Anayasa Mahkemesi'nden FETÖ tutuklusuna ret

Anayasa Mahkemesi, FETÖ tutuklusunun eşi ile yaptığı haftalık telefon görüşmesinde telekonferans görüşme yaptığının belirlenmesi üzerine hakkında disiplin cezası uygulanması sonucu yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu.

A.T. isimli kişi 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 17 Mayıs 2017 tarihli kararıyla tutuklanarak Osmaniye 1 No'lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konuldu. Ceza İnfaz Kurumunun 15 Mart 2018 tarihli tutanağı uyarınca A.T'nin 10 Mart 2018 tarihinde eşi ile yaptığı haftalık telefon görüşmesi sırasında telekonferans görüşme yaptığı belirlendi. A.T. hakkında bu olay nedeniyle tutanak düzenlenerek disiplin soruşturması yapıldı ve İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının kararıyla A.T'nin iki ay süre ile bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. Kararın gerekçesinde; tutanağa atıf yapılarak A.T'nin yalnızca eşi ile telefon görüşmesi yapması gerekirken aynı hat üzerinden başkası ile de görüşmeye çalıştığının belirlendiği, bu eylemin kurumun düzen ve asayişini bozduğu gerekçesiyle idarenin izni olmaksızın yasak yerlere girmek hükmü gereğince disiplin cezası verildiği ifade edildi.

BAŞVURU KABUL EDİLEMEZ BULUNDU

A.T'nin söz konusu karara karşı yaptığı şikayet, Osmaniye İnfaz Hakimliğinin 24 Temmuz 2018 tarihli kararıyla reddedildi. Kararın gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtildi. A.T. tarafından İnfaz Hakimliği kararına karşı Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedildi. A.T. de bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy çokluğuyla karar verdi.

KARARIN GEREKÇESİ

Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde, "Başvuru formunun incelenmesinde, başvurucunun kendisi hakkında uygulanan disiplin cezasının fiziksel ve ruhsal etkileri ile cezanın kapsamı hususlarında hiçbir açıklama yapmadığı görülmüştür. Ayrıca, başvuru dosyasındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun şikayetlerini temellendirecek argümanları somut delilleri ile birlikte ortaya koyabildiği de söylenemez. Sonuç olarak başvurucu şikayetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği ve kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının hangi nedenlerle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir" denildi.

BAŞVURUCU OĞLU İLE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ İDDİA ETTİ

Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım ise yazdığı karşı oyda şu hususlara değindi:
"Başvurucunun iddiasına göre telefonda eşi ile konuşurken eşinin yanına gelen oğlu ile de konuşmaya başlamış, bu sırada telefon kesilmiştir. Cezaevi idaresi bu durumu telekonferans olarak tanımlayarak 'idarenin izni olmaksızın yasak yerlere girmek…' hükmü kapsamında yorumlamıştır. Şikayet ve itiraz üzerine konuya bakan yetkili yargı organları da idarenin değerlendirmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu kabul etmişlerdir. Elbette başvurucunun sadece eşiyle görüşmesi gerekirken oğluyla da görüşmesi şekilci ve katı bir bakış açısıyla cezaevi kurallarına aykırı düşmüş olabilir. Ancak, bunun 'Kurumun düzen ve asayişini' nasıl bozduğuna, ne gibi olumsuzluklara yol açtığına dair somut olay ve olgulara ne Kurum kararında ne de yargı kararlarında yer verilmiştir. Sadece soyut bir şablon olarak 'Kurumun düzen ve asayişinin bozulduğunu söylemek yapılan müdahaleye meşruluk kazandırmaya yetmeyecektir."

Sonraki Haber