‘Avrasya ülkeleri Suriye’de teröre karşı ortak strateji yürütebilir’

Aydınlık’a konuşan uzmanlar Moskova saldırısı sonrası bölge ülkeleriyle teröre karşı işbirliğini vurguladı. Orta Asya’dan devşirilen teröristlere dikkat çeken uzmanlar, bunların Türkiye ve Rusya’ya karşı kullanıldığını belirterek ABD ile olan bağlarına ışık tuttu

Moskova saldırısıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Şu ana kadar olaya doğrudan karışan ve olayla ilgilisi olan toplam 8 kişi mahkemeye çıkartıldıktan sonra tutuklandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptığı açıklamada bu teröristlerin “radikal İslamcı” olduklarını vurguladı. Fakat Putin, bunu yapanlardan çok arkasındaki güçlerin önemli olduğuna dikkat çekti.
Konuyla ilgili Prof. Dr. Esat Arslan ve yazar Bercan Tutar Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu. Uzmanlar son dönemde Orta Asya’dan getirilen teröristlerin Türkiye, Rusya, İran gibi ülkelerde eylem yaptıklarına işaret etti.

‘MOTİVASYONLARI RUSYA’YA HER CEPHEDE KARŞI KOYMAK’

Prof. Dr. Esat Arslan ABD’nin Yeşil Kuşak kuramı bağlamında kronolojik olarak El Kaide, Taliban ve El Nusra, DEAŞ gibi sahaya sürmüş olduğu ‘stüdyo örgütlerin’ varlığına dikkat çekti. Esat’ın değerlendirmeleri şu şekilde:
“Bu arada söyleyelim, Uygur Türklerinden de Özbeklerden de faydalanıyorlar. Rusya DEAŞ’ın diş bilediği ülkelerin başında geliyor. Suriye’ye akan Kafkasyalı Cihatçıların temel motivasyonu da Rusya’ya her cephede karşı koymak olarak belirlenmiştir. Ukrayna cephesinde aynen bunun böyle olduğunu biliyoruz. Ukrayna DEAŞ ilişkilerinin devlet dışı aktörle olan ilişkilerden çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Orta Asya’daki Cihatçı kümeleri de İdlib’de Rus saldırılarının hedefinde olmaları da bu yüzden. Şam rejimi için de aynı yolu takip ettiğini biliyoruz. Başta Tacik olmakla birlikte Uygur, Kırgız ve Özbek Cihatçıların fena halde diş bilediklerini söyleyebilirim. Malum yeni Ukrayna Savunma Bakanı bile bir Kırım Türkü. Kırım Türkleri büyük miktardaki sayılarda Ukrayna göç ettiler.

‘BATI DESTEKLİ NEO-NAZİ TABURLARINA DÖNÜŞTÜLER’

“Rusya ile hesaplaşma pek çok militan unsuru Batı destekli Neo-Nazi Taburlarına dönüşmüş durumdadır. Bu son derece normal, çünkü savaş tarafları ikiye ayırır, hele ki savaş alanı İKK servis elemanlarına bırakılınca ortalık bir Jungle’a döner. Rusya’yı içeriden vurmaya yönelik saldırılar bu nedenle açık ara tırmanma eğilimlidir. 22 Mart’ta Moskova’da 137 kişinin katledildiği Crocus saldırısı işte böyle bir bakış açısının eseridir. Tekraren ifade edecek olursak; Saldırı Rusya’yı içeriden vurmaya dönük saldırıların yeniden tırmandığı ve sınır bölgelerine sızma operasyonlarının düzenlendiği bir ortamda yapıldı.”

İFLAS EDEN UKRAYNA STRATEJİSİ

“Başkan Obama zamanında adı ‘Kurabiyeci Diplomat’a ya da ‘Kiev Kumpasçısı’na çıkmış ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland operasyonel diplomatlardan biriydi. Nuland bir konuşmasında Ukrayna halkının jeopolitik yönelimini değiştirmek için yaklaşık 5 milyar dolar harcadıklarını da açıklamıştı. Hep birlikte anımsayalım, F16 krizinin çözümlenmesine yakın Türkiye’ye gelmiş, ağzındaki F35 baklasını da çıkarmıştı. ABD dönüşü istifa etti, istifa etmesinin arkasında yatan neden Ukrayna stratejisinin iflas etmiş olmasıdır. Ancak Türkiye’de pek de bu durum dile getirilmedi ama görevi bırakmadan önce yapmış olduğu veda konuşmasında ‘Rusya’yı nahoş sürprizlerin beklediğini’ söylemişti. Saldırıyı kim üstlenirse üstlensin bunun tartışmayı Kiev’den uzaklaştırılması neredeyse olanaksız. Bir de ABD ve İngiltere büyükelçiliklerinin 7 Mart’ta Rusya’daki vatandaşlarına toplu alanlardan kaçınmaları yönünde yaptığı uyarılar var ki, AB(D)’nin bu olaya ne kadar yakın olduğunu göstermesi bakımdan ilginç.”

‘RUSLAR SAFLARI SIKILAŞTIRIR’

“Saldırıları DEAŞ’a yükleme gayretleri her zaman olmuştur, bu olayda da yine hedefe konulmuştur. Her zaman olduğu gibi, AB(D) kanalı bu olayın sorumlusu olarak DEAŞ’ı adeta bir günah keçisi olarak gösterme çabaları bu sefer daha baştan geri teptiği gibi, Kremlin’in bütün göstergeleri Kiev yönetimi ve Batıyı göstermektedir. Kanaatime göre Rusya seçimlerinden sonra katılımın yüksek olması halkın yüzde 87,8’lik bir oy potansiyeli ile Putin’i desteklemesi sonucu bilinen çevreler, halkın Putin’e göstermiş olduğu teveccühü cezalandırılması yoluna gitmişlerdir. Unutulmamalıdır ki, bu tür saldırılar, Rus halkını kızdırır ve Rusya’daki muhalefeti bitirir ve safları sıklaştırır.”

‘ÖRGÜTÜN EYLEM TARZINI YANSITMIYOR’

“Hatırlayın, DEAŞ’la bağlantılı olduğu söylenen AMAQ adlı Telegram kanalından yayınlanan açıklamalarda saldırının ‘İslam Devleti savaşçıları’ ya da ‘hilafetin askerleri’ tarafından yapıldığı belirtilse de ne açıklamalar ne de saldırı örgütün klasik tarzını yansıtıyor. Bir kere uluslararası medyada iddia edildiği gibi ‘DEAŞ-Horasan’ adı hiç geçmiyor. Açıklama ‘Güvenlik kaynaklarının AMAQ’a söylediği’ bilgiler şeklinde paylaşılıyor. DEAŞ saldırılarının sonunda ‘şehadet’ var, kaçmak yok. DEAŞ üyeleri eylem ya da çatışmalarda teslim olmamak için bomba kemerleriyle kendilerini havaya uçuruyor. Amaç kestirmeden cennete uçmak! Onların alamet-i farikası bu. Maksimum kurban hedefinin güdülmesi DEAŞ’ın dehşet saçma taktiğine neredeyse bire bir uyuyor. Ancak unutulan bir şey var, DEAŞ’ın örgüt mantığında para için öldürmek ve yakalanınca bülbül gibi konuşmak yok. Burada DEAŞ’ın algısından uzaklaşıldığı görülmektedir. DEAŞ militanlarının aksine saldırganlarda dini akaid neredeyse sıfır olduğunu söylemekle yetinelim. Uluslararası medyada iddia edildiği gibi ‘DEAŞ -Horasan’ adı hiç geçmemektedir. Açıklama ‘Güvenlik kaynaklarının AMAQ’a söylediği’ bilgiler şeklinde paylaşılması profesyonelce olmadığı gibi AB(D)’yi ele vermektedir. Minare çalınmış ama kılıfı hazırlanmamıştır. DEAŞ saldırılarının sonunda ‘şehadet’ var, DEAŞ üyeleri eylem ya da çatışmalarda teslim olmamak için bomba kemerleriyle kendilerini havaya uçurur. Maksimum kurban hedefinin güdülmesi DEAŞ’ın dehşet saçma taktiğine uymaktadır. Onun dışında bu eylem DEAŞ’a ait olmadığı çok açık. Şu sözü de söylemem müsaade ediniz. Çeçenler Ukrayna’da her iki tarafta savaşıyorlar. Crocus (Çiğdem) saldırganlarının yakalanmasında Çeçenistan Başkanı Ramzan Kadirov’a bağlı birlikler rol oynadığını söylemekle yetinelim.”

‘TÜRKİYE ASTANA İÇERSİNDE SURİYE AÇILIMINI YAPMAKTA’

“Türkiye Cumhuriyeti ‘terörle mücadele’ stratejisine başta Irak olmak üzere Suriye’yi ortak etmek için bütün kapıları zorladığını Mısır’daki sağır sultan bile bilmektedir. Türkiye Suriye konusunda tüm açılımlarını Astana süreci içerisinde kalarak atmaktadır. Malum Astana sürecindeki muhataplarımız, İran ve Rusya’dır. Bu faaliyetler öyle süreli faaliyetler değil, devam eden faaliyetlerdir. Ancak ABD, dolaylı bir biçimde Pentagon, bir Danimarka ülkesi kadar araziyi yasadışı bir biçimde elinde tutan Suriye PKK’sını desteklemektedir. 3-4 Mart 2024 tarihleri arasında MİT Başkanı İbrahim Kalın, 7-8 Mart 2024 tarihleri arasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Washington ziyaretlerinde Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması harekete geçirilmiştir. Bu cümleden olmak üzere, terörle mücadele ve savunma işbirliğine odaklı iki ülke arasında hiç olmadığı kadar yoğun bir diplomasi trafiği yaşanmaya başlamıştır. Olumlu gelişmelerin yaşanması kuşkusuz çok önemlidir. Ancak bunlar devam ederken başta ABD’nin Merkezi Kuvvetler (CENTCOM) Orgeneral Micheal Erik Kurilla’nın 28 kez sözde Suriye Demokratik Güçleri sorumlusu Şahin Cilo (Mazlum Kobani) kod adlı terörist başı Ferhat Abdi Şahin’i ziyaret etmesini anlamak mümkün değildir. Daha birkaç gün önce ABD’li askerler geçen sene Irak’ın Süleymaniye Kentinde düşen iki helikopterde ölen 9 PKK’lı terörist için Kamışlı’da düzenlenen anma törenine katılmışlardır. Teröristler için yapılmış anıta, PKK renklerinden oluşan sarı, kırmızı, yeşil ve beyaz renklerden oluşan bir çelenk bırakılması ve terörist başı ile yardakçılarını kucaklamaları nasıl anlaşılmalıdır? Unutmayalım, geçen yıl helikopter kazası sonrası CENTCOM Komutanı bizzat kendisi bir taziye mesajı yayınlamıştır.

CENTCOM’UN TÜRKİYE’Yİ HEDEFE KOYDUĞU TATBİKAT

“İki üç ay önce de CENTCOM askerleri ve teröristler Kamışlı’da ortak bir tatbikat yapmışlardır. Tatbikatın ismi de ortak düşmana karşı yetenekleri geliştirme tatbikatıdır. Peki şimdi sorarım size ortak düşman kim? Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Sanırım, şimdi bizim kiminle dans ettiğimiz iyice anlaşılmaktadır. Şu oynaşmaya bakar mısınız? ABD’li diplomatlara sorulduğunda hep son derece ilginç bir biçimde ‘CENTCOM’a bir türlü söz geçiremiyoruz. Onların Suriye PKKsı ile oluşturdukları bir duygusal bağ var’ şeklinde bu uydurukluğu ne şekilde anlamak mümkündür? Heyhat dediğinizi duyar gibi oluyorum. İnsan sormadan edemiyor, başkomutan Biden değil mi? Onun CENTCOM ve Pentagon üzerinde etkisi yoksa nasıl bir devlet bu diye insan düşünmez mi ve o ülkenin demokratik yapısını sorgulamaz mı? Bu doğrudan askeri vesayet demek değil midir?

‘KÜSLÜKLER OLMAMALI’

“Bu açıklamalar açıkça göstermektedir ki, ABD, Suriye’de Suriye PKK’sına verdikleri desteğe karşı itirazlarını geriletebilmek ve Irak’ta kendi güvenliğini sağlamak adına Irak tarafında PKK’ya karşı operasyonlara özellikle ses çıkarmamaktadır. Hiçbir biçimde kuvvet tahsisi etmeden kendi emniyetini bölgedeki diğer aktörler yaptırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamaktadır. Suriye ile ortak çalışma yapılabileceği konusunda çalışmalar tabii ki, devam etmektedir kaçınılmaz bir şekilde devam edeceği de değerlendirilmektedir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda mutabık bir ülkedir. Malum uluslararası ilişkilerde küslükler ve kırmızı çizgiler olmaz, olmaması gerekmektedir. Zaten bu konu defaatle Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıkça ifade edilmektedir. Ancak bilinen bir gerçek ‘Orta Doğu’nun akşamı sabahını tutmaz’ yani kervan yolda dizilir. Ve her zaman bölge ülkelerinin istihbarat paylaşması olması gereken durumdur. Otantik devletlerin yapması gereken budur. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önce Putin’e taziyelerini bildirirken, Türkiye ile Rusya’nın teröre karşı işbirliğini geliştirmesi fikrinden bahsetmesi de tam bu işbirliğini ortaya koymaktadır.”

‘TÜRKİYE-RUSYA-ÇİN ORTAK HEDEF’

Yazar Bercan Tutar da DEAŞ üzerinden ABD’nin, Kuşak ve Yol Girişimi’nin açılanmasından (2013) sonra Türkiye, Rusya ve Çin'i hedef aldığını belirtti. Bunun açıklanmasından sonra Ukrayna'da darbe yapıldığını (2014 Maidan Darbesi) Türkiye'de Gezi olaylarının olduğuu vurgulayan Tutar, Obama'nın projesiyle Asya'da oyunu kurmak şeklinde Çin'i kuşatma, yalnızlaştırma hedefine dikkat çekti. Tutar şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu üç ülkeyi terör üzerinden, diplomatik baskıyla veya askeri müdahalelerle, iç karışıklıklarla hem birbirleri arasındaki yakınlaşmayı engellemek hem de bu ülkeleri birbirinden koparmak isteniyor. Aynı zamanda bu ülkelerden birini diğerine karşı konumlandırmak için büyük bir proje yürütülüyor.”

‘ORTAK HEDEF ABD’Yİ SURİYE’DEN ÇIKARTMAK’

“ABD tıkandığı yerlerde sürekli terör örgütlerini devreye sokuyor. Terör örgütü PKK, YPG ve DEAŞ Türkiye'nin Suriye'deki hedeflerine saldırmıştı. Şimdi tekrar Rusya ve Çin'e karşı da devreye sokuluyor. Buna karşı bu ülkelerin de ABD’nin bu terör stratejisine karşı ortak bir stratejiyle hareket etmesi lazım. Bunun en görülmüş pilot bölgesi de bana göre Suriye. Suriye'de Türkiye ve Rusya çok yakın hareket ederek ortak hedefi gerçekleştirebilir, o da ABD'nin Suriye'den çıkartılması. Bu aksiyonda terör örgütlerinin orada silinmesi de hedef projelerden bir tanesi. Hem PKK/YPG'ye hem DEAŞ’a karşı ortak bir operası yürütülürse, Hazar'dan Aden'e, Orta Asya'dan Afrika'nın uç bölgelerine kadar ABD’nin hegemonya aracı olarak kullandığı taşeron terör örgütleri boşa çıkartılmış olur diye düşünüyorum.”

‘PUTİN DOĞRU YERE İŞARET EDİYOR’

‘Putin, bu terör olayıyla ilgili ‘DEAŞ'ı değil de bu olayı sipariş edenleri araştırıyoruz’ diyor. Bunun arkasında kim var? Burada da hem Zaharova’nın açıklamaları var, Medvedev'in açıklamaları var. Rusya Today'in yayın yönetmeninin açıklamaları var. Onlar doğrudan Batı'yı, liberal devletleri, terörü besleyen kaynaklar ve aktörler olarak işaret ediyor. En önemlisi zaten Victoria Nuland vardı. Amerika'nın Avrasya Kraliçesi olarak biliniyordu, ‘Dişi Brezinski.’ Ukrayna'daki olayları Amerika'nın Rus, Çin ve Türkiye karşıtı Avrasya projesini dizayn eden on yıllardır iktidardaki derin Amerika'nın işçisi. Onun istifa etmeden önceki son açıklamasında ilginç bir ifadesi vardı ‘Rusya sürprizlerle karşılaşacak’ diye. Yani terör ve terör dışı yollara, taktiklere de başvurulması gerektiğini söylemişti. İngiltere’nin Eski Başbakanı Liz Truss’ın da Kiev Post’a yaptığı bir açıklaması vardı, ‘Amerika, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı her türlü yola ve taktiğe başvurmasına izin verilmeli’ şeklinde. Zaharova da bu açıklamayı eleştirmişti ‘Bu terörizme doğrudan teşvik ve destektir’ ifadesini kullanarak.

‘UKRAYNA’DA TIKANDILAR’

“Batı artık kartları açık oynuyor. Ukrayna'da tıkandığı için askeri yöntemlerin dışında terör yöntemlerine ve stratejisine başvurmak zorunda kaldığı görülüyor. Yani Amerika'nın bildiği klasik yöntem… Putin de bunun farkında ve hedefi bunları açık kanıtlarla ortaya çıkarmak. Bu yapıldığı zaman, devletler arası ilişkilerde çok daha eli güçlenen bir Rusya çıkar karşımıza. Putin bunu yapabilirse küresel anlamda Amerika'nın bu terör oyununu da deşifre etmiş olur. Buna yönelik de terör bahanesini açığa çıkarmak, oyunu bozmak, kumpası yıkmak anlamında Rusya çok bilinçli ve jeopolitik strateji izliyor. Yani Putin'in açıklamaları buna işaret ediyor.”

‘İLİŞKİLERİNİ ZEDELEMEDEN HAKLI BİR SAVAŞ YÜRÜTÜYOR’

“Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un doktrini ile askeri yöntemlerle çok daha Batı’yla sıcak cephede uğraşmaktan ziyade, Primakov doktrinine göre ilerliyor, Böylelikle Rusya diplomatik müttefikleriyle, dünya ile ilişkilerini zedelemeden haksız duruma da düşmeden haklı bir savaş yürütüyor. Kendisini kuşatan Amerika'ya ve Amerika'ya destek veren Avrupa'ya karşı çok dengeli bir strateji izliyor. Ukrayna'daki izlediği strateji bunun kanıtı. Örneğin şu anda Ukrayna Savaş Kabinesi'ndeki hiç kimse Ukrayna kökenli değil. Eski Genelkurmay Başkanı görevden alındı. Şu anda Yahudi kökenlerin yürüttüğü, Yahudi kökenlerin ağırlıklı olduğu bir Ukrayna savaş kabinesi var. Bu Ukrayna'daki gerçek Ukraynalıları da rahatsız etmeye başladı ‘Bunlar savaşı bilmiyor, ülkemizi bölüyorlar, bizi göçe zorladılar, parçaladılar.’ şeklinde. Rusya bu dengeleri de gözeterek yani direkt askeri yöntemlere başvurup Amerika'nın elini güçlendirmekten çok, diplomatik ve ekonomik alanda uzlaşmaya kapı bırakarak da hareket ediyor. Ama ABD uzlaşmaya yanaşmadığı veya savaşı daha derinleştirmek istediği zaman, Rusya’nın bu işin arkasındakilerden en üst düzeyde askeri ekonomik siyasi veya diplomatik her türlü intikamı alacağının da Batı tarafından görülmesi gerekiyor. Rusya biraz da bu dengeyi gözeterek hareket ettiği için böyle şiddetli askeri yöntemlerden ziyade hibrit yöntemlerle hareket ediyor ve böyle de devam edeceğini düşünüyorum.”

Sonraki Haber