Amerika neden ‘Vuhan virüsü’ demekte ısrarcı
Emperyalist güçler her zaman ellerindeki kanı başkalarının üzerine silerek arınmak ister. Böylece tarih sayfalarında temiz kaldıklarını sanırlar. Ancak tarih, araştıranlar ve aydınlar için gerçeklerin her zaman varlığını koruduğu bir alandır.
G7 ülkelerinin dışişleri bakanları toplantısındaki bir olayı basın kuruluşlarının çoğu vermemeyi tercih etti. Amerika COVID-19 olarak anılan virüsün adının ‘Vuhan Virüsü’ olarak adlandırılması konusunda ısrar etmiş (1) bu nedenle toplantı sonucunda bir ortak açıklama yapılamamıştı. Aslında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu isteğinde tamamen yalnız kalmıştı. Bilindiği gibi Çin 11 Mart’ta Global Research’te Larry Romanoff imzasıyla yayınlanan makalede Japon ve Tayvanlı uzmanların sunduğu önemli verilere dayanarak koronavirüsünün ilk kez Amerika’da çıktığı ve Amerikan askerleri tarafından Wuhan’a getildiğini iddia etmekte, bu durum Çin ve Amerika arasında gerginliğe yol açmaya devam etmektedir.
Günümüzde her ne kadar liberal kesim inkar etse de Amerika hegemonyasının sona erdiği artık birçok kesim tarafından açıkça ilan edilmektedir. Her ne kadar Atlantikçi cephede saf tutanlar ısrarla Çin’e yönelik kara propagandaya var güçleriyle devam etseler de insanlar üzerinde çokta başarılı olmadıkları aşikardır.
Halkla iç içe olanlar, onlara tepeden bakmak yerine kulak verenler bu gerçeği görür.
İSPANYOL GRİBİ
İspanyol gribi olarak anılan grip nedeniyle 50 milyon insanın hayatını kaybettiği, biliniyor. Bu rakam dünya nüfusunun yüzde 2,5 ila 5'ine takül etmektedir. Bu süreçte hem Türkiye’de hem de Almanya kaynaklarında iki iddia oldukça önemli. Biri tarihçi yazar Sinan Meydan’ın Güncelmeydan adlı internet sayfasında 16 Mart tarihinde yayımlandı. ‘Savaşlardan çok Salgınlar Öldürdü İspanyol Gribi’(2) başlıklı yazısından: ‘’I. Dünya Savaşı sonlarında ABD'den Avrupa'ya savaşmaya gönderilen Amerikalı askerler İspanyol Gribini Avrupa'ya bulaştırdılar. Bu gribe “İspanyol Gribi” denilmesinin nedeni, Amerika ve Avrupa'da I. Dünya Savaşı'nda basına sansür uygulanmasıdır.
Savaşa girmeyen İspanya'da sansür yoktu. Grip haberleri İspanyol medyasından dünyaya yayıldığı için bu öldürücü pandemik gribe “İspanyol Gribi” adı verildi.
SALGIN KAYNAĞI VE PSİKOLOJİK SAVAŞ
Diğer bir iddia ise Almanya’nın en çok okunan internet sayfası zeit.de’de yayınlanan bir makale. Makeleyi kaleme alan kişi Jakop Simmank yazının başlığı ‘’Hiç böyle bir salgın olmadı’’(3) şeklinde. Buradaki iddia ise özetle bu virüsün aslında Fransa’da bulunan Etaples adındaki İngiliz askeri üssüne kadar uzanan bir hastalık olduğu yönünde, Simmank’ın bazı kitaplara dayanarak ortaya attığı iddiaya göre ise bu virüs göç yapan kuşlar aracılığıyla İspanya’ya taşındığı görüşünde.
Aslında bahsi geçen konularda hem Türkiye hem Avrupa kaynaklı birçok yazı ve makale var. Sadece ikisini örnek verdik. Görüldüğü gibi salgın konusu bile bir emperyalist yalan propaganda çalışması haline geliyor.
