AP'nin 'Türkiye'ye sert yaptırımlar' istemesi tepki çekti: ‘Artık Kıbrıs'taki gerçekle yüzleşin’
Avrupa Parlamentosu, AB liderler zirvesi öncesi aldığı bir kararla Maraş'ın sivil kullanıma açılmasının ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz faaliyetlerini kınadı. Ankara kararın Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sunmadığını belirtirken KKTC, 'AB, çözüm vizyonu dikte edemez' dedi.
Avrupa Parlamentosu (AP), AB ülkelerinden Kapalı Maraş'ın açılması ve Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye'ye karşı yaptırım uygulanması talebinde bulundu. Türkiye ve KKTC'nin sert tepki gösterdiği kararın hukuki bir bağlayıcılığı bulunmasa da 10-11 Aralık tarihlerinde düzenlenecek AB liderler zirvesi için bir tavsiye niteliği taşıyor. AB liderler zirvesinde Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki politikası nedeniyle Ankara'ya yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı konusunda karar verilecek.
DW'nin haberine göre AP'de oy çokluğuyla kabul edilen karar tasarısında, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindenTürkiye'ye karşı sert bir tutum izlenmesi istendi. Kıbrıs'taki Türk askerlerinin çekilmesinin istendiği, Maraş'ın sivil kullanıma açılmasının eleştirildiği ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz faaliyetlerinin de “provokatif” ve “yasadışı” olarak nitelendirildiği karar metninde, AB'den “sert yaptırımlarla yanıt vermesi” istendi ve Türkiye'nin faaliyetleri kınandı. Kararda Kıbrıs'ta tek federasyon, iki toplum, iki bölge ve ortak vatandaşlık çözümünün desteklendiği de vurgulandı.
'JEOPOLİTİK İHTİRAS PEŞİNDE'
Kabul edilen metinde Türkiye'nin dış politikası da eleştirildi. Türkiye'nin Dağlık Karabağ'a açık desteği, ayrıca Ankara'nın Suriye ve Libya'da oynadığı rolün de Türkiye'nin “jeoekonomik çıkarlar” ve “büyük jeopolitik ihtiraslar” üzerinden hareket ettiğini gösterdiği ileri sürüldü. Kararda tüm bunlarla birlikte giderek artan ve sürekli şekilde Türkiye'nin Avrupa değerlerinden ve kurallarından uzaklaştığı, Türkiye-Avrupa ilişkilerinin de tarihi düşük seviyeye gerilediği değerlendirmesi yapıldı.
'GERÇEKLERLE YÜZLEŞİN'
Kararla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “AP Genel Kurulu'nun, ülkemiz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hakkında kabul ettiği bağlayıcı olmayan tavsiye kararını tümüyle reddediyoruz” ifadesini kullandı.
Açıklamada şunlar kaydedildi: “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) dikte ettirdiğinden şüphe duyulmayan bu karar, AP'nin Kıbrıs meselesi konusunda gerçeklerden ne kadar kopuk ve önyargılı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu yaklaşım ve zihniyeti muhafaza etmeleri halinde AB organlarının Kıbrıs meselesinin çözümüne yapıcı bir katkıda bulunması mümkün değildir. Türkiye-AB ilişkilerinin Kıbrıs sorunuyla rehin alınması ne AB'nin genel çıkarlarına, ne Kıbrıs sorununun çözümüne ne de komşuluk ilişkilerinin iyileştirilmesine hizmet etmektedir.”
Hami Aksoy, AP'yi ve AB'yi, Kıbrıs adasındaki gerçeklerle yüzleşmeye, Kıbrıs Türk halkının varlığını dikkate almaya ve AB'nin Nisan 2004'te Kıbrıs Türklerine verdiği taahhütleri yerine getirmeye davet ettiklerini belirtti. Türkiye'nin, hem kendi hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını hiçbir tehdit ve şantaja boyun eğmeden kararlılıkla korumaya devam edeceğinin altını çizen Aksoy, Türkiye'nin aynı zamanda diyalog ve müzakere çabalarını da sürdüreceğini kaydetti.
KKTC'DEN TEPKİ
Kararla ilgili KKTC Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada da “Maraş konusunda alınan kararlar ve atılan adımlar sadece KKTC devletine aittir” denildi. BMGK kararlarında Kapalı Maraş'ın eski sahiplerine iadesinin öngörüldüğü hatırlatılan açıklamada, “KKTC'nin aldığı karar tam da kapalı Maraş'ın açılarak yasal sahiplerine iade edilmesidir” ifadelesi kullanıldı.
“Kararda yer alan, Kapalı Maraş'a ilişkin KKTC hükümetinin aldığı ve alacağı kararların uzlaşıya dayalı olası bir çözüme nasıl halel getireceğini anlamak mümkün değildir” denilen açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının, Kapalı Maraş'ın açılmasının Ada'daki kabul edilemez statükoyu kökten sarsacağına, böylelikle bölgenin eski sakinlerinin kapalı Maraş'ı kalkındırmak üzere işbirliği içinde birlikte çalışarak iki halk arasındaki güvenin tesis edilmesine ve dolayısıyla müzakereyle bulunacak çözüme yardımcı olacağına inancın tam olduğu belirtildi.
'TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI...'
Açıklamada şunlar kaydedildi: “Bu talihsiz karar, 2004'te Kıbrıs Rum kesiminin tek yanlı ve gayri yasal bir şekilde birlik üyesi yaparken sergilediği yanlı, daha da ötesi Kıbrıs Türk halkının varlığını ve haklarını yok sayan AB tutumunun değişmediğini gözler önüne sermektedir. Türkiye düşmanlığını kendisine görev edinen bazı AB ülkelerinin gündemlerini ileriye götürmek amacıyla böylesine bir karar almaları birlik açısından esef vericidir. AB, Ada'da ve bölgede güven ve istikrar tesis edilmesini istiyorsa bir an önce üyesi olan GKRY’yi tek taraflı faaliyetlerinden vazgeçirmelidir.”
'ÇÖZÜM VİZYONUNU DİKTE EDEMEZSİNİZ'
Açıklamada, bu durumun Ada ve bölgede tehlikeli, zaman zaman öngörülemeyen gerginliklere yol açacağının ortada olduğu ifade edilerek, “Ada'daki tarafların nasıl bir çözüm vizyonu üzerinde mutabık kalacakları hiçbir makam tarafından dikte edilemez. Bilinmelidir ki Kıbrıs Türk tarafının gayriresmi 5 artı BM'li bir görüşme çerçevesinde, egemen eşitliğe dayalı iki devlet temelinde işbirliği, uzlaşı arayışı kimsenin ipoteğinde değildir” denildi.
Açıklamada şunlar belirtildi: “AB, aldığı kararda bahsedildiği üzere gerçekten Ada ve bölgedeki uyuşmazlıkların diyalog, diplomasi ve müzakere yoluyla çözümlenmesini istiyorsa üyesi olan GKRY'ye Ada'daki muhatabının Türkiye değil, Kıbrıs Türk tarafı olduğunu söylemelidir. Kanımızca AB'nin öncelikle Ada ve bölgede Rum tarafıyla eşit statüde olan Kıbrıs Türk tarafına saygı göstermesi ve GKRY’yi bu doğrultuda cesaretlendirmesi gerekir.”