Aya gitmek, üretim devrimi yeni anayasa ve Türk Uzay Kuvvetleri
Batı'nın finans merkezleri 2030’larla birlikte Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş beş ekonomisi içinde olacağını öngörüyor. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir milli savunma gereksinimine de ihtiyacı olacağını gösteriyor.
Yeni dünya koşullarında, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri’nin yanı sıra, Türk Uzay Kuvvetleri’nin de oluşturulması gündeme gelecektir.
“İstikbal göklerdedir.”
Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Ay’a, uzaya bir Türk astronot yollanması projesi yurt içinde ve dışında yankılar uyandırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Havacılık Fuarı MAKS’ta iki yıl önce bir öneri alıyor, Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dimitriy Rogozin’den. 2023’te Ay’a bir Türk kozmonot yollanması için. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın açıklaması halk içinde özgüven ve sevinç yaratırken; muhalefet ve kimi çevreler işi alaya aldı, “Ne işimiz var” ve sözde ‘ekonomi’ gerekçeli söylemler oldu. Son olarak da Anti-Kemalist Sosyal Demokrat Kılıçdaroğlu, 21 Nisan'da bilimdışı çıkışını neoliberal CHP grup toplantısında dillendirdi. Karşı çıkanların, insanlığın ilkel çağlarında Ay tutulması karşısında gösterdiği tepkiler gibi, bir tek teneke çalmadıkları kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan devamla Türkiye’nin, Milli Uzay Programı ve Stratejik 10 Hedef’ini açıkladı: Ay Görevi, Yerli Uydu, Bölgesel Konumlanma, Uzay Limanı, Uzay Havası, Uzay Nesneleri, Uzay Sanayisi, Uzay Teknolojileri Geliştirme Bölgesi, Uzay Farkındalığı, Türk Astronot.(1) Bu programa ek bir öneri getirececeğiz: Türk Uzay Kuvvetleri Komutanlığı.
İNSANLIK UZAY ÇAĞINDA
İnsanlık altmış yılı aşkın süredir uzaya adımını attı. SSCB ile ABD arasındaki rekabet Sovyetlerin öncülüğünde 1958’lerde başladı. Zaman zaman biri diğerinin önüne geçti. Uzaya çıkan ilk insan Sovyetlerden Gagarin oldu. Sonra insanlı ve insansız uzay araçlarıyla Ay yolculukları başladı. Teknolojik zorunluluklar Avrupa Birliği'ni de sürece kattı. Uzay sahnesine çıkan son büyük güç ise Çin Halk Cumhuriyeti oldu. Şimdi Mars gezegenine insansız uzay araçları yollama aşamasına gelindi. İlginçtir NASA’nın şubat ayında Kızıl Gezegen'e yolladığı Perseverans/Sebat-Direngen uzay aracına isim yazdıran ve Türkiye’den kayıt yapan 2.5 milyon Türk sayıca dünya birincisi oldu. Uluslararası teknik buluş yarışmalarında Türk takımlarının birincilik ve üst dereceleri var. Bunlar, Türk insanının öncü, yenilikçi ve devrimci karakterinin kanıtlarından örneklerdir.
İnsanoğlu ve kızı eski çağlardan beri gözünü göklere, uzaya dikip, nereden gelip nereye gitiğimiz sorusuna yanıt aradı. Yıldızlar, galaksiler, samanyolu, kara delikler, güneş sistemimiz, gezegenler ve ay, sonsuz evrene ilginin odak noktaları oldu. Gözlemevleri ile başlayan, teleskoplarla devam eden evreni keşif tutkusu şimdi radyo teleskoplarla devam ediyor. Atmosferin görüntü kırılmalarından kurtulmak için teleskoplar uzaya taşındı. Evrende olası akıllı canlıların varlık kanıtı için, uzaydan 300.000 km/sn ışık hızıyla, bize belkide binlerce milyonlarca ışık yılında, gelecek yaşam sinyallerinin varlığı araştırılıyor. Güneş sistemini, gezegenleri keşfe yollanan iki Kaşif/Voyager’ler güneş sisteminin dışına çıktı, uzayın derinliklerinde 44 yıldır yollarına devam ediyor.
KOZMOTÜRK-ASTROTÜRK
Mustafa Kemal Atatürk, “İstikbal göklerdedir” diyerek geleceği öngören bilgelerdendi. Bir de Sabiha Gökçen’in naklettiği, Atatürk’ün 1936 Eskişehir gezisinde söylediği tartışmalı olan sözler var.(2) Günümüzde gökler, dünyayı sarmalayan 100 km.’lik atmosferi, uzay ise ötesini betimliyor. Türkiye, dost ülkelerin uzay teknoloji programı ile, bugün Ay’a bir kadın veya erkek kozmiktürk yollamayı öngörüyor. Bu Türk devriminin, Cumhuriyet'in 100. yılı için tarihi bir olay, bir sembol. Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve Türk Dil Kurumu (TDK) isim önerisi duyurusu için kozmolojiden “Kozmotürk”, astronomiden “Astrotürk” sözcük önerimi paylaşıyorum. Ulusal ve uluslararası iki kavram birleşmesi nedeniyle.
