Avustralya’da ırkçılık hortluyor mu?
Birçoğumuzun şirin koalalar ve neşeli kangurular diyarı olarak bildiğimiz, son yıllarda ise devasa orman yangınları ve seller sebebiyle ismi sıkça haberlerde geçen Avustralya şimdi ırkçılığın yükselişini konuşuyor.
Kuruluşundan bugüne ırkçı ayrımcılık konusunda kötü bir geçmişe sahip Avustralya, bir numaralı ticaret ortağı Çin olmasına rağmen, İngiltere ve ABD ile ilerlettiği ortaklık ile askeri bir kimliğe bürünmenin halkında yarattığı huzursuzluğun ve hayal kırıklığının derin sancılarını çekiyor.
Birçoğumuzun şirin koalalar, neşeli kangurular diyarı olarak bildiğimiz, son yıllarda ise devasa orman yangınları ve seller sebebiyle ismi sıkça haberlerde geçen Avustralya, 1770’te İngiliz kolonicilerin gelişi ile bir İngiliz kolonisi olarak Yeni Güney Galler ismiyle anılıyordu. 1901’de 6 koloninin birleşmesiyle Avustralya Federal Devleti adını alan devasa kıta şu an 160’tan fazla ülkeden gelmiş 26 milyona yaklaşan bir nüfusu barındırmaktadır.
Kolonicilerin gelişinden önceki 50 bin yıla kadar adada yaşayan ve nüfusu İngilizlerin adaya gelmesine kadar bir buçuk milyona yaklaşan Aborjinler (Avustralya yerlileri) ile koloniciler arasında 20. yüzyılın ortalarına kadar süregelen mücadelede, Anglosaksonlar, yerlilerin sahip olduğu ülkeyi tamamen ele geçirmiş ve sistematik bir asimilasyon hatta soykırıma varan uygulamalarla yerli nüfusu bugün 450 bine kadar düşmüştür. Özellikle 1788 yılı ile 1900 yılları arasında, yerliler, maruz kaldıkları hastalıklar ve saldırılar sonucu nüfuslarının yaklaşık yüzde 90'ını kaybettiler.
NEFRET SUÇLARI
1990’ların sonunda Pauline Hanson’ın senatör olarak verdiği demeçlerde Asyalılar ve Aborjinlerle ilgili söyledikleri ülkede gündemin ilk sırasına oturmuş, böylece uzun yıllardır ortadan kaybolmaya yüz tutmuş ırkçılık tekrar ülkenin gündemine gelmiş ve ırkçılığın normalleşmesine yol açan adımlar atılmıştır. Günümüzde 90’larda atılan bu tohumların nasıl filizlendiğini gösteren olumsuz örnekler arka arkaya gelmeye devam ediyor. Öyle ki, nefret suçu Avustralya'da çok nadiren kovuşturuluyor. Örneğin, Queensland eyaletinde şimdiye kadar sadece üç kişi mahkûm edilirken, New South Wales veya Güney Avustralya'da, bu eyaletler sırasıyla 1994 ve 1996'da belirli türde iftiralara karşı yasalar çıkardığından beri, hiç kimse mahkûm edilmedi. (1)
Batı tarafından, son yıllarda ortaya çıkan Sars, Mers vb. salgınların kaynağı olduğu iddia edilen Asya kıtasından farkı kıtalara göçen insanlar, yeni yaşamlarını kurduğu ülkelerde bu propagandanın etkisinde kalan topluluklar tarafından aşağılanmakta, hakarete uğramakta ve hatta fiziksel şiddet dahi görmektedir. Maaşları az ödenen, ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edilen Asyalılar, ten renkleri veya geldikleri ülke sebebiyle ve hatta dini inançları sebebiyle ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. 2019 yılında ortaya çıkan ve kısa sürede dünyada gündemin ilk sırasına oturan Kovid-19 salgınının, o dönemki ABD Başkanı Donald Trump tarafından ısrarla “Çin Virüsü” olarak tanımlaması, Asya kökenliler üzerindeki baskıyı daha da artırdı.
ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU
ABD'de yaşanan olayların uluslararası basında yer almasını takiben nüfusunun yüzde 16’sının kendini Asyalı, yüzde 5’ten fazlasının kendini Çinli olarak gördüğü Avustralya’da dramatik ve sistematik ayrımcılığın örnekleri tekrardan duyulmaya başlandı. Öyle ki toplam nüfusun yüzde 46’sının ülkenin en büyük sorununun ırkçılık olduğunu söylediği araştırmalar mevcut.
