Avrupa Parlamentosunda Türkiye hedefe kondu
Avrupa Parlamentosunda düzenlenen '17’nci Uluslararası Kürt Konferansı'nda Türkiye'nin terörle mücadelesi hedef alındı, kimyasal yalanları tekrarlandı, terör elebaşı Öcalan'a özgürlük istendi, cezaevlerinde işkence olduğu ileri sürüldü, özerk 'Kürdistan' talep edildi...
Avrupa Parlamentosunda (AP) “17’nci Uluslararası Kürt Konferansı” düzenlendi. Konferansta Türkiye, gerçek dışı ithamlarla hedef alındı, alenen PKK/PYD propagandası yapıldı.
Avrupa Birliği-Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından her yıl düzenlenen konferansın hamiliğini Başpiskopos Desmond Tutu, Avukat Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi İyi Niyet Elçisi Bianca Jagger, Dilbilimci Noam Chomsky ve HDP'li Leyla Zana yaptı.
Bu yılki konferans “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” ana başlığı altında organize edildi.
KİMYASAL YALANINI SAVUNDU ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
İlk sözü EUTCC’nin Norveçli Başkanı Kariane Westrheim aldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dikkat çeken Westrheim, PKK'nın kullandığı “Jin Jiyan Azadî” sloganını tekrarladı. Westrheim, Türk devletinin Suriye'de işgalci olduğunu savundu, Suriye'nin kuzeyine yönelik “saldırıların” büyük oranda arttığını söyledi. Kimyasal silah yalanını tekrarlayan Norveçli başkan, teröristlerden “gerilla” olarak bahsetti. Yüzlerce HDP yetkilisinin tutuklu olduğunu vurgulayan Westrheim, “Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü asli önceliğimiz olmalı.” diye konuştu.
DEPREMDE EN ÇOK KÜRTLER MAĞDUR OLMUŞ
Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı’ndan AP’nin Fransız üyesi François Alfonsi de, “Kürt halkı için Avrupa Parlamentosunda bir alan açmak önemli.” diyerek, kendi kaderini tayin hakkı için Avrupa’nın öneminin bilincinde olduklarını ifade etti. “Kürt topraklarında durum, endişe verici olmayı sürdürüyor.” diyen Alfonsi, depremlerde en çok mağdur olanın Kürt halkı olduğunu ileri sürdü. Aynı zamanda AP Kürt Dostluk Grubu üyesi de olan Alfonsi, “Türkiye ve İran çok agresif iki komşu ve saldırıları devam ediyor.” diye konuştu.
'PKK AVRUPA'NIN TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARILMALI'
EUTCC Yönetim Kurulu Üyesi ve PKK'nın Avrupa'daki çatı örgütü Kurd-Akad’ın yöneticisi olan Dersim Dağdeviren de, 6 Şubat merkezli depremlerden bahsederken, “Bu cumhuriyetin enkazı karşısında demokrasinin bir şansı var mı?” ifadelerini kullandı. Suriye'nin kuzeyindeki terör yönetimini öven Dağdeviren, “Türkiye uluslararası hukuku her gün ihlal ediyor. Depremden birkaç saat sonra Kürt bölgeleri bombalandı.” dedi ve uluslararası toplumun harekete geçmesini istedi. “Kürtlerin Avrupa’da da güvende olmadığını” iddia eden Dağdeviren, Paris’te üç PKK'lının öldürülmesini hatırlattı. Dağdeviren, Ortadoğu’da demokrasi ve barış için PKK’nın Avrupa Birliği’nin “terörist örgütler listesinden” çıkarılması gerektiğini sözlerine eklerken, “Jin Jiyan Azadî’nin sahipleri, kriminalize edilemez.” diye konuştu.
İMRALI YALANLARI SIRALANDI
Konferansın ikinci bölümünde ise İmralı’daki durum ele alındı. Dünyada Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupalı Hukukçular Birliği Eşbaşkanı Barbara Spinelli, bu oturuma moderatörlük yaptı. Spinelli, “Bu tecrit hali sona erdirilmelidir.” diyerek, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporunu açıklaması ve tedbirler alması gerektiğini kaydetti.
Bu oturumda “Abdullah Öcalan'ın Tutukluluk Koşulları: Bireysel Vakadan Tüm Türkiye’de Hukuksuzluğa” başlıklı sunumu, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk yaptı.
Raziye Öztürk, “Sayın Abdullah Öcalan dünyada eşi benzeri olmayan bir tecrit sisteminde tutuluyor.” diyerek, tecridin toplumun her kesimine yansıdığını ve Türkiye geneline yayıldığını ifade etti. Öztürk, “İmralı ada hapishanesi, Guantanamo’yu da aşan hukuksuzluklara konu oldu.” iddiasında bulundu. Öztürk, “Avrupa’nın örnek olması için önce kendi hukukunu uygulaması gerekiyor.” diye konuştu.
