Atatürk’ün ışıklı yolunda kendini yetiştirmiş akademisyen
Prof. Dr. Ayhan Çavdar Atatürk'e Cumhuriyet'e ve içinde yetiştiği topluma karşı sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirerek aramızdan ayrıldı. Bugün Türkiye'de çocuk kan hastalıkları başarıyla tedavi edilebiliyorsa, bu ulu çınarın gölgesinde yetişen yeni nesillerin sayesindedir. Unutulmayacak
Ülkemizde çocukluk çağı kan hastalıkları ve kanserlerinin tanı ve tedavisindeki önde gelen bir bilim insanını Haziran ayının son günlerinde kaybettik.
Prof. Dr. Ayhan Çavdar, kendi deyimiyle Cumhuriyet’in ilk on yılı içinde doğmuş Atatürk’ün ışıklı yolunda kendini yetiştirmiş bir akademisyendi. Türkiye’de çocuk onkolojisi ve çocuk hematolojisi bilim dallarının bugünkü güçlü konumuna gelmesinde büyük emekleri oldu. Onlarca akademisyen yetiştirdi.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)’nın on kurucu üyesinden biri ve seçimle gelen ilk başkanı olan Ayhan Çavdar, iki dönem başkanlık yaptığı akademinin “Kurucu Başkanı” ve “Şeref üyesi” olarak özel bir konuma sahipti. Türk Hematoloji Cemiyeti’nin kurucusu, Uluslararası Pediatrik Onkoloji Derneği (SIOP) ve Amerikan Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Derneği’nin Türkiye’den seçilen ilk üyesi oldu.
Bir Türk kadınının bu konumlara gelmesindeki temel etkenin Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri olduğunu her fırsatta vurgulayan Prof. Ayhan Çavdar çok sayıda ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi oldu.
Kendi alanında çok sayıda araştırma ve yayını olan Ayhan Çavdar’ın bilimsel başarılarının temelinde ülkenin özgün sorunlarını anlamaya ve çare aramaya öncelik vermesi yatar. Çinko eksikliği ve bunun yol açtığı kansızlık, ülkemizde de sık görülen Akdeniz anemisi ile ilgili çalışmaları buna örnek verilebilir.
Çocuklarda kil ve toprak yeme hastalığı olarak bilinen Pika hastalığının çinko eksikliğine ve sonuçta kansızlığa yol açtığını gözlemlemesi, araştırması onu “Eser Elementler” hakkında kurumsal çabalara yöneltmiş, uluslararası alanda söz sahibi konuma getirmiştir.
1930 yılında Adana'da dünyaya gelen Çavdar, 1947'de Erenköy Kız Lisesi'ni ve 1953'te Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, aynı fakültede Pediatri Kliniği'nde 1961′de doçent, 1966′da profesör oldu. 1975-1982 yıllarında TÜBİTAK tarafından desteklenen Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji ve Çinko Eksikliği birimlerini kurdu ve başkanlıklarında bulundu. 1987′de Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'ne bağlı olarak Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Araştırma Merkezi'ni kuran Prof. Çavdar 1987-1993 yıllarında bu merkezin başkanlığını yürüttü. Amerikan Pediatri Akademisi (1963-1975) ve New York Bilimler Akademisi (1990-1993) üyeliklerinde bulunmuştur. Çok sayıda ulusal ve uluslararası bilimsel derneğin üyesi olan Ayhan Çavdar Yüksek Sağlık Şurası üyeliği de yaptı.
Bir söyleşide akademisyenliğine ortam hazırlayan nedenlerin başında; insanlara yararlı olmayı düşünmesi, çocukluğundan beri sorgulamayı seven bir karaktere sahip olması, özgürce düşünmek, tartışmak istemesi olduğunu belirtmişti. Araştırmaya, özellikle de kan hastalıklarına, öğrenciliğinden beri hep ilgi duydu. Bunun, kan hücrelerinin mikroskop altındaki ilginç görünümlerini inceleme merakından ve Prof. E. Frank’ın hematoloji ders notlarını okumasından doğduğunu anlatmıştı. 1960’lı yıllarda çocuk hastalıklarıyla ilgilenen hekimlerin azlığı, kan yaymasını iyi değerlendirebilecek uzman olmaması onu bu alana yöneltmişti. Uzman olduktan sonra, 1958′de ABD’ye giderek eğitim gördükten sonra Türkiye’ye döndüğünde çocuk kan hastalıklarının ve çocuklarda sık görülen kanserlerin başında gelen kan kanserinin tanı ve tedavisine öncülük yaptı.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALARI
Prof. Çavdar’ın temel bilimsel araştırma konularını 4 başlık altında toplayabiliriz:
-Çocukluk çağı akut lösemileri. Türkiye’de “yeni ilaç” ve “tedavi” protokollerinin çoğu ilk kez Dr. Çavdar’ın gözetiminde uygulanmıştır. Çavdar ülkemizde sık görülen özel bir AML tipini tanımlamıştır: Orbito-oküler granülositik sarkoma ile birlikte olan AML.
