‘AVRUPA’NIN HDP TUTUMU HUKUKİ DEĞİL SİYASİ’

Anayasa Mahkemesi, PKK uzantısı HDP’nin hazine yardımı yapılan hesaplarına geçici bloke koydu. Avrupa Birliği HDP’ye kalkan oldu. Doç. Dr. Fahri Erenel, terör ve etnik ayrılık partilerin Avrupa’da da kapatıldığını örnekleriyle anlattı

Almanya’da Nazi Partisi’nin, İtalya’da Mussoli’nin partisinin, Belçika'da Flaman Blok Partisi’nin, Ispanya'da ETA’ya destek sağlayan Batasuna Par- ̇ tisi kapatıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın saat saat, yer yer, kişi kişi HDP’nin eylemlerini saptadığını belirten Erenel, AB hukukunda da HDP eylemlerinin terör faaliyeti olduğunun altını çizdi.

Terörle bağlantılı olma AB ülkelerinde de parti kapatma nedeni. Örnekleri de var. Ama kendi yasalarına rağmen AB, HDP kapatma davasında Türkiye’yi hedef alıyor. Sizce bunun nedeni nedir? Bu bir çelişki mi yoksa hukuk farklılığından mı kaynaklanıyor?

İkisi arasında çok büyük bir fark yok. AB İnsan Hakları Sözleşmesi’ni Türkiye'den farklı yorumluyor. AB'nin yaklaşımı, “Bireysel özgürlükler açısından bir sorun yoksa siyasi parti bakımından da bir sorun yoktur” gibi ilginç bir yaklaşım anlamına geliyor. Buna karşın Türkiye'de ise partinin yöneticilerinin eylemlerinden ve söylemlerinden ziyade bir tüzel kişilik olarak partinin eylemleri esas alınıyor.

‘AİHM HEP’İN KAPATILMASI KARARINI HAKLI BULMUŞTU’

Türkiye'de anayasaya göre partiler üç gerekçe ile kapatılıyor. Birincisi gerekçe tüzük ve programın anayasaya aykırı olması. İkincisi, HDP davasına da gerekçe olan ve aslında daha önce de birçok partinin kapatılma nedeni olan “aykırı eylemlerin odağı haline gelme”. Mesele tam da bu “aykırı eylemlerin odağı haline gelme” ifadesinde yatıyor. Bu ifade nasıl anlaşılmalı? Tam olarak neye tekabül etmektedir?

İşte AB ‘aykırı eylemlerin odağı haline gelmeyi şiddetle ilişkilendiriyor, yani siyasi düzeni şiddet yoluyla değiştirme. Türkiye’de ise yargı kararları parti tüzel kişiliğine atıfta bulunuyor. Şu anda HDP hakkında ilgili açılmış olan ve çeşitli yöneticileri ile belediye başkanlarının aykırı eylemlerin odağı haline gelme çerçevesi içerisinde değerlendirilen çok sayıda yargılamalar ve kesinleşen cezai işlemler var. Geçmişte Halkın Emek Partisi (HEP) ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında da şiddeti teşvik etmesini gerekçe göstererek Türkiye'nin bu konuda kapatma kararını haklı bulmuştu. Venedik Komisyonu da anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak şekilde şiddet kullanılmasını veya şiddeti siyasi araç haline getirmekte parti kapatmanın meşru olacağını söyler. Toparlarsak AB’nin siyasi partilerin kapatılması ile ilgili iki temel gerekçe bulunduğunu düşündüğünü söyleyebiliriz: Birincisi şiddeti savunmak, ikincisi ise bunu bir siyasi araç olarak kullanmak. AB’nin geçmişte kapatılan siyasi partilerin taleplerini, bu gerekçelere dayanarak reddettiği birçok örnek var.

HDP’NİN EYLEMLERİ İDDİANAMEDE SAAT SAAT, YER YER, KİŞİ KİŞİ SAPTANIYOR

Türk yargısınca tespit edilmiş HDP'nin faaliyetleri bahsettiğiniz AB hukukuna göre terör faaliyeti olarak değerlendirilmiyor mu?

Tabii ki bu tip eylemler AB hukukuna göre de terör faaliyetleridir. Zaten tam da bu noktada meselenin hukuki boyutundan çıkıp siyasi boyutuna girmiş oluyoruz. Sadece hukuki boyutuna baktığımız zaman, AB hukukunun Türkiye'yi haklı bulacağını söylememiz gerekir. Az önce belirttiğim HEP örneği bu konuda aydınlatıcı. HEP 1993 yılında kapatıldıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hukuki koruyuculuğu altına alınmayı talep etmişti. AİHM’in bu konudaki gerekçeli kararını inceledim. AİHM bu kararda şunu söylüyor: HEP şiddeti siyasetin aracı olarak kullanmıştır, dolayısıyla Türkiye tarafından verilmiş olan kapatma kararına karşı AİHM’den koruma alması uygun görülmemiştir. HDP’ye geldiğimizdeyse; HDP’nin sözünü ettiğimiz “aykırı eylemlerin odağı olma” özelliği, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın saat saat, yer yer, kişi kişi saptadığı eylemleriyle ortaya konmuştur. Avrupa'da parti kapatmaların önceye kıyasla zorlaştırıldığını ve yavaşlatıldığını görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Avrupa ülkeleri için bu konuda yaptığı bir çalışma var. Bu çalışmanın bütün Avrupa ülkelerini kapsamadığını not ederek bu çalışmanın sonucunda şunların tespit edildiğini belirteyim: Almanya'da 3 parti kapatılmıştır: 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Nazi Partisi, Sosyalist Reich Partisi (Sozialistische Reichspartei Deutschlands) ve Almanya Komünist Partisi. İtalya'da Mussolini'nin kurduğu parti kapatıldı. Belçika'da Flaman Blok Partisi kapatıldı. Ispanya'da da ETA’ya destek sağlayan Batasuna ̇ Partisi kapatıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu partiler için verilen kararların kendi yetki kapsamına girenler içerisinde, örneğin ETA-Batasuna konusunda, uygunluk kararı verdi.

‘AVRUPA’DAKİ SAĞDUYULU DEVLET ADAMLARI HDP’NİN EYLEMLERİNİN FARKINDA’

Bunlardan yola çıkarak toplu bir değerlendirme yaptığımızda, yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Venedik Komisyonu ve Türkiye'deki anayasa ve siyasi partiler kanununu birlikte göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’deki HDP kapatma davasının AB hukuku için bir sorun teşkil etmemesi gerektiğini görüyoruz. Bu noktadan itibaren sorun Avrupa'nın meseleye hukuki değil, siyasi bakmasından kaynaklanıyor. Avrupa'daki sağduyulu bir devlet adamı ya da hukukçu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’yle ilgili sunduğu dosyanın ve kanıtların kapatma için yeterli olduğunu zaten farkında.

‘FETÖCÜLER TÜRKİYE KARŞITLIĞINDA KULLANILIYOR’

Her dönem olduğu gibi şimdi de Türkiye'nin üzerinde büyük bir baskı var. AB aslında HDP konusunda yaptığı baskıyla ne demek istiyor? Örneğin “Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği önüne set çekmeye çalışıyorsun, bundan vazgeç” demek istiyor. PKK terör örgütünün Fransa'da ne kadar etkili hale getirildiğini görüyoruz. Hatta Fransa'da bir televizyon kanalı işi haritada Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni tamamen sözde Kürdistan adı altında göstermeye kadar vardırdı. Fransa bunların Türkiye’yle imzalanan Avrupa İnsan Hakları Temel Sözleşmeleri gibi hukuk metinlerine aykırı olduğunu bilmiyor mu? Burada bazı Avrupa ülkelerinin Avrupa'da yaşayan Kürt vatandaşlarımız arasında ve başka çevrelerde Türkiye'ye karşı bir hava yaratmaya çalıştığını görebiliyoruz. FETÖ’cülerin de bu bakımdan kullanıldığını görüyoruz. Siyasi boyutun yanında bir de toplumsal boyut var. Avrupa’da Türklere ve Müslümanlara karşı toplumsal boyutta da yükselen bir dalga var. İslam karşıtlığı ve aşırı milliyetçilik var. Bu durum Türkiye karşıtı havaya katkı sunuyor.

AVRUPA’DA KAPATILAN PARTİLER

ALMANYA

1949 yılında Nazi Partisi'nin faaliyetine son verildi. 1952'de Sosyalist Reich Partisi (Sozialistische Reichspartei Deutschlands), 1956 yılında ise Almanya Komünist Partisi (Kommunistische Partei Deutschlands) kapatıldı.

İTALYA

Benito Mussolini tarafından kurulan İtalyan Faşist Partisi (Partito Nazionale Fascista) 1943'te hükümet tarafından siyasi faaliyetten men edildi. Ayrıca kapatmanın faşist manifestolu partilerin kurulması yasaklandı.

BELÇİKA

Belçika'da ise 2004'de Flaman Blok Partisi, etnik bölücülük ve yabancı düşmanlığı gerekçesiyle40 bin avro para cezasına çarptırıldı. Bu karar doğrultusunda parti lideri fesih kararı alarak, Flaman Menfaati (Vlamms Belang) adıyla yeni bir parti kurdu.

İSPANYA

2002yılında yürürlüğe giren İspanya Siyasi Partiler Yasasına göre, demokrasiye veya anayasal değerlere saygı duymayan siyasi partiler yasadışı kabul edildi. Ayrılıkçı ETA kısaltmasıyla bilinen Bask Vatanı ve Özgürlüğü terör örgütü ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle Herri Batasuna Partisi, ANV ve PCTV isimli siyasi partiler 2003 yılında kapatıldı. Ayrıca bu partilerin yeniden kurulması yasaklandı.

YUNANİSTAN

Ekim 2020’de Altın Şafak Partisi ırkçılık gerekçesiyle kapatıldı. Lideri ve yöneticilerinin yargılandığı davada mahkeme, partinin suç örgütü olduğu yönünde karar verdi.

1945-2013 yılları arasında Avrupa'da yasaklanan partiler

Kaynak: Danimarka ve İngiltere'den iki siyaset
bilimcinin yaptığı bir çalışma

Sonraki Haber