Atina’da tutuculuğa karşı bir kadın hekim: Hagnodike

Anadolu’nun iyileştirme sanatında yazılı ilk öncüsü olan Hititlerden sonra tıp batıya doğru yönelmiş ve pek çok ünlü hekim yetişmiştir.

Bu yazımızda Sardlı bir kadın hekimden söz edeceğiz. Elimizdeki bilgiler tıbbın Anadolu’dan batıya geçişini göstermektedir. Bilgiler ekte söz edilen kaynaklara ek olarak Prof. Dr. Hasan Malay’ın internet sitesinden alınmıştır.

HEKİMLİK KADINLARA YASAKTI

İ.S. 1. Yüzyılda Hyginus adındaki bir Romalı yazar, İ.Ö. 4. yüzyılda Atina’da yaşamış olan Hagnodike adındaki bir hekim kadının meslek yaşamını anlatır. Hagnodike, Atina’nın ilk kadın hekimidir. Hyginus’un yazdıklarına göre Hagnodike’nin yaşadığı devirde Atina’da kadınların tıpla uğraşmaları yasaktı. Çünkü Atina yöneticileri kadın hekimlerin kürtaj yaptıklarına inanıyorlardı. Bu yüzden hekimlik erkeklerin tekeline girmişti. Ama çoğu Atinalı kadın, bir erkek hekime tedavi olmaktansa ölmeyi tercih edecek kadar tutucu idi. Bunun sonucunda Atina’da kadınlarda ölüm oranı arttı. Bu durum dönemin yasalarına uymayan şekilde de olsa kadın hekime gereksinim demekti. Hyginus, Atinalıların kadın hekimlere büyük gereksinim duydukları bu dönemde yaşamış olan Hagnodike’nin öyküsünü şöyle anlatır:

“Hagnodike adındaki bir kadın, tıp öğrenmek amacıyla Khalkedon (Kadıköy) kökenli ünlü hekim Herophilos’un (İ.Ö. 335-280) İskenderiye’deki tıp okulunda verdiği derslere devam ederek kadın hastalıkları uzmanı olur. Hagnodike bu yasağı delmek üzere saçlarını kestirir ve bir erkek giysisi (tunica) ile kendini bir erkek hekim olarak tanıtır. Yine de Hagnodike’nin önündeki sorunlar bitmemiştir; çünkü Hagnodike'yi bir erkek sanan Atinalı kadınlar onun kendilerini tedavi etmesine izin vermezler. Hagnodike buna şöyle bir çözüm bulur: Kadın hastalarına gittiğinde eteğini kaldırarak vücudunun alt kısmını gösterir onlara kendisinin de bir kadın olduğunu kanıtlar. Böylece Hagnodike'nin Atina’daki ünü ve müşterileri kısa zamanda artar. Ama gelirleri hayli azalan erkek hekimler bu durumdan ahatsız olurlar. Onun gerçekte bir kadın olduğunu bilmediklerinden, Hagnodike’nin kadın hastalarını ayartan bir erkek şarlatan olduğunu ve kadınların da yalnızca onunla birlikte olmak için hastalık uydurduklarını ileri sürerek dava açarlar. Hagnodike mahkemeye çıkarılır ve verilmesi muhtemel bir yüz kızartıcı cezadan kurtulmak için yargıçların huzurunda eteğini yukarı kaldırarak vücudunu gösterir. Onları kadın olduğuna ikna eder. Bunu öğrenen erkek hekimler daha da saldırganlaşırlar ve bu kez onu ‘kadınların tıp eğitimi almalarını yasaklayan yasayı çiğnemekle’ itham ederler. Ama bu kez de Hagnodike’nin yardımına Atinalı kadınlar yetişir. Çoğu Atinalı politik önderlerin eşleri olan çok sayıdaki kadın Hagnodike’nin duruşmasına katılarak eşlerini protesto eder: ‘Siz erkekler, birer eş değil düşmansınız. Çünkü bizlere sağlığımızı geri getiren bu kadını mahkum ediyorsunuz!’. Bunun üzerine mahkeme Hagnodike’yi serbest bırakır. Ve ayrıca, ilgili yasa değiştirilerek özgür Atinalı kadınların tıp sanatını öğrenmelerine izin verilir.”

Hagnodike hakkında elimizde Hyginus’tan başka hiçbir kaynak olmadığından, günümüzün tıp tarihçileri böyle birinin yaşamadığına ve Hyginus’un anlattıklarının yalnızca bir masaldan (fabula) ibaret olduğuna inanmaktadırlar. Ama bu doğru olsa bile, Hagnodike, tarih boyunca tıp sanatını öğrenmek ve icra etmek isteyen kadınların bir sembolü olmuş ve bu cesur kadının mücadelesi tıp tarihinde her zaman saygıyla anılmıştır.

