Atlantik emperyalistlerinin Türk devletini hedef alan yeni girişimi: Erdoğan’ı sanık sandalyesine oturtma tehdidi
Atlantik merkezleri, depremi fırsat bilerek seçim öncesi girişimlerini hızlandırdı. Aralarında AİHM yargıçlarının da olduğu Avrupa’nın yargı çetesi, FETÖ'cüler ve PKK'lıların tanıklıklarına dayanarak hazırladıkları ‘suç dosyası’nı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sundu
Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)'nden, Türk hükümetini, “muhalifleri” takip altında tuttuğu, devlet desteği ile adam kaçırdığı ve yakaladıklarına zulmettiği belirtilerek insanlığa karşı suç işlediği iddiasıyla yargılaması istendi.
2020 yılında Belçika'da “Turkey Tribunal” adlı bir sözde mahkeme kurulmuş ve İsviçre'de “yargılama” yapılmıştı. Eski Avrup İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçlarının da katıldığı bu sözde mahkemede, çok sayıda firari FETÖ'cü ve PKK'lı terörist, tanık olarak dinlenmişti. Avrupalı yargı çetesi, şimdi bu tanıklıklara dayanarak hazırladığı sözde “suç dosyası”nı, Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sundu.
Suç duyurusunu, “Turkey Tribunal” adına eski Belçika Anayasa Mahkemesi Başkanı ve eski Birlemiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olan Prof. Dr. Marc Baron Bossuyt yaptı. Başvuruya, 16 ülkeden 23 ulusal örgütü kapsayan ve 18 bin hakim ve savcıyı temsil eden MEDEL (Demokrasi ve Özgürlük için Avrupa Yargıçlar Birliği) örgütünün de imza attığı bildirildi.
Başvuruda “insanlığa karşı işlenen işkence, zorla kaybetmeler, uluslararası hukukun temel kurallarına aykırı olan tutuklamalar ve zulüm” olmak üzere 4 konuda kanıtlar sunulduğu iddia edildi. Başvuruyla ilgili açıklama yapan eski Belçika Başbakan Yardımcısı Johan Vande Lanette de, “Aslında bu başvuruyu 9 Şubat'ta yapacaktık ama Türkiye'de ulusal yas dönemiydi ve yaklaşık 1 ay erteledik.” diye konuştu.
Söz konusu gelişmeyi küresel merkezlerin sesi The Guardian gazetesi de haberleştirdi. “Avrupalı hukuk uzmanlarından oluşan bir heyet, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından gerçekleştirildiği söylenen işkence, devlet destekli adam kaçırma ve yaklaşık 200 bin kişinin haksız yere hapsedilmesine ilişkin ayrıntılar içeren bir dosya hazırladı.” diye yazan Guardian, “Dosya, çarşamba günü Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan'a teslim edildi.” bilgisini paylaştı. Başvrunun içeriği hakkında da ayrıntılar paylaşan Guardian, dosyada şu cümlelerin yer aldığını yazdı: “Türk yetkililer, Erdoğan rejiminin yüz binlerce muhalifine yönelik, insanlığa karşı suç işlemiştir. Bu suçlar 'sivil halka karşı yaygın ve sistematik bir saldırı' anlamına gelmekte ve UCM'nin Erdoğan rejiminin üst düzey yetkililerine karşı dava açması için gerekli eşiği karşılamaktadır.”
MİT OPERASYONLARINI GEREKÇE GÖSTERDİLER
UCM'ye sunulan dosyada, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)'nın Kenya, Kamboçya, Gabon, Arnavutluk, Bulgaristan, Moldova, Moğolistan ve İsviçre gibi ülkelerde FETÖ ve PKK'ya yönelik operasyonlarının sıralandığı 17 vakanın olduğu belirtildi. The Guardian, bu operasyonlar için şu yorumu yaptı: “Hedefler, ABD'de yaşayan İslami vaiz Fethullah Gülen tarafından yönetilen ve Gülen'in 2016'da başarısız bir darbe girişiminin arkasında olmakla suçlanmasının ardından terör örgütü olarak tanımlanan muhalif hareketle bağlantılıydı ve bunu Türkiye içinde de yüz binlerce tutuklama takip etti.”
Mahkemeye sunulan sözde raporda 800 kişiye “işkence” yapıldığına dair ifadelerin yer aldığı ve bu ifadelerin “işkencenin nasıl geniş ve tutarlı bir ölçekte uygulandığını ayrıntılı olarak açıkladığı” kaydedildi.
MYANMAR ÖRNEĞİ
Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran Roma Statüsü'nü imzalamadığı da hatırlatılan haberde, şu ifadeler yer aldı:
“Ancak 2020 yılında avukatlar ve insan hakları grupları tarafından kanıtları ve tanık ifadelerini derlemek üzere kurulan bir soruşturma organı olan 'Turkey Tribunal', iddia edilen suçların en azından bir kısmının, UCM üyesi 45 ülkenin topraklarında işlendiğini, zira Türkiye'nin düşman olarak algıladığı kişileri sınırlarının ötesine kadar takip ettiğini belirtmiştir. Mahkeme, bu nedenle UCM'nin yargı yetkisine sahip olduğunu savunuyor.
