Asya’ya odaklanalım! Markalı ihracata yönelelim

DEİK Türk-Çin İş Konseyi Üyesi Murat Kolbaşı, “Avrupa’yı hiç boş geçmeden, ABD ve Amerika kıtasını da boş bırakmadan, Asya’ya odaklanmamız gerekiyor.” dedi ve ekledi: “Asya tarafında tutulan markalarımız var. Bu markaları kullanarak ticareti geliştirmeliyiz.”

Murat Kolbaşı, Türk-Çin İş Konseyi üyesi ve aynı zamanda DEİK Yönetim Kurulu Üyesi, DEİK/Türkiye-Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı ve DEİK/Türkiye-Hong Kong İş Konseyi Başkanı.

ABD’nin uzattığı havuca koşanları bir süredir hep birlikte izliyoruz. Televizyonlarda, gazetelerde kampanya yürütülüyor.

DEİK Türk-Çin İş Konseyi üyesi Murat Kolbaşı’na sorduk, “Asya’yı bırak, Batı’ya dön!” çağrılarının gerekçelerinin, gerçeklerden kopuk olduğunu anlattı bize. İşte Kolbaşı’nın yanıtları:

‘TÜRKİYE’DE ÜRETİP AVRUPA’YA ÇEKİYORLAR’

  • “Çin’e ve Rusya’ya dönük ekonomik ilişkilerden zararlı çıkıyoruz, Avrupa ile ticaretten kârlı çıkıyoruz” iddialarına ne diyorsunuz?

Her sene 17 milyar, 20 milyar açık veriyoruz. Bunun ihracat yönünde geliştirilmesi muhakkak olumlu olacaktır. Avrupa ile ilişkilerimiz 1996 yılında başladı. Tansu Çiller zamanında yapılan anlaşmadan sonra GB sayesinde Avrupalı firmaların Türkiye’de çok yatırımları var. Türkiye’de üretim yapıp bu ürünleri Avrupa’ya çekiyorlar. Bu yüzden de yüksek gözüken bir ihracat var. Bu kötü bir şey değil ama bizim yönettiğimiz, kendi markalarımızla yapılan bir ihracat değil, bir yerde fason ihracat.

Son dönemde gelişen bir Asya var. Türkiye ile ilgili bir durum değil bu. RCEP anlaşmasını yaptılar bu yılın başında. Daha evvel “Kuşak ve Yol” inisiyatifini ilan etti Çin. Daha başka gelişmeler de oldu Asya’da, kendi aralarında. Asya’nın dünya ticaretinden aldığı pay her geçen gün artıyor. Son üç yıla bakarsanız, büyüme de ağırlıklı olarak Asya’dan geliyor. Bu yüzden Avrupa’yı hiç boş geçmeden, ABD ve Amerika kıtasını da hiç boş bırakmadan, Asya’ya odaklanmamız gerekiyor. Bizden ürün almıyor diye küsersek, bu açık yine devam edecek. Asya’ya toplam ihracatımız bir yıl önce 15-16 milyar dolar civarındaydı. Bizim bunu büyütmek için bir çaba harcamamız gerekiyor.

‘ENERJİ ALMAZSAK FABRİKANIN BACASI TÜTMEYECEK’

  • Bizim dış ticaret açığımızda Çin ya da Rusya’nın bir kabahati var mı?

Ticarette kabahat olmaz. Kimse kimseye zorla al demiyor ki! Biz Rusya’ya da açık veriyoruz ama enerji alıyoruz. Enerji almazsak fabrikanın bacası tütmeyecek, evimiz ısınmayacak, arabamız yürümeyecek.

Ayrıca, Çin’e kızıyoruz ama “Maid in China” olarak bize hangi ürünler geliyor? Türkiye’ye Çin’den gelen en büyük markalar hangileri? Amerikalı, Koreli, Alman markaları. Adamların üretimi orada. Menşe başka, hangi markaya para ödediğin başka bir şey.

Asya’yla ticaretimizde ağırlıklı olarak ithalat yapılıyor, ihracatımız da gelişiyor. Ama Avrupa’yla ihracatımız daha hızlı gelişiyor. Bunu Asya’yla nasıl geliştiririz, onun formüllerini bulmamız gerekiyor.