-Çocukluk çağı lenfomaları. Lenfomaların, Batı’dan farklı olarak, Türk çocuklarında ikinci en sık görülen habis hastalık olduğunu saptamıştır. Çavdar ve çalışma grubu özellikle Hodgkin hastalığı ve Burkitt lenfoması’nda özgün klinik, epidemiyolojik, viral (EBV) ve moleküler araştırmalar yapmıştır.
-Eser element araştırmaları. Bu araştırmalar özellikle insanlarda çinko eksikliği konusunda yoğunlaşmıştır. Grubuyla birlikte toprak yeme kansızlığında demir eksikliğine ek olarak çinko eksikliğini Türkiye’de ilk kez gösterendir. Dr. Çavdar ve arkadaşları ülkemizde çocuk ve gebe kadınlarda daha çok besinsel zeminde gelişen çinko eksikliğini ortaya koymuş, çok sayıda hastalığa (thalassemia major, orak hücre kansızlığı, Hodgkin hastalığı ve diğer habis kan hastalıkları) eşlik eden çinko eksikliğini tanımlamıştır.
- Anormal hemoglobinler ve thalassemia.
'AYDINLANMANIN KADINLARI' ÖDÜLÜNÜ ALDI
Öğrencisi ve yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. Şükrü Cin’e göre arkadaşlarının ondan en sık duyduğumuz cümle ‘İşimize bakalım!” olmuştur. “Ayhan Hoca deyince aklımıza tek kelime gelir: ‘Çalışmak’. Tıp Fakültesinden mezun olduğu 1953 yılından son yıllarına kadar ‘bilimsel araştırma, eğitim, organizasyon ve yönetim’ ana ilkelerine dayandırdığı mesleğini, yani “işini” her şeyin üstünde tutmuştur”(3).
1998′de “Hayatları boyunca Atatürk ilkelerinin peşinden gitmiş ve önemli bilimsel çalışmalara imza atmış” sekiz bilim kadını arasında yer alarak İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin “Aydınlanmanın Kadınları” ödülünü aldı. Bu ödülün ona çok yakıştığını söylemeye gerek var mı!
Prof. Ayhan Çavdar ülkeyi yönetenlerin eğitim alanındaki uygulamalarına ve Türkiye Bilimler Akademisi üzerindeki baskılarına karşı çıkarak 2012 yılında TÜBA Şeref üyeliğinden istifa etti. İstifa mektubunda çizdiği tablo, eğitimde Cumhuriyet tarihimizin ve bugün gelinen noktanın bir özeti niteliğindedir.
“Günümüzde arka arkaya çıkarılan yasalar ve yasa hükmündeki kararnamelerle, ilköğretim çağındaki çocuklarımızın kaderlerinin, kutsal kitabımızın anlam ve içeriğini bilmeyen, kerameti kendilerinden menkul, cahil mollaların ellerine terk edilmesi vb. gibi olumsuz gelişmeler karşısında geçmişte yaşanan böylesine anlamsız deneyim ve olguların bazı çevreler tarafından yeniden ihyasına ve neticeten, emperyalizmin pençesine yeniden düşmemize neden olabilecektir. Devletimizin kurucusu ve halkımızın kurtarıcısı büyük önder Atatürk’ün yarattığı aydınlık ortamda gelişen bilimsel ve teknolojik atılımlar, Cumhuriyetin ilk on yılında doğan bir bilim kadınının, Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) ilk on kurucu üyesi arasında yer almasına ve dünyanın ilk kadın bilimler akademisi başkanı olmasına yol açmışsa, bu, büyük önderin önümüze “gümüş tepsi” içinde sunduğu laik, demokratik, sosyal hukuk devleti sayesinde olmuştur.
Bu koşullarda, Türkiye Bilimler Akademisi’nde Şeref Üyesi olarak kalmam mümkün olamayacaktır. İstifa zorunda bırakılmış olmaktan son derece üzgünüm ve başkaca bir seçenek de kalmadığından gerekli işlemin yapılmasını, saygı ile arz ve rica ederim.”
Prof. Dr. Ayhan Çavdar Atatürk'e Cumhuriyet'e ve içinde yetiştiği topluma karşı sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirerek aramızdan ayrıldı. Türk Akademisi onu eserleri, öncü ve özverili çalışmalarıyla hatırlamaya devam edecek. Bugün Türkiye'de çocuk kan hastalıkları başarıyla tedavi edilebiliyorsa, bu ulu çınarın gölgesinde yetişen yeni nesillerin sayesindedir. Unutulmayacak.
KAYNAK:
Esra Öz ile Sağlık Gündemi. Tıbbın Duayenleri: Ayhan Okçuoğlu Çavdar. http://fesraoz.blogspot.com.
Yücel Tangün. Prof. Dr. Ayhan O. Çavdar’ın kısa özgeçmişi. THD Haber Bülteni Sayı 5, s 1-2, Ekim 1998.
Ş Cin. Hocamız Prof. Dr. Ayhan O. Çavdar. THD Haber Bülteni Sayı 5, s 2-3, Ekim 1998.