AP seçimleri ve milliyetçilerin İktidar yürüyüşü

ABD’nin üç cephede birden bu çapta bir savaşa kalkışması, ancak bir dünya savaşını göze almakla mümkündür. Ancak Atlantik cephesinin yıkılışını hızlandıran bir girişim olarak kalır. Millî devletler cephesi yanında Avrupa’da milliyetçi partilerin gelişmesi ABD kışkırtmasını bertaraf edecektir

Son yılların en dikkate değer gelişmelerinden birisi Avrupa’da milliyetçi partilerin iktidar yürüyüşüne dönüşen önlenemez yükselişidir. Seçim sonuçlarına göre Avrupa’da ilerleyen milliyetçilik, küresel çapta sonuçlar doğuracak etkiler yaratacaktır. Hatta bu etki seçimlerden önce başlamıştır. Seçim sonuçlarının gösterdiği milliyetçi etki rakamlardan daha yüksektir. Çünkü Avrupa milliyetçiliğine karşı Atlantik merkezli kesif bir psikolojik savaş yürütülmektedir. Birçok insan bundan etkilenmektedir.

Almanya'da AfD oyların yüzde 16’sını alarak ikinci sırada yer aldı. Bu oylara Sahra Wagenknecht’in yüzde 5,5 oyunu da eklemek gerekir.

SAVAŞIN VE FAŞİZMİN KAYNAĞI EMPERYALİZMDİR

Savaşın ve faşizmin esas kaynağı olan ABD ve müttefiklerinin baş hedefi, emperyalist hegemonyacılığa karşı gelişen milliyetçiliktir. Millî devletler, mücadele cephesidir. Avrupa’da iktidara yürüyen milliyetçi partiler ve akımlar gerçekte küresel cephenin bir parçasıdır. Avrupa’daki bu gelişme bir yönüyle millî devletler mücadelesinin etkilemesi sonucu olmakla birlikte diğer yandan Demokratik Devrimlerin yarattığı birikimin canlanmasıdır. Emperyalist hegemonyacılık batarken zıttını da her alanda güçlendirmektedir.

OLGULARA BAKALIM: KİM FAŞİST VE SAVAŞ KIŞKIRTICISI

ABD merkezli Batı hegemonyacılığı, İsrail Siyonizminin soykırımını sonuna kadar desteklemektedir. Ukrayna’yı Rusya’ya karşı “sonuna kadar savaş” diye ileri sürmekte ve Tayvan üzerinden Çin’i kuşatma peşindedir. Suriye’de on yıldan fazladır süren ABD işgali, parçalanmış Irak ve hedef alınan İran. Doğu Akdeniz’de kuşatılmış ve içerden desteklenen bölücü terör örgütlerinin desteklendiği Türkiye. Bu savaş kışkırtıcısı tutumlar, emperyalizmin ve faşist yönetimlerin belirleyici özellikleridir. Bağımsızlığı için mücadele eden partileri ve millî devletleri ırkçı, faşist, aşırı sağcı gibi sıfatlarla yaftalamak son derece gerçek dışıdır. Avrupa milliyetçiliğine karşı, bir kısmı bilinçsizce bu sıfatları ileri sürenler emperyalist merkezlerin suçlamalarını tekrarlamaktadırlar.

Avrupa milliyetçilerinin göçmenlere ve yabancılara karşı tutumları başlangıçta görülmekle birlikte gittikçe ayrışmakta ve dışlanmaktadırlar. Son dönemlerde Almanya’da çok sayıda Türk genci AfD’ye üye olmakta ve desteklemektedirler. Ayrıca daha yakınlarda İngiltere ve Almanya 50 bin göçmeni sınır dışı etme kararı aldı. Olaf Scholz da önemli sayıda yabancıyı sınır dışı edeceğini açıklamıştır. Burada da sorun çok açıktır: Göçmen sorunu ABD’nin Afganistan, Suriye işgal örneklerinde olduğu gibi emperyalistlerin saldırı ve ekonomik baskı politikalarının bir sonucudur. Göçmenlerin geri gitmesi ülkelerindeki yeniden yapılanma ve refaha katkı sunmakla gerçekleşebilir.