‘KORONAVİRÜS SALGINI TÜRKİYE’YE FIRSAT YARATTI’

  • Avrupa ile ticaretimizin gelişmesinde Çin’in katkısı var mı? Ucuz hammadde temini gibi?

Öyle bir şey ben bilmiyorum… Avrupa’ya ihracatın artmasında en önemli etken, tedarikte yaşanan sıkıntılar ve artan nakliye maliyetleri. Daha uzak yerlerden getirmektense Türkiye’den getirmeyi tercih etti Avrupa ve diğer ithalatçılar. Asya’dan konteynerler 3 bin dolarlardan 10-15 bin dolarlara çıktı. Bazı ürünlerde bu artışın maliyeti çok yüksek oldu. Atlantik kıyısı ile Çin’in batısı arasında en önemli, en büyük, en kapasiteli üreticidir Türkiye Cumhuriyeti.

Cam, çelik tencere, zücaciye-porselen sektörlerinde- benim içinde olduğum sektörler bunlar- dünyanın ikinci veya üçüncü en büyük ülkesi konumundayız. Beyaz eşyada Çin’den sonra ikincidir Türkiye.

Artan lojistik fiyatları Türkiye’nin lehine oldu. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, Türkiye’deki üretimi dünyada daha çok insanın gözüne soktu.

‘AÇIĞI MARKALAŞARAK KAPATABİLİRİZ’

  • Dış ticaret açığımızı nasıl kapatabiliriz?

Markalaşarak! Türkiye’de üretilen kaliteli çantaya 300 dolar vermeye gerek görmüyorsunuz ama aynı fabrikaya ürettiren markaya 3 bin avroyu bir perakende noktasında verebiliyoruz. Apple, Samsung ve Vestel arasında o kadar fiyat farkını gerektirecek teknik bir fark yok. Ama birine 15 bin lirayı öderken diğerine üç bin lira ödemeye çekiniyoruz. Aynı şey pek çok üründe geçerli. Katma değerli satış markayla oluyor, illa teknolojiyle değil.

‘ÇİN’E İHRACATI GELİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ’

  • Çin ile ticari-ekonomik ilişkilerimiz ne yönde gelişiyor?

Her iki taraf da iyi niyetle devam ediyor. 2021’de artan bir grafiği var ticaretin. İhracattaki büyüme istediğimiz ölçüde değil. Bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Özellikle yaş meyve sebzede anlaşmalar yapılmak üzere, ilerlemeler var. Gıda sektöründe büyük bir fırsat var Türkiye lehine. Markalı ihracat dediğimiz zaman gıda perakendecilerini, Kahve Dünyası gibi Mado gibi, ayrıca markalı konfeksiyon firmalarımız, Asya tarafında tutulan markalarımız var bizim. Elektrik ev aletleri ve züccaciye markaları var. Bu markaları kullanarak ve e-ticareti kullanarak ticareti geliştiriyoruz. TOBB, DEİK, TİM olarak Ticaret Bakanlığımızla koordineli çalışmalarımız var. Zaman alacak bir konu. Ticaret Bakanımız da söylüyor; sekiz bin kilometreye ihracatta zayıfız, çalışmaya devam ediyoruz ama zaman alacak. Uzak yere marka gerekiyor, fasonla çözüm yapmak pek mümkün değil.

‘İKİLİ ANLAŞMALAR ÖNÜMÜZÜ AÇIYOR’

  • E ticaretle ilgili anlaşma da yapıldı bildiğim kadarıyla?

Yapıldı. TİM çatısı altında çalışma sürüyor. Ticaret Bakanlığımızın da çalışması oldu, ikili anlaşmalarla önümüzü açan bir zemin hazırlandı. Bunun da olumlu etkisi olacak.

  • Çin’in Türkiye’ye doğrudan yatırımlarının artmasını bekliyor musunuz?

Artış var ama yeterli değil. İkili anlaşmalar, ICBC ve Bank of China’nın gelmesi, önemli. Bu yönde gelişmeler devam ettikçe artacaktır. Köseköy ile Çin arasında her yıl 50-55 tren seferi yapılıyor. Bunlar olumlu, yatırımı teşvik edecek gelişmeler.

