Aydınlık 100 yaşını özel yayınla kutladı

Aydınlık 100. yaşını Ulusal Kanal ekranlarından canlı yayınlanan özel yayınla kutladı. Tarihi Ses Tiyatrosu'nda yapılan etkinlikte Aydınlık hareketinin tecrübeli isimleri dünden bugüne Aydınlık'ın mücadelesini anlattı.

Aydınlık Gazetesi 100. yılını özel yayınla kutladı. Ses Tiyatrosu'nda düzenlenen etkinliğe Aydınlık tarihinin önemli isimleri konuk oldu. Programı Seda Anık ve Çağdaş Cengiz sundu.

Programın açılış konuşmasını Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker yaptı.

Mustafa İlker Yücel "Aydınlık, en kritik zamanlarda Türkiye'nin kaderinde belirleyici bir rol oynadı. Dolayısıyla mücadele varsa Aydınlık var. Aydınlık haberlerini mücadele içerisinde çıkardı. Aydınlık eşittir mücadele.

Aydınlık okuru edilgen değildir, Aydınlık okuru etkendir. Aydınlık almak bir gazete almak değil, tavır almaktır. Aydınlık okuru sadece okumaz, savaşır." ifadelerini kullandı.

'ZAFERLER MANŞETİ ATMA DÖNEMİNDEYİZ'

Aydınlık gazetesinin kışkırtan, piyasa gazetelerinin aksine kuvvetini gerçekten aldığını belirten Yücel, "Aydınlık ile birlikte arkada bıraktığımız 100 yılı başarılarla geçirdik, 80-90 yıldır mücadele ettiğimiz Gladyo'ya karşı 'Bir FETÖ operasyonu daha", 'Bir bölücü daha yakalandı' gibi manşetler atmaya başladık. Dolayısıyla zaferlerimizi manşet yaptığımız dönemdeyiz. Türkiye ABD'den gelen tehditlere göğüs gererken, şimdi zaferler manşeti atma dönemindeyiz. Ne mutlu Aydınlık'a, ne mutlu Aydınlıkçılara" dedi.

Aydınlık Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever ise şu ifadeleri kullandı:

"Büyük zorlukları aşarak Sayın Şefik Hüsnü Değmer ağabeyimizden emanet aldığımızdan bu görevi yarınlara taşıyoruz ve bunu yaparken başlıca hedefimiz Amerikan emperyalizmi, ABD derin devleti ve onun Gladyo merkezi. Tabi bu örgütlenmeyle, ABD emperyalizmiyle 60'lı yıllardan beri mücadele ediyoruz. Fakat bunun bir kontrgerilla/Gladyo yapılanması olduğuna ben şahsen ilk kez 12 Mart darbesinden sonra götürüldüğümüz Ziverbey Köşkü'nde Mehmet Eymür gibi MİT'çilerin bize "Burası bir kontrgerilla karargahıdır" şeklinde seslenmeleriyle bunu kafamızın bir köşesine yazdı. Bütün 12 Mart tutuklamalarında bütün dikkatimizi buna yoğunlaştırdık.

'AYDINLIK ON YILLARCA GLADYO'NUN SALDIRILARINA MARUZ KALDI'

Gerçekten de darbeden sonra 70'li yıllar Aydınlık için, ABD derin devleti ile çok esaslı mücadele dönemi olmuştur ve bütün unsurlarıyla önce 'Halkın Sesi' dergisi ve daha sonra günlük 'Aydınlık' gazetesinde isim isim halkımızın önüne koyduk. Bunları kendileri itiraf ediyor. Mehmet Eymür "Bana görev verilmediği halde, hayatım Aydınlıkçılarla mücadele içinde geçti" diyor. Kim vermedi sana görevi? Nereden alıyorsun bu talimatı? Belli ki CIA'dan alıyor. Gerçekten de o büyük mücadele bir efsane gibidir. Bir tarih yazılmıştır orada. Daha sonraki on yıllar Aydınlık için Gladyo saldırılarına maruz kalarak geçmiştir. Nitekim, 12 Eylül 1980 darbesi ve sonrası yasal meşru hakkımız olan yayın organımız defalarca kapatılmıştır. "

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanlığı'nın Atatürk arşivinin gizlice Japonya'ya satılmasına nasıl engel olduklarını anlattı:

Aydınlık’ın cin gibi buluşları, yaratıcılığı olmuştur. Bir hikaye anlatayım. 1988 yılında bir haber aldık, bir Albay, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ni Japon hükümdarının arşivine satmış. Biz bu adamda arşivin tam kopyası varmış, biz nasıl bunu ele geçireceğiz? Bir kurgu yaptık. Vedat Bingöl arkadaşımız vardı sarışın, maalesef sonrasında bir trafik kazasında kaybettik. Sarışın, Avrupalılara benziyor. Dedik ki, “Sen Hollanda Kraliyet Arşivi’nin temsilcisi ol” İyi Almanca biliyordu, yanında Fatma Yazıcı da onun söylediklerini Türkçeye çeviren yardımcısı oluyor. Siz gidin bu Albayı bulun ve Hollanda Kraliyet Arşivi adına bu arşivi satın almak istediğinizi Albaya anlatın ve satın alın.

'ÇANKAYA'DA MEVCUT DEĞİL, AYDINLIK ARŞİVİNDE MEVCUT'

Vedat Bingöller, Fatma Yazıcılar gittiler Albayı buldular. Vedat Bingöl İngilizce konuşuyor, Fatma Yazıcı da sözde çeviriyor. Ondan sonra Albayla pazarlık falan en sonunda anlaşıyorlar ve ertesi gün arşivi albay getirecek. Emekli Albay tabi, arşive girmiş zamanında kendine kopyalarını ayırmış adam satıyor. Albay arşivi getirdi, bizimkiler de ona bir çek verdi. Bizimkiler arşivi alıp çeki verdiler ve bankanın önüne de bir tuzak kurduk. Kameralar, muhabirler falan. Bu albay parayı almak için bankaya geldi flaşlar patladı. Daha sonra olay polislik oldu.

Böylece biz değerli arkadalar, zekâmızla, buluşlarımızla beş kuruş sarf etmeden bütün Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ne sahip olduk. Dolayısıyla arşivi kurtardık. Atatürk’ün Bütün Eserlerinde de o arşivin bir bölümü yer almıştır. Aydınlık arşivi bu kadar zengindir. Çankaya, Cumhurbaşkanlığı tamamı Aydınlık arşivinde mevcuttur. Çankaya’da mevcut değil, Aydınlık arşivinde mevcut.

Vatan Partisi MYK Üyesi Şule Perinçek de, Aydınlıkçılığın adının milyonlarca liradan daha değerli olduğunu belirterek "Aydınlıkçı olmak demek, bir kere parmağımızdaki yüzüklerden ayrılırdık. Bütün alyanslarımızı 1978 Aydınlık çıkarırken verdik. İş ayrımı yapmazdık. Cağaloğlu'na yeni bir gazetecilik anlayışı getirdik. MİT kapağını yaparken, fotoğrafları yok tabi insanların bir hafta birinin evinin önünde nöbet tuttu. Her sayfada bir emek vardır. Bir gün bir arkadaşımız geldi. Ben biraz disiplin meraklısıyım. Geç kalmıştı, neden geç kaldın diye sordum? 'Pantolonum kurumadı, bir pantolonum var' dedi. Ben de bunu yurt dışında anlattım. Bakın biz bu koşullarda Aydınlık'ı çıkartıyoruz. Tabi o konuşmadan sonra bağışlar tavan yaptı. Müthiş bir baskı gördük o arada. Aydınlık geleceği haber yapar diyoruz ya, bunun da tabi bir bedeli vardı. Özellikle 12 Eylül döneminde çok şiddetli baskılar gördük. Binlerce yıl kaç sorumlu yazı işleri müdürümüz cezalar aldılar. Herkes bunun bedelini bir şekilde ödedi." şeklinde konuştu.

'GLADYO'YU EZMEDE AYDINLIK TAYİN EDİCİ ROL ÜSTLENDİ'

Aydınlık Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Adnan Akfırat ise, "NATO üyesi olup da Gladyo’yu ezen tek ülke Türkiye. Bu başarıda tayin edici olan Aydınlık’ın yayınları. Aydınlık bir emekçi gazetesidir. 50 yıldır her koşulda yılmadan mücadele eden tek yayın organı. Emekçilere dayanarak, onları seferber ederek çıkan gazete." ifadelerini kullandı.

'AYDINLIK'IN ÖZEL HABERLERİNİN TAMAMI GLADYO İLE İLGİLİDİR'

Aydınlık Eski Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, yaptığı konuşmada "Aydınlık'ın özel haberlerinin neredeyse istisnasız tamamı Gladyo ile ilgilidir ve sonunda buradan muazzam bir zaferle çıktık. 2016'da bunlar köşeye sıkışınca bir macereya giriştiler ve tepelerine balyoz indi." sözlerine yer verdi.

Asıl mesleği doktor olan Bolluk, Aydınlık ile nasıl yollarının kesiştiğini şu sözlerle aktardı:

Ben Nuri Çolakoğlu'nun bahsettiği, profesyonel olmayan yani mesleği gazetecilik olmayanlardanım. Sayın Genel Başkanımız o zaman 2000'e Doğru'nun Genel Yayın Yönetmeni. Ben o sıralar 1985 yılında Antalya'da mecburi hizmet yapıyorum. Bana dedi ki, 'bitirince gel dergide çalış'. Ben de ona uyarak 1987 yılında İstanbul'a geldim ve gazeteciliğe başladım. Buraya gelirken Aydınlık'a uğradım. Genç arkadaşlar harıl harıl çalışıyorlar. Bir şikayetleri var tabi. 17.30'da sayfa vermek zorundalar. Bu şu demek, 17.00'den sonra olan hiçbir olayı gazeteye girememek demek. Bunu düzelteceğiz. Bu böyle kalmayacak. Ama bilinsin, bazen okuyucu gazetede önemli olayları göremezse nedeni işte budur. Bizim MİT Raporu meşhur burada çok konu oldu ama bir de benden dinleyin. Hürriyet muhabiri İrfan Taştemur bir gün geldi, pazartesi günü galiba. Elinde de bir tane dosya ile ben karşıladım. Bu ne dedim, 'bu MİT raporu'dedi. Okuma işi bana düştü. Okuyorum, okuyorum acayip bir şey. Sonra geldim rapor verdim. Gerçek olup olmadığını tartıştık ve ondan sonra bastık. Esas olay şu, orada tabi Necdet Üruğ çok temel bir hedef. Nasıl ki bugün Türk Ordusu hedefte ise, o zaman da Necdet Üruğ ABD'nin hedefindeki isim. Bu rezillik bir ortaya çıktı ve plan bozuldu. Yani onlar bu MİT Raporu'nu yayınlayacaklar ama öyle bir yayınlayacaklar ki kendi kontrollerinde, hedef almaları gereken isimleri hedef alacaklar. Dolayısıyla plan berhava oldu. Şimdi orada, İlker Yücel ile konuşuyoruz bana "Ağabey eskisi gibi bomba haberler neden yapmıyoruz?" diye sorunca dedim ki, dönem değişti. Şöyle bir zaman o, Aydınlık'ın yayın omurgasında Gladyo ile mücadele oturur. Aydınlık teferruatla uğraşmaz, önemli olanla uğraşır."

TURGUT ÖZAL BASMAMAMI SÖYLEDİ’

Aydınlık Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Sabuncu, Aydınlık'ın tarihteki yılmaz mücadelesini anlattığı konuşmasında "1978 senesinde Aydınlık çıkmadan önce çok büyük bir kampanya yürütüldü. DGB olarak da biz bu işin merkezindeydik. 1980 darbesi olduktan sonra gazete kapatıldı ve bir süre sonra gazete binasını tasfiye etmemiz gerekiyordu. Önemli olan şuydu, bize tedarikçi olan firmaları kapı kapı dolaşarak bütün borçlarımızı ödedik. Bizden başka bütün gazeteler borçlarını ödemeden gittiler.

Biz 2000’e Doğru’nun baskısında hiçbir sorun yaşamadık. Ama 2000’e Doğru’da vurmaya başlayınca işler değişmeye başladı. 14 Nisan 1999’da matbaaya gittim, matbaanın sahibi “basamıyoruz” dedi. Emir büyük yerden dedi ve parmağıyla da yukarıyı gösterdi. Başka matbaa ararken aklımıza 1978 Aydınlık’ı basan matbaanın sahibi Nafiz Ilıcak geldi geldi. Her dönem bir kahraman çıkartıyor, benim gözümden Nafiz Ilıcak bir kahramandır. Çünkü kimsenin yapmadığı işi yaptı. Yanına gittik “basar mısın” dedik. “Ben olayları biliyorum ne zaman geleceksiniz diye bekliyordum. Tamam ben basacağım” dedi. Yirmi bir gün sonra Aydınlık’ı bastık biz. Aradan bir hafta geçti gittim matbaaya girdim bir telefon geldi Nafiz beye. Telefonda aynen şöyle diyordu, “Sayın bakanım kusura bakmayın ben ticaret yapıyorum. Ben basarım. Eğer hukuken bir problem varsa toplatın”. Telefonu kapattı ve “Bu kim biliyor musun? Turgut Özal bana basmamamı söyledi” dedi. Gerçekten de basmaya devam etti. İki hafta sonra polis matbaanın önüne karakol kurdu. Toplatma kararlarını oradan aldılar biz de ona karşı önlemler geliştirmeye devam ettik.

35. sayıyı çıkartırken bir arkadaş geldi ve dışarıda polisler olduğunu, toplatma kararı olduğunu söyledi. Polislere ne olduğunu sordum. Toplatma kararı olduğunu söyledi. Toplatma karına bakayım dedim. El yazısıyla yazılmış. İtiraz ettim el yazısı ile yazılmış dedim. Polis evet savıcı evinde pijaması ile yazdı dedi.

Görev Vakfı Başkanı Erkan Önsel yaptığı konuşmada, "Ergenekon iddianamesinde savcı, beni "Aydınlık'ın istihbarat müdürü" diye yazmış. Başkanla da konuştuk "benim böyle bir görevim yok" dedim. Aydınlık parti demek, parti Aydınlıkçı demek. Burada bir ismi daha anmamız lazım, 1982'de Metris Cezaevinde beraber yattığımız Fikret Ulusoydan. Bunu şunun için söylüyorum, bugün kolayca yazılıyor, ağzına gelen her şeyi söylüyorsun. Fakat Fikret Ulusoydan 500-600 sene cezalar almış bir insan. Bu arkadaşlarımız bugün yarattığımız bu devrimci mevzilerde kanlarıyla, canlarıyla, alın terleriyle yarattılar buraları. Ulusoydan ölürken, 'Aydınlık' diye diye öldü. Bir tarih yazacağız. Anıları esaslı bir kitaplar dizisi yağacağız. Bugün özellikler fırtınalı denizlerdeyiz. İşin şakası yok. Yani Türkiye gemisi sütlimanda gitmiyor. Şimşekler çakıyor, deniz kabarmış. Bugün Aydınlık bize 100 yıl öncesinden daha lazım. Birinci Kurtuluş Savaşı'nın ateşinde doğdu Aydınlık. Bugün şimdi ikinci Kurtuluş Savaşı dediğimiz noktada çarpışıyoruz. Bu hareketi yaratan devrimci hareket iktidar olmanın eşiğine dayandı. İktidarın kapılarında bulunuyoruz ve bu hareket oraya yükselecek. 100. yılımızı kutluyoruz. Bu hareketi devralan kuşaklara bakın, pırıl pırıl hepsi. Bir tane Ferdi (Ferdi Tanhan) diye bir arkadaş çıkardık, Diyarbakır yolunu tutmuş bugün. Şimdi şu görevlerle karşı karşıyayız. Aydınlık ve Ulusal Kanal için biz Görev Vakfı'nı kurduk. En son Teoman Alili, "Varlığım Türk varlığına armağan olsun" diye diye binlerce defa Ulusal Kanal'da tekrarlayarak bu dünyadan göktü gitti. 100. yıl mevzisinde Ulusal Kanal ve Aydınlık hareketimizin zaten kurum olarak Görev Vakfı bünyesindedir. Şimdi Aydınlık açısından, şu e-Abone kampanyasını bitireceğiz.

Aydınlık Gazetesi Genel Müdürü Osman Erbil: 100. yılımızı coşku ve büyük bir sevinçle kutluyoruz. Aslında Türkiye'nin aydınlığının 100. yılı. Bu tecrübeler aslında Türkiye'nin bağımsızlığı ve üretim ekonomisini kurmak için ona armağan edilmiş, o mücadele için biriken tecrübeