Avrupa ekonomisinde daralmanın sebebi: ABD’ye siyasi bağımlılık

Ekonomistler ve gazeteciler, 2023 yılında Avrupa ülkelerinin yaşadığı ekonomik gelişmeleri ve bunların dünyaya etkilerini Aydınlık Avrupa'ya değerlendirdi. Hakan Topkurulu, Tuğçenur Ekinci Furtuna, Fabrizio Verde, Michael Roberts, Serhat Latifoğlu'nun değerlendirmeleri...

Ekonomistler ve gazeteciler, 2023 yılında Avrupa ülkelerinin yaşadığı ekonomik gelişmeleri ve bunların dünyaya etkilerini Aydınlık Avrupa'ya değerlendirdi. Avrupa ekonomisinin 2023 yılında yaşadığı sorunlarının ana kaynağının ABD'ye olan bağımlılığın artması olduğunu vurgulayan uzmanlar, böyle giderse 2024 yılında da AB ekonomilerinin daralmaya devam edeceğinin altını çizdi. Uzmanlar, AB'yi ekonomik dar boğazdan çıkaracak yolun, ABD'ye olan bağımlılığını azaltmak ve Asya ülkeleriyle işbirliğini geliştirmek olduğu vurgulandı

AB ekonomisinin sorunu siyasi

HAKAN TOPKURULU / VATAN PARTİSİ EKONOMİ SİYASETLERİ BÜROSU BAŞKANI

Avrupa Birliği’nin (AB) 2023 yılındaki sorunlarının en büyük nedeni ekonomikten ziyade siyasiydi. 2022'de başlayan Rusya - Ukrayna çatışması sonrası ABD'nin baskısı sonucunda AB, ucuz enerji ve ucuz hammadde kaynaklarını ithal ettiği Rusya ile arasına duvar ördü.

Bu duvar başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa ekonomilerini olumsuz etkiledi. Bunun sonuçlarını 2023 yılının ikinci yarısından itibaren görmeye başladık. Enerji maliyetlerindeki önemli artışın sonunda Almanya'nın başını çektiği AB üye ülkelerinde durgunluk yaşandı. Bu da AB'nin Rusya'dan ithal edemediği doğal gaz ve petrol yerine ABD'den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) almak zorunda kalması sebebiyle gerçekleşti. Bu durum Avrupa'nın enerji maliyetlerini en az iki katına çıkardı.

AB, ABD'DEN BAĞIMSIZ HAREKET ETMELİ

Faiz artışları da kuşkusuz AB ekonomilerinin yavaşlamasında rol oynadı ancak Rusya - Ukrayna çatışması ve ABD'nin baskısı bu yavaşlamanın temel nedenidir. Dolayısıyla AB faizleri indirmek ya da ithalata karbon vergisi getirmek gibi ekonomik araçları kullanmadan önce, siyasi bağımsızlığı konusunda kesin kararı vermek zorundadır. ABD'nin baskısını üzerinden atarak ucuz enerji ve hammadde kaynağı olan ve ayrıca Avrupa'nın çok önemli bir ihracat pazarı olan Rusya ile yeniden bir an önce ilişkiye geçmeye ihtiyacı vardır. Avrupa, bu kadar yaptırıma rağmen Rusya'ya ihracatını Kazakistan, Kırgızistan ve Gürcistan gibi ülkelerden yapmaktadır. Ancak doğal olarak buralardan ihracat yapmak maliyeti yükseltmektedir.

Sonuç olarak AB'nin 2024 yılında alması gereken esas karar ABD'ye karşı siyasi bağımsızlığını kazanarak Rusya ile ve tabii Avrasya ile ilişkilerini geliştirmesidir. Örneğin İran ile ilişkilerini geliştirmeli, Türkiye ile Gümrük Birliği'ni güncelleme görüşmelerini kabul etmelidir.

2023'te korumacılık öne çıktı

TUĞÇENUR EKİNCİ FURTANA / İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

2023 yılında dünya ticaretinde yine korumacılığın hakim olduğu koşullar yaşandı. Rusya - Ukrayna savaşının ve diğer jeopolitik gelişmelerin uluslararası ticaret üzerindeki etkileri devam etti ve hala ediyor. Bununla tutarlı olarak Avrupa Birliği de korumacılığa yaşlanıyor ve dış ticareti kısıtlıyor. 2023'te dış ticaret kısıtlamalar ve korumacı politikalarca belirlendi. Bu yalnızca AB için değil, tüm dünya için de böyle oldu.

AB'NİN ABD'YE BAĞIMLILIĞI ARTTI

Öte yandan, Rusya - Ukrayna savaşıyla birlikte AB bir enerji dar boğazına sıkıştı ve ABD'ye olan bağımlılığı artış yaşadı. Jeopolitik krizlerin Filistin - İsrail savaşıyla devam etmesi ve tedarik zincirlerinin bozulması bu yaşanan sonuçları daha uzun vadeye yaydı.

FAİZ ARTIŞLARI KÜRESEL TİCARETİ YAVAŞLATTI

Bir de bu işin enflasyon ayağı var. Yüksek enflasyon sonucunda AMB sürekli faiz artırımına gidince, bunun sonucu AB'de resesyon ve daralan harcamalar olarak karşımıza çıktı. AB, dünyanın gözde pazarı olunca onun ithalatında yaşanan azalma tüm dünyayı özellikle mamul madde ticari açısından oldukça önemli ölçüde etkiledi.

SAVAŞ RUSYA LEHİNE SONUÇLANACAK

Batı'nın enerjisini tamamen Filistin - İsrail savaşına aktarmak istemesi sebebiyle, Rusya - Ukrayna savaşının önümüzdeki süreçte, Rusya lehine sonuçlanarak, bitmesini bekliyoruz. Bu kısmi bir rahatlama sağlayacaktır ve gıda ve enerji arzında artış yaşanacaktır. ABD'de dahil, inatçı gıda enflasyonunda düşüş olacak.

Öte yandan, Filistin meselesi hemen çözülemeyeceğinden, bu savaşın uluslararası ticaret üzerindeki etkisi devam edecek. İsrail'e yaptırım uygulayan ülkeler, Batı'nın kendilerine uyguladığı yaptırımlarla karşı karşıya kalmış olacak yaptırımların yaptırımları kovaladığı bir süreç yaşanacak. Bu savaşla birlikte, zaten baştan beri pek mümkün olmayan "Hindistan - Orta Doğu - Avrupa Ekonomik Koridoru"nun açılması da iyice zorlaştı. Batı bu koridoru açamadığı gibi, uluslararası ticareti mevcut gelişmelerden olumsuz anlamda etkilenmeye devam edecek.

İtalyan hükümeti dayatmalara boyun eğdi

FABRIZIO VERDE / GAZETECİ VE JEOPOLİTİK UZMANI

2023 yılında İtalyan ulusal çıkarlarına uygun politikalar izleme kabiliyetini sınırlayan ulusal ve ekonomik egemenlik eksikliğiyle boğuştu. Hükümetin, ABD tarafından Roma'ya dayatılan bir karar olan Kuşak ve Yol Girişimi'nden uzak durmak da dahil olmak üzere attığı adımlar, bu eksikliğin bir göstergesiydi.

Ukrayna'ya askeri yardım için yapılan ve zaten istikrarsız olan durumu daha da kötüleştiren büyük çaplı yatırımlar da İtalyan ekonomisini olumsuz etkiledi.

AVRO, İTALYA'YA ZARAR VERİYOR

Avronun, ortak para birimi olarak, ağırlığı İtalya'nın ekonomik zorluklarını daha da artırmaktadır. Avronun gücü İtalya'ya zarar vermekte ve ekonomik rekabet yeteneğini engellemektedir. Para birimi üzerindeki kontrol eksikliği, ülkenin para politikasını kendi özel ihtiyaçlarına uyarlama kabiliyetini ciddi şekilde sınırlamaktadır.

Avro, ekonomik entegrasyonu teşvik etmeyi amaçlasa da İtalya için iki ucu da keskin bir kılıç olduğunu kanıtladı. Tek para biriminin gücü, kendi para politikasını kontrol edememesi ile birleşince İtalya aşırı değerli bir para birimine sahip oldu. Bu durum İtalyan ihracatının rekabet gücünü engelleyerek ticaret dengesizliklerini artırdı ve ekonomik durgunluğa katkıda bulundu. İtalya'nın avrodan çıkması, para politikası üzerindeki kontrolünü yeniden kazanmasına ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek için faiz oranlarında ve para birimi değerlerinde ayarlamalar yapmasına olanak sağlayacaktır.

İTALYA ULUSAL EGEMENLİĞİNİ KAZANMALI

2024'e doğru ilerlerken İtalyan ekonomisinin beklentileri, AB ve Avro ile olan ilişkisiyle iç içe geçmiş durumda. İtalyan halkına gerçekten fayda sağlamak için neoliberal politikalardan uzaklaşmak, Avrupa Birliği'nden çıkmak ve 1990'ların başındaki karma ekonomiye geri dönmek adına avroyu terk etmek avantajlı olacaktır. Bu değişim İtalya'ya kendi ekonomik koşullarına uygun politikalar uygulama esnekliği sağlayacak ve vatandaşları için daha sürdürülebilir ve müreffeh bir geleceği teşvik edecektir.

Ancak bu geçişi gerçekleştirebilecek olan şimdiki hükümet değildir. Meloni hükümeti, bankalara vergi konulması ve Avrupa İstikrar Mekanizması'nın (ESM) onaylanmaması gibi bazı göz boyayan önlemler almış olsa da, öncekiler gibi neoliberal bir hükümettir.

ABD’nin kısıtlamaları AB'yi vuruyor

MICHAEL ROBERTS / EKONOMİST

Avrupa ekonomisi, Almanya gibi kilit ekonomilerdeki üretim düşüşü ve Çin gibi ülkelerdeki yavaşlamanın tetiklediği dünya ticaretindeki gerilemenin etkisiyle 2023 yılında resesyona girmiştir. Alman sanayisi, Rusya'dan yaptığı ucuz enerji ithalatının azalmasından kaynaklanan yüksek enerji maliyetleri nedeniyle sorun yaşıyor. Diğer yandan, ABD'nin Çin'e karşı aldığı korumacı önlemler, Avrupa'nın Asya'ya yaptığı ihracatını da olumsuz yönde etkiliyor. Avrupa'da yavaşlayan ekonomi, zengin %1'lik kesimin finansal piyasalarda zarar etmesi nedeniyle eşitsizlikleri biraz azalttı, ancak eşitsizlik hala yüksek

AB’NİN EN BAĞIMLI DÖNEMİ

Avrupa'nın geleceği, enerji maliyetleri ve ticaret üzerinde baskın bir etkiye sahip olan ve Ukrayna'daki savaş için önemli miktarda mali destek talep eden ABD'ye giderek daha fazla bağımlı hale geliyor gibi görünüyor. AB ve Avro Bölgesi dönemini göz önünde bulundurduğumuzda, Avrupa'nın bağımsızlığı hiç bu kadar zayıf olmamıştı.

2024'TE AVRUPA'YI DURGUNLUK BEKLİYOR

Hem Avrupa hem de Birleşik Krallık ekonomileri önümüzdeki yıl resesyona girecekler ya da en iyi ihtimalle durgunluk yaşayacaklar. Ukrayna'daki savaş uzadıkça mali yük de artacak. AB organları mali şeffaflık ve yüksek kamu borçlarının kontrol altına alınması çağrısında bulunuyor ancak durgunluk sürecinde bunları başarmak çok zor olacak. Bu konuda AB içinde ve çeşitli büyük devletler arasında giderek artan çatlaklar var. Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri, AB politikalarına, göçe ve mali denetime karşı olan partilere doğru keskin bir kayma yaratabilir.

Buna ek olarak AB'nin “riskten arındırma” (derisking) olarak isimlendirdiği - Çin ve Rusya ile ekonomik ve teknolojik bağlantılardan 'ayrılmanın' bir başka adı olan - politikalar bütünü, 2024'te ekonomik beklentilerin daha da kötüleşmesine yol açabilir.

Yaptırımlar Avrupa'yı stagflasyona soktu

SERHAT LATİFOĞLU / AYDINLIK GAZETESİ YAZARI - EKONOMİST

Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) yaptığı sert faiz artışları, Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'ya uygulanan ambargoyla bir araya gelince Avrupa Birliği ekonomisini çok ciddi anlamda sarstı. İmalat sektörü, uzun süredir görmediğimiz düşük seviyelere geriledi. Sonra çeşitli enerji yoğun sektörlerde kapanmalar hatta kamulaştırmalar yaşandı. Bu sırada yüksek enflasyon da devam etti. Yani hem durgunluğun hem enflasyonun aynı anda olduğu "stagflasyonist" bir süreç yaşadı Avrupa Birliği. Bu süreçte en büyük etken Rusya'ya uygulanan ambargo oldu.

Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri Türk cumhuriyetleriyle belli ölçüde ticaret yapmaya devam ettiler. Bunun da özellikle altını çizmek gerekir. Bu şekilde ambargoyu delmeleri söz konusu oldu. Yine de genel anlamda baktığımız zaman bu, imalat sektörünün daralmasına engel olamadı.

Avrupa Birliği hala yeni yaptırım programları açıklamaya devam ediyor. Bu tüm dünya ekonomisinde bazı değişikliklere neden oldu. Üretim alanlarında, pazarlarda, tedarik zincirlerinde farklılaşmalar ve parçalanmalar meydana geldi. Tedarik zinciri sorunları Kovid-19 pandemisinden sonraki dönem yaşanan seviyeye tekrar gelmedi ancak potansiyel olarak bekleyen sorunlar var. Friend-shoring (iş ilişkilerinin siyasi olarak yakın ülkeler arasında yürütülmesi), yeni parçalanmalar, bölgesel ekonomik ittifakların kurulması gibi yönelimler arttı. AB pazarının daralmasıyla, özellikle imalat alanındaki bazı şirketlerin, üretimlerini Türkiye'ye yönlendirdiğini görüyoruz. Bunun tabii Türkiye'ye katkıları oldu.

RUSYA'YA AMBARGOLAR EN ÇOK AB'Yİ ETKİLEDİ

Rusya'ya uygulanan ambargoların olumsuz etkisini en çok Avrupa Birliği yaşadı. Rusya'da da başta bazı etkiler doğurmuştu ancak Rusya sonra toparlandı çünkü hem alternatif kanallar ve pazarlar buldu hem de kendisine göre yeni bir sistem oluşturdu. Burada özellikle Çin'in ve Hindistan'ın önemli desteği oldu. Türkiye'nin de önemli bir katkısı oldu bu ambargonun kırılmasında.

YAPTIRIMLAR SÜRDÜKÇE AVRUPA KÜÇÜLECEK

2024 yılındaki olası gelişmelerle ilgili şunu söyleyebiliriz, ambargo devam ettiği sürece Avrupa Birliği ekonomileri daralmaya devam edecek. Resesyonda çok uzun süre kalmamayı Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) faiz indirimlerine gitmesi yoluyla sağlayabilir. 2023 yılında finansal piyasalar açısından Avrupa'daki en önemli gelişme faiz artışlarıyla yaşandı. Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) son toplantısıyla, özellikle ABD Merkez Bankası'nın (Fed) verdiği sinyalden sonra, gelecek yılda faizin düşürüleceği beklentisi Avrupa borsalarının rekorlar kırmasına yol açtı. AMB'nin Fed'den daha önce faiz indirmeye başlaması bekleniyor. Borsaları bu kadar yükselten de bu beklenti oldu.

İMALATTA SIKINTILAR DEVAM EDECEK

Bu senaryoda resesyon çok şiddetli olmaz, yeniden genişlemeci politikaya geçilir ama imalat sektöründeki sıkıntılar devam eder çünkü hem üretim alanlarında ve üretim modelinde değişlikler yaşanmaya başladı hem de enerji maliyetlerinden kaynaklanan sorunlar var.

2024'te ambargolar ve bu kriz muhtemelen devam edecek. Rusya - Ukrayna arasında barış için belki çaba gösterilecek ama kısa vadede krizin sonuçlanması çok beklenmiyor. Bu durumda AB ekonomisinin gelişimi, benzer seviyelerdeki diğer ülkelere kıyasla çok daha zayıf kalmaya devam edecek.

Sonraki Haber