SEÇİM SONUÇLARININ İLK PLANDA GÖSTERDİKLERİ

Almanya'da AfD oyların yüzde 16’sını alarak ikinci sırada yer aldı. Bu oylara Sahra Wagenknecht’in yüzde 5,5 oyunu da eklemek gerekir. Fransa'da, yüzde 31,37 gibi etkileyici bir oy alan Ulusal Birlik Partisi RN, Le Pen, yüzde 14,6'da kalan Cumhurbaşkanı Macron'un partisini açık ara geride bıraktı. Milliyetçi partiler Avusturya'da FPÖ, yüzde 25,7, Belçika'da Vlaams Belang, yüzde 14,5 en güçlü gruplar haline gelirken, Hollanda'da PVV/Geert Wilders, Yüzde 17,7, Romanya'da Rumenlerin Birleşmesi İttifakı, yüzde 14,9 ikinci sırada, İspanya'da Vox, yüzde 9,6, Portekiz'de Chega, yüzde 9,8 üçüncü sırada yer aldı. Macaristan Orban’ın Milliyetçi Fidesz Partisi yüzde 43,8 ile liderliğini korudu. Avrupa Parlamentosu'ndaki milliyetçilerin oranı yüzde 25'e tekabül ediyor.

Seçim sonuçlarına göre Avrupa’da ilerleyen milliyetçilik, küresel çapta sonuçlar doğuracak etkiler yaratacaktır.

POLİTİKALARDA YEŞİL VE SOL YERİNE MİLLİYETÇİ ETKİ

Prensip olarak Von der Leyen, 401 milletvekiline sahip olan Avrupa Halk Partisi'ne (EPP), Sosyal Demokratlara ve Liberallere güvenmeye devam ediyor. 361 milletvekili ile çoğunluk sağlanıyor. Bununla birlikte, parlamento grupları genellikle ulusal farklılıklar nedeniyle bir bütün olarak oy kullanmıyorlar. Gözlemciler oylamalarda, yüzde15'lik bir başarısızlık oranından bahsediyor. Son yasama döneminde Komisyon, İklim Anlaşması ile ilgili parlamento oylamalarında Yeşiller'e güvendi. Ancak Yeşiller’in sandalye sayısı 71'den 52'ye düştü. Komisyon sadece Yeşiller için kaygılı değil, aynı zamanda Sosyal Demokratlar için de kabul edemedikleri bir dizi projeyi geri almak zorunda kalmışlardı.

AB Komisyon Başkanı karar mekanizmalarını işletebilmek için Yeşiller ve Sosyal Demokratlar’ın yetersiz ve güven vermeyen destekleri sonucu muhafazakâr-milliyetçi partilerle telafi yolları aramaktadır. Seçim öncesinden İtalyan Başbakanı Giorgia Meloni ile sürdürülen destek arayışları devam ederken Marine Le Pen’in de ortak çalışma planı içine dâhil edilmesi düşünülüyor. Anketlere göre önümüzdeki Fransa CB seçimlerinde Le Pen kazanıyor. Devlet Başkanı’nın rolü es geçilemez.

Önümüzdeki yıllarda AB politikasında ekonomik konuların iklim ve çevre korumadan daha fazla gündeme geldiğine dikkat çekiliyor. Kanıt olarak, içten yanmalı motorlar üzerindeki yasağın kaldırılması, nükleer enerji konusuna tekrar giriş veya iklim koruma ve tarım için çevresel gerekliliklerin zayıflatılması gibi çağrılar yapılıyor. Gözlemcilere göre devlet ve hükûmet başkanlarının haziran ayı sonunda kabul etmek istedikleri stratejik gündemde, “Yeşil Mutabakat aslında artık yok" deniyor.(1) Avrupa Parlamentosu'ndaki Yeşiller grubu ile gerekli mevzuatın elde edilmesi muhtemelen zor olacaktır. Sosyal Demokrat parlamento grubunun bazı bölümlerinde de bir miktar muhalefet olması muhtemeldir. Bununla birlikte, ECR ve ID hiziplerindeki “muhafazakar-milliyetçi“ partiler yeni planlamalar için destek sunacaktır.

BATI’NIN AKLI FİKRİ SAVAŞTA

SWP, dünya çapında küçük çaplı askeri operasyonların reddedilmesi, Alman Ordusu ve toplumun Rusya'ya karşı savaşa tamamen odaklanması çağrısında bulunuyor. ABD'li stratejistler, üç savaşın paralel olarak yürütüldüğünü düşünüyorlar.

