Avşar ellerinin tapusu nerede?

İnanması zor ama gerçek! Üç yüz yıllık şanlı bir tarihi, namı var… Bereketli Söke ovasında yetişen zeytini, pamuğu, okulu, elektriği, her şeyleri var… Ama koskoca Avşar’ın tapusu yok! Köyün 1930’lardaki kurucusu Gök Dedenin torunlarından olan muhtar Erdoğan Bakan bir anlattı pir anlattı.

Yıllardır dilimizde pelesenk olmuş “Kalktı göç eyledi Avşar elleri“ diye başlayan o güzelim türkünün yakıldığı Avşar’ı dünya gözüyle görüyoruz nihayet. Sadece o türkü mü? Bereketli Söke ovası, dillere destan Beşparmak dağları… ‘68 gençliği önderleriyle omuz omuza verilen toprak mücadelesini… Hep dinleriz, okuruz, biliriz. İşte bu ünlü ovaya hakim bir tepedeyiz artık. Muhtarımız Erdoğan Bakan karşılıyor bizi, ‘Köyümüz bir Yörük köyüdür, misafirperverdir, sizi ağırlamaktan memnuniyet duyarız‘ diyor. Etrafı, köyünü gezdirirken övünçle anlatıyor. “Biz kışın dağda kışlakta, yazın ovada yazlamışız. Şu gördüğünüz Beşparmak Dağları, Kapıdağı’na kadar bizim kışlağımızdır. Güllübahçe’ye, Akçapınar’a kadar ki ovada yazlamışız…“ Vee söz akmaya başlayıveriyor, bir masal dünyasına giriveriyoruz.

TOPRAK AĞALIĞININ KÖKLERİ

Bir tapu sorunu varmış köyünüzün…

Biz Yeşilköylüyüz, Yörük köyüyüz. Tapuda gördüğünüz yerlerin yarısı Yeşilköylü, yarısı da Özbaş sülalesinindir, buranın ağalarından. Onların da hisseleri var. Zaman gelmiş bu yerleri biz satacağız demişler. Sazlıköy’de Hacı Halil Paşa var, inkilapların babası, onun anasının yerinin hissesiymiş burası. Menderes’ten Beşparmak’a kadar hudut tapusu olan yeri satılığa çıkarmışlar. Köylünün önde gelenleri para toplamışlar ellerinden geldiği kadar… Nasılsa siz yazın buraya inersiniz, alın da mera parası vermeyin, demişler. Alabildikleri kadar, herkes gücü oranında almış. İçinde birkaç bey sülalesi var. Onlar da burada hissedar olmuşlar. Buralarda bütün ovalar ılgın ormanı! Ilgının içinde sığır yayılır, deve yayılır, keçi yayılır… Ne zamanki ihtiyaçları oranında arpa, fasulye, buğday ekmeye başlamışlar, o zaman yerler belli olmadığı için herkes neresi hoşuna gittiyse oraya açmış…

Tarih?

1940’larda! 50’li yıllarda buralarda tarım başlayınca insanlar daha çok yer açmaya, daha çok pamuk ekmeye başlamış. Bu Marshall yardımlarıyla traktör alanlar olmuş. Ferguson falan ilk defa o yıllarda gelmiş buralara.. Aynı dönemde, 57’de kadastro gelmiş, buraları parsellemiş! Geldiğinde kimin ne hissesi var, kimsenin ne yeri var, hiçbiri belli değil! Herkes gücü oranında yer açmış. Kadastro geliyor ve ‘Burası senin değil, burası senin, diyor. İşte o zaman köylü kendi arasında inkizaya düşüyor. Burada niza çıkmış!

TOPRAKLI İLE TOPRAKSIZ KAVGASI

Niza?

Kavga çıkmış yani, anlaşmazlık! Bu niza, 64’e kadar devam etmiş. Öldürmeli, yaralamalı:.. Köy ikiye bölünmüş. Herkes birbirine girmiş, öldürülenler de olmuş. O zamana kadar, kadastroya kadar bir şey yok, iyi. Bu işler olunca 64’de köyün ileri gelenleri toplanmışlar. Biz, demişler, topraksızlara biraz yer verelim, bu çatışma bir anlaşmaya varsın.

Toprak ağalığına karşı mücadele sonuç vermiş, değil mi?

