Atatürk'e lanet ve hilafet talebi
Diyanet İşleri Başkanı’nın Ayasofya’nın 1934’te müzeye çevrilmesi nedeniyle lanet okuması, kendisi kabul etmese de,bu noktadan Atatürk’ü hedef alması her kesimden insanımızın büyük tepkisini aldı. Atatürk dönemindeki bir takım kararları beğenmeyebilir ve hatta eleştirebilirsiniz. Ancak… o dönemki karar veya uygulamaları “ihanet” vb. ithamlarla yargılamaya başlar ve bunlara imza atanlar için lanet okumaya kalkarsanız işte orada Devletimizin Kurucusu M.Kemal Atatürk’e dil uzatma eylemine geçmiş olursunuz. Bu kimsenin haddi değildir! Bunu yapan da Türk milletinin gazabına uğrar.
ATATÜRK’ÜN BÜYÜKLÜĞÜ KARŞITLIK YAPANI EZER GEÇER
Zaten Atatürk öyle büyük bir lider ki, O’nunla veya devrimleriyle hesaplaşmaya kalkanlar en sonunda “Bizim sözümüz Atatürk’e değildi, devrimlerine değildi” demek zorunda kalıyor. Nitekim Diyanet İşleri Başkanı da “Atatürk’e lanet okumadım. Sözlerim geçmişle ilgili değildi. O’na lanet değil rahmet okuruz. Zaten imzanında Atatürk’e ait olup olmadığı tartışmalı. (Bu doğru değil)”sözleriyle yeni bir açıklama yaptı. Burada Atatürk’e karşıtlık yapmayı savunamama, bunun altında ezilme durumu var. Evet, öyle ya da böyle, isterse dosdoğru isterse de gönderme yaparak Atatürk’ü mahkûm etmeye kalkan herkes önce zor duruma düşer sonra da geri adım atar. Geri adımın gelmiş olması sevindiricidir.
ÖMER ÇELİK, CUMHURİYET CEPHESİNDE OLDUKLARINI İLAN ETTİ
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in de Atatürk’ü ve Cumhuriyeti sahiplenen ve yücelten sözleri önemlidir. “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Cumhuriyetimiz hepimizin ortak çatısıdır, gözbebeğimizdir. Kurtuluş Savaşı’mızın başkomutanı, devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşı kahramanlarını rahmetle ve saygıyla yâd ediyoruz.” Bu açıklama bir tecrübeden hem de çok acı bir tecrübeden çıkarılmış önemli bir tespittir.Daha önce “Kemalist vesayetten kurtulmalıyız” denerek Atatürk Devrimlerinin altını oymanın ve de bunu FETÖ gibi bir ihanet şebekesiyle ortaklık kurarak yapmış olmanın bedelini Türkiye 15 Temmuz’da ödedi. Uçurumdan döndük. O nedenle milletin sarılacağı ortak değerlerin korunması son derece önemlidir.
ERDOĞAN’A NEDEN “KEMALİST OLDU” DENİLİYOR?
Bakınız Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve AK Parti o günden bugüne, FETÖ ve onların Amerikancı dostları tarafından “Kelimalist veya Yeşil Kemalist” olmakla nitelendiriliyor. Kemalizmin kırmızısı, yeşili olmaz ancak bu adlandırmadaki hedef ve nefret, AK Parti’nin ABD’nin tehditleri ve Gladyosu’nu bertaraf etmek için Kemalizmin mevziisine girmiş olmasıdır. AK Parti’yi bu yoldan saptırmak isteyenler “Kemalizmi” bir suçlama olarak yöneltiyorlar. Çünkü Kemalizm varsa Amerikancılıkkalmaz veFETÖ örgütlenemez, Kemalizm varsa ihanet içindeki tarikatların varlık zemini ortadan kalkar. İşte Furkan tarikatının lideri…Tarikatı baskın yediğinde “Emniyeti Maocular ele geçirdi” diye veryansın ediyor.
EMPERYALİSTLERİN KEMALİZM KORKUSU
Daha da önemlisi, FETÖ’yü himaye eden Batılı ülkelerde, önemli basın kuruluşları da “Erdoğan İslami Kemalist oldu” başlıklarını attılar. Çünkü onların gözünde FETÖ ile savaşan, ABD’ye karşı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarını yapan bir Erdoğan “Kemalist bir Erdoğan’dır. Bu yönelimin emperyalistler için ne kadar önemli bir tehlike yarattığını söylemeye gerek var mı?