ESKİ YUNAN’DA KADIN HEKİMLER

Elimizde birinci dereceden kaynak olmadığından, eski Yunanlılarda hekimlik ve ebeliğin ne kadar gerilere gittiklerini bilmemiz mümkün değil. Çivi yazılı belgelerde hekimlik ve ebelik sanatının Hititlere kadar götürülebileceğini görmek olasıdır. Ancak Platon’un bazı eserlerinde, İ.Ö. 5. yüzyılda her iki mesleğin de icra edildiğine ilişkin bazı dolaylı ifadeler vardır. Örneğin, onun Theaitetos adlı dialogunda, Sokrates, kendisinin gençleri eğitme konusunda verdiği çabaları bir ebenin (maia) yaptığı işe benzetmekte ve kendisinin de Phainarete adlı bir ebenin oğlu olduğunu anlatır. Buradan, Sokrates’in yaşadığı devirden itibaren Atina’da bazı eğitimli ebelerin varlığı çıkarsanabilir. Platon, Politeia (Devlet) adlı eserinde, hekimlikte ustalaşmış bir erkekle bir kadının aynı potansiyele sahip olduklarını söyler. Platon'a göre, bir kadın tıpta uzman olabilir, diğeri olmaz; bir kadının doğuştan gelen bir müzik yeteneği vardır, diğer birinin ise yoktur. Tüm bu ifadeler, Platon’un yaşadığı dönemde Atina’da kadın hekimlerin varlığına ilişkin güçlü kanıtlar olarak kabul edilmektedir.

Yunanistan’daki Attika bölgesinde bulunmuş olan ve İ.Ö. 4. yüzyıl ortalarına tarihlenen bir mezar yazıtı, Platon’un yazdıklarını doğrulayan ilk kanıttır. Phanostrate adındaki bir kadına ait olan bu mezar taşının üzerindeki yazıtta şunlar okunmaktadır:

“Bir ebe ve hekim olan Phanostrate burada yatıyor. O hiç kimseye acı çektirmedi. Ve herkes onun ölümüne ağladı”

Adı günümüze ulaşan ilk kadın hekim Phanostrate yazıttan anlaşılana göre verdiği sağlık hizmetlerinden dolayı çevresinde takdir edilen ve sevilen bir kişi olmuştu. Öte yandan, Sardeis (Sart Mustafa/Salihli) antik kentinde bulunan ve1899 yılında Amerika’ya götürülen Grekçe bir mezar yazıtı, Phanostrate gibi, hem hekimlik ve hem de ebelik mesleğini icra eden Glykonis adındaki diğer bir kadından söz etmektedir:

“SARDEİSLİ HEKİM-EBE AURELİA GLYKONİS’İN (MEZARI)”.

İ.S. 3. yüzyıla ait olan bu yazıtta sözü edilen Glykonis’un adını ilk kez bu yazıttan öğreniyoruz. Adından bir Roma vatandaşı olduğu anlaşılan bu Sardeisli Glykonis’in bir tıp okulunda mı yoksa bir ustanın yanında mı yetiştiğini bilmiyoruz. Sardeisli Glykonis’in mezar yazıtını kaydeden mermer plaka kuşkusuz bir mezar binasının duvarına monte edilmiş olmalıydı. Böyle pahalı bir mezar yapısı, Glykonis’in varlıklı bir hekim olduğuna da işaret ediyor.

Eldeki buluntular bize antik devirde hekim-ebe sayısının hayli az olduğunu göstermektedir. Nitekim, Phanostrate ile Glykonis dışında adını bildiğimiz tek hekim-ebe, Kilikia bölgesindeki Korykos (Mersin-Kızkalesi) kentinde yaşamış olan Stephanis adındaki Hristiyan bir kadındır. Onun İ.S. 4-5. yüzyıllara ait olan mezar yazıtında şunlar okunmaktadır:

“Bu lahit, Stephanos oğlu fırıncı Georgios’a ve hekim-ebe (iatromaia) Stephanis’e aittir.”

KAYNAKÇA:

V. Nutton, Ancient Medicine, 2004.

N. Demand, Birth, Death, and Motherhood in Classical Greece, 1994.

H.N. Parker, “Women Physicians in Greece. Rome, and the Byzantine Empire”, Women Physicians and Healers: Climbing a Long Hill (ed. L.R. Furst), 1997, 131-150.

F.P. Retief and L. Cilliers, “The Healing Hand: The Role of Women in Ancient Medicine”, Acta Theologica, Supl. 7, 2005, 165-188.

E. Samama, Les médecins dans le monde grec (2003), 109, no. 002.

P. Keen - G. Petzl, “Two ‘Migrating Stones’ with Three Inscriptions”, ZPE 191 (2014), 189-192.

http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/ET002863.pdf

https://www.hasanmalay.com/index.php/felsefe/glykonis

https://zagria.blogspot.com/2012/06/hagnodike-3rd-century-bce-physician.html#.YuuA-3ZByUk

Sonraki Haber