“Turkey Tribunal, UCM'ye taraf olmayan bir devletin işlediği suçların da soruşturulabilmesi için emsal kararlar olduğuna dikkat çekiyor. UCM 2019 yılında, Myanmar UCM'nin yetkisini tanımamasına rağmen Rohingya Müslümanlarına yönelik etnik temizliğin soruşturabileceğine karar vermişti, çünkü mağdurların çoğu UCM imzacısı olan Bangladeş'e sınır dışı edilmişti. Bu nedenle mahkeme, 'suçun unsurlarının bir üye devlette işlendiğini' savunmuştu.”
AİHM YARGIÇLARI JÜRİDEYDİ
“Turkey Tribunal” isimli sözde mahkeme, daha önce Belçika'da 4 dönem Başbakan Yardımcılığı yapmış olan Prof. Dr. Johan Vande Lanotte tarafından kuruldu. Hukukçu olan Lanotte, “Van Steenbrugge Advocaten” isimli Belçika merkezli bir hukuk kurumunun da kıdemli müşavirliğini yapıyor. Bu kuruluş, Türk vatandaşlarının çeşitli davalarına bakıyor.
“Turkey Tribunal”in sözde yargıçları arasında, biri eski AİHM Başkan Yardımcısı olmak üzere üç AİHM yargıcı da bulunuyor. Yargıçlardan Prof. Dr. Françoise Barones Tulkens, 1998-2012 yılları arasında AİHM Başkan Yardımcılığı görevini yapmıştı. Şu anda Avrupa Komisyonu İdari Mahkemesi Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Giorgio Malinverni de yargıçlar arasındaydı.
Sözde mahkemede AİHM Başkan Yardımcısı'ndan Avrupa Komisyonu İdari Mahkemesi Başkan Yardımcısı'na, Cenevre Üniversitesi Rektörü'nden Güney Afrika Anayasa Mahkemesi Yargıcı'na kadar dünyadan birçok önemli ismin bir araya getirilmesi, tertibin büyüklüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. “Turkey Tribunal” grubunun yönetim kurulu ise şu isilerden oluşor: Prof. Dr. Rik Van de Walle, Prof. Dr. Caroline Pauwels, Mr. Christine Mussche, Jan De Bock, Prof. Dr. Marc baron Bossuyt.
FETÖ'CÜLER VE PKK'LILAR DİNLENDİ
“Turkey Tribunal” adlı sözde mahkemede, FETÖ'cülerin kurduğu 'Solidarity with OTHERS' isimli kuruluşun yönetim kurulu üyesi olan Yüksel Kaya, büyük beklenti içinde olduklarını ve “Hizmet hareketine karşı işlenmiş suçların, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmesini” beklediklerini söylemişti. FETÖ'nün yayın yaptığı Kronos adlı internet sitesi de “bağımsız ve tarafsız halk mahkemesi” olarak nitelendirdiği “Turkey Tribunal”ın yaptığı bu sözde yargılamanın 'şiddetle' takip edilmesi çağrısında bulunmuştu.
Yapılan ilk sözde duruşmada, “Turkey Tribunal”ın raportörlerinden olan Eric Sottas, “Türkiye'de işkencenin sistematik bir şekilde yapıldığını” iddia ederek, bunun özellikle 'Gülen Hareketi' ve 'Kürt Hareketi'ni hedef aldığını savunmuştu.
“Turkey Tribunal”in sitesinde zorla alıkoyma ve kaybolan kişiler hakkındaki raporlar kısmında, raportörler arasında Ankara Barosu da yer alıyor. Ayrıca sitede FETÖ'cü yayın organı olan Ahval'ın Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar ve PKK'lı Faysal Sarıyıldız'ın röportajları bulunuyor. Görüntülerde Türkiye'yi suçlayan terör örgütü üyeleri, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin olduğunu, basın özgürlüğünün ihlal edildiğini söylüyorlar. Yavuz Baydar, verdiği röportajda Ahval olarak ekonomiye odaklanan haberler yapmaları gerektiğini, çünkü iktidarın geleceğini belirleyeceğini ifade ediyor. Faysal Sarıyıldız ise “Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Erdoğan bir diktatördür.” diyor.
ÇİN'E KARŞI DA MAHKEME KURDULAR
2021 Haziran ve Eylül aylarında “Uyghur Tribunal” adlı sözde mahkemeyle, tıpkı Türkiye'yi yargıladıkları gibi Çin'i de yargıladılar. “Uyghur Tribunal” sözde mahkemesi, Türkiye'den sınır dışı edilen Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun Isa'nın talebi üzerine 3 Eylül 2020'de kuruldu. “Uyghur Tribunal”ın başında 1998 ile 2006 yılları arasında, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milošević'in Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına öncülük eden İngiliz yargıç ve hukuk profesörü olan Geoffrey Nice bulunuyordu.