IMF: BÜYÜMENİN LOKOMOTİFİ ÇİN SAVAŞTAN SINIRLI ETKİLENECEK

Uluslararası Para Fonu IMF, Ukrayna’daki savaşın küresel ekonomiye “büyük darbe” vurabileceğini, büyümenin düşmesine yol açarken enflasyonda artışa sebep olabileceğini bildirdi. IMF sözcüsü Gerry Rice, “küresel büyümenin lokomotifi” olarak adlandırdığı Çin’in savaştan sınırlı etkilenebileceğini, ancak yüksek petrol fiyatlarının ülkedeki talebi ve yatırımları aşağı çekebileceğini söyledi. Rice “Çin, eğer bir ticari partneri ciddi bir yavaşlama yaşarsa, arz zincirinde bozulma ortaya çıkarsa ya da küresel finansal piyasalarda sarsıntı olursa olumsuz etkilenecektir” dedi.

Öte yandan IMF, bağış fonlarının tek bir havuzda toplanması için IMF yönetiminde Ukrayna hesabı oluşturmayı planladıklarını açıkladı.

‘BATILI MARKALARIN BOŞLUĞUNU TÜRKİYE DOLDURACAK’

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, “Rusya-Ukranya savaşının hasar tespitini yaptık, Batılı markaların boşluğunu Türkiye dolduracak” dedi. Gültepe, “Batılı markalar çekildiği için normalleşmenin başlaması ile birlikte hazır giyim firmalarımız için Rusya’da yeni fırsatların doğacağına inanıyorum. Milli paraların kullanılması potansiyeli artıracağı gibi ihracatın da gelişmesine katkı sunacaktır.” diye konuştu.

Rusya ve Ukrayna’ya ihracat yapan firmaların temsilcileri, İHKİB’in ev sahipliğinde bir araya geldi. Toplantıya Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, Merter Sanayici ve İş adamları Derneği (MESİAD) Başkanı Ekrem Kap, Osmanbey Tekstilci İş İnsanları Derneği Başkanı Eda Arpacı ile Bayrampaşa Tekstilci ve İş İnsanları Derneği (BATİAD) Başkanı Bekir Taner Ateş katıldı.

2021’de yolcu beraberinde eşya hariç Rusya’ya 286, Ukrayna’ya 173 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını hatırlatan Gültepe, savaşla birlikte Ukrayna’nın tamamen kapandığını, Rusya’da ise işlerin düşmesine rağmen ticaretin devam ettiğini bildirdi. Rusya’ya ihracatta maliyetlerin artmasına ve uzun sürmesine rağmen lojistik ve para akışının farklı kanallardan devam ettiğini vurgulayan Gültepe, iki ülke arasında milli paralarla ticaretin önemini vurguladı. Mustafa Gültepe, “Bakanlığımız, Merkez Bankası ve BDDK çeşitli seçenekler üzerinde çalışıyor. Milli paraların kullanılması potansiyeli artıracağı gibi ihracatın da gelişmesine katkı sunacaktır.” dedi.

Mustafa Gültepe, bölgeye çalışan firmalara 2022’deki ihracatları oranında destek verilmesini, Eximbank’ın da faizsiz ve bir yıl ödemesiz kredi sağlamasını beklediklerini belirtti.

KURULAN ŞİRKET SAYISI AZALDI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin açıkladığı verilere göre şubat ayında kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 13.6, yıllık yüzde 0.1 oranında azaldı. Kurulan kooperatiflerin sayısında bir önceki aya göre yüzde 10.3 artış oldu. Aynı dönemde kapanan şirket sayısında yüzde 24.7 kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 12.2 kapanan kooperatif sayısında yüzde 46.8 azalış görüldü.

2022’nin ilk 2 ayında ise 2021’in ilk 2 ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 0.3 kurulan kooperatif sayısı yüzde 8.6 arttı, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 18.6 azaldı. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 4.5 kapanan kooperatif sayısı yüzde 691.7 arttı, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 17.8 azalış oldu.

Sonraki Haber