Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'dan bireysel başvuru açıklaması: Hak ihlalinde bataklık kurutulmalı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, bireysel başvuru bağlamında bugün iki zorlu sınamanın olduğunu belirtti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, bireysel başvuru bağlamında bugün iki zorlu sınamanın olduğunu belirterek, “Birincisi her geçen gün artan iş yükü, ikincisi ise 10 yıllık süre içinde hak eksenli yaklaşımla oluşturulan içtihat birikiminin tutarlı şekilde sürdürülmesidir. Bireysel başvurunun başarılı şekilde yoluna devam edebilmesi, ihlal kaynaklarının kurutulmasına bağlıdır.” dedi.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun kabulünün 10. yıldönümü kapsamında Yüksek Mahkemede etkinlik düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonundaki etkinlikte, açılış konuşmasını Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan yaptı. Anayasa Mahkemesi'nin kurulduğundan bu yana kanunların anayasaya uygunluğunu denetlediğini söyleyen Arslan “Mahkemenin bu görev alanı 23 Eylül 2012 tarihinde başlayan bireysel başvuru sistemiyle birlikte, insan hakları yargılamasını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Böylece Türk anayasa yargısında yasama organının işlemleri yanında, yürütme ve yargı organlarının temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden iş ve işlemleri de anayasallık denetiminin kapsamına dahil edilmiştir.” ifadelerini kullandı.

'KAYGILIYDIK, BİR DİZİ SORUN BİZİ BEKLİYORDU'

10 yıl önce bireysel başvurular başladığında umut ve kaygıyı bir arada yaşadıklarını anlatan Arslan şöyle devam etti: “Umutluyduk, zira anayasa koyucu, bireysel başvuruyu ülkenin temel hak ve özgürlükleri koruma standardını yükseltmek için getirmişti. Diğer yandan kaygılıydık, zira bir dizi sorun ve bilinmezler yumağı bizi bekliyordu. Uzun yargılamalar gibi ülkenin kronik hukuk sorunları, buna bağlı olarak muhtemel iş yükü ve Mahkememiz dahil yargı organlarının bireysel başvuruya yabancı oluşu, belli ölçüde de ön yargılar kaygılarımızı besleyen hususlardı. Bu kaygının çok da yersiz olmadığı, bireysel başvurunun etkili bir şekilde uygulanması önünde ciddi engellerin bulunduğu çok geçmeden anlaşıldı. Buna karşın bireysel başvuruya yönelik umut ve irade, zorluklara galebe çaldı. 10 yıllık süreç içinde yaşanan tüm olumsuzluklara ve ağır travmalara rağmen, bireysel başvurunun iyi uygulama örneklerinden birinin ortaya çıktığını memnuniyetle söyleyebilirim.”

'10 YIL KOLAY GEÇMEDİ'

Arslan konuşmasında, kadının soyadından kamu kurumlarında ve üniversitelerde başörtüsü yasağına, kamulaştırmasız el atmalardan internete erişimin engellenmesine, vakıf mallarından zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine, kişisel verilerin ifşa edilmesinden gazetelere yönelik ilan ve reklam kesintisine kadar bir dizi alanda ihlaller tespit edildiğini bildirdi.

Arslan sözlerine şöyle devam etti: “Bireysel başvurunun geride bıraktığımız 10 yılı kolay geçmemiştir. Bu süreçte 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmiş, 100 bini aşan kitlesel başvuruyla karşı karşıya kalınmıştır. Doğrusu sadece OHAL döneminde değil, başlangıçtan itibaren ülkemizde, bireysel başvuruyu kabul eden diğer ülkelerle karşılaştırılamayacak derecede, yoğun bir başvuru yüküyle karşılaşılmıştır.”

DERDEST BAŞVURU SAYISI: 123 BİN

23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar Anayasa Mahkemesine 450 bin civarında bireysel başvuru yapıldığını, bunun 327 bin kadarının sonuçlandırıldığını ifade eden Arslan şunları söyledi:

“Mahkememizde yaklaşık 123 bin derdest başvuru bulunmaktadır. Mevcut başvuruların 68 bin kadarı, başka bir ifadeyle yaklaşık yüzde 56’sı makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikayetlerdir. Derdest başvurulardaki uzun yargılama şikayetlerinin bu yüksek oranının ihlal kararlarına da yansıdığını görmekteyiz.

İHLALLERİN YÜZDE 70'İ ADİL YARGILAMA

“Bireysel başvurunun 10 yıllık uygulamasında yaklaşık 30 bin ihlal kararı verilmiş, bu ihlal kararlarının yüzde 60’ından fazlasını sadece makul sürede yargılanma hakkı ihlalleri oluşturmuştur. Uzun yargılama ihlallerine diğer adil yargılanma hakkı ihlalleri de eklendiğinde toplam ihlal kararlarının yüzde 70’inin adil yargılanma hakkına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında, mülkiyet hakkı (yüzde 10,6), ifade özgürlüğü (yüzde 8,9) ile özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı (yüzde 2,6) en çok ihlal edilen hak ve özgürlükler arasında yer almaktadır.

Esasen bireysel başvuruda derdest başvuru ve ihlal istatistikleri, başta uzun yargılamalar olmak üzere, acilen çözmemiz gereken bir adil yargılama meselemiz olduğunu söylemektedir. Anayasa Mahkemesi, ihlal kararlarında bu çözümün nasıl olması gerektiğine dair tespitlerde bulunmakta, yeri geldiğinde de tespit edilen yapısal sorunun çözümü için kararı yasama organına göndermektedir.”

'İKİ ZORLU SINAMA'

Bireysel başvuru konusunda iki zorlu sınama olduğunu belirten Arslan bunları şöyle sıraladı: “Birincisi her geçen gün artan iş yükü, ikincisi ise 10 yıllık süre içinde hak eksenli yaklaşımla oluşturulan içtihat birikiminin tutarlı şekilde sürdürülmesidir.”

Arslan şöyle devam etti: “Bireysel başvurunun başarılı şekilde geleceğe taşınması bu iki sınamayla etkili şekilde başa çıkabilmeye bağlıdır. Bireysel başvurunun başarılı şekilde yoluna devam edebilmesi, ihlal kaynaklarının kurutulmasına bağlıdır. Bunun da yolu bireysel başvuruda verilen kararların objektif etkisinin yaygınlaşmasından geçmektedir. Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru incelemelerinde ihlalin kaynaklarını tespit etmek suretiyle yeni ihlalleri önleyecek şekilde temel ilke ve esasları belirlemektedir. Mahkeme’nin bu tespitine göre ihlalin idari bir uygulamadan kaynaklandığı durumlarda idari kurumların, yargı kararından kaynaklandığı durumda ise mahkemelerin benzer ihlallerin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde kararlar vermesi çok önemlidir. Aynı şekilde ihlalin kanundan kaynaklandığı durumlarda da yasama organının bu ihlali gidermek ve yeni ihlallerin ortaya çıkmasını önlemek için yasal değişiklik yapması gerekir.”

Sonraki Haber