Av. Bruce FeIn: Biden, AİHM’in Perinçek davasındaki kararını okudu mu?

ABD’li ünlü avukat Bruce Fein, TRT World’e konuk oldu. Av. Fein, Biden’ın sözde ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesi ile AİHM’in Perinçek kararı ve soykırım tanımı hakkında açıklamalarda bulundu.

TRT World: Sayın Bruce Fein, anayasal ve uluslararası hukuk konusunda uzmanlaşmış Amerikalı bir avukatsınız. Biliyorsunuz ABD ve Kongre zaten 1915 olaylarını bir ‘soykırım’ olarak kabul ediyor, Başkan Biden'ın bunu yapması ne gibi bir fark yaratıyor ve bundan dolayı herhangi bir yasal sonuç çıkar mı?

Hayır, yasal bir önemi yok. Bu bir anlamda siyasi bir açıklamadır. Şöyle ki; bu Bay Biden ve Ermeniler tarafından herhangi bir hukuki davalarının tutmayacağının da itirafıdır. 1951 yılında yürürlüğe giren Soykırım Sözleşmesi’nin 9. maddesinde, sözleşmeden doğan her türlü ihtilafın, soykırım olup olmadığına dair Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na götürülmesi öngörülüyor. Ermenistan'ın iddialarını siyasallaşmamış bir örgütün yargılaması amacıyla Uluslararası Adalet Divanı'na götürmesi için 70 yıllık bir fırsat vardı. Bu mahkeme siyasi bağış veya benzeri şeyler almıyor. Ermeni tarafında hukukî bir davaları olmadığı için 70 yıllık bir sessizlik var, o yüzden siyasi bağışlara ve siyasi güce başvurarak siyasi açıklamalara başvurdular. Bay Biden, Soykırım Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğinden ve 1915'te meydana gelen olayın unsurları hakkında ciddi bir inceleme yapmadığından hiç şüphem yok. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Perinçek davasındaki kararını okudu mu? 1915'le ilgili bu karar tarihsel olayların şu ya da bu şekilde olumlu sonuçlara varıldığını belirten bir Ermeni Soykırımı’na ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını belirtiyor. Ermenistan'ı 9. madde kapsamındaki hakkını kullanması konusunda teşvik etmesi Bay Biden için çok daha mantıklı olacağına inanıyorum. Uluslararası Adalet Divanı 70 yıldır bekliyor. Hatta bir soykırım olduğunu düşünüyorsa, müşahit taraf bile olabilirdi. Ancak siyasetçilerin tarihi gerçekleri öğrenmek için istekleri olmadıklarını biliyoruz ve bu maalesef meselenin devam eden siyasallaştırılmasıdır. Bu konuyu çözümden daha da uzaklaştıracaktır çünkü Ermenistan böyle ciddi bir iddiayı soykırım suçu olarak adlandırıyorsa, niye bunu Uluslararası Adalet Divanı'na götürmüyor? 70 yıl, davanızı açmanız için yeterince uzun bir süre. Justin McCarthy niye arşivlerinizi kapalı tutuyorsunuz, eğer bir mahkemelik durumunuz varsa diyor... Bu yüzden gerçekten bu tam bir politik bir açıklama ve ayrıca Bay Biden'ın ikiyüzlü olduğunu düşünüyorum. Bir yandan soykırım var derken, öte yandan Ermenistan ve Türkiye bir araya gelip bunu halletmeli diyor ama davaya onlar bir araya gelmeden karar vermiş durumda. Zaten Ermenistan’ın tarafında olduğunu söylemişti. Ermenistan neden Biden’ın kendilerine zaten vermiş olduğu bir şeyi geri teslim etsin ki, bu yüzden maalesef bu sorunu çözmekten çok sürüncemeyi devam ettiren, tipik siyasi ağızlı bir sözlemdir.

‘OSMANLI ERMENİLERİ KATLETMEDİ’

Sayın Fein, bu konuyla ilgili birkaç makale kaleme aldınız. 1915 olaylarına ilişkin kişisel anlayışınız veya sonuçlarınız nedir?

