Avusturya’dan Türkiye’ye bisikletle 21 günde gittiler

Coşkun Gümüş ve arkadaşı Mehmet Karatepe bisiklet ile Avusturya’dan Türkiye’ye 21 günde gitti. “Alp dağlarının zorlu yokuşları bizi zorladı” diyen Coşkun Gümüş, 8 ülkeden geçerek Türkiye’ye gittikleri bu yolculuğu anlattı

Coşkun Gümüş Avusturya’da yaşıyor. İş arkadaşı Mehmet Karatepe ile bisikletle Avusturya’dan Türkiye’ye tam 2.084 kilometre yol yaparak, 21 günde vardılar. Üstelik kullandıkları bisiklet elektrikli değildi, Alp dağlarının sert yokuşları, sahil yollarından ilerlerken bazen içme suyu bulamamaları yolculuklarının en zor kısmı olmuş. Yanına aldıkları yükleri ortalama otuz kilogram. Piknik tüpünden, uyku tulumuna, sandalyeye varıncaya kadar bir evde ihtiyaç duyulabilecek eşyalarıyla sekiz ülke geçip Türkiye’ye vardılar. Hedeflerinde her gün yüz kilometre gitmek vardı. “Sabah uyanır uyanmaz kırk kilometre yol yapıp, sonrasında kahvaltımızı yapıyorduk” diyen Coşkun Gümüş, “Böylelikle hem kendimizi motive ediyor hem de öğle sıcağından kendimizi koruyorduk” dedi. Gümüş, rahmetli annesine adadığı yolculuğunu, Tokat’ta köyüne varınca bitirdi.

 ‘HEDEFİMİZ HER GÜN YÜZ KİLOMETRE GİTMEKTİ’

 Bisikletle Avusturya’dan Türkiye’ye gitme fikri nasıl doğdu?


Beraber bisikletle Türkiye’ye gittiğim iş arkadaşım Mehmet Karatepe’yle hayallerimiz üzerine konuşuyorduk. Herkes hayallerini emeklilik sonrası için planlıyor. O kadar beklemek istemediğimi, işten ayrılıp bir sene çalışmayacağımı ve Türkiye’ye bisikletle gitmek istediğimi söyledim. Mehmet ağabey de “O zaman bende seninle geliyorum ve işten çıkmana gerek yok, burada bekle ben geliyorum” dedi. Patronun yanına gidip bu hayalimizi anlatmış. Bir süre sonra yanıma geldi ve ‘hazırlan beraber Türkiye’ye gidiyoruz’ deyince çok sevindim. Avusturya’da beş haftalık yıllık izni birden almak pek kolay olmuyor. İşverenimiz bu konuda bizi destekledi. En büyük destekse önce ailelerimizden, çocuklarımızdan geldi. İş arkadaşlarımız aralarında para toplamış, yola çıkarken bize teslim ettiler, bizi alkışlarla uğurladılar.

Yolculuğunuzdan bahseder misiniz? Kaç kilometrede bir ara verdiniz ve kaç günde Türkiye’ye vardınız?

Bizim tura çıkmadan önceki planlarımızın başında günlük bisikletle yüz kilometre yol gidip bir kamp ya da otelde kalmak vardı. Bunu başardık da. Yüz kilometrenin altına hiç düşmedik. Disiplin ve arkadaş uyumu bu yolculukta çok önemliydi. Yüz kilometreyi belli saatlere böldük. Sabah çadırlarımızı topladığımızda yola çıkar, kahvaltımızı otuz beş ve kırk beş kilometre sonra yaptık. Öğlen güneşinin zarar vermemesi için saat on iki ile üç arasını bir benzin istasyonunda ya da bir kafe de geçirdik. O zaman zarfında yemeğimizi yer sosyal medyayı takip eder birazda uyur saatimiz dolduğunda yine yola çıkardık. Yolculuğumuz boyunca hangimiz yorulur ya da dinlenmek isterse, molalar verdik. Yolculuğumuz yirmi bir gün sürdü. Toplamda 2084 kilometre yol geçerek Yunanistan’dan Türkiye’ye giriş yaptık.

TOPLAMDA 2.084 KİLOMETRE YOL YAPTIK

Güzergâhınızı nasıl belirlediniz? Özellikle bisiklet yollarını mı tercih ettiniz? Yolculuğun zorlukları nelerdi? 

Avusturya’dan Türkiye’ye gidilecek en zor rotayı seçtik aslında, Viyana’dan yola çıksaydık biraz daha kolay olacaktı ama biz Avusturya’nın diğer ucundan Vorarlberg bölgesinden çıktığımız için Alp dağlarını geçmek zorunda kaldık. Alp dağları bizi gerçekten çok zorladı ama başardık. Avusturya’dan İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Yunanistan’dan Türkiye’ye giriş yaparak sekiz ülkeden geçmiş olduk. Devamlı deniz kıyılarından geçtik. Kamp alanlarımız deniz kıyılarında olduğu için bol bol denize girme fırsatımız oldu. Avusturya’dan Yunanistan’a kadar birçok yokuş tırmanışları ve buna bağlı olarak inişleri gerçekleştirmek zorunda kaldık. Harika bir rotaydı. Özellikle İtalya’daki bisiklet otobanları ve buna bağlı olarak bisiklet mola istasyonları bizi çok etkiledi. Hepsinin videolarını çekip yol boyunca bazılarını bizi izleyen takip edenlerle sosyal medyada paylaştık. Yolculuğumuzun zorlu tarafları ise yedinci ayda yola çıktığımız için hava sıcaklıkları oldu. Özellikle balkan ülkelerine yaklaştıkça deniz kıyısından gitsek de hava çok sıcaktı. Bu yüzden ara ara molalar vermek zorunda kaldık. Balkan ülkelerine yaklaştıkça bisiklet yolları ana yollara dönüştü. Araçlarla beraber yüzlerce kilometre bisiklet kullandık. Tehlikelerde atlattık. Hırvatistan bölgesinde devamlı deniz kenarından gittiğimiz için içme suyu bulmakta biraz zorlandık. Genelde dağlık geçitlerden ulaşım sağlanıyordu. O yüzden benzin istasyonu ya da kafe bulmak zordu. Küçük şehirlere gelince suyumuzu marketlerden alıyorduk. Onun dışında büyük bir olay ya da sorun hiç yaşamadık. Gümrüklere geldiğimizde hiç zorluk yaşamadık, aranmadık. Araç kuyrukları olsa da biz en başa gidip direk pasaport kontrolüne giriyorduk. Herkes çok anlayışla karşıladı bu durumu. Polisler arasında Türk olduğumuzu görenler Türkçe selam veriyordu.

‘TUR ÖNCESİNDE ÇOK İYİ HAZIRLIK YAPMANIZ GEREKİYOR’

Böylesi bir yolculuğa nasıl cesaret ettiniz? Sırt yükünüzün çok ağır olmaması gerekiyordu sanırım, yanınıza özellikle neler aldınız? 

Bisikletlerimizin yükü yirmi yedi ile otuz kilo arasında vardı. Evinizde ihtiyacınız olan her şeyi yanınıza almanız gerekiyor. Aldığınız malzemeler minimum malzemelerden oluşuyor. Çadırınız, uyku tulumu, yorganınız, ocağınız, küçük pişirme kaplarınız, sandalyeniz vs...
Aklınıza ne geliyorsa en küçük ama etkili malzemeleri yanınıza alıyorsunuz. Bu gerçekten heyecan vericiydi. Türkiye planlarımızı duyanların çoğu bana yolculukta başımıza gelecek olaylara karşı uyarılarda bulundu. Herkes her şeyin en kötüsünden bahseder size, ya da başlarına gelmiş kötü bir olayı anlatırlar, haklılarda. Benim bir felsefem vardır. Yüz kişi aynı rotadan Türkiye’ye gitse farklı zamanlarda yola çıksa kimse aynı şeyleri yaşayarak o yolu bitiremez.
Herkes yolculuğun sonunda size farklı hikayeler anlatacaktır. O yüzden sizin yaşadığınız ile yaşayacağınız nasibinizde ne varsa o olur, o gerçekleşir. Kimisi kötü olaylar yaşar, kimisi de bizim gibi harika bir yolculuk gerçekleştirir, mutluluğu anlatır. Biz bu yolculuğun başından beri güzel geçeceğini düşündük. Öylede oldu. Kısacası ne düşünürseniz onu yaşarsınız. Bisikletle böyle bir yolculuğa çıkanlara tavsiyem bütün su şişeleri termos şeklinde olmalı. Yanınıza güneş paneli solar bir cihaz almayı unutmayın. Bu da telefon, navigasyon gibi cihazlarınızı şarj etmenize yaracaktır. Yağmurluklarınızı mutlaka yaz mevsimi de olsa yanınızda mutlaka bulundurun. Bisiklet çantalarımız su geçirmez dayanıklı malzemelerden oluşuyor. Yıllardır Avrupa’nın birçok ülkesinde turlar gerçekleştirdim. Bu tura çıkmadan önce uzun turlar yaparak bir alt yapı hazırladık kendimize. Bisikletle uzun mesafe yapacak olanlara tavsiyem önce yaşadığınız bölgelerde kısa mesafeli turlar yapın ve bu turları farklı bölgelerde devam ettirin. Bu size tecrübe sağlayacaktır.


GEÇTİĞİMİZ ÜLKELERDE, TÜRKİYE’YE GİTTİĞİMİZİ DUYANLAR BİZE ÇOK MİSAFİRPERVER DAVRANDILAR

 Bu yolculukta unutamayacağınız bir anınız oldu mu? Yolculuk boyunca kendinizi nasıl motive ettiniz?

Yıllık iznimiz beş haftaydı, bu yüzden her şeyi planlı, disiplinli bir şekilde yapmamız gerekiyordu. Geçtiğimiz her ülkede zamanımız olsaydı iki üç hafta kalmayı çok isterdik. Beni en çok etkileyen ülke İtalya ve Hırvatistan oldu. Muhteşem denizi, kıyı şeritleri, kamp alanları, küçük yerleşim alanları ile tam bir cennet. İtalya’da harika bisiklet otobanları var. Bisikletle Türkiye’ye gideceklere tavsiyem Avusturya Nauders’den İtalya’ya giriş yapıp sırasıyla Merano, Bolzano, Trento, Treviso ve Triesta’yı takip etmeleri. Burada tarihi evleri, sular altında kalmış kiliseleri, bisiklet otobanları, tarihi köprüleri göreceksiniz. Mola verdiğimiz kafelerde bize nereye gidiyorsunuz bu bisikletlerle diye soranlara Türkiye’ye dediğimizde herkesin yüzünde bir gülümseme, hayretlik uyandıran davranışlar gördük. İmkansız gibi geliyordu onlara. İtalya’da yol boyunca neredeyse herkes Almanca konuşuyordu. O yüzden çok sıkıntı yaşamıyorsunuz.

 ‘BAŞARDIK’

Türkiye sınırına vardığınızda ne hissettiniz? Sonrasında yolculuğunuz bisikletle mi devam etti? Türkiye’deki insanların tepkisi nasıl oldu?  

Başardık diye düşündüm, çünkü Türkiye’ye gideceğimizi duyanlar bize ‘siz deli misiniz?’ diyordu. Herkes Avusturya’dan Türkiye’ye arasındaki mesafeyi hesapladı, biz sadece günde yüz kilometrede neler yaşayacağımızı. Herkes Avusturya ve Türkiye’yi konuştu, biz altı ülkeyi hatırlattık bizi takip edenlere. Başlangıcından sonuna kadar heyecanımız hiç bitmedi. Akşam kampta, çadırda bile bir an önce sabah olsa da yola çıksak diye düşündük. Birçok insanın imkansız olarak gördüğü bir olayı siz imkan haline getiriyorsunuz. Bisikletlerimiz elektrikli değil. On sekiz kilo ağırlığında tur bisikleti. Yükümüz otuz kilo ve her gün yokuş tırmanarak yüz kilometre gidiyorsunuz. Ne büyük bir azim, inanç ve heyecan. Aslında bu yolculuk insana insanlığa yolculuk oldu bizim için. Avusturya’da bir benzin istasyonunda akşam kamp için ekmek almak istedik, yok dediler. Sonra dışarı çıktık bisikletimizi gören kasiyer nereye gidiyorsunuz diye sordu. Türkiye’ye gidiyoruz deyince bekleyin dedi. Bize ekmek getirdi. Dört litre içme suyu, çikolata derken oturun dinlenin birde kahve yapayım size dedi. Tam hesabı ödeyeceğiz hepsi benden dedi. İtalya’da gene bir Türk marketinden alışveriş yaptık. Türkiye’ye gittiğimizi duyunca başka bir Türk kasada hesabımızı ödedi. Meyve, çikolata getirip çantamıza koydu. Sonra ellerini açıp gözlerini kapatıp bizim için dua okudu. Müthiş bir hissiyat ve maneviyat. Arnavutluk’da bir belediye görevlisi Türk olduğumuzu öğrenince öyle bir sevindi ki sarıldı bize, bisikletlerimizi inceledi, sürdü ve arkadaşlarına bakın Türkler geldi dedi. Buna benzer birçok güzel olaylar, anılar ile turumuzu bitirdik.

Türkiye’de İzmir’e vardığımızda bizi görenler tebrik ettiler. Bisikletle onca ülkeden geçip Türkiye’ye vardığımızı gören polislerin ‘hoş geldiniz’ demelerini yüreklerimizde hissettik. Önce kahvaltımızı ettik, sonrasında bisikletle birlikte yola çıktığımız Mehmet ağabey Denizli’ye, ben de otobüsle Tokat Niksar ilçesine gidip, oradan baba ocağına bisikletle geçtim. Bu yolculuğumu rahmetli anneme adamıştım. Bisikletimle köyüme geldiğimde annemi ziyaret edip orada bu turuma son verdim. Avusturya’dan Türkiye’ye toplamda 2.135 km bisiklet kullandım. Avusturya’ya iznimizin bitmesinden dolayı uçakla geri döndük.

Tekrar böylesi bir yolculuk yapmak ister misiniz?

Herhangi bir sıkıntı yaşamazsam, birkaç yıl sonra tekrar Türkiye’ye bisikletle gitmek istiyorum. Rota olarak Avusturya Bregenz’den Almanya Münich, Macaristan, Sırbistan ve Bulgaristan’dan geçip Kapıkule’ye gideceğim. Şimdiden çok heyecanlıyım.

Sonraki Haber