'TÜRKİYE'YE BASKI ARTIRILMALI'
Aynı oturumda “Türkiye’de İşkenceyi Önleme: Sınırlar ve Yükümlülükler” başlıklı sunumu Sol Parti’den Örebro Bölge Konseyi Milletvekili Ann Jessica Therese Karlqvist yaptı.
Karlqvist, Türkiye'de cezaevlerinde hasta ve çocuk tutsaklar olduğunu, intiharlar yaşandığını iddia etti. “Kötü muamelenin yaygın olduğunu görmekteyiz.” diyen Karlqvist, tecridin de yayıldığını söyledi. Siyasi girişimlerin bu ülkede “gayrimeşru” hale getirildiğini savunan Karlqvist, OHAL ile birlikte durumun daha da kötüleştiğini dile getirdi. Karlqvist, Türkiye’deki sorunların çözümü için dışarıdan da gereken baskının yapılması gerektiğini söyleyerek, “Yapılması gereken çok iş var. İnsan hakları ihlallerinde 20'nci yüzyılın başlarına geri dönüş var.” ifadeleriyle, sözde “Ermeni Soykırımı”nı hatırlattı. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kadın haklarında son derece olumsuz bir rol oynadığını da iddia eden Karlqvist, deprem sonrası engellemeler olduğunu iddia ederek, “Tahammül edilemez bir durumla karşı karşıyayız.” diye noktaladı.
BEŞTAŞ: SEÇİMDE ANAHTAR KONUMDAYIZ
İlk günün son oturumu “100 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti: Devamlar, Çelişkiler ve Değişim” başlığı altında yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun “muteber” gazetecesi Amberin Zaman, oturuma moderatörlük yaptı.
Bu oturumda “Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı ve Kürtler: Tarihsel Devam ve Bugünkü Gerçekler” başlıklı sunumu Baskın Oran yaptı. 1923’te Türk devletinin kurulmasının ardından ilan edilen ulus devletle birlikte “Kürt meselesinin” başladığını iddia eden Oran, “Ulus devlet egemenliğin kaynağına milleti oturtmaz, etno-dinsel dominant grubu esas alır ve diğerlerini baskılar.” diye konuştu. Baskın Oran, Türk devletinin kuruluş aşamasında Kürtlere vaatler verdiğini, ancak sonrasında inkar, baskı, yasak ve asimilasyon politikaları yürütüldüğünü iddia etti.
'KÜRTLER VATANDAŞ KABUL EDİLMİYOR'
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da, güncel siyasi gelişmeler ve deprem sonrası yaşananları değerlendirdi. Deprem konusunda Beştaş, “Gerekli tedbirler alınsaydı bu kadar ölüm olmayacaktı.” dedi. Erdoğan’ın depremden 35 saat sonra konuştuğunu ve OHAL ilan ettiğini belirten Beştaş, insani yardımlara yönelik engeller yaşandığını ileri sürdü. Deprem gündemini seçimlerin takip ettiğini ifade eden Beştaş, 2015 sonrası süreci şöyle özetledi: “Türkiye’de ne oluyor? 2015 sonrasında çözüm sürecini bitiren Erdoğan, dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlere savaş başlattı. Kürt düşmanlığı akla hayale sığmayacak boyuta ulaştı.”
Artık “sustukları” için de fezleke hazırlandığı bir durumun yaşandığını söyleyen Beştaş, “Kayyımların atanmasının, Kürtlerin seçme ve seçilme hakkı olmadığının ve vatandaş olarak kabul edilmediğinin ilanıdır.” diye konuştu.
2015’ten bu yana bir siyasi darbenin kesintisiz sürdüğünü ileri süren Beştaş, “Milyonlarca insanın etkilendiği bir depremde, halkın acısını bile paylaşmayan, hakaret eden, tehdit edenlerin bu seçimde başarılı çıkma şansı yok. Yeter ki muhalefet iyi organize olsun, iyi çalışsın.” dedi.
Beştaş, “Biz seçeneklerimizi yaratıyoruz. Mücadelemizi bir an geri durmadan devam ettik. Bu seçimlerde sonucu tayin edeceğiz. Anahtar konumdayız.” ifadelerini kullandı.
AKŞENER'İN SÖZLERİNİ TEKRARLADI
Günün son sunumunu İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nden Rehşan Bataray yaptı. Bataray, İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in geçen gün televizyonda söylediği, “İhlaller afeti felakete çevirdi.” sözlerini tekrarladı. Bataray, iktidarın deprem sonrası OHAL’i, ihlallerini bastırmak için ilan ettiğini ileri sürdü. Türkiye'de işkence olduğunu iddia eden Bataray, işkence yapan güvenlik görevlilerinin yüzlerini saklama ihtiyacı dahi duymadığını söyledi.