Alternatif tıptan beslenen aşı karşıtlığı
Aşı karşıtı açıklamaların ardından aşının yerini alabilecek diyet ürünleri ve tedavi yöntemlerini ortaya koyan, hiçbir destek ve çalışma olmaksızın sadece deneyime dayalı olarak uygulanan alternatif tıp alanında ünlü isimlerin daha fazla para kazanmak ve kendi alanlarında isim yapmak için aşılara karşı çıkmaları, hiçbir bilimsel dayanağı olmaksızın aşının kısırlık başta olmak üzere birçok soruna yol açtığını iddia etmeleri, toplumu negatif yönde etkilemiş ve bu şekilde aşısız ve aşı karşıtı grupların sayısını büyük oranda artırmıştır. Kovid-19 aşısı çalışmaları sırasında aşıların kısırlığa neden olacağı iddiaları ortaya atılmış, hatta komplo teorisyenleri bu şekilde dünya nüfusunun azalacağı iddiasını dile getirmiş olsalar da aşı olan ailelerde yeniden gebe kalma ile ilgili olumsuz bir veriye rastlanmamıştır. Bu iddialar kesinlikle hiçbir bilimsel veriye veya istatistiğe dayandırılmadan ileri sürülmüş ve aşı çalışmaları yapan kurum ve şirketler tarafından defalarca kez de yalanlanmıştır. Aşıların kısırlık yaptığı iddiası 40 yıldan fazladır hayatımızda fakat aile planlaması çalışmalarına rağmen dünya nüfusunun bu süreçte yüzde 73 arttığı görülüyor.
Aşı ülkelerin sağlık harcamalarında tedavi, ilaç ve yoğun bakım maliyetlerine kıyasla çok daha ekonomik bir araçtır. Aşı olmayan insan sayısı arttıkça hastalığın bulaş hızı da aynı oranda artış göstermektedir. Maalesef aşılanmamış ve doğal bağışıklanma iddiasına inanan birçok insanda organ hasarı gibi ciddi sağlık sorunları oluşmuş ve doğal bağışıklanma iddiasının kurbanları olmuşlardır. Karşılaşılan her salgında yapılan istatistiki değerlendirmelerde doğal bağışıklık asla aşının yerini alamamıştır. Doğal bağışıklık sürecinde oluşan biyolojik etkiler aşının çok nadir görülen yan etkilerine oranla daha riskli hale gelmiştir.
ÜNİVERSİTELER VE NİTELİK
Ülkemizde aşı red gerekçelerine bakıldığında; içeriğinde zaralı madde olduğunu düşünme, ücretli aşıları maddi açıdan ödeyememe, günah düşüncesi, aşılara bağlı hastalıklardan korkma, aşının yararına inanmama, firmaların kar amacı gütmeleri gibi nedenler ön sıradadır. Üniversitelerimizde yapılan bilimsel çalışmaların toplumu genel anlamda yetkinleştirmediği bilimsel gerçeği bulma yolunda bilim kurumlarımızın geride kaldığı görülmektedir. Sorun nicelik değil nitelik sorunudur. Bilimsel olarak çözülmesi gereken sağlık sorunlarını alternatif tıp paketi sunarak çözmek bundan yarar ummak sorunların katlanması anlamına gelecek sorunlar yaratmak demektir. Çözüm kamusal etik ve sağlık anlayışının egemenliğindedir.
HUKUK VE HALK SAĞLIĞI
Zaman zaman aşı karşıtları bazı davaları kazanmış ve aşı olmamışlarsa da, ulaştığımız durum halk sağlığı, uluslararası seyahat ve ticareti ilgilendirdiği için uluslararası hukuk açısından oldukça önemli bir konu. Ordu’da 2015 yılında bir savcının ikiz bebeklerine aşı yaptırmaması üzerine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, çocuklar için sağlık önlemi davası açtı. İkizlerin babası da bireysel hak ihlali ve onam alma zorunluluğu getirilmesi istemi ile dava açtı bu davayı kazandı. Bu olay kitle iletişim araçlarına bebeklerine aşı yaptırmayan savcının hukuk zaferi olarak geçti, aşı karşıtlarına çok önemli malzeme sağlandı.
Aşı üretiminin ve aşılamanın yeni başladığı bir dönemde aşı sayısının sınırlı olması nedeniyle devletler her ne kadar yasal önlem alamasalar da aşı üretiminin arttırıldığı bir dönemde önlem olarak mutlaka ciddi kararlar alınacaktır.