İşten çıkartılan işçi haklı bulundu

Anayasa Mahkemesi, bir iş kazasına ilişkin düzenlenen rapora yönelik itiraz dilekçesinde sarf ettiği sözlerden dolayı iş sözleşmesi feshedilen işçinin bireysel başvurusunu kabul ederek hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca işçiye 7 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti

İş güvenliği uzmanı olarak görev yapan Mehmet Ekizler, 27 Şubat 2019 tarihinde iş yerindeki bir kısım eksikliğe dair ilgili birimlere bildirimde bulundu. Akabinde de 17 Nisan 2019 tarihinde iş yerinde bir kaza meydana geldi ve bir işçi yaşamını yitirdi.

Söz konusu kaza sonrası Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından Ekizler'in çalıştığı iş yerine müfettiş gönderildi ve müfettiş kazaya yönelik bir teftiş raporu hazırladı. Anılan raporda söz konusu kaza nedeniyle Ekizler ve bir ustabaşı sorumlu tutuldu. Ekizler'in iddiasına göre ise rapor hazırlanmadan önce bilgisine başvurulmadı.

RAPORA İTİRAZ ETTİ

Ekizler, söz konusu rapora bir dilekçe ile itiraz ederken itiraz üzerine yeniden bir müfettiş görevlendirildi ve ikinci bir rapor hazırlandı. Bu esnada Ekizler'in bilgisine de başvuruldu. İkinci raporda Ekizler'e herhangi bir kusur izafe edilmedi. Diğer yandan ilk rapora yönelik yazdığı itiraz dilekçesinde geçen "yandaşlık, aklayıcı, tetikçi, ciddiyetsiz, yalancı, iftiracı" şeklindeki ifadeler nedeniyle Ekizler'in iş sözleşmesi 8 Temmuz 2020 tarihinde ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık kapsamında feshedildi.

Başvurucu, fesih işleminin haksız ve geçersiz olduğunu belirterek işveren aleyhine işe iade talebiyle tespit davası açmıştır. Bu davası kabul edilen ancak işverenin istinaf başvurusu sonrası davası reddedilen Ekizler de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

'ÖZENLİ YARGILAMA YAPILMADI'

Başvuruyu inceleyen AYM Birinci Bölümü, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verirken Ekizler'e 7 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:

"Başvurucunun itiraz hakkı kapsamında sarf ettiği sözlerin iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapılması karşısında daire, başvurucu ile işveren arasındaki güven ilişkisinin koptuğu ve ifadelerin iş yerinde olumsuzluğa yol açtığı kabulüne dair ilgili ve yeterli gerekçeler sunamamıştır.

"Başvurucunun ifadelerinin işveren ile aralarındaki güven ilişkisinin kopmasına neden olduğu yönündeki kabulün işverenin tek taraflı beyanına dayandığı ancak ifadelerin sonuçları itibarıyla iş sözleşmesinin sürdürülmesinin işverenden beklenemeyeceği hususunun işveren ve daire tarafından ortaya konulamadığı, bu haliyle daire tarafından ifade özgürlüğüne ilişkin Anayasa'da belirtilen güvencelerin gözetildiği özenli bir yargılama yapılmadığı anlaşılmıştır."

Sonraki Haber