Almanya ve Avrupa için ikinci bir “dönüm noktası”, Berlin Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü (SWP) tarafından yakın tarihli bir çalışmada öngörülüyor. Buna göre, 5 Kasım'daki ABD başkanlık seçimlerinden sonra, yalnızca Donald Trump'ın seçimi kazanması durumunda değil, aynı zamanda Joe Biden'ın galip gelmesi durumunda da ABD'nin Avrupa'daki askeri faaliyetlerinde önemli bir azalma beklenebilir. SWP’ye göre Biden, Ukrayna'ya destek yerine Tayvan üzerinden Çin'e karşı olası bir savaşa öncelik verebilir. Bu nedenle, gelecekte NATO devletlerini Rusya'ya karşı “güvence altına almak” Alman dış ve askeri politikasının “ana görevi” olacaktır. Yeniden silahlanma bu hedefe yönelik olmalıdır.

Bu nedenle, şimdi tüm dünyada küçük askeri operasyonlardan “kaçınmak” gerekiyor. Bu, ABD'nin Rusya'ya, Ortadoğu'da ve Çin'e karşı baskıcı senaryosu ancak çok yüksek silahlarla donatılmış müttefiklerle kazanılabileceğine tekabül etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri hâlihazırda iki savaşa dâhil oldu: Ukrayna ve Gazze, üçüncüsü ufukta, Tayvan Boğazında Çin'e karşı.(2)

Gözlemcilere göre ABD’nin üç cephede birden bu çapta bir savaşa kalkışması, ancak bir dünya savaşını göze almakla mümkündür. Ancak Atlantik cephesinin yıkılışını hızlandıran bir girişim olarak kalır. Millî devletler cephesi yanında Avrupa’da milliyetçi partilerin gelişmesi ABD kışkırtmasını bertaraf edecektir.

AVRUPA İÇİN BÜYÜK SAVAŞ TEHLİKESİ

AP seçimleri öncesinde, Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) olarak adlandırılan partisinin bir toplantısında konuştu ve “Avrupa’da büyük savaş” olasılığına karşı sorumluluk taşıyanları uyardı.

Wagenknecht, bir kırmızı çizgi geçildikten sonra diğeri geliyor. Artık bir şey olmaz diye inanacak bir durum kalmadı diyerek şu çağrıyı yaptı: Ülkemizde ve diğer bütün Avrupa ülkelerinde sorumluluk taşıyan herkes duyarlı olmalı ve ateşle oynamaktan vazgeçmelidir.

Wagenknecht ilaveten Dışişleri Bakanı Annalena Barbock’un açıklamasını hedef aldı: “Silahlar insan hayatını kurtarır diyor, bu tavır Barış Hareketiyle yola çıkan Yeşiller’in sembolü haline geldi.”(3) Bilindiği gibi Yeşiller diğer Avrupa solcu ve Sosyal Demokratları ile birlikte Rusya’ya karşı sonuna kadar savaş diye ABD politikalarını uygulamakta ve Ukrayna’ya, İsrail’e her türlü desteği vermektedirler.

MACRON UKRAYNA İÇİN ASKER TOPLUYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, birçok ülke Ukrayna’ya askeri eğitimci gönderiyor. Macron Ukrayna’ya NATO Birliklerini iletmenin imkânlarını yaratmakla yetinmiyor, Ukrayna askerlerini eğitmek için bir ittifak kurulmasını istiyor. Macron, “Önümüzdeki günlerde Ukrayna’nın taleplerini karşılamak için bir koalisyon kurulması değerlendirilmelidir.” dedi. Rusya ise, “Ukrayna’da bulunan bütün yabancı askerî unsurlar Rusya’nın hedefidir.” yanıtını verdi.

Macron, Zelenskiy ile görüştükten sonra Ukrayna’ya Mirage 2000 savaş uçağı göndererek pilotları eğiteceklerini söyledi. Fransız silahlı kuvvetleri şimdiye kadar 10.000 Ukrayna askerini, Fransa ve diğer NATO ülkelerinde eğitmiş.(4)

Rusya hükûmet sözcüleri “Yabancı silahlı unsurların, nerede olduklarından bağımsız hedef olarak görülecektir” ikazını tekrarladı. Macron ise savaş kışkırtıcısı tutum ve kışkırtıcı söylemleri ile Ukrayna krizini tırmandırmaktadır. Macron’un benzer çağrılarına bazı NATO müttefikleri, karşı çıkmışlardı.

