'Ankara ve Şam PKK'ya odaklanmakta hemfikir'

MİT Başkanı Hakan Fidan'ın Suriyeli mevkidaşı Ali Memlük'le, Rusya Savunma Bakanı Şoygu'nun da katıldığı buluşmada normalleşmeyi konuştuğu aktarıldı. Arap basınına göre taraflar taleplerini aktardı. İki ülkenin PKK/PYD'ye odaklanılması konusunda hemfikir olduğu belirtiliyor.

Hakan Fidan, Ali Memlük

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan ve Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Tümgeneral Ali Memlük’ün Moskova’da görüştüğü belirtildi. Arap basınında yer alan haberlere göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fidan ve Memlük’ün görüşmesi için geçen ay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı ikna etti.

Fidan ve Memlük, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun da katıldığı bir dizi güvenlik görüşmesi yaptı.

Şarkul Avsat’ın “görüşme hakkında bilgi sahibi kaynaklara” dayandırdığı haberde, Suriye'nin talepleri şöyle sıralandı: Ülkenin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye topraklarından çekilmesi için bir takvim belirlenmesi.

Şam ayrıca Türkiye’den “ayrılıkçı muhalif gruplara” destek vermeyi bırakmasını, İdlib'in kendilerine geri verilmesini ve Bab el Hava sınır kapısının kontrolünün yeniden Suriye hükumetine teslim edilmesini istedi.

FIRAT'IN DOĞUSU, M4, YAPTIRIMLAR, SURİYE'NİN İMARI,

Suriye tarafı ayrıca Akdeniz’den Bağdat’a uzanan ve Suriyeli muhalif güçler ile PKK'nın paravan örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen M4 karayolunun tekrar ulaşıma açılmasını, Şam'ın Fırat’ın doğusunda yer alan, petrol, gaz ve buğday gibi milli kaynakları üzerinde yeniden kontrolü sağlamasına yardımcı olunmasını, Türkiye’nin, Rusya’ya yaptırımlar konusundaki desteğinin benzeri şekilde Şam’ın uluslararası yaptırımları atlatmasına destek vermesini, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşüne destek sağlanmasını, ülkenin yeniden imarına yardımcı olunmasını talep etti.

PKK/PYD'YE TAVIR BEKLENTİSİ

Türkiye de Şam’dan, PKK/PYD'ye karşı ciddi bir tavır beklediğini iletti. Türkiye'nin talepleri şunlar oldu: Kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için Türkiye tarafından desteklenen muhaliflerle müzakereler yapılması, Halep ve bazı diğer bölgelerde 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgelerin inşa edilmesi, Suriyeli mültecilerinin dönüşünün kolaylaştırılması ve Suriye Anayasa Komitesi’nin çalışmalarının desteklenmesi ve kolaylaştırılması.

Haberde Rusya’nın arabuluculuk pozisyonunu sürdürdüğü değerlendiriliyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, Moskova’yı ziyaret eden Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile görüşmesinde, Moskova’nın pozisyonunu yineledi. Rusya ilk etapta, Türkiye'nin askeri operasyon başlatma planlarını durdurduğuna ve iki ülke yetkililerin söylemlerini yumuşatmayı başardığına inanıyor.

'RUSYA EYLEM PLANI ÜZERİNE ÇALIŞIYOR'

Rusya’ya göre Türk Silahlı Kuvvetleri bir aşamada Suriye’den çekilecek ancak bu acil bir konu değil. Şu an Suriye ve Türkiye’nin “hemfikir olduğu husus” ise “Kürt ayrılıkçı hareketleri” diye adlandırdığı SDG ile mücadeleye odaklanılmasının gerekli olduğu. Bazılarına göre mevcut durum iki ya da üç yıl daha bu şekilde devam ederse Suriye’nin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması daha da zorlaşacak. Bu nedenle Rusya şimdi, iki tarafın talepleri ve ortak noktalarına odaklanan bir “eylem planı” üzerinde çalışıyor.

İddiaya göre öncelikler arasında Türkiye'ye güvenlik garantileri verilmesi ve bunun karşılığında, İdlib ve Halep-Lazkiye yolunda operasyonel düzenlemeler yapılması yer alıyor. Çözüm önerilerinden biri de iki ülkenin 1998 tarihli Adana Mutabakatı’nın benzeri bir anlaşmaya varmasının sağlanması.

'NORMALLEŞME TRENİ KALKTI'

Şarkul Avsat’a göre, Şam'ın şu anki önceliği, Tahran ve Moskova’yı hoşnut tutmak ve Ankara ile bir temas hatları kurulmasını sağlamak. Haberde, şu tespite yer veriliyor; “Tüm göstergeler, Şam ile Ankara arasında ‘normalleşme treninin’ hareket ettiğini ve Moskova’nın, istasyonları, içeriği ve trenin hızını belirlemek için çabaladığını gösteriyor. Türkiye ve Suriye arasındaki temasın güvenlik çerçevesinde mi kalacağı yoksa siyasi bir çerçeveye de geçilip geçilmeyeceği ise bilinmiyor.”

Sonraki Haber