Evet, topraklı ile topraksız kavgası! O kavgalar içinde ölenler, yaralananlar olmuş, insanlar kahveye, sokağa çıkamaz olmuş. Önde gelenler toplanmış, yoksullara 300 dönüm yer ayırmışlar o hisselerden. Durumlarına göre ikişer, üçer, dörder dönüm yer ayırmışlar. Yani Kadastro’nun gelmesiyle 57’de başlayan kavga, 64’e kadar sürüyor.

64’te sular duruldu mu?

Oraya geldim şimdi…

DAVA SÜRECEK MECBURUZ BUNA

Erdoğan Muhtarın evine geçiyoruz, bize göstereceği dosyalar, belgeler var. Hem de söyledi ya, çok misafirperverler, eşinin çay çorba hazırlıklarıyla beraber sıcacık sobanın başında sohbete devam etmeli, konukları üşütmemeli…

Burada bir dosyanız var, nedir içindekiler? 64’te devletin mücadelesiyle çözüldü mü?

Biz bu işin davasını sürmeye devam edeceğiz, mecburuz buna. 1964 yılında sulh, yani anlaşma zemini sağlanmış ve o günden sonra köyde huzur hakim olmuş. O sene çağırdıkları kadastro mühendisi Özcan Naci bey gelmiş, kadastro ölçümleri haricindeki yerlerde ölçüm yapmış, köylüye bu yerleri taksim etmiş.

Niza bitti, peki toprak nasıl dağıtıldı? Topraklının elinden mi alınmış?

Hissesi oranında üç, dört, on dönüm... Benim anladığım, topraksızlara ayırmak üzere, hisselerde yüzde 10 oranında bir pay düşüklüğü yapmışlar. Arazimiz tamamı 3 bin dönüm ya, kabataslak hesap edince 300 dönüm çıkartıyorum.

E güzel işte, huzur da gelmiş, masal neden burada bitmiyor?

Bir vatandaş ‘Benim yerim niye az, diye itiraz etmiş, dava açmış. Mahkeme önce Aydın‘da, sonra Ankara’da görülmüş. Ankara’ya herkes gidip gelemeyeceği için, köylü bir araya toplanmış ve kendi aralarında hisse devri yapmışlar. Kim kime güvendiyse ona hisse devri yapmış.

HİSSELER ÇATALLAŞMAYA BAŞLIYOR

Kağıt, resmi belge falan var mı?

Git sen bizim davamızı takip et, sonra da tapumuzu verirsin, demişler. Bedelsiz olarak hisse devri yapılmış. Ama dava yine takip edilmemiş! 1970 yılında takipsizlik kararıyla mahkeme öyle bir karar vermiş ki… Bütün parsellerde herkesi birbirine zincirleme hissedar yapmış!

Davalık olan kaç parselden söz ediyoruz?

Köyün yerleşkesi de dahil 568 parsel var. Bir dönüm yerde 39 kişi hissedar olmuş, 10 dönümde de 100 dönümde de! Bizim dağ parsellerimizde kadastro çıkmamış. Sadece ova ve köy içinde bu işlem yapılmış. O günden bu yana da köy senediyle bu yerler alınmış, satılmış.

Tapu yerine mi geçiyor köy senedi?

Bazı akıllılara göre öyle! Bir geçerliği yok aslında! İki kişiyi bağlayan bir mutabakattır, üçüncü kişiyi kadastro ve resmiyette pek kıymeti yoktur! Tüzel kişiliği kalktığı halde köylü hala aynısını yapar. ’Bu iki kişiyi bağlayan mutabakattır‘ der, devam ettiririz. Bir çeşit güvence. Yarın öbür gün bir anlaşmazlık çıktığında, ‘Arkadaşım bu senin imzan değil mi‘, deme şansına sahip oluyorlar.

HER YERDE 39 KİŞİ

Nasıl oluşuyor köy seneti?

Şahidi var, azası var, muhtarı var! Muhtar da her senette şahittir. Muhtarın senediyle alınır satılır, bir muhtarlık odasında belki bin tane senet vardır!

Bütün araziler size emanet…

Şu anda da aynısını devam ettiririz. Üç nüsha olarak düzenleriz senedi. Biri alanda biri satanda, biri de Köy Odası’nda saklanır.

Köy senetleri, topraksız köylüye dağıtılan 300 dönüm arazinin karşılığı mı?

Yok değil! Bu araziler, bizim zeytinliklerimiz 547 parseldir, 6 bin küsur dönümdür. Ama buraya kadastro çıkmamıştır! Hepsi, yani 547 parsel, 6 bin dönüm yine 39 kişinin üzerindedir. Diğer tarafta, Serçin tarafında kalan 2190 parselimiz vardır, 4 bin küsur dönümdür. O da aynı şekilde, 39 kişinin üzerindedir. Bunun içinde Özbaşlar sülalesinden vardır, Sarıkemerlisi vardır, Yeşilköylüsü vardır. Dört köy olarak kalabalık bir kesim olarak yer tutar.

