Amiral İlker Güven: Koronavirüs milli güvenlik konusudur
Osmanlı'nın Kurucusu Osman Gazi'nin Kayın Pederi ŞEYH EDEBALİ tam sekiz asır önce ''İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN'' diyor. Koronavirüsü dünya çapında insanların kitlesel ölümlerine neden olan pandemi (salgın) yaratmaktadır. Bir ülkenin hayati derecede çıkarı, BEKA ve REFAH genel unsurlarından oluşur. Özetle bu iki unsurda, İNSAN içindir, insanları korumak içinde, DEVLET denen organizasyon/teşkilat oluşturulur. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal başkanlığında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelinde, birbirinden bağımsız, ancak birbirini denetleyen KUVVETLER AYRILIĞI prensiplerine göre teşkilatlandırılmış demokratik bir yapı oluşturulmuştu. Bu yapı maalesef değiştirilerek, partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla, KUVVETLER BİRLİĞİ prensiplerine uygun bir yapıya dönüştürülmüştür. Sistemin gerekçesi olarak da, kararların kısa zamanda alınarak, daha etkin ve yararlı hizmet sağlayabileceği belirtilmiştir. Oysa uygulamalarda ise, tam tersine denetlemeden yoksun, günlük değişen durumlara göre, kervan yolda düzülür ata sözündeki gibi, perakende, deneme yanılma metoduna benzer kararlar alındığı gözlenmektedir.
Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, devletin temel kurumlarının müstakilen alacağı kararlarda dahi, tek kişinin onayına ihtiyaç duyulması, karara hız kazandırmadığı gibi, yetkili makamlarda olanlarda da, sorumsuzluk yarattığı gözlemlenmektedir.
Korona ile mücadelede, gece gündüz demeden büyük bir özveri ile çalışan, başta Sağlık Bakanı olmak üzere, değerli Bilim Kurulu üyelerine, canlarını feda edercesine gayret gösteren, Sağlık Ordusu'nun; doktor, hemşire ve sağlık personeline saygı, minnet ve şükran borçluyuz! Hizmette şehit olanlarına da Tanrı'dan rahmet diliyoruz.
Hükümet, ekonominin en olumsuz durumda karşı karşıya kaldığı bu salgın karşısında, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda uyguladığı Tekalif-i Milliye Seferberlik Kanunu'nu örnek göstererek kanuni olmayan gönüllük esasına dayalı, karşılıksız, Bağış Toplama Kampanyası başlatmıştır. Atatürk, toplananların karşılığında bedeli ödenmek üzere makbuz vermiş ve Cumhuriyet kurulunca da, makbuz bedellerini eksiksiz ödemiştir. Atatürk iflas eden imparatorluktan, yepyeni bir devlet kurmak için, seferberlik kapsamında halktan ödünç yardım almıştır. Yani bağış toplama kampanyasının Tekalif-i Milliye Kanunu ile benzerliği hiç yoktur.
Bugün Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Bilim Kurulu ile yürütülen Korona Salgını ile mücadele esasen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) koordinasyonunda yürütülmesinin daha uygun olacağı değerlendirilmektedir. Zira MGK ülkenin güvenliğini ilgilendiren, iç ve dış tehdit, deprem, ayaklanmalar, doğal afetler, salgın hastalıklar gibi konularda Milli Güç Unsurlarının Stratejik Görev ve Çalışma Esaslarını belirler. Bakanlıklar ve tüm kurumlarda, stratejik hedeflere uygun, operatif ve taktik planlarını hazırlarlar.
Bu salgın karşısında da, Sağlık Bakanlığı başkanlığındaki Bilim Kurulu'ndan önce, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında MGK'nın derhal toplanarak Stratejik Salgın Planı'nın güncellenerek yürürlüğe sokulmasının daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.
BEKA'mıza engel olan ve olabilecek tüm tehditlere karşı alınması gerekli ve uygun düşünülen önlemler:
- Öncelikle MGK'nın yapısı tekrar değiştirilmelidir. Örneğin, Kuvvet Komutanları, ana muhalefet partisi başkanı, tehdide bağlı olarak ilgili bakanlık ve kurumların temsilcileri kurulun doğal üyesi yapılmalı. Olağanüstü durumlarda, MGK kararları tavsiye değil kesin uygulanır olmalı.
- Uygulamada görüldüğü gibi, Askeri Hastaneler başta olmak üzere, Askeri Tersane ve Fabrikalar eski statükolarına kavuşturulmalı.
- Anayasada değiştirilemez olarak yer alan 'Sosyal Hukuk Devleti'nin dört esası; sağlık, eğitim, güvenlik ve adalettir. Sağlık ve eğitim (Öğretim Birliği Yasası'na uygun olarak eğitim verecek şekilde), Anayasa'ya uygun olarak mutlaka kamulaştırılmalıdır.
- Devlet her kademede azami şekilde tasarruf ederek, tasarrufların, tehdidi önleyici planlama harcamalarına kaydırılması sağlanmalıdır.
- Askere yeni alınan erlerin tarım ve hayvancılık alanlarında, çiftçimize destek olacak şekilde istihdamları sağlanmalı. Esasen sınır komşumuz Suriye ile diplomatik ilişki kurularak, ülkemizdeki misafir Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi de bekamız açısından önemli görülmektedir. Buna ilave olarak geliştirilen Suriye ilişkileri sonunda Suriye'de geçici bulunan askeri birliklerimizden de tasarruf sağlanması değerlendirilmelidir.
- Sivil ve askeri her türlü üretim yapan sanayi tesislerinde, tehdidin şekline göre ihtiyaç duyulabilecek yeni malzeme üretimi için plan ve programlarının olması sağlanarak, denetimlerle kontrol edilmelidir.
- Devletin tekrar Atatürk dönemindeki gibi, Planlı Üretim ve Kalkınma Dönemi'ne geçmesinin çok önemli olduğu da, özellikle değerlendirilmektedir.