ÜRETİM DEVRİMİ VE YENİ ANAYASA
Türkiye 21. yüzyılda kendi gücüne dayanarak bağımsız ve egemen bir devlet olarak önündeki süreci bilimin öncülüğünde bir “Üretim Devrimi ve Anayasa”sı ile aşacaktır. Bu değişimin programını Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye’nin gündemine getirdi. Özetle; 1. Tasarruf (Birikim), 2. Yatırım, 3. İstihdam (İş), 4. Üretim.(3) Bu program ve tartışmaya açılan Üretim Devrimi Anayasası(4) Türkiye’nin 15/16 Temmuz 2016 sonrası; Kemalist Devrimi tamamlamak için İkinci Kurtuluş Savaşı'yla, Atlantik'ten kopuşun ve Avrasya sürecinde içinde yer alacağı yeni bir dünya düzenin kaçınılmaz olguları olarak değerlendirilebilir. Yeni Anayasa gereksinimi, toplumcu kamucu boyutlar, insanlığın yaşadığı koronavirüsle bilimsel mücadele, dünya çapındaki çevre sorunları ve uzay çağına uyumlu devrimci bir Türkiye olarak düşünülebilir.
EMPERYALİZM ÇAĞINDA UZAY
İnişe geçen hegemonyacı güç ABD emperyalizmine karşı dünyanın yeni uygarlığı Asya’dan yükseliyor. ABD ekonomik gücünün sembolü dolar saltanatı sarsılmaya başladı. ABD ideolojik cephede de kan kaybediyor. Amerikan rüyası “The End” yazarak “Son”un başlangıcını ilan ediyor. Kültür ve sanatları kapitalist toplumların çürüyen özelliklerini yansıtıyor. Onların uzayı, hayal dünyaları yeni ortaçağ masalları ile süslü. Geleceklerinin dünyasında şiddet, vahşet, yıkım, dejenere olmuş bir dizi sözde değerler yığını var. Çevirdikleri filimler ortada.
UZAY KUVVETLERİ VE EGEMENLİK
Emperyalist ABD, askeri varlığını, dünya hakimiyeti iddiasını NATO üzerinden de sürdüremeyeceği bir sürece girdi. Yükselen Asya karşısında ABD çıkış yolunu uzayda arıyor. Teknolojik varlığına dayanarak 20 Aralık 2019 Uzay Kuvvetleri Komutanlığı (USSF)’nı kurdu. 2,501 muhafız, 13,590 silahlı birlik ve 77 uzay gemisi. Doktirinlerini “Uzaya hükmeden dünyaya hükmeder” olarak belirlediler. Nakleden Birleşmiş Milletler Asya Pasifik Uzay Araştırmaları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uğur Güven(5) ABD’nin uzayının o kadar boş olmadığını belirtiyor. Önce Rusya Federasyonu Uzay Kuvvetleri (VKS) sonra Çin Halk Cumhuriyeti Uzay Kuvvetleri (PLASSF) artık ABD’nin karşısında konumlanıyor. Ve uzayda güç yarışının ibresi, Avrasya yönünde. ABD, uzayda Rusya ve Çin tarafından tehdit edildiğini ileri sürmeye başladı bile. Uzay yarışına Hindistan, Japonya, İran, İngiltere, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler de girmiş bulunuyor. Türkiye birikimli eğitimli insan gücü, gelişmiş el emeği ve yakaladığı teknolojik düzey ile bu yarışta yer alacak düzeydedir. Yurtdışına giden beyin göçü de tersine dönmeye başlamıştır. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), Havacılık sektöründe toplanan 6 bin genç mühendis ile yaratıcı bir biçimde Milli Muharip Uçak (MMU) üretimine girmiş bulunuyor.(6) Çeyrek yüzyıllık birikimi ile ASELSAN, ROKETSAN ve TÜRKSAT üretimiyle uluslararası çapta başarılara imza atacak düzeyde.(7)
TÜRK UZAY KUVVETLERİ
2030’larla birlikte Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş beş ekonomisi içinde olacağı projeksiyonları Batı'nın finans merkezlerince öngörülüyor. Bu Türkiye’nin güçlü bir milli savunma gereksinimini öngörmemizi düşündürüyor. Ve yeni dünya koşulları, kara, deniz, hava kuvvetleri yanısıra Türk Uzay Kuvvetlerinin oluşturulmasını gündeme getirecektir. Bu kuvvetin planlanlamasının yapılması ve öngörülen 10 maddelik Uzay Programı'na alınması kaçınılmazdır.
Türk devletinin yeni örgütlenme şemasında Türk Uzay Kuvvetlerinin yer alması bir Anayasal zorunluluktur. Bu mevcut Anayasa’da öngörülen değişikler çerçevesinde olabilir. Ya da toplumun gereksinimi olarak önümüzdeki yüzyıl için yapılacak yeni ve devrimci bir Anayasa’nın ulusal savunma kavramı olarak gündeme gelecektir. Egemenlik uzayda da kayıtsız şartsız Türk milletinindir.
DİPNOTLAR:
(1) www.millisavunma.com, 17.2.2021
(2) Sabiha Gökçen, Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, 1982
(3) Tasarruf, Yatırım, İstihdam ve Üretim Odaklı Ekonomi, Teori, Ocak 2021
(4) Doğu Perinçek, Üretim Devrimi Anayasası, Teori, Nisan 2021
(5) Ulusal Kanal, Çağdaş Cengiz, Sebil, Prof .Dr. U. Güven ve Fatih Avcı ile söyleşi 7 Mart 2021.
(6) www.savunmasanayi.org Murat Kotil, CNN TÜRK ‘Ne Oluyor’ söyleşisi, 26 Nisan 2021
(7) Ulusal Kanal, Şule Perinçek, Yeni Ufuklar, Murat Şişman’la söyleşi, 14 Şubat 2021