39 kişi 1964’te belirlenmişti, üzerinden 55 yıl geçmiş, hepsi yerinde durmadı herhalde…

Şu anki mevcudiyette, 39 kişi 550 kişiyi geçmiştir. Belki 600‘dür, yarın 700, belki 1000 olur. Biz bu devletimizden bu konuya bir çözüm bulmasını bekliyor ve istiyoruz.

TÜRKİYE’NİN FİLİSTİNİYİZ

Mağduriyetiniz nedir? Bu durum işinizi nasıl etkiliyor?

Biz Türkiye’nin Filistiniyiz diye pek çok toplantıda dile getirmişimdir. O kadar da mağduruz! Organik tarım verilir bizde yok. Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dahil değiliz! Mazot gübre desteği alamayız! Yani devlet tarafından herhangi bir destek alamayız!

Zeytinci değil misiniz? 3 bin dönüm arazi dediniz…

Biz üretiriz, sattığımız mahsullerden stopaj veririz. Tarlamızı sularız, Sulama Birliği’ne paramızı öderiz. Ama bize ‘ÇKS’ye tabi değilsiniz‘ denir. Neden? Şahsi tapumuz yok! Valilikte, Büyükşehirde bütün toplantılara giderim, ama hiçbir talepte bulunamam. Tapum yok! Parselim yok! Devlet bana parsel numarası sorar! AYDEM’e (Aydın ve çevre ilelrde Elektrik Perakende Satış Şirketi) gideriz, yeni abone yapma şansımız yok. Niye? Önce parsel numarası sorar, yok! Bizim köylümüzün buradaki zararı 150-200 milyon TL.

Nasıl hesapladınız bu rakamı?

Afaki konuşmayım. Ufacık köy için ne büyük rakam! Belki düşük de göstermiş olabilirim. En kötü, en düşük rakamla bunu hesap ettik. Ziraat Bankası’na gidersin kredi vermez, özel bankaya gitmek zorunda kalırsın. Tarım Kredi Kooperatifi’ne gidersin, tanımaz! Mağduriyetimiz gerçekten çok büyük!

BİLMECE GİBİ

Hani bilmece vardır ya, pazardan aldım bir tane, eve gelim bin tane, bilin bakalım bu nedir, diye sorar. Avşar’ın bilmecesi de böyle… Önce bilmecede ne anlatılıyor, onu anlayalım, dedik.

Pay sahipleri 550 kişi ve elinde sadece köy senedi var, öyle mi?

Pay sahibi olduğunu Tapu‘dan görebilirsiniz.

E tapu yok diyorsunuz?

Tapuda işlem yok, işlem yapamayız. Neden? Bir örnek tapu alalım, 1964 yılında verilmiş bir tapu. Bu tapu mahkeme kararıyla hükmen verilmiş. Arazi 17 dönüm, mevkisini söylemiş. Sahibi? Sahip yok! Sahibi Avşar Köyü! Arkasını çevirelim, tam 39 kişi. Sahipleri burada!

Birinci sayfada görülmüyor…

Sığmadığı için muhtemelen böyle yaptılar. 39 kişi hissedar, ama bu büyük parsel, 17 dönüm. Bugün bu 17 dönümü 550’ye bölmeniz lazım hissedarlar olarak. Bir dönüm olan var, beş, on dönüm olan var. Beş dönüm parseli 550 kişiye bölsen masa üstü kadar yer düşmez insanlara. Yani bu yapılan kadastronun bize bir faydası olmamış.

550 ADAMI NASIL BULURUZ

1970 yılında ne değişti?

Mahkemede bir karar almış ve bütün hissedarların birbirine zincirleme hisse vermiş. Biz bu düğümü mahkeme yoluyla çözemedik. Denedik… Benden önceki muhtar arkadaşım denedi, ama buna para yetmedi. Sadece bir parsel için 550 adamı bulacaksın ve tebligat göndereceksin. 568 parsel bu! Her birine tebligat göndermeye kimin gücü yetebilir? Bir de itirazcılar var. Dedesi sattı tarlayı mesela… Şimdi biri bileziğini, ineğini sattı 4 dönüm tarla satın aldı ama tapuda işlem yapmadığı için tarla hala o tarafta. İş geldi, zilliyetlisi burada! İlerki günlerde daha büyük sıkıntı doğacağını düşünüyorum. Kaç yıldan bahsediyoruz? 1964’den bu yana, ’Bu yer benim‘ diyen yok. Bu yeri sen tımar etmişsin, bakmışsın, kullanmışsın, şu an için de işgalci durumundasın.

Hiç destek almadan nasıl üretim devam ediyor?

Biz prim almak adına ovalardan yer sürmek zorunda kalırız. Ben burada 70 dönüm arazi sürüyorum, primini alamıyorum. Oysa pamuk primi önemlidir! En kazançlı primdir. Bu yıl devletimiz sağolsun, pamuğun kilosuna bin 100 lira prim açıkladı. Ben 100 kilo pamuk yapsam 110 bin lira alacağım. Yoksa ben sattığım pamuktan para kazanamıyorum. Burada ürettiğim pamuğu oradaki tarlaya satmak zorundayım… Tüm ÇKS ovada.

BİZE YENİ KADASTRO ŞART

Avşar köylüsü Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve arkadaşlarına yabancı değil… Ta 12 Mart 1971’deki o karanlık gladyo darbesi günlerinden önce toprak mücadelesi günlerinden tanıyorlar onları. Cafer Topçu, Daşar Karadağ, Ali Karşılayan, Abdurrahman Taşçı, köylü önderi Durmuş Uyanık ile omuz omuza yürütmüşler toprak mücadelesini. 55 yıl sonra bugün de hala kapanmayan toprak dosyası hakkında Perinçek ile iki kez görüşmüşler. Dosya Vatan Paritsi Genel Başkanında imiş. Peki ne var dosyada? Somut öneri nedir? İşte öneriler ve çaldıkları kapılar…

Tapu düğümünü çözmek için öneriniz var mı?

Avşar’ın tapusu yok mu? Var! Ama şahıs tapusu yok. Hisseli olmuşuz. Bu hisse oranına da, 550 kişiye de hisseli tapu yapamazsın ki! Avukatmız bir öneri hazırladı. Türkiye’de bugüne kadar Kadastro kanununa 12 kez geçici madde eklemişler. Bir tane daha eklenebilir. Niyet olursa meclis bunu yapabilir. 2B çıktığında da yapılmış mesela. Yeni kadastro yapılsın istiyoruz. Bir tek çözümü var, zilliyetliklerin tapulanması! Yeni bir kadastro çalışması yapılıp zilliyetli olanların zilliyetlerinin tapulanması. Bizim söylediğimiz laf bu!

Belediyenin yapacağı bir şey yok mu?

Bunu belediyeye sunduk, ama onların gücünün yeteceği bir şey değil. Tek bir yol var, Çevre Şehircilik Bakanlığı Tapu Kadastro kanununa yeni bir geçici madde ekleyecek. Bize benzer sorunu olan köylerin sorununu çözecek.

Tapu Kadastro ile hiç görüştünüz mü? Geçici madde ile çözümlenmiş başka bir örnek var mı?

Geçenlerde Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı’yı dinledim. Açıklama yaptı, kendisine de dosya verdik. “Türkiye’de tapu kadastro sorununu çözdük, sadece 200 köyümüz var, çözülmedi“ dedi. Bunun birincisi Avşar’dır. Mağduriyet nereye kadar gidecek? Buna bir çare bulunmasını talep ediyoruz.

3 BİN AVŞARLI DAĞILDI

“Ben 1960 doğumluyum. 70’li, 80’li yıllarda bu köyde 2 bin kişi yaşardı. İki sinemamız, 5 bakkalımız, 7 kahvehanemiz vardı. Okulumuz süperdi. 2 bin nüfusla belediye olmaya adaydık.

Şu sıkıntıdan dolayı köyde genç nüfus kalmadı, herkes kaçtı! Avşarlı nüfusu 3 bin üstündedir, ama Avşar’a gel bu kadar, yaklaşık 328 hane var. Üretim yapan da hasbel kader 250’sidir. Burada sıkıntı olduğundan dolayı köylümüzün arazisi daha çok ovalardadır. Balatlı ovasına gidin Avşarlı vardır. Güllübahçe’ye gidin Avşarlı vardır, Göbent’te Avşarlı vardır. Sarıkemer’den Özbaşı’na, İncirliova’ya kadar gidin hep Avşarlı vardır. Neden? Buranın sıkıntısından dolayı.“

Sonraki Haber