‘Avrupa çiftçisi zora gelmez, İşletmesini kapatır’

Avrupa’daki çiftçilerin eylemleri dalga dalga yayılıyor. Eylemlerin bir noktası da Romanya oldu. Özelliklede Ukrayna’dan tarım ürünlerinin ithal edilmesi üreticinin belini büktü. Çiftçilerin Avrupa'da yayılan protestolarını Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakır değerlendirdi

Avrupa’daki çiftçi eylemleri yayılıyor. Almanya ve Fransa gibi ülkelerde çitçiler hükümetin tarım politikalarına karşı eylem yaptı. Romanya’da ise çiftçinin en dertli olduğu konu Ukrayna’dan tahılın ithal edilmesi. Artan enerji fiyatları ve enflasyonun yanı sıra, Ukrayna'dan ithal edilen tarım ürünlerine uygulanan imtiyazlar, Romanya’daki çiftçilerin rekabet gücünü yitirmesine sebep oluyor. Üreticiler hükümetten bekledikleri desteği de bulamadı. Ukrayna'dan gelen ucuz ürünler, vergilerdeki artış ve akaryakıt fiyatlarındaki yükselme sonucu ülke çapında protesto gösterileri düzenleyen çiftçiler ve nakliyeciler Maliye Bakanı görüştü. Ancak görüşmeden bir sonuç çıkmadı. Çiftçilerin ‘Ukrayna’dan tahıl istemiyoruz’ talebine ilişkin top Avrupa Birliği’ne atıldı. Maliye Bakanı bu konuda AB Komisyonun yetkili olduğuna dikkat çekti. AB üyesi Polonya, Macaristan ve Slovakya ise Ukrayna’dan tahıl ithalatını yasaklamıştı.

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakır

Çiftçilerin Avrupa çapına yayılan protestolarını Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakır, Aydınlık Avrupa için değerlendirdi.

Avrupa Birliği (AB) politikalarının büyük ülkelerin etkisiyle belirlendiğini hatırlatan Ziraat Yüksek Mühendisi Çakır, görece küçük ülkelerdeki üretici taleplerinin AB sistemi içinde görmezden gelinebileceğine dikkat çekti. Çakır, AB'nin “zoraki” siyasi birlikteliğine dayanak olan ekonomik temelinin çökmekte olduğunu ve benzer eylemlerin daha da artacağını söyledi.

‘ÜYE DEVLETLER ORTAK POLİTİKANIN DIŞINA ÇIKAMAZ’

Çakır, AB'nin ortak tarım politikası uygulamasının üye ülkeler için bağlayıcılığına dikkat çekti ve AB kurumlarındaki görevlilerin kendi ülkelerinin çıkarları için hareket etmesini gerektirecek bir yapının bulunmadığını hatırlattı:

“Almanya, Romanya ve Polonya çiftçilerinin taleplerinin benzerlik göstermesi şaşırtıcı değildir. AB ortak tarım politikası uygulamaktadır. Üye devletler ortak politikanın dışına çıkamazlar. Avrupa Parlamentosu’na seçilen siyasiler kendi ülkelerinin temsilcisi olarak hareket etmezler. Bir ulusun özel durumu onları pek ilgilendirmez. Seçmenlere hesap verme gibi bir yükümlülükleri de yoktur. AB'de Almanya ve Fransa başta olmak üzere nüfusu kalabalık ülkeler söz sahibidir. Küçük ülkelerin taleplerinin kabul görmesi zordur.”

Öte yandan Çakır, “Ortak tarım politikası için ayrılan bütçenin kullanım şekli önceden belirlenmiştir. Karar süreci ağır işlemektedir, anlık taleplere uyum gösterilmesi mümkün değildir.” dedi.

AB KADERİNİ ABD'YE BAĞLADI

Çakır, AB'nin üye ülkelerin ABD gibi ülkelere karşı rekabet gücünü artırmak amacıyla kurulduğuna ama bugün AB'nin çıkarlarını ABD'ye bağladığına dikkat çekti: “AB, ABD'nin etkisi ve denetimi altındadır. Kendi çıkarlarına aykırı düştüğü halde Rusya'ya karşı yaptırımlara katılmakta, Ukrayna'ya ve İsrail'e destek vermektedir. Ucuz petrol ve doğal gaz alabildiği Rusya ile zıtlaşma sonucunda ekonomik durgunluk yaşamaktadır.”

‘EYLEMLER BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMI’

“‘Güneş çarığı sıkarsa, çarık da ayağı sıkar’ sözünü unutmayalım” diyen Cengiz Çakır, “Genel olarak neoliberal kapitalist sistem çökmektedir. Atlantik sisteminin ana bileşenlerinden olan AB ülkeleri de ekonomik çöküşten nasibini almaktadır. Çiftçilerin ve kamyoncuların eylemleri buzdağının görünen kısmıdır. Almanya'da tren makinistlerinin de eylemi olmuştur. Bu tür eylemler devam edecek ve yenileri gelecektir.” ifadelerini kullandı.

AB BİR TABELA ÖRGÜTÜNE DÖNÜŞECEK

Avrupa Birliği’nin bir tabela örgütüne dönüşeceği öngörüsünü taşıyan Çakır, şu değerlendirmeleri yaptı: “Avrupa'da desteklerin azalması, petrolün pahalı olması ve vergilerin artması doğal. Rahata ve lüks yaşama alışmış çiftçilerin yaşamı biraz zorlaşınca yol kesip, sınırları kapatmaya kadar varan etkili eylemler başladı. Ekonomik gücü yerinde olan ülkeler, kendi işçilerine ve çiftçilerine belki bazı ödünler verebilir. Zaten yaşlı olan ve artık çoğalmayan Avrupa halkı tarım gibi zahmetli işlerde çalışmayı göze alamaz. İnce hesap yapan Avrupa çiftçisi kârlı olmayan bir işi asla yapmaz. Zarar ederse tarım işletmesini kapatır. Sabretmesi, güçlüklere katlanması beklenemez. Dayanışma ve imece kültürü olmadığından toplumsal çözüm bulma imkânının da kısıtlı olacağı açıktır. Hantal olan AB karar mekanizması taleplere cevap veremez. Halk hareketleri arttıkça ulusal çıkarlar öne çıkacaktır. Her ülke kendi başının çaresine bakmaya kalkışırsa AB bir tabela örgütüne dönüşecektir.”

Çakır, Türkiye'nin AB kapısına bağlanmasının ne kadar büyük bir yanlış olduğunu yeniden hatırlattı: “Bizde hâlâ Avrupa Birliğine girme hayali ile oyalananlar var. Ekonomik temele dayanan zoraki siyasi birliktelik, ekonomik temelin çökmesi sonucunda kısa zamanda dağılacaktır. Sonuç olarak onlar da biz de kurtulacağız. TBMM duvarında “Egemenlik kayıtsız, şartsız ulusundur” yazılır. Türkiye'de hiçbir güç egemenliği Washington'a ve Brüksel'e devredemez. Bütün varlığımızla buna karşı dururuz.”

Sonraki Haber