Avrupa'da savaş kazanı fokurduyor
Batılı liderler savaş kazanını kaynatmaya devam ediyor. Moskova’daki terör saldırısının ardından Rusya Batı Ukrayna'daki operasyonlarını yoğunlaştırdı. Putin bu operasyonlarla Batılı savaş çığırtkanlarına da yanıt verdi
Batılı liderler hep yeni malzemeler ekleyerek savaş kazanını fokur fokur kaynatıyor, ateşi de bir güzel harlıyor. Fakat Moskova'daki terör saldırısıyla kazan taşınca Rusya operasyonlarını Batı Ukrayna'da da yoğunlaştırmaya başladı. Bu elbette sadece Kiev'e değil, savaş çığırtkanlığının önde gelen başkentlerinden Varşova'ya da verilen bir mesajdı. Nitekim bir Rus füzesi bu hafta başında “küçük bir sürpriz” yaparak Polonya sınırını otuz küsur saniye boyunca ihlal etti.
Bunun üzerine Polonya ordusu, hem kendi uçaklarını hem müttefik kuvvetlerinkileri havalandırırken, Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrzej Szejna, NATO topraklarına doğru uçan füzeleri vurma olasılığını ele aldıklarını itiraf etti. Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski ise Letonya ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, ülkesinin Çek Cumhuriyeti liderliğindeki “Ukrayna için mühimmat satın alma planına” katkısını “iki katına çıkarmaya” karar verdiğini söyledi.
ANTİ-RUS HİSTERİSİNİN UÇ BEYLİĞİ
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sadece birkaç gün önce ülkesinin “NATO ile savaşmak gibi bir niyeti olmadığını” bir kez daha vurguladı. Putin, “Polonya'ya, Baltık ülkelerine ve Çek Cumhuriyeti'ne yönelik olası bir saldırıya ilişkin yalan haberler bu ülkelerin halklarını kandırmanın bir yolu” diye ekledi. Fakat bahsi geçen ülkeler bilindiği üzere anti-Rus histerisinin uç beyliği durumunda. Ancak Paris’in kanatları altında toplanan bu grupta küçük bir çatlak da meydana geldi. Macron'un Ukrayna'ya asker gönderme girişimi için “iyi hazırlanmamıştı” ifadesini kullanan Letonya Başbakanı Evika Siliņa, zaten NATO da buna hazır değil diyerek meseleyi uzatmamayı tercih etti.
Konu Baltık ülkelerinden açılmışken, Rusya’ya meydan okuyan açıklamalarıyla sık sık gündeme gelen Kaja Kallas’ın başbakanlık makamında bulunduğu Estonya, tüm dünyaya gücünü göstermek istercesine AB’nin Yemen güçlerine karşı oluşturduğu deniz misyonuna “bir” askerle katılma kararı aldı. Bu hamle Kızıldeniz’deki dengeleri değiştirecek gibi görünüyor: Rusya’nın “arananlar listesi”nde yer alan Kallas yakında Ensarullah’ın da listesine girebilir!
VARŞOVA’NIN RUH SAĞLIĞI
Bu arada “hayali” Polonya-Rusya cephesinde “gerçek” bir vaka da meydana geldi. Rus güçleri Batı Ukrayna’yı füze ve İHA’larla vururken, sınırın Polonya tarafındaki NATO üssünde bulunan Tuğgeneral Adam Marczak'ın “aniden öldüğü” bildirildi. Marczak'ın ölümü, Rusya’nın Ukrayna ordusunun Chasov Yar'daki komuta merkezine İskender füzesiyle yaptığı saldırıyla aynı zamana denk geldi. Hatta ilk başlarda komutanın bu saldırı sonucunda öldüğü iddia edilince ortalık tek kelimeyle alevlendi.
Varşova’nın ve genel olarak Avrupa’nın ruh halini anlamak için son haftalarda Macron ve Scholz kadar öne çıkarak vites yükselten Polonya Başbakanı Donald Tusk’a kulak vermek gerek:
“Avrupa'daki savaş gerçektir ve biz savaş öncesi bir döneme girmiş bulunuyoruz. Kimseyi korkutmak istemem ama savaş artık geçmişe ait bir kavram değil. Bu gerçek, iki yıldan daha uzun bir süre önce başladı bile. En endişe verici şey ise her senaryonun mümkün olması. 1945'ten bu yana ilk kez böyle bir durumla karşı karşıyayız.”
YENİ NESİLLER SAVAŞA HAZIRLANIYOR
“Kimseyi korkutmak istemediğini” ileri süren Tusk, işi daha da ileri götürerek Avrupalı gençleri savaşa hazır olmaya çağırdı: “Kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, özellikle de genç nesil için ancak zihinsel olarak bu yeni döneme uyum sağlamalıyız. Abartmıyorum. Savaş her geçen gün daha da belirginleşiyor.”
