Alper Gezeravcı uzaydaki son görevini de tamamladı
Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlayan 'METABOLOM' isimli deneyiyle Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki (ISS) son bilimsel çalışmasını gerçekleştirdi. Gezeravcı, bugün Dünya'ya dönecek.
Edinilen bilgiye göre, Gezeravcı, ISS'de kaldığı 14 gün boyunca 13 deney yaptı.
Bunlardan sonuncusu olan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Emregül'ün proje yürütücüsü olduğu "METABOLOM" deneyiyle uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortaya çıkartılması amaçlandı.
Deneyle, astronotlardan toplanacak kan, idrar ve tükürük örnekleri üzerinde yapılacak moleküler düzeydeki detaylı analizlerle uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki etkileri araştırılıyor.
Araştırmayla Gezeravcı'nın, uzay ortamı koşullarının etkisiyle gen ekspresyonlarında ve metabolizmalarında gerçekleşen fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerin incelenmesi hedefleniyor.
Ayrıca, Türkiye'nin uzay araştırmalarında yerçekimi fizyolojisi, havacılık ve uzay tıbbı gibi konularda çalışacak uzmanlara daha fazla araştırma yapmak için faydalı veriler elde edilmesi amaçlanıyor. Bu verilerin, dünyadaki hastalıklar için yeni tedaviler ve önleyici tedbirlerin geliştirilmesinde faydalı olabileceği düşünülüyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Gezeravcı'nın ISS'teki görevi boyunca 13 bilimsel deney gerçekleştirdiğini belirterek "Bilimsel çalışmalar, (Gezeravcı'nın) dönüşünden sonra da devam edecek. Bu deneyim, bilim insanlarımıza yeni araştırma olanakları sunacak. Türk bilim insanları, her alanda dünyayla yarışacak araştırmalar yapmaya devam edecek." ifadelerini kullandı.
TAMAMLANAN DENEYLER
Gezeravcı, ISS'ye ulaştığı günden bu yana her gün programına uygun şekilde deneylerini sürdürdü.
Astronot Gezeravcı, MİYELOİD deneyiyle galaktik kozmik radyasyonun, yer çekimi değişikliklerinin ve uzayda kalış süresi boyunca maruz kalınan diğer zorlu faktörlerin, astronotların bağışıklık sistemi ve kan yapımı sürecini nasıl etkilediğini araştırdı.
Uzay ve savunma sanayisine kurşunsuz lehimleme konusunda kritik bilgiler sağlayacak "MİYOKA" deneyini yapan Gezeravcı, Türkiye'nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkı sunması beklenen "UYNA" deneyini de gerçekleştirdi.
Yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkisini araştıran "MESSAGE" deneyine ilişkin de çalışmalar yürütüldü.
Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin önerisi olan ve öğretmenleri Birsen Geçer'in proje yöneticiliğini yaptığı "PRANET" deneyini de gerçekleştiren Gezeravcı, TÜBİTAK MAM'dan Prof. Dr. İskender Gökalp ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil'in proje yöneticisi olduğu uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesini amaçlayan "gMETAL" deneyine de imza attı.
Gezeravcı, ayrıca, Tuz Gölü'nde yetişen endemik Schrenkiella Parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran "EXTREMOPHYTE" deneyini yaptı.
Gelecekte uzayda yaşayacak yüksek sayıda insanın ihtiyaç duyacağı besinlerin sağlanması ve kapalı yaşam ortamlarındaki çevresel kontrollere destek vermesi için yeni bitkiler geliştirmeye yönelik ilk adım olan "CRISPR-GEM" ve mikroalg türlerinin uzayda yaşam destek sistemlerinde kullanılmalarının mümkün olup olmadığının araştırıldığı "UzMAn" deneyleri de bu süreçte gerçekleştirildi.
Gezeravcı, uzay ortamında alglerin, karbondioksitten oksijen rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmasını araştıran "ALGALSPACE" ve uzayda yaşamaya karşı oluşan hayati tepkimelerin "vokal kord" kaynaklı değişimlerle tespiti ve düşük yer çekimsizliğin sebep olduğu rahatsızlıkların ses frekanslarıyla tanımlanmasını sağlayacak "VOKALKORD" deneylerini de sürdürdü.
"OKSİJEN SATURASYONU" deneyiyle de yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesi hesaplanarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedeflendi.