Ankesörlü hat soruşturmasında AYM'den önemli karar: Telefon kayıtlarının delil olamayacağı iddiası reddedildi

Ankesör soruşturması kapsamında yapılan başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, telekomünikasyon kayıtlarının delil olarak kullanılamayacağına ilişkin iddiayı 'dayanaktan yoksun' bularak, kabul edilemez kararını verdi.

Anayasa Mahkemesi, FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasına yönelik ankesörlü/sabit hatlar üzerinden iletişim kaydı belirlenen kişinin, elde edilen kayıtların delil olarak kullanılamayacağı yönündeki başvurusunda hak ihlali iddiasını reddetti.

Ankesör soruşturması kapsamında Batman 3. Ağır Ceza Mahkemesinde hakkında dava açılan eski astsubay M.A'ya 18 Aralık 2018 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verildi. Anılan hükme yönelik istinaf başvurusu üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, sanık avukatının başvurusunu reddetti. Dosyanın temyiz edilmesi sonrasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını onadı. M.A. da bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.

AÇIKÇA DAYANAKTAN YOKSUN BULUNDU

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespitine ilişkin kayıtların mahkûmiyet kararında tek veya belirleyici delil olarak kullanılamayacağına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Yüksek Mahkeme, ankesörlü/kontörlü sabit hatlarla yapılan iletişimin tespiti sonucunda elde edilen veriler yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Ayrıca, GSM hattına ilişkin iletişimin tespiti sonucunda elde edilen veriler yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının da ihlal edilmediği bildirildi.

GEREKÇEDEN

Anayasa Mahkemesi kararında, şöyle denildi: "Yargıtay birçok kararında ankesörlü/kontörlü sabit hatlara ilişkin HTS kayıtlarının -bir delil olarak- elde ediliş yönteminin hukuka uygun olduğuna dair değerlendirmelerde bulunmuştur. Dolayısıyla somut olayda da Başsavcılığın hakimlik kararı doğrultusunda, ankesörlü/kontörlü sabit hatlarla yapılan iletişime dair BTK'dan HTS kayıtlarının getirtilmesi ve bu kayıtlar üzerinde şüpheli olabilecek kişilerin tespiti amacıyla kolluk birimlerince teknik analiz yapılması bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren bir uygulama olarak değerlendirilemez. Somut olayda başvurucunun kullanımındaki GSM hattından telekomünikasyon yoluyla kurulan iletişimlerin tespiti kararları doğrultusunda elde edilen HTS verilerinin delil olarak kullanılmasının kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka aykırı şekilde elde edildiğine yönelik iddialar açısından bir ihlal bulunmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır."

Sonraki Haber