Ankara'da Avrupai bir üniversite: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi, 2795 sayılı kanunla 14 Haziran 1935 tarihinde kuruldu. Kurulma gerekçesi, ‘ulusal dil ve tarihimizin bilimsel ve en yeni anlayışlara göre hazırlanmış öğretmen yetiştirmek ve bugünkü öğretmenlerimizin bu yönden bilgilerini tamamlamak’ olarak belirtilmiştir

Türkiye’nin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine (1880-1961), Bay Sir Eden’e (1897-1977) gönderdiği 19 Ocak 1936 tarihli raporunda (FO. 424/280, belge: 8), ‘ikinci bir Türk üniversitesinin Ankara’da oluşum aşamasında olduğundan’ söz eder.

‘9 Ocak 1936’da Ankara’da Halkevi binasında, Cumhurbaşkanı (Mustafa Kemal), TBMM Başkanı, Başbakan (İsmet İnönü), tüm kabine üyeleri (Şükrü Saraçoğlu, Kazım Özalp, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras, Fuat Ağralı, Saffet Arıkan, Ali Çetinkaya, Celal Bayar, Refik Saydam, Ali Rana Tarhan, Reşat Muhlis Erkmen), CHP Genel Sekreteri (Şükrü Kaya) ve akredite diplomatların huzurunda; Dil, Tarih ve Coğrafya adında bir fakültenin resmi açılışının törenle yapıldığını’ yazar.

Açılış konuşmasını Kültür Bakanı (Raporda bakanın adı yazılı değildir ancak bu kişi 1935-1938 yılları arasında Kültür Bakanlığı yapmış olan Saffet Arıkan’dır) yapmıştır. Bakan Arıkan’ın (1887-1947) konuşma metni, yarı resmi Anadolu Ajansı tarafından yayınlanmaya değer görülmemiştir.

Bakanın konuşmasından sonra, Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı ve yeni fakültede tarih profesörü olarak tanımlanan Afet Hanım (Afet İnan, 1908-1985) bir konuşma yapmıştır. Afet Hanım’ın konuşması ‘profesörlük dersi’ şeklinde olmuştur. Bu ders, Anadolu Ajansı tarafından uzun uzadıya verilmiştir.

DTCF açılışında, Afet Hanım’ın konuşması ‘profesörlük dersi’ şeklinde olmuştur. Bu ders, Anadolu Ajansı tarafından uzun uzadıya verilmiştir.

‘AFET HANIM EĞİTİM DÜNYASINDA RAKİPSİZ’

Büyükelçi Loraine’e göre, Afet Hanım’ın, muhtemelen veya belki de akademik bir yeterliliği yoktu, ama Cumhurbaşkanı’nın kıdemli ve gözde evlatlık kızı ve onun dil ve tarih konularındaki sözcüsü olduğu için, Türk eğitim dünyasında rakipsiz bir konuma sahipti.

Büyükelçi Loraine şunları yazıyor, devamında:

“İstanbul’da düzenlenen Birinci Türk Dili Kongresi’nde kamuoyuna duyurulduğundan bu yana, görüşlerde hiçbir değişiklik olmadığı, Afet Hanım’ın konuşma metninden aldığımız alıntıdan görülecektir: ‘Türkler, medeniyet bakımından dünyaya birkaç bin yıl öncülük etmişlerdir.

"Avrupa’da medeniyet, Türklerin Asya’dan göç etmesiyle ortaya çıkmıştır. Sümerler ve Hititler, Türk’türler. Türklerin sırasıyla Mezopotamya ve Anadolu’da kurdukları medeniyetler de tamamen Türk medeniyetiydi. Anadolu’daki diğer medeniyetler de öyleydi. Otokton nüfus her zaman Türk kökenliydi.’”

Büyükelçi Loraine, kendisinden önceki İngiliz Büyükelçi Clerk’in bu konudaki görüşlerini de raporunda belirtir:

“Clerk, Cumhurbaşkanı’nın en son reformunu şu şekilde tanımlamıştır:

‘Türkçenin tüm yabancı kelimelerden veya en azından Arap ve Fars etkisinden arındırılmasından başka bir şey değildir. Bu açıklama 1932 yılında tamamen haklı görünüyordu. Arapça ve Farsça kelimelere karşı açılan savaş 1935’in başlarında zımnen iptal edilmeye başlandı. İddiaya göre, 1935 yılının başlarında yapılan daha derin araştırmalar bu kelimelerin de Türk kökenli olduğunu, en azından Türkçeye silinemez biçimde girmiş olduğunu ortaya çıkardı. Bir dizi Fransızca kelimenin benimsenmesiyle Türkçenin şekli bozuldu.” demektedir.

Devamında, Fransızcadan Türkçeye giren birkaç kelimeyi sıralar:

“Türkçe yazılışı korkunç bir görünüme sahip olan kelimelere örnek: konferans, konsey, anket (enquête), diskur, delegasyon, fizioloji, biyoloji, kalite, ekselans, enstitü ve diğer sözcükler. Bu arada bu sözcüklerin önemli bir kısmının, yarı resmi Ulus gazetesinde her gün yazan özenli bir muhabir tarafından, ‘Allah ve Koran’ sözcükleri kadar saf Türk olduğu zaten kanıtlanmıştır.’ demektedir.”