Paris geçtiğimiz hafta ortasında Ukrayna’ya resmi olarak çok sayıda asker göndereceğini açıkladı. Moskova bunun üzerine sert bir açıklama ile karşılık verdi. Yüksek rütbeli bir subay ciddi olarak “Üçüncü Dünya Savaşı” uyarısı yaptı. (5)

NORMANDİYA ANMALARI GÖLGESİNE NAZİLERİ GİZLEME

Ülkesinin iki cumhurbaşkanına danışmanlık yapan emekli bir Fransız Albay, "Üçüncü Dünya Savaşı'na“ karşı uyarıyor. Açıklamanın arka planında, Normandiya'daki Müttefik çıkarmalarının 80. yıldönümü kutlamalarıdır. Bu kutlamalarda Rusya ve Sovyetlerden ayrılan devletler yetkilileri çağrılmadı. Buna karşılık zamanın işgalcisi Almanya ve Ukrayna‘da Nazileri örgütleyen ve yataklık edenlerin kalıntıları vardı: “Alman işgalcilerin yasal halefi şansölye Olaf Scholz davet edildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de vardı. Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera'ya en yüksek onur verildi. Faillerin torunları ve işbirlikçilerinin destekçileri Normandiya'da kutlama yaparken, Nazileri yenen ve milyonlarca insanının kaybeden, merkezi bir müttefik olan Moskova dışlandı.” (6)

Ukrayna'ya asker konuşlandırılması, Müttefiklerin Normandiya çıkarmasının 80. yıldönümü kutlamalarının oturum aralarında gerçekleşti. Rusya buna yine çok sert tepkiler verdi. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kongo Cumhuriyeti'ne yaptığı ziyaretin oturum aralarında görüşlerini dile getirdi. “Fransız askeri personeli, Fransız ordusunun askerleri veya paralı askerler olup olmadıklarına bakılmaksızın, silahlı kuvvetlerimiz için meşru bir hedefi temsil ediyor.” dedi.

Diğer alanlarda olduğu gibi Fransa’nın başkalarının da izlemesini istediği Ukrayna‘ya asker ve eğitmen gönderme girişimleri Üçüncü Dünya Savaşına bir adım daha yaklaşmak anlamına gelecektir. Ukrayna‘ya gelen her türlü askeri güç ve ona bağlı olan personel bir savaş aygıtının parçaları olacaktır.(7)

RUSYA’NIN BATI TEHDİTLERİNE ASİMETRİK VE KESİN CEVABI

Berlin, Kiev'in Rus topraklarına Alman silahlarıyla saldırmasına izin verdi. Ukrayna, Rus erken uyarı sisteminin bazı bölümlerine saldırdı. Moskova, bu tür saldırılara nükleer tepki verme hakkını saklı tutacağını açıkladı.

Berlin hükûmetinin, Ukrayna’nın Almanya tarafından sağlanan silahlarla Rusya mevzilerine saldırmasına açıkça izin verdiği silahlar arasında Panzerhaubitze 2000 veya MARS II çoklu roketatar bulunmaktadır.

“Ukrayna Silahlı Kuvvetleri geçtiğimiz günlerde, nükleer saldırılara karşı Rus erken uyarı sisteminin bir parçası olan Rusya topraklarında çok uzaktaki iki radar tesisine saldırdı. Rusya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre, bu tür tesislere yapılacak bir saldırı, Rus silahlı kuvvetlerinin nükleer tepkisini tetikleyebilir. Nitekim böyle bir uyarı da geldi.”(8)

Tüm bu düşüncelerden bağımsız olarak Moskova, eski Rus topraklarına Batı silahlarıyla yapılan saldırılara sert tepkiler verileceğini duyurdu. Cuma günü, Devlet Duması'ndaki savunma komitesi başkanı Andrey Kartapolov'un şunları söylediği aktarıldı: “Asimetrik ve kesin bir cevap vereceğiz.”(9)

DİPNOTLAR:

1. Hendrik Kafsack, Christian Schubert, Niklas Záboji: Eine EU mit Rechtsdrall. Frankfurter Allgemeine Zeitung 11.06.2024.
2. Thomas G. Mahnken: A Three-Theater Defense Strategy. foreignaffairs.com 05.06.2024.
3. RT Deutsch,8. 06. 2024.
4. Agy.
5. German Foreign Policy 05.06.2024.
6. D-Day: What you need to know about the 80th anniversary ceremony. reuters.com 03.06.2024.
7. Ralph D. Thiele: “Einstieg in 3. Weltkrieg: Experte warnt Nato-Länder wegen Hilfe für Ukraine vor Ort.” focus.de 29.05.2024.
8. GFP, 3 Haziran 2024.
9. Russland droht mit “asymmetrischer” Reaktion. n-tv.de 31.05.2024.

Sonraki Haber