Genelde doğruları söyleyenler komplo teorileri üretmekle itham edilirler ancak bu söylemlerde bulunanların Türkiye’den Avrupa’ya uzanan yazılardaki tarihi bulguları incelemek gibi bir dertleri yoktur.
YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR
Konu başlığına geri dönersek; Amerika’nın neden ısrarla virüsün adını tarihe Çin virüsü olarak geçirmek istediğini daha iyi anlamış oluruz sanıyorum.
Emperyalist güçler her zaman ellerindeki kanı başkalarının üzerine silerek arınmak ister. Böylece tarih sayfalarında temiz kaldıklarını sanırlar. Ancak tarih, araştıranlar ve aydınlar için gerçeklerin her zaman varlığını koruduğu bir alandır. İstedikleri kadar gerçekleri örtmeye çalışsınlar bir gün mutlaka su yüzüne çıkar. Tıpkı Amerika’nın Kızılderililere yaptığı katliamların asla örtülemediği gibi, tıpkı Amerika ve Avrupa ülkelerinin siyahilere yaptığı zulümler gibi... Hiç kuşku yok ki gelecekte bugünleri araştıran aydınlar Batı Asya’da yapılan zulümlerin altında da bu güçlerin eli olduğunu görecek ve ne pahasına olursa olsun üzerinin örtülmesine izin vermeyecektir. 2 Eylül 2015 tarihinde 3 yaşındaki Aylan bebeğin Bodrum sahiline vuran cansız bedeni gözümüzün önünden gitmemektedir.
ÖNÜMÜZDEKİ TARİHİ FIRSAT VE OLANAKLARIMIZ
Aslına bakarsanız koronavirüsü salgını sonrası dünya yeni bir düzene doğru evriliyor. Avrupa Birliği her yönüyle sorgulanıyor ve Atlantik cephesinin çöktüğü bir tarih yazılıyor. Kamucu devletler yükselişe geçti, halkına değer veren yönetimler tüm dünyanın takdirini kazanıyor, gıpta ediliyor. Çin, Küba ve Rusya halkçı tutumları nedeniyle insanların yüreklerinde güven oluşturuyor. Kesin olan ise yeni dünyada Türkiye’nin öncü konumda olacağıdır. Olguları sıralarsak:
- İpek Yolu Projesinin Avrupa’ya açılan kapısıdır
- Batı Asya’nın Avrupa’ya açılan kapısıdır.
- 6 Ok ilkesiyle Batı Asya’daki Müslüman ülkelerin öncüsüdür.
- Toprakları üretim için en yatkın ve bereketli ülkesidir
- Vatan Partisi gibi geleceği gören ve öncü bir partiye sahiptir
Uzun lafın özü "Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye’de o yeni dünya düzenindeki öncü konumuna yerleşiyor."4
Dipnot:
1) https://aydinlik.com.tr/haber/g7-den-abd-nin-wuhan-virusu-ifadesine-ret-203785
2) http://www.guncelmeydan.com/pano/savaslardan-cok-salginlar-oldurdu-ispanyol-gribi-sinan-meydan-t49040.html
3) https://www.zeit.de/wissen/gesundheit/2020-03/sars-cov-2-pandemien-geschichte-spanische-grippe?utm_source=pocket-newtab
4) Nisan 1964 Tarihinde Türkiye’nin Kıbrıs’a çıkarma yapmaya hazırlandığı süreçte İnönü Time dergisine bir demeç verir, bu demeçte batının ittifak anlayışı sorgulanmaktadır, çünkü NATO Türkiye’nin Kıbrıs barış harekatına karşıdır. İşte verilen demeçte Başbakan İnönü siyasi literatüre geçen, ‘’Yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de orada yerini alır’’ sözü o günlere aittir. Yukarıdaki söylemdeki ekler ise günümüz koşullarını daha net anlatması içindir.