Arefe günü oruç tutulur mu?

Oruç ibadetlerini yerine getiren müslümanlar, bayrama kısa bir süre kala arefe günü oruç tutulup tutulmayacağına ilişkin araştırmalar yapıyor. Konuyla ilgili olarak arefe günü oruç tutulur mu ve arefe günü oruç farz mı sorularının cevaplarını derledik...

Arefe ya da arife günü İslam dünyasında dinî bayramlardan bir önceki günü temsil ediyor. Söz konusu güne kısa bir süre kala müslümanlar, arefe gününde de oruç tutulup tutulmadığını merak ediyor. İşte konuya dair tüm bilinmesi gerekenler...

AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTULUR MU?

Zilhicce’nin dokuzuncu günü olan Arefe gününün dinde önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bugünü oruçlu geçirme ile ilgili olarak “Arefe günü tutulan orucun geçmiş ve gelecek birer yıllık günahları bağışlayacağı Allah’tan umulur.” (Müslim, Sıyâm, 196-197) buyurmuştur. Fakat hacda olanların, yapacakları ibadetleri aksatmamaları, sıkıntı ve hâlsizliğe düşmemeleri gerekçesiyle Arefe günü oruç tutmamaları daha uygundur (Ebû Dâvûd, Savm, 64).

BAYRAMDA ORUÇ TUTULUR MU?

Diyanet’in konuya ilişkin açıklaması şöyle: Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan bayramının birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 395-396; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 336). Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona “fıtır bayramı (iftar bayramı)” denilmiştir.

Ramazan bayramının ilk günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah’ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun yakışıksız bir davranış olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Buhârî, Savm, 66-67; Ebû Dâvûd, Savm, 49).

Sonraki Haber