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI

İngiliz Büyükelçisi Loraine, Türkiye’deki üniversiteler kapsamında, İstanbul Üniversitesinin kuruluşuyla ilgili olarak iki rapora dikkati çeker: Bunlardan biri, daha önceki İngiliz Büyükelçi Clerk’in Sir John Simon’a gönderdiği 16 Ağustos 1933 tarihli rapor, diğeri de Bay Morgan’ın Sir John Simon’a gönderdiği 24 Kasım 1933 tarihli rapordur.

Clerk’in raporu, İsviçreli pedagoji profesörü Albert Malch’ın (1876-1956) hazırladığı rapor çerçevesinde, İstanbul’daki Darülfünun’un yeniden yapılandırılacağıyla ilgilidir. Morgan’ın raporu ise ‘yeni İstanbul Üniversitesi’nin açışında yapılan konuşmalar ile ilgilidir.

James Morgan şunları yazıyor:

“Yeni İstanbul Üniversitesi’nin açılış töreni, 18 Kasım 1933’te, Milli Eğitim Bakanı, Hikmet Bey (Yusuf Hikmet Bayur, 1891-1980) ve çok sayıdaki Türk mebusunun huzurunda ciddiyetle yapıldı. Yeniden düzenlenen bu kurumun geçmişten tam bir kopuşa işaret ettiği gerçeğine çok vurgu yapıldı.

"Kurum, ‘Türk’ olarak adlandırıldı ve ‘yeni üniversite’ olduğu belirtildi. Eski Darülfünun ile hiçbir bağlantısının olmadığı vurgulandı. ‘Üniversite’nin eski Darülfünun binasında yer almasının ötesinde, eski Darülfünun ile bağlantısı yoktu.

"Yeniden yapılanmanın maliyetini karşılamak için aceleyle bir yasa çıkarıldı. Harcamalarda Milli Eğitim Bakanlığı yetkili kılındı.” demektedir.

Demek ki, İstanbul Üniversitesi yeniden yapılandırılmasına rağmen akademik açıdan yeterli görülmeyerek, başkent Ankara’da Türk dili ve tarihi üzerine akademik araştırmalar yapacak Avrupai tarzda yeni bir üniversite açılması yoluna gidilmiştir.

İngiliz raporunda “Üniversitenin eski Darülfünun binasında yer almasının ötesinde, eski Darülfünun ile bağlantısı yoktu. Yeniden yapılanmanın maliyetini karşılamak için aceleyle bir yasa çıkarıldı. Harcamalarda Milli Eğitim Bakanlığı yetkili kılındı.” denilmektedir.

DTCF’NİN İLK KADROSU

1935 yılında Kültür Bakanlığına yetki verilerek, Dil ve Tarih Coğrafya, ‘fakülte’ olarak, 2795 sayılı kanunla 14 Haziran tarihinde kuruldu. Başlangıçta 1 dekan, 1 dekan kâtibi, 4 enstitü direktörü, 2 daktilograf, 10 hademe, 1 fotografçı, 1 desinatör, 1 kartoğrafyacı, 1 kalem amiri, 1 dâhiliye memuru, 1 kâtip, 1 hesap memuru, 2 kütüphane memuru olmak üzere toplam 27 personelle kuruldu.

‘Dekan kâtibi’ sözcüğü 1936’da kaldırıldı, yerine ‘yönetim direktörü’ sözcüğü kondu. En fazla aylık 200 lira ile dekana veriliyor, dekanı 150 lira aylıkla uzman statüsündeki fotografçı, desinatör ve kartografyacı izliyordu. İki daktilografın birine de ayda 100 lira ödenecekti.

DTCF, başlangıçta 1 dekan, 1 dekan kâtibi, 4 enstitü direktörü, 2 daktilograf, 10 hademe, 1 fotografçı, 1 desinatör, 1 kartoğrafyacı, 1 kalem amiri, 1 dâhiliye memuru, 1 kâtip, 1 hesap memuru, 2 kütüphane memuru olmak üzere toplam 27 personelle kuruldu.

Fakültenin ilk dekanı Ali Muzaffer Göker (1890-1959) olup Ocak 1939’a kadar bu görevini sürdürmüştür. 1935’te resmen kurulan DTCF, 9 Ocak 1936’da resmi olarak açıldı. TBMM’ye sunulan kanun tasarısında kurulma gerekçesi olarak, “ulusal dil (Türkçe) ve tarihimizin bilimsel ve en yeni anlayışlara göre hazırlanmış öğretmen yetiştirmek ve bugünkü öğretmenlerimizin bu yönden bilgilerini tamamlamak” denildi.

13 Haziran 1946 tarihine kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak çalışan fakülte, 4936 sayılı kanunla Ankara Üniversitesine bağlanmıştır. Ankara’da fakülte (Fransızca facultè’den) adını taşıyan ilk Avrupa merkezli üniversite kurumu olarak (çünkü diğer yüksek eğitim kurumları, enstitü ve mektep adını taşır) 1935 yılından zamanımıza kadar (2024) kesintisiz olarak 89 yıldır akademik çalışmalara devam etmektedir. Buradan mezun dünya çapında bilim insanları yetişmiştir.

Not: Milli Eğitim Bakanlığı, 1923-1935 yılları arasında ‘Maarif Vekâleti’, 1935-1941 yılları arasında ‘Kültür Bakanlığı’, 1941-1946 yılları arasında ‘Maarif Vekilliği’ ve 1946-1950 yılları arasında da ‘Milli Eğitim Bakanlığı’ gibi farklı isimlerle anılmıştır.

Sonraki Haber