Altına kota kaçakçılığı artırdı

TÜİD Başkanı, kota uygulaması nedeniyle altını uluslararası piyasaya göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal ettiklerini, bu nedenle kaçakçılığın arttığını söyledi

Yüksek ithalat düzeyi ve cari açığı artırması nedeniyle yurt dışından altın tedarikine getirilen kotanın ardından mücevherat sektörü zora girdi. Kotanın kaldırılması gerektiğini belirten sektör temsilcileri, yetkililerle yapılan görüşmelerde de taleplerini dile getirdi.

Sektörün sorunlarını karşılamada mevcut sivil toplum kuruluşların çaresiz kaldığını öne süren 100 üretici, 1,5 ay önce Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği'ni (TÜİD) kurdu.

Derneğin tanıtımı için basın mensuplarıyla bir araya gelen TÜİD Başkanı Mustafa Kamar, son 3 ay içinde yaklaşık 4-5 binlik istihdam kaybı olduğunu ve altın ithalatı kotasının bir an önce kaldırılmadığı takdirde tehlikenin büyüyeceğini vurguladı.

2022 yılına kadar sektörün çok iyi duruma geldiğini aktaran Kamar, sektörün üretim siparişlerini 2-3 aya kadar çıkardığını söyledi. Söz konusu yıllarda tek problemlerinin çalışan bulma olduğunu dile getiren Kamar, dünya mücevher ihracatında Türkiye’nin payının yüzde 10 düzeyine yaklaştığını aktardı.

ÜRETİM LİDERLİĞİ İTALYA’DAN ALINDI

2004 yılında binde 5 olan pazar payının MİB’in kurulmasının yüzde 8-9’lara çıktığını hatırlatan Kamar, “Üretim liderliğini İtalya'dan aldık. Hedefimiz Dubai’nin elinden pazarını almaktı. ‘Türkiye’ye gelip tatil yapılır ve mücevher alınır.’ algısı oluşmuştu.” diyerek altın ithalatına getirilen kotanın ardından tablonun tersine döndüğüne işaret etti.

29 MİLYON İTHALATIN 10 MİLYONU TCMB’DEN

Cari açığa yol açan altın ithalatının sorumlularının üretici ve ihracatçı olmadığını ancak günah keçisi ilan edildiğini kaydeden Kamar, ithalatın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) alımları ve hane halkı talebinin artışından kaynaklandığını bildirdi. Kota kararının üretici ve ihracatçıya darbe olduğunu iddia eden Kamar, TCMB alımlarının farklı bir kategoride değerlendirilmesini önerdi. Kamar, şunları söyledi:

“Verilere baktığımızda altın ithalatında son beş yıldır büyük bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak bu artışın sorumlusu biz değiliz. Her şeyden önce Merkez Bankası isabetli bir kararla son yıllarda agresif bir altın alım politikası izliyor.

"2022’de 19 milyar dolarlık toplam altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. Diğer taraftan enflasyonist ortamda tasarrufları altında değerlendirme isteği, EYT nedeniyle piyasaya giren para ve jeopolitik riskler hane halkının altına talebini artırıyor.

"Örneğin Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin biraz üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini görüyoruz. Merkez Bankası’nın aldığı, Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken üretim ve ihracatta kullanılan altın azalıyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız 2023’te 173,3 tona geriledi.

"Verilerden de anlaşılacağı gibi altın ithalatının artmasında üretici ve ihracatçıların payı bulunmamakla birlikte kota uygulaması nedeniyle özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalarımız büyük bir mağduriyet yaşıyor. Sektöre kulak vermeden, aceleyle getirilen kota uygulamasıyla imtiyazlı konuma gelen ve sayıları 10-15’i geçmeyen firmaya servet transferi başladı.

KOBİ’LER İŞÇİ ÇIKARMA NOKTASINDA

“15-20 yıllık zorlu bir mücadeleyle İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini, Dubai’den kaptığımız cash and carry pazarını kaybettik. Bütün bu gelişmelerle birlikte üretim ve ihracatımız ciddi oranda geriledi. Biz mücevher ihracatını değer üzerinden değil kilogram bazında değerlendiriyoruz. Üretimin ve ihracatın daralmasıyla birlikte çok sayıda atölye kapısına kilit vurdu. Talebe yetişmek için bir zamanlar iki üç vardiya ile çalışan KOBİ düzeyindeki onlarca ihracatçımız kepenk kapatma ve işçi çıkarma noktasına geldi.”

Mustafa Kamar, sektörde istihdam kayıplarının, kapanmalarının ve üreticilerin yurt dışına çıkışlarının artmadan önce alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:

- Altın ithalatında aylık 12 ton kotası kaldırılmalı ve mevzuat eski haline getirilmeli.

- Merkez Bankası’nın ithalatı ayrı bir başlık altında gösterilmeli.

- Bireysel yatırım amaçlı ürünlerle ilgili çözüm bulunmalı.

- İhracatçı ihraç ettiği kadar altını serbestçe ithal edebilmeli.

- Mücevher ihracatçısı getirdiği döviz belgeleriyle bankalardan her an ons +3 puanla altına ulaşabilmeli.

- Kapasite kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmeli.

- DİR rejimi eski haline getirilmeli ve cezalar caydırıcı olmalı.

- Sektörde imtiyaz tanınacak firmalarda özellikle Mücevher İhracatçıları Birliği üyesi ve 2023 yılından önce kurulmuş olma şartı aranmalı.

KOTANIN ARDINDAN ALTIN KAÇAKÇILIĞI ARTTI

Kota uygulaması nedeniyle altını uluslararası piyasaya göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal ettiklerini vurgulayan Mustafa Kamar, aradaki fiyat farkı nedeniyle kaçakçılığın da arttığına işaret etti.

Kamar, “Ülkemizde kaçakçılık 35 yıl sonra yeniden hortladı. Hemen her gün medyada akla hayale gelmeyen yöntemlerle yapılan altın kaçakçılığı haberleri ile karşılaşıyoruz. Kaçakçılığın artması ve suistimaller yüzünden gerçek ihracatçılar gümrüklerde suçlu muamelesine tabi tutulup benzeri görülmemiş engellerle karşılaşıyor.” dedi.

Altın kaçakçılığını nasıl yaptıkları hakkında da bilgi veren Kamar, yurt dışından alınan mücevherlerin kendi takıları gibi Türkiye’ye getirip alıcılara satarak suistimal yapanların var olduğunu söyledi.

Sonraki Haber