Polonya Başbakanı gençleri “kıyma makinesine” hazırlaya dursun, Yunanistan'ın Dedeağaç kentinde savaş karşıtı bir grup eylemci, tren yolu üzerine barikat kurarak ABD ve NATO'ya ait tankları taşıyan treni engelledi. Yunanistan Komünist Partisi üyesi grup, "Dedeağaç emperyalistlerin kalesi değil, halkların limanıdır" şeklinde slogan attı. Göstericilerin trende bulunan bir tankın üzerine "Katiller, evlerinize dönün." yazması dikkat çekti. Savaşı Avrupa’ya taşıyanlara karşı daha fazla eylem yapılmasını diliyoruz…
‘VAKİT YAKLAŞIYOR’
Fakat biz Donald Tusk’ın kehanetlerini incelemeye devam edelim, bakalım nereye varacak. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba fırsattan istifade ederek, Kiev'in hiçbir zaman “Avrupalı muharip birliklerin sahada olmasını istemediğini” ancak artık “vaktin yaklaştığını” ve AB liderlerinin “bu fikre alışmaları gerektiğini” vurguladı.
Kuleba doğru söylüyor, Avrupa’nın “alışması gerekecek” ayrıca Zelenskiy’in emrine uyarak F-16 ve Patriot füze savunma sistemlerini de “acilen vermesi gerekecek” zira Ukrayna Devlet Başkanı öyle istiyor: "Dünyada yeterli sayıda bulunan Patriot'ların neden hala Kharkiv ve diğer şehirlerimiz üzerindeki semaları kapatmadığının mantıklı bir açıklaması yoktur ve olamaz da." F-16 tedarikinin hızlandırılmasına da hükmeden Zelenskiy, birkaç gün sonra tonunu düşürdü ve Avrupa’ya daha dokunaklı biçimde seslenmeyi tercih etti: “Geniş çaplı bir Rus saldırısı durumunda kendimizi savunmaya hazır değiliz, neredeyse hiç topçu mühimmatımız kalmadı.”
F-16’lar ise fokurdayan savaş kazanını taşıracak bir başka malzeme olacak gibi görünüyor. Vladimir Putin bu konuda net konuştu: “Rusya, Batı tanklarını ve diğer teçhizatını yok ettiği gibi Ukrayna'daki F-16'ları da yok edecektir. Eğer F-16'lar üçüncü ülkelerdeki havaalanlarından Rus Silahlı Kuvvetlerine karşı kullanılırsa bu havaalanları Rusya için meşru bir hedef haline gelecektir.”
MACRON’A ‘FIRÇA’
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise pabucun pahalı olduğunu anlamış olacak ki bir süredir ortalarda görünmüyor. Bu elbette Macron’un Napolyonculuk oynama hevesinin geçtiği anlamına gelmiyor daha çok büyüklerinden “fırça yediğine” işaret ediyor. Kendini dış politikada “Avrupa’nın lideri” olarak gösterebilmek için yanıp tutuşan Fransa Devlet Başkanı, Bloomberg’e göre Ukrayna’ya asker gönderme çıkışıyla Washington’ı çok öfkelendirdi. Amerikan kamuoyunda Gazze siyaseti nedeniyle “Soykırım Joe” olarak anılmaya başlanan ABD Başkanı Biden görünen o ki Moskova ile olası bir çatışmayı kışkırtmak istemiyor.
Fakat Bloomberg’e bakılırsa Macron’u “azarlayan” sadece Beyaz Saray değil, Alman Şansölyesi Olaf Scholz’un da bu konuda üstüne düşeni yaptığı ifade ediliyor. Fransız liderin acilen boks eldivenlerini giyip, “kaslarını” sergilediği yeni fotoğraflar çektirmesi gerekiyor.
‘BERLİN MUHAREBESİ’ RUHU
Konu Almanya ile Fransa’ya gelmişken, iki ülke yeni nesil muharebe tankı projesinde anlaşmaya vardı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Bugün bir atılıma imza attık ve bunu abartmadan tarihi bir gelişme olarak nitelendirebiliriz." dedi. Fakat Almanya’nın savunmaya yönelik adımları bitmiyor. Avustralya tarihinin en büyük savunma ihracatı anlaşması yaparak Berlin’e 2,9 milyar dolar değerinde 123 adet ağır silah taşıyıcı satacağını açıkladı. Teslimatın 2025’te başlaması bekleniyor. Son bir yılda yaptığı askeri girişimler göz önüne alındığında Almanya gerçekten de “Berlin Muharebesi”ne hazırlanıyor gibi görünüyor.