Öncelikle, Soykırım Sözleşmesi’nde belirtilen soykırım unsurlarını, bu terim ortaya çıkmadan önce meydana gelen eylemlere, yani 1943 öncesine gerçekten doğru bir şekilde uygulayamayacağınızı düşünüyorum. Bu evrensel bir adalet ilkesidir, yapılan zamanda suç oluşturamayan, masum olduğunuz bir şeyi suç haline getiren eski post-facto yasalar geçerli olamaz, ancak benim soykırım suçunun geriye dönük olmayan doğası olduğuna inandığımı bile bir kenara bırakırsak, bana öyle geliyor ki sırf Ermeni oldukları için tüm Türkiye'ye Ermenileri kısmen ve tamamen yok ettikleri hakkında suçlayıcı bir niyet bulmak neredeyse imkânsızdır. 26 Şubat 1919 Paris Barış Konferansı'nda Ermenilerin kendi ifadelerini kullanalım ve burada savaş patlak verirken, sadık olmamız karşılığında padişah tarafından bize özerklik teklif edildi, biz onu reddettik ve savaşa katıldık ve Türkiye’nin İtilaf düşmanlarının tarafında askere yazıldık dediler. Amerika'da bulunan Osmanlı vatandaşı olan bu Ermenileri hatırlayın, biz temelde vatana ihaneti seçtik dediler. Kendilerini Paris Barış Konferansı'nda savaşan taraf olarak tanımladılar. Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı Türklerinin, Osmanlı Ermenileri ile aynı oranda öldüğünü belirttiler. Ünlü General William Tecumseh Sherman'ın dediği gibi “savaş cehennemdir”. Holokost'taki Yahudiler gibi, Auschwitz veya Dachau'da hiçbir Nazi ölmedi. Burada her iki taraf da bir savaşta korkunç bir şekilde acı çekiyor ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'ndan temelde ayrılmak için Osmanlıların düşmanlarının saflarına katıldıklarına inanıyorum. Amerika Konfedere Devletleri ile yaptığımız kendi iç savaşımızla büyük bir benzerlik olduğunu da düşünüyorum. O zamanlar kongrede Güney Eyaletleri gerçekten azınlık değillerdi ama ayrılmak istediklerini söylediler. Sumter Kalesi'ne ateş açılınca korkunç bir iç savaş çıktı, yüz binlerce kişi öldü ama kimse bunun bir soykırım olduğunu iddia etmedi. Siyasi hedef bağımsızlıktı. Birlik tarafında savunduğumuz bunun kanunî olmadığı idi. Güney kaybetti ve hemen ihanetle suçlandılar soykırım ile değil ancak yaraları iyileştirmek için büyük ölçüde suçlamalardan vazgeçildi. Osmanlı Ermenileri temelde Konfederasyon Devletlerimizin yaptığı gibi Osmanlılardan ayrılığı istiyorlardı. Basitçe söylersek, İtilaf Gücü'ne düşman savaşçılar olarak katılarak ve savaş bittikten sonra Paris Barış Konferansı'nın kendilerine bağımsızlık verileceğine inanıyorlardı ve bu onların hedefiydi. Bu yüzden Ermenilerin kendi ifadelerine dayanarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermeni oldukları için Ermenileri yok etmek niyetinde olduğuna dair kanıtlar olduğuna inanmıyorum. Öldürmeler, savaş zamanında düşmana katıldıkları için oldu. Amaçlarının siyasi bağımsızlık olmasıydı. Politik bakış açısı nedeniyle bir grubu yok etmek Soykırım Konvansiyonu, tasarlandığında kabul görmez bir kategori olarak kabul edildi ve kararlı bir şekilde reddedildi. Başka türlü kanun ihlali olmayabileceğini söylemiyorum, bağımsızlık arayışı gibi siyasi amaçlarla ilgili öldürmelerin soykırım olmadığı açıktır.

‘SOYKIRIM İDDİASI ASILSIZ’

Öyleyse, Türkiye’nin herhangi bir yasal seçeneğin nasıl ilerleyeceği veya yanıtlanacağı konusunda seçenekleri nelerdir? Ne bekleyebiliriz?

Sanırım Türkiye'nin Ermenileri beklemeden Uluslararası Adalet Divanı'na 9. madde gereğince yaklaşması ve bu asılsız soykırım iddialarından zarar gördüğünü söylemesi, avukatların terminolojisinde tespit kararı diye adlandırdıkları bir kararı aldırıp böyle bir şeyin olmadığını deklere ettirmeleridir. Ermenistan, soykırım davasını sunma şansına sahip olacak ve Türkiye de, temize çıkarıcı olduğunu söylediği delilleri sunma şansına sahip olacak. Ancak böylece en azından meseleye hukuki bir çözüm bulabilir ve onu siyaset dışına çıkarabilirdik.

Şu anda Ermeniler, bağışlarla veya başka yollarla politikacıları kendi taraflarına çekmek için Amerikan siyasi sistemi içinde kesinlikle manevra yapmakta daha yetenekli ve ustadır ancak tarafsız bir mahkemenin aksine siyasi bir atmosferde kalırsanız, Türkiye'nin düzeltme şansı artık çok düşük. Amerika’da “İftiralara Karşı Türk Birliği” adlı bir grupla çalışıyorum. Sistematik bir dava sunabilmemiz için Ermeni iddiaları nelerdir, soykırım yasasının ne olduğu konusunda bir eğitim programı oluşturmaya çalışıyorum. Ermenilere Ermeni oldukları için katledildiklerini ileri süren ve şu gerçeği görmezden gelerek çok derinliği olmadığını düşündüğüm argümanlar öne sürerek onların siyasi bağımsızlık arayan düşman savaşçılar olduklarını ve diğer kanıtların yanı sıra Osmanlı Türklerinden daha fazla ölmediklerini ve mahkemeye gitme konusunda aynı güvenin olması gerektiğinin nedeni, en yakın mahkemenin, 2015 yılında Ermenistan'ın da üyesi olduğu ve Türkiye'nin hiçbir zaman kanıtlanmış bir Ermeni soykırımı olmadığını ifade eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin konusu. Bunun tarihsel bir mesele olduğunu ve kesin cevaplara izin vermediğini dikkate almalarını isterim. Çok uzun zamandır siyasi alanda bulunan Soykırım Konvansiyonu, özellikle bu tür soykırım meselelerinin gizli amaçları olan iktidar koridorlarında gibi yerlerde değil, Uluslararası Adalet Divanı tarafından çözüleceğini belirtirim.

Kaynak: https://youtu.be/pRqZVqoj_nM

Sonraki Haber