Sonuç olarak Ömer Çelik bir kez daha, partisinin ve hükümetinin Atatürk’e ve Cumhuriyet değerleriyle barış içinde olduğunu, ancak bu yolla vatanımızın düşmana karşı korunacağını ve milletimizin ilerleyeceğini ilan etmiş oluyor.
BİLAL ERDOĞAN’IN SÖZLERİ
Bazı arkadaşlarımız “Ama Bilal Erdoğan harf devrimine karşıtlık yapıyor.” itirazını yapabilir. Bizim buradaki muhatabımız Bilal, Ahmet, Mehmet vs. değildir. Kendisini ciddiye almayız.Her zaman olduğu gibi hükümetin açıklamalarını ve eylemlerini dikkate alıyoruz.Zaten doğru olan da bu, siyasetin kurumlar ve onları temsil eden kişiler üzerinden yapılması.
YENİŞAFAK’IN HİLAFET ÖZLEMİ
Gelelim Yeni Şafak grubunun Gerçek Hayat dergisinin “Hilafet çağrısına”… Yeni Şafak’ın bu dergisi, kısa bir süre önce Genel Başkanımız Doğu Perinçek’i Sivas katliamından sorumlu tutan, FETÖ patentli iftiralarla dolu bir mülakatla karşımıza çıktı. Mülakatı yaptıkları kişi HDP-PKK destekçisi, FETÖ aşığı Ahmet Nesin. Adamın deli saçması şeyler söylediği bariz ama Yenişafak için belirleyici olan bu değil kıymetlendirdikleri Doğu Perinçek’e düşmanlık yapması.“Hükümet yanlısı” olduğu ileri sürülen Yeni Şafak’a bu yönde bir soru sorduk, yanıt alamadık. İçlerinde biri çıkıp da “Ne münasebet, ne işimiz olur FETÖ ile, PKK-HDP unsurlarıyla?” demedi. Öte yandan Yeni Şafak ile Berat Albayraklar, A Haber-Sabah gazetesi grubu arasında önemli bir ayrışmanın olduğunu biliyoruz. Hatta Yeni Şafak’ın gazete manşetlerini gösteren uygulamasında Sabah gazetesi gösterilmez, sansürlüdür.
YENİ ŞAFAK’IN İÇİNDEKİ AMERİKANCI-DAVUTOĞLUCU EKİP
Hiç şüpheniz olmasın Yenişafak’ın içinde hem de önemli yerlerinde Amerikancı ve Davutoğlu dostu isimler var. Mevcut yayınlarını ancak onlara yaranmak için yapıyor olabilirler, başka türlü izahı mümkün değil. O zaman buradaki soru şu: Hilafet isteyen Yeni Şafak, bu yayın çizgisiyle hükümeti mi temsil etmiş oluyor yoksa AK Parti ile Vatan Partisi arasında fitne çıkarmaya çalışan Davutoğlu’nu mu? İşte biz de devrimci tavrımızı buna göre koyacağız. Karşımızdaki hangi güçlerin kim adına orada konumlandığını iyi bileceğiz. Düşmanı ve ona hizmet edenleri yalnızlaştıracağız. Müttefiklerimizle aramızdaki çelişkilerde, evet cesur olacağız, eleştireceğiz, ancak Türkiye’den yana olan kuvvetleri itmeden ve Türkiye Cephesi siyasetinde öncülük görevimizi yürüteceğiz.
ABD’NİN TÜRKİYE PLANINDAKİ OYUN
Şunu da aklımızdan çıkarmayalım. ABD’nin, RAND Raporunda da yazdığı gibi en büyük beklentisi Türkiye’de yeniden laik, anti-laik çatışmasını çıkması. “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” başlıklı raporun adından da anlaşıldığı gibi Erdoğan’ın milliyetçi bir çizgide ülkeyi yönetmesinden rahatsızlar. ABD’nin hesaplarına göre Türkiye’yi, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki vatan savaşından, Mavi Vatandaki mücadelesinden koparacak tek seçenek iç cephedeki bu ayrışmanın körüklenmesi. Davutoğlu boşuna mı her konuşmasında “AK Parti 28 Şubatçılarla birlikte” diye çığırtkanlık yapıyor? RAND’teki görevler icra ediliyor.
Tartışmasız bir gerçektir Vatan Savaşı süreci Kemalizmi, Atatürk Devrimlerini her koşulda savunan Vatan Partisi olmadan kesin olarak başarıya ulaştırılamaz. Önümüzde Vatan ve Üretim Hükümeti vardır, kendimize güvenimiz tamdır. Mutlaka başaracağız. Atatürk Devrimi tamamlanacaktır!