1,2 milyonu bulan sayılarıyla Çin kökenli vatandaşlar ülke genelinde adil, güvenilir, disiplinli, çalışkan, sessiz, olay çıkartmayı sevmeyen, asimile edilmesi kolay olmayan, ancak üretken ve yaşadıkları ülkelere bağlı olarak bilinirler. Vergilerini verir, okullarına gider, ancak kendi kültürlerinden çok uzağa düşmezler.
ŞİKAYET EDEMİYORLAR
Ancak son zamanlarda artan hükümetler arası gerilim ile burada yaşayan Çin kökenli Avustralya vatandaşlarından ciddiye alınması gereken sayıda ayrımcılık şikayeti geliyor. Yapılan anketlere katılan ve ayrımcı deneyim yaşayanların yüzde 90’ı yaşadıklarını resmi kurumlara şikayet etmediklerini bildirdi. Buna rağmen Avustralya Ulusal Üniversitesi'nde (ANU) yapılan yeni bir araştırma Asyalı Avustralyalıların yüzde 84,5'inin 2020 Ocak ve Ekim ayları arasında en az bir ayrımcılık vakası bildirdiğini tespit etti.
ANU Asya-Avustralya Liderliği Merkezi direktörü Jieh-Yung Lo, "Melbourne'da doğmuş olmama rağmen, etnik kökenim nedeniyle ayrımcılık hayatımın büyük bir parçası oldu" dedi ve şöyle devam etti: “Avustralya'nın Çin ile ikili ilişkisi konusundaki kamuoyu tartışmasına katkımdan dolayı açık ırkçılık ile karşı karşıya kaldım, işyerinde bilinçsiz önyargılarla uğraşıyorum ve son yıllarda Avustralya'ya olan bağlılığımın sorgulanması ile karşı karşıyayım.”(2)
Uluslararası Af Örgütü İnsan Hakları Barometresi'nin insan hakları raporunda; Avustralyalıların yüzde 84'ü ayrımcılığa uğramama özgürlüğüne, yüzde 78'i din ve kültür özgürlüğüne inanıyor. Ankete katılanların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) Avustralya'nın başarılı çok kültürlü bir toplum olduğunu söylerken, yanıt verenlerin yarısı (yüzde 47) ırkçılıkla ilgili bir sorun olduğuna inanıyor ve dörtte birinden fazlası da ırkçılıkla ilgili bir sorun olmadığını düşünüyordu. Endişe verici bir şekilde, ankete katılanların yüzde 63'ü bazı etnik grupların ve kültürlerin “Avustralya” yaşam tarzına uymak istemediğine inandıklarını söylüyor.
PANDEMİYLE BERABER ARTTI
Kovid-19 salgını boyunca, Asyalı Avustralyalılar ciddi ve artan ırkçılık örnekleriyle karşı karşıya kaldılar. Şubat 2020'de, pandemi tırmanırken, Asya karşıtı ırkçılık ani bir artış gördü ve Avustralya İnsan Hakları Komisyonu aylık en fazla sayıda ırk ayrımcılığı şikayeti aldı. Benzer şekilde, Asya Avustralya İttifakına 500 ‘Asya karşıtı ırkçılık vakası’ rapor edildi, bu ırkçı olayların neredeyse yüzde 60'ı fiziksel veya sözlü taciz içeriyor, bu ırkçı saldırıların çoğu kamusal alanlarda meydana geliyor. Bir Asya karşıtı nefret vakasında, Hong Kong'dan uluslararası bir öğrenci maske taktığı için yumruklandı. Asyalı Avustralyalılara yönelik ırk istismarı ve ayrımcılık, pandeminin ortasında daha da kötüleşti ve birçok toplulukta önceden de var olan ırkçı duyguları açığa çıkardı. (3)
Avustralya'daki ilk Çin karşıtı yasa, 1855'teki ‘altına hücum’ döneminde kabul edildi. 1850’lerden itibaren Çinli göçmenlerin Avusturalya’ya göç etmesi ülkede büyük bir tepki doğurmuş ve Asyalı göçmenlere karşı ırkçı tepkiler yükselmişti. 1870’lerde ‘Beyaz Avustralya’ ve ‘Avustralya Avustralyalılarındır’ fikirleri yükselirken, 1901'de, ırksal ve kültürel homojenliği korumak için Beyaz Avustralya politikası - bir dizi iki partili yasama önlemi - kabul edildi. Bir yandan hükümetler tarafından ülke içinde Asyalılara karşı korku beslenirken, diğer yandan bu durum özellikle Çin’e karşı bir dış politika sorunsalı haline getirildi. Beyaz Avustralya politikasının son kalıntılarının ortadan kaldırılması 1973'e kadar sürdü.
MEDYANIN ROLÜ
Sadece siyasi söylemlerle değil, kurumsal olarak da Batı liginde olduğu bilinen Avustralya’da, medyanın ırkçılığa karşı kamuoyunun yönlendirilmesi konusundaki sorumluluğunu yerine getirdiğini söylemek gittikçe zorlaşmaktadır. Hatta son araştırmalar, Rupert Murdoch’un kurduğu ve bugün ABD merkezli olan News Corp yayınları gibi bu alandaki bazı kilit aktörlerin, sürekli olarak bazı grupları, ırkçı fikir yazıları aracılığıyla olumsuz olarak temsil ettiğini göstermektedir. (örneğin, Müslüman, Çinli ve Yerli halk) (4)
Avustralya hükümetinin insan hakları raporlarında yer alan bir tespit ise şöyle; “Bazı gruplar ırkçılığı daha yüksek oranlarda deneyimliyor. Aborijinler ve kültürel olarak farklı geçmişlerden gelenler, genellikle sistematik ayrımcılık biçimleriyle uğraşmak zorundadır. Bu tür deneyimler, bu grupların üyelerinin Anglo-Avustralya kökenli birçok kişiye sunulan fırsatlara ve kaynaklara erişimini sınırlandırmaktadır. Göçmenler ve mülteciler, özellikle yakın zamanda gelenler olmak üzere, düzenli olarak ırkçılığa maruz kalmaktadır. Mülteciler ve göçmenler hakkında olumsuz klişeler kullanan basında çıkan haberler ve yorumlar, daha geniş toplulukta bu gruplara karşı önyargıyı körükleyebilir.”
BEŞ ÇİN KÖKENLİDEN BİRİNE SALDIRI
Challenging Racism Project tarafından yapılan ankete katılan Avustralyalıların yüzde 20'sinin nefret söylemi şeklinde ırk ayrımcılığına maruz kaldığını ve yaklaşık yüzde 5'inin ırkları nedeniyle saldırıya uğradığı tespit edildi. Scanlon Vakfı'nın 2016'daki Mapping Social Cohesion anketine göre Avustralyalıların yüzde 20'si son 12 ay içinde ırk veya din ayrımcılığına maruz kaldı. Her beş kişiden biri. (5) Lowy Enstitüsü tarafından 2020'nin sonlarında yürütülen bir ankette, yaklaşık her 5 Çinli Avustralyalıdan 1'inin son 12 ay içinde tehdit edildiği veya saldırıya uğradığını bildirdiği ortaya çıktı. (6)
'BU İNSANLAR İÇİN HAYVAN KADAR DEĞERLİ DEĞİLİM'
22 yaşındaki Çinli-Avustralyalı, daha fazla ırkçı tepkiden korktuğu için soyadını vermeyen Grace, bazı Avustralyalıların orman yangını krizine kıyasla koronavirüs salgını kurbanlarına tepki verme biçiminde bir fark olduğunu söyledi: "Yangınlar sırasında, olması gerektiği gibi, hem insanların hem de hayvanların çektiği acılara karşı sosyal medyada post post, duygu, sevgi ve keder taşmaları gördük. Ama burada, benim gibi insanların acı çekmesinin bir önemi olmadığını ve hatta belki de memnun olunması gerektiğinin farkına vardım, bu insanlar için bir hayvan kadar değerli değilim." (7)
SEÇİM ÖNCESİ SÖYLEMLER IRKÇILIĞI KÖRÜKLEYEBİLİR
Öte yandan Avustralya’da yaklaşmakta olan genel seçimler sebebiyle, Avustralya'nın Çin'e karşı sertleşen demeçleri ve tercihleri ırkçılık ve gerilim korkularını artırıyor. Eleştirmenler, Başbakan Morrison'ın Ukrayna krizi ile ilgili Pekin'e yönelttiği ağır eleştirilerin sonuçlarının ülkeye maliyetlerini sorguluyor. Avustralya seçim kampanyası moduna geçerken Morrison, arabuluculuk teklif etmesine rağmen, Çin'i “Ukrayna'nın işgali konusunda Rusya'ya baskı uygulama konusundaki bariz isteksizliği” gerekçesiyle oldukça sert eleştirmişti. Ukrayna krizi de bir odak noktası haline geldi ve Morrison, Çin'i işgalden sonra ticareti serbestleştirerek Vladimir Putin'e bir "can simidi" atmakla suçladı. Savunma Bakanı Peter Dutton, "Çin'in esasen Rusya'yı teşvik etmesinin derinden rahatsız edici olduğunu" söyledi. Geçen ay başbakan parlamentoya, İşçi Partisi ve muhalefet lideri Anthony Albanese'ye atıfta bulunarak, Çin hükümetinin seçimlerde "atını seçtiğini" söyledi. Şubat ayında, merkez soldaki İşçi Partisi'nden aday olan Çin kökenli siyasi aday Jason Yat-sen Li, hükümetin tavrı nedeniyle ırkçı tacize uğradığını belirti.
Önceki pazar günü yayınlanan ankette Avustralyalılar Çin'i “en acil ulusal güvenlik tehdidi olarak algılarken, diğer bir ankette mevcut hükümetin konuyla ilgilenmede İşçi Partisi'nden daha iyi olacağı görüşü hakim. Avustralya'nın ulusal yayın kuruluşu The Australian tarafından yayınlanan son anketlerden birinde ise, İşçi Partisi'nin iki partili tercih bazında mevcut koalisyona göre yüzde 55 ila yüzde 45'lik bir oranla liderliği koruduğu tespit ediliyor. Griffith Üniversitesi'nden siyaset bilimci Juliet Pietsch, "Çin karşıtı söylemin İşçi Partisi'ne kayan bazı seçmenleri olduğunu" söyleyerek, "Seçimler gerçekten ilginç olabilir" dedi. (8)
AUKUS'TA KARŞI CEPHELERDE
Çin hükümeti hakkında yıllardır süren güvensizlik ve siyasi müdahale iddiaları, Morrison'ın Kovid-19'un kökenleri hakkında soruşturma çağrısında bulunmasının ardından 2020'de zirveye ulaşmıştı. Morrison, ABD ve İngiltere ile AUKUS ittifakını kurdu ve nükleer denizaltı teknolojisine erişim sağlayarak Çin'e karşı konumlandı ve bir nükleer denizaltı üssü inşa etme planları olduğunu açıkladı. Yine de Çin, Avustralya'nın ticaretinin yaklaşık üçte birini oluşturan mal ve hizmetlerde Avustralya'nın bir numaralı ticaret ortağı olmaya devam ediyor. Sonuç ne olursa olsun, uzmanlar bu seçimin Avustralya-Çin ilişkisinin geleceği üzerinde önemli etkileri olabileceğini söylüyor.
Sonuç olarak popülist ve siyasetini ırkların eşitsizliği üzerine inşa eden politikacıların bugün alınan onca dersten sonra hala güncel siyasette yer bulmaları, dünyada kanayan bu ayrımcılık yarasının ne zaman iyileşeceği konusundaki soru işaretlerini derinleştiriyor. Ancak 5000 yıllık bir uygarlık mirasına sahip ve sınırları hala değişmemiş olan Çin’in bu restleşmeden Avustralya kadar zarar görmeyeceğini tahmin etmek pek de zor olmasa gerek.
Kaynaklar:
1- https://www.abc.net.au/news/2019-05-05/why-are-so-few-hate-crimes/11078972
2- https://www.abc.net.au/news/2020-11-02/asian-australians-suffer-covid-19-discrimination-anu-survey/12834324
3- https://www.amnesty.org.au/does-australia-have-a-racism-problem-in-2021/
4- ATN, 2020; bakınız www.alltogethernow.org.au/media-monitoring/) CRIS - Issues Papers - Racism in Australia: filling data gaps / ISSN 2653-0147 (Online) No. 1 2021 / Website: crisconsortium.org
5- https://humanrights.gov.au/our-work/education/who-experiences-racism
6- https://asia.nikkei.com/Politics/International-relations/Australia-s-tough-on-China-election-stirs-fears-of-racism-tensions
7- https://www.sbs.com.au/news/article/this-is-racism-chinese-australians-say-theyve-faced-increased-hostility-since-the-coronavirus-outbreak-began/kapo2xszw?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=sc
8- https://asia.nikkei.com/Politics/International-relations/Australia-s-tough-on-China-election-stirs-fears-of-racism-tensions