AP seçimleri sonrası Rusya-Türkiye ortaklığı

Rusya’yı hedef alarak kendi ayaklarına kurşun sıkan Almanya ve AB, Türkiye’yi de aynı konuma düşürerek ideolojik açıdan esir almak istiyor. En önemli hedef olarak görülen Doğu Akdeniz’de kilit ülke Türkiye, öncelikle ideolojik olarak fethedilmelidir. Askeri olarak teslim almak onu takip edecektir

Avrupa Parlamentosu (AP) Seçimleri sonrası Türkiye-Rusya ittifakı daha da önem kazanmıştır. Avrupa’da milliyetçi partilerinin iktidara yürüyüşü, yeni bir süreci ve görevleri birlikte getirmiştir. Bunların en başında ABD’nin ürettiği psikolojik savaş ve ideolojik saldırıları bertaraf etmektir. Atlantik merkezi, Avrupa ülkelerini, sınır boyunca Rusya’yı kuşatmaya zorlamaktadır. Rusya’yı kuşatma ve saldırı girişimlerinin ucu kaçınılmaz olarak Türkiye’ye uzanmaktadır.

Emperyalist hâkimiyet zincirinin en önemli halkası Karadeniz’den Basra Körfezine kadar uzanan Doğu Akdeniz alanıdır. Kılıç darbesiyle kördüğümün çözüleceği alan Doğu Akdeniz’dir. Millî devletler ittifakı içinde Türkiye ve Rusya birlikteliği öncü konumların bir gereğidir. Emperyalist ittifakın öncelikli konusu Türkiye-Rusya ortaklığını bozmaktır. ABD’nin Rusya ile ticari ilişkileri olan Türk şirketlerine yaptırım uygulaması artarak sürüyor. Türk şirketlerini kapı kapı ziyaret ederek Rusya’ya karşı yaptırım konusunda zorladıkları basına yansıyalı çok oldu. Biz de önemli siyasetlerimizi düşmanın öncelikle saldırdığı alanlara bakarak belirliyoruz.

ABD-AB’NİN RUSYA’NIN SIRTINI YERE GETİRME GİRİŞİMİ

AP seçim sonuçları ABD-AB politik ortamında büyük bir karamsarlık ve acil saldırı girişimleri doğurdu. Bu gelişmeler içinde Türkiye’nin bulunduğu konumu, çıkarları ve bölgesel politikaları açısından bazı konulara dikkat çekmek gerekiyor.

Alman Dışpolitika Bülteni German Foreign Policy (GFP), Eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel (SPD)’in bir söyleşisi üzerine bir makale yayınladı. Gabriel "Moskova'nın sırtını soğuk savaştaki gibi yere getirmeliyiz” diyor.(1)Rheinmetall Silah Fabrikası, Ukrayna Yeniden Yapılanma Konferansı vesilesiyle Ukrayna'da bir silah fabrikasının hizmete girdiğini duyurdu. Eski Dışişleri Bakanı Gabriel, Batılı kara birliklerinin Rusya'ya karşı konuşlandırılmasını gerekli gördü.

AP SEÇİMLERİ SONRASI İDEOLOJİK KARGAŞA TÜRKİYE’DE DE YOĞUNLAŞTI

AP seçimlerinden sonra tam bir kavram kargaşası yaratılmaktadır. Bağımsız devletler cephesi ve onun bir tamamlayıcısı olarak iktidara yürüyen Avrupa milliyetçiliğine karşı emperyalizmin ürünü olan kavramlar ileri sürülüyor. Bağımsızlık cephesindeki Rusya, Çin, Türkiye, İran gibi ülkeler totaliter rejim, diktatörlük, faşist yönetim gibi kavramlarla yaftalanırken, Avrupa milliyetçi partileri de ırkçı, aşırı milliyetçi, faşist, hatta Nazi olarak suçlanmaktadırlar.

Bu kavramları Avrupa’daki yeni gelişmeye karşı kullananlar, Türkiye-Rusya arasında nifak sokmaya hizmet edenlerdir. Tam da bu kavramların sahibi cephe ile birlikte hareket etmektedirler. Rusya’yı hedef alarak kendi ayaklarına kurşun sıkan Almanya ve AB, Türkiye’yi de aynı konuma düşürerek ideolojik açıdan esir almak istemektedirler. En önemli hedef olarak görülen Doğu Akdeniz’de kilit ülke Türkiye, öncelikle ideolojik olarak fethedilmelidir. Askeri olarak teslim almak onu takip edecektir. Etrafı Amerikan ve NATO üsleriyle kuşatılan Türkiye içerden de teslim alınmaya çalışılıyor.

Milliyetçiliğe karşı Atlantik merkezli ideolojik saldırının özellikle Türk medyası aracılığıyla yoğunlaşması Türkiye’ye karşı planları açığa vurmaktadır.

BÜTÜN YOLLAR İKİ CEPHEDE YOĞUNLAŞIYOR

Hızla gelişen olgular bütün güçlerin iki cephede toplandığını göstermektedir. Bu cepheleşmeye bakarak kim kimin yanında görülüyor.

Türkiye olarak milli devletler cephesini güçlendirmek ve Kemalist Devrimi tamamlamak durumundayız. Milli devletin ve Üreticilerin Milli Hükümeti’nin kuruluşunun öncüsü ve sahibiyiz. Milli Devletler Cephesi’nin önde gelen ülkeleri, Türkiye’de Vatan Partisi’ni ve Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’i muhatap olarak görmekte ve her fırsatta görüşlerine başvurmaktadırlar.

Avrupa Cephesinden Türkiye’ye ve Avrupa milliyetçi partilerine karşı çeşitli yaftalar asan iktidar partileri, PKK-FETÖ gibi terörist bölücüleri himaye ediyorlar. Batı, Sosyal Demokrat, sahte solcu unsurları destekleyip, Türkiye’de turuncu devrimlere uygun zemin hazırlamakta, onları fonlamaktadır. En yüksek fonlama bütçelerinin Türk Toplumunun aile yapısını ve kültürü ve tarihsel köklerinden kopartmayı amaçlayan LGBT derneklerine gitmektedir. Her fırsatta Atatürk’ün partisi olduğunu tekrarlayan CHP yöneticileri LGBT bakanlığı kuracaklarını daha iktidara gelmeden açıklamışlardır.

PKK-YPG gibi Amerika’nın kara gücü ve piyonunun bütçesi ABD Kongresinde belirlenmektedir. Ayrıca PKK’nın temsilcileri HDP ve DEM’e de Türkiye Bütçesinden seçim yardımı altında 1 milyar 200 bin TL verilmiştir. CHP-FETÖ-HDP-DEM-PKK ve bilumum sahte solcular Türkiye’de bir turuncu devrim için “hazır ol”da beklemektedirler.

İKİ TARAF ARASINDA BİNAMAZ MI, EMPERYALİZME KARŞI MİLLİ CEPHEDE Mİ?

Bütün dönüşüm dönemlerinde, büyük savaşlarda geniş cepheler oluşur. Bugün ABD himayesinde hâkimiyet savaşları yürüten emperyalistler İsrail Siyonizmini, Nazi’lerden kalan örgütleri desteklemektedirler.

Nazi’lerin yuvalandığı Ukrayna’nın arkasında durmakta, İngiltere ve Fransa gibi kıtasal sömürgecilik geleneklerinde ısrar edenlerin yanındadırlar. Almanya’da NAZİ geleneğini hortlatanlar iktidardaki Üçlü Koalisyon, Sosyal Demokratlar, Rusya’yı yerle bir edelim diyen Yeşiller ve Liberallerden oluşan Atlantikçilerdir. Almanya ve Avrupa’nın ileri gelen iktidarları Nazizm’i yerle bir eden Rusya’yı hedef almaktadır. Gerekçeleri de çok manidar: Alman faşizmini yenen Sovyetler Birliği geleneklerinin Rusya Federasyonu tarafından canlandırılma girişimleri.

Avrupa’nın içine düştüğü enerji ve ekonomik krizin, Rusya ile ilişkileri ABD baskısıyla kendi elleriyle sabote edilmesi sonucu olduğu çok açıktır. ABD başta Almanya-Fransa ve bütün Batı, Ukrayna’yı silahlandırmakta ve Rusya’ya karşı sonuna kadar savaşa itmektedirler. Bu durumda Türkiye’nin Ukrayna’ya İHA-SİHA vermesi, yerli firmalarımızdan birisinin oraya silah fabrikası kurması ne kadar milli savunmaya uymaktadır.

Aynı Ukrayna Türkiye’yi bir enerji merkezine dönüştürmeye hizmet edecek olan boru hatlarına sabotaj yapmaktadır. Türk devletinin iki adımı anlaşılır gibi değil. Her tarafından zaaf akıyor. Milli devletin yeniden inşa ihtiyacı yakıcı bir hal almıştır.

BATI, RUSYA’YA KARŞI UKRAYNA’YA SİLAH VERİYOR FABRİKA KURUYOR

Uluslararası toplantılarda barış görüşmeleri ve ateşkes anlaşmaları arasında, Fransa ve Almanya Ukrayna’ya asker gönderme, silah fabrikası kurma, eğitim verme yarışındalar. Rusya’ya karşı savaşacak asker göndermek gündemlerinde. Eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Alman Silahlı Kuvvetleri’nin (ASK) Ukrayna savaşına doğrudan katılımını savundu. Gabriel, Batı'nın Sovyetler Birliği'nin sırtını Soğuk Savaş'taki gibi bir kez daha yere getirmesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna yenilginin eşiğindeyse, Sosyal Demokratlar, Batılı kara birliklerinin Rusya'ya karşı konuşlandırılmasında "Hiçbir şeyi göz ardı edemeyiz" dedi. Gabriel, Batı’nın "Rusya'yla şimdiye kadar yaptığımızdan çok daha sert bir şekilde kapışması" gerektiğini söyledi: "Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği ile yaptığımız gibi Rusya'yı tekrar yere sermek zorunda kalacağız."(2)

Ukrayna'nın kaybetme tehlikesi büyürse, bu "Avrupa'da barış ve güvenlik içindeki hayatımızı da mahveder." Ukrayna'da Alman kara birliklerinin konuşlandırılmasının da belirli koşullar altında gerektiğini ilan etti. Düsseldorf merkezli silah üreticisi Rheinmetall, Berlin'de Ukrayna’nın yeniden yapılanma konferansının oturum aralarında silah ve mühimmat üretimi konusunda tekrar anlaşmaya vardı. Ukrayna savaş bölgesinde üretim de başladı; Ukraynalılar, sahadaki Alman silahlanma uzmanlarının rehberliğinde çalışıyor.

Özetle: ABD yönlendirmesinde Ukrayna’ya silah ve savaşçı asker desteklerinin arkasında Rusya’nın fiilen etkisiz hale getirilmesi yatmaktadır. Bu çabanın önemli bir ayağı Türkiye-Rusya ittifakını bozmaktır. Çünkü kilit sorun Doğu Akdeniz’dir. Burada Sayın Halil Özsaraç Komutanımızın bir yazısına gönderme yapmalıyız:

“...2054 yılında ABD, dünya denizlerinde onlarca insansız destroyerini ve insansız denizaltısını, kendisi için ‘zorlu olan denizlerde’ kullanmayı planlıyor. Günümüz ABD Donanması için ‘zorlu denizler’den kastım, Batı Asya’nın Karadeniz’den Basra Körfezine uzanan yarı kapalı denizlerinden başkaları değildir.” (3)

SURİYE İLE ANLAŞMA İÇİN TÜRKİYE RUSYA ORTAKLIĞI

İsrail Siyonizminin Filistin’e saldırısının hedefinde de son erimde Türkiye vardır. Türkiye’nin Güneydoğusu, onlara göre vaat edilmiş topraklarıdır. O topraklarda kurulması planlanan Kürdistan İkinci İsrail’dir. Bölge ülkelerini ve en başta da Rusya’yı hedef alacak oluşumu bertaraf etmek için aramızda yakın bir ittifak olmazsa olmazdır. Suriye’nin Kuzeyinde terör örgütlerinin kökünü kazımak için Esad’la birlikte mücadele şarttır. Bunun gerçekleşmesi için de Rusya’nın ağırlığı gereklidir.

Suriye ile anlaşma esintileri başlamışken Rusya ile ortaklık hayati bir hal almıştır. Gelişmelere karşı politikalarımızı öncelikle Türkiye’nin çıkarlarının İnsanlığın genel çıkarlarıyla buluştuğu yere göre oluşturuyoruz. Bugün bu, milli devletler cephesiyle buluştuğumuz yerdir. Rusya ile ortaklığımız genel güvenlik zorunluluğu dışında Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerinin bertaraf edilmesi için de şarttır. Emperyalist saldırganlığın en öndeki hedefi haline gelen ülkemizin ve bölgemizin güvenliği açısından Rusya’nın ağırlığı zaruridir.

DİPNOTLAR:

(1) GFP, 13.06.2024.
(2) Gabriel: “Müssen Russland niederringen“. n-tv.de 12.06.2024.
(3) Halil Özsaraç, ABD, donanmasını Batı Asya Deniz Savaşları’na hazırlıyor. Aydınlık Gazetesi, 08.06.2024

Sonraki Haber