ilkelerini çiğnedi.”
Türkçenin yabancı dil olarak müfredata alınmasının Türk ve Alman toplumu arasındaki iletişimi daha da güçlendireceğini ifade eden Hessen Türk Toplumu Başkanı Atila Karabörklü “Türklere yönelik birçok ön yargı var. Alman öğrencilerin de katılabilecekleri Türkçe dersler sayesinde bu ön yargıların kırılabilir. Karşılıklı empati ve kültürel iletişimin daha da gelişeceği değerlendirilebilir” dedi.

Atila Karabörklü

‘TÜRKLER TÜRKÇE DERSLERİNE SAHİP ÇIKMALI’

Eğitim Bakanlığının kararı karşısında birçok önemli Alman kuruluşundan destek aldıklarını ifade eden Karabörklü mücadelenin devamına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Hessen Veliler Birliği, Hessen Öğrenciler Birliği ve Almanya’nın en büyük öğretmen ve eğitimciler sendikası Eğitim ve Bilim Sendikası Hessen Eyalet Teşkilatı gibi önemli kuruluşlar açıklama yaptılar. Hessen Türk Veliler Birliği ve Almanya Türk Toplumu olarak bizler de tepkimizi dile getirdik. Bütün bu açıklamalar Alman basınında da gündeme geldi. Onun dışında Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu (ATÖF), Hessen Türk Öğretmenler Birliği ve Almanya Veliler Birliği de açıklamalar yaptı. Bu açıklamaları ve taleplerimizi tüm milletvekillerine ve siyasi partilerin eğitim sorumlularına göndermeyi düşünüyoruz. Bunun dışında konunun sürekli olarak gündemde tutulması gerekiyor. İmza kampanyası bu doğrultuda bir araç ve bu kampanya ile başarıya ulaşacağımıza da inanıyoruz. Onun dışında Almanya genelinde yaşayan vatandaşlarımız, Türk toplumunun temsilcileri ve Türkçeye gönül veren herkes Eğitim Bakanlığına konunun önemini ve taleplerini içeren e-postalar gönderebilirler.”

‘HESSEN HÜKÜMETİNİ KINIYORUZ’

Yücel Tuna

Hessen Eyalet Hükümetinin Türkçe’yi arka plana atan kararı, Türk toplumunu memnun etmedi. Yıllardır yürütülen çabalar karşılığında başlatılan deneme süreci, kandırmaca olarak değerlendirildi. Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Yücel Tuna, konu ile ilgili Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı.

  • Hessen eyalet hükümetinin kararını genel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kararı beğenmediğimizi, reddettiğimizi öncelikle belirtmek istiyorum. Bakanlığın Türkçeyi ikinci ya da üçüncü yabancı dil olarak okullarda okutulması yönünde okul programına aldığı pilot proje uygulamasını doğru bulmuyoruz ve kınıyoruz. Böyle bir uygulama daha önce Hartmut Holzapfel zamanında denenmiş, Frankfurt’ta üç okulda uygulanmaya çalışılmıştı. Yer ve okulların konumu gerekçesiyle ilgisizlik baş gösterdi ve proje kısa sürede ilgisizlik gerekçe gösterilerek ortadan kaldırıldı. Şimdi de aynı şeyi bir kez daha ısıtarak önümüze koyuyorlar. Sözde Türkçenin okutulmasına yönelik bir karar alınmış, hatta bu bir müjde gibi veriliyor. Hatta bizim bazı vatandaşlarımız ya da bu konuda ilgili ve duyarlı olan insanlarımız bile “ya ne güzel, bizim için Türkçeyi ikinci ya da üçüncü dil olarak kabul ettiler” diyorlar fakat bu bir aldatmacadan başka bir şey değil. Çünkü okullar hakkında karar verilirken en azından okulların paydaşları olan öğretmenler, öğrenciler, veliler, sivil toplum kuruluşlarının, yani ilgi duyan kesimlerin görüşleri alınmalıydı. Böyle rastgele Hessen’in bir ucundaki Lollar ve Kassel’de iki okulun seçilmesi ki ne kadar Türk yaşadığı tartışılabilir, ne kadar öğrenci olduğu tartışılabilir bir ortamda, kararın neye göre nasıl seçildiği sorusunu akla getiriyor. Biz inanıyoruz ki eyalet yönetimi çok peşin bir kararlılıkla burada da yeterince öğrenci bulunamayacağını öngörerek “biz elimizden geleni yaptık, yeterli ilgi burada da yok. Deneme süresi başarısızlıkla sonuçlanmıştır” tespitiyle konuyu bir daha gündeme gelmemek üzere rafa kaldırmaya çalışacaklar. Halbuki bu konunun sağlıklı işleyebilmesi için öncelikle o bölgede Türkçe dersi veren öğretmen sayısı ve Türkçe derslerine katılan öğrenci sayısı göz önüne alınmalıydı.

AYRIMCILIK, ÖTEKİLEŞTİRME, DEĞERSİZLEŞTİRME…

  • Daha önce Portekizce ve Arapça dersleri de deneme sürecinden geçti mi? Türkçeyi Portekizce ve Arapçadan farklı kılan nedir?

Önümüzdeki ders yılı okul programına alınmış Portekizce, Çince, Lehçe ve Arapça dersleri için böyle bir uygulama yapılmadı. Hatta ondan önceki senelerde Hessen eğitim sisteminde okutulan diğer diller için de deneme-yanılma sistemiyle başlayan bir yol izlenmedi. Bize göre bu uygulama bir ayrımcılık, ötekileştirme ve konuşulan dili değersizleştirmeden başka bir şey değildir. 350 bini aşkın Türk kökenli insanın yaşadığı ve konuştuğu bir dile yapılan bu haksızlık kabul edilemez. Bu dili konuşan kitle, yaşamlarının merkezi olarak Hessen eyaletini seçmiş, yaşamlarının her alanına aktif olarak katıldıkları halde dillerini yok saymak bizim için ırkçılıkla eşdeğerlidir. Bu karar, onların bu topluma duydukları aidiyet duygularını da olumsuz etkiliyor. Türkçenin diğer dillerden çok farklı bir önemi var. Karşılaştırılması bile akla mantığa aykırıdır. Bir kere Almanya’da Almancadan sonra en çok konuşulan ikinci dildir. Öğrenci sayısı, Türk kökenli öğretmen sayısı Arapça ve Portekizceden kat kat fazladır.

‘DİĞER DİLLER İÇİN DENEME YAPILMADI’

  • Hessen Türk toplumunun ve STK'ların (özellikle Frankfurt'ta) Türkçenin müfredata alınmasına yönelik bugüne kadar önemli çalışmaları oldu. Hem genel çalışmaları hem ATÖF'ün somut çalışmalarını özetler misiniz? Bundan sonra hangi adımları atmayı düşünüyorsunuz?

Adı geçen Portekizce ve Arapça dersleri 2023 yılında hayata geçirilecek. Bu diller bir deneme sürecine de tabi tutulmadı. Türkçenin Hessen okul programına alınması içinse daha önce de girişimlerde bulunulmuştu. Sınıf geçmekte etkili bir ders iken 2007 yılı civarında dönemin SPD hükümeti ve Eğitim Bakanı Hartmut Holzapfel zamanında Türkçe anadil dersleri zorunlu ders programından çıkarıldı, isteğe bağlı hale geldi, not verilemez oldu ve öğrenci sayılarının hızla düşmesine yol açtı. 230 öğretmenle verilen bu ders, 1990’lı yıllardan günümüze geldiğimizde şu an yerelden atanmış 30 öğretmen ve konsolosluk tarafından görevlendirilen 52 öğretmen ile sürdürülmeye çalışılıyor. Bu da hem dersin kalitesini hem haftada verilen ders sayısını olumsuz etkiliyor. Böylelikle hem derse ilgisizliğin hem derse katılımın azalmasının alt yapısı hazırlanmış oluyor. Biz HessenTöDer (Türk Öğretmenler Derneği) ve ATÖF olarak 2015 yılında bu konunun tekrardan okul programına alınmasına yönelik bakanlığa bir yazı yazmıştık. Oyalayıcı birtakım ifadelerle “kaydedildi, üzerinde düşüneceğiz” gibi bir yanıt aldık ve bugüne kadar da böyle gelindi. Şimdi de koalisyon hükümetinin programı, sanki STK’ların baskısına yanıt veriliyormuş gibi bir parmak bal çalarcasına Türkçe ile birlikte diğer Herkunftssprache denilen köken dillerinin programa alınacağı ve geliştirileceği şeklinde bir madde olmasına yönelik. Ancak hükümet, süresinin sonuna gelindiği bu süreçte bir adım atmadığı gibi geçtiğimiz dönemde yapılan iki oylamada ilgili tasarılar CDU ve Yeşiller’in ortak oylarıyla reddedildi. En son 2018 yılında Türk sivil toplum örgütlerinin gayreti ve SPD Milletvekili Turgut Yüksel’in öncülüğünde 20 bin imzayı bulan bir kampanya düzenlendi ve bu imzalar, kampanyaya katılan kurumların temsilcileriyle eyalet meclisinde bizzat Eğitim Bakanına iletildi. Tabi biz bu konuda haksızlığa uğrayan tek topluluk değiliz. Anlaşılmaz bir biçimde Avrupa Birliği’nin üyelerinden biri olan, çoğu zaman bize göre kayrılan Yunanistan ve Yunancanın da hangi amaçla yapıldığı bilinmez bir tutumla müfredattan uzak tutulması, şu sıralarda faaliyet yürüten yabancı dil çalışma grubunun içinde Yunanlı arkadaşlarımızında bizimle birlikte çalışmasına yol açtı. Şimdi onların da içinde bulundukları bir grupla yeniden yaklaşık 130 bilim insanı, dil bilimci, akademisyen, siyasetçi, belediye başkanı gibi ünlülerin olduğu ve imza kampanyasında ilk imzası bulunan kişilerle birlikte tüm halka açılmış yeni bir imza kampanyası başlatıldı. 10 bin imza daha önce toplanmıştı. Bugünlerde 20 bin imzaya bu 10 bin imzayı da ekleyerek yeni bir başvuru düşünüyor ve bu konuda çalışıyoruz. Başka neler yapılabiliriz sorusu da tartışılıyor şimdi. Bu çalışma grubu en azından ayda bir buluşuyor. Broşürler hazırlandı, Türkçe ve Yunancaya işaret eden kartpostallar hazırlandı. Bunlar şu anda insanlarımız arasında dolaşıyor. Umuyoruz ki bu sefer bu konuda bir başarı elde ederiz. Eyalet hükümetiyse vereceği yanıtla uyum konusunda da ne kadar samimi olduğunu gösterecek ancak olumsuz bir yanıt alırsak ayrımcılığın ve ayrışmanın temelini atmanın sorumluluğunu da yine bu siyasetçiler üstlenmiş olacaklar. Bunun karşılığında da toplumsal bütünlükten ayrılmadan demokratik eylemler ve protestolar gibi farklı eylem yöntemlerini de düşünebiliriz.

350 BİN KİŞİNİN KONUŞTUĞU DİL ÖĞRETİLMİYOR

Hessen Eyaleti Eğitim Bakanlığının Türkçe seçmeli ders deneme kararı, Türk toplumunun yanı sıra Alman toplumunda da tepkiye yol açtı. Yapılan açıklamalarda Çince, Portekizce, Arapça, Lehçenin karşısında Türkçeye eşit davranılmadığı vurgulandı. Eyalet Parlamentosundaki FDP Eğitim Politikaları Sözcüsü Moritz Promny, “Türkçenin ülkemiz için özel bir anlamı var” dedi. Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW), eyalette yaşayan yaklaşık 350 bin kişinin Türkçe konuştuğunu hatırlattı.
Hessen Yabancı Dil Girişimi, imza kampanyası için kolları sıvadı. Aralarında Vatan Partisi Yurt Dışı Temsilcisi Ali Mercan, Frankfurt Atatürkçü Düşünde Derneği Başkanı Kasım Işık, Frankfurt Eğitim Ataşesi Dr. Bora Başaran, milletvekilleri ve belediye başkanlarının da imzasının bulunduğu kampanyaya vatandaşlar şu adresten ulaşabilir: https://www.openpetition.de/petition/online/griechisch-und-tuerkisch-als-fremdsprache-in-hessen-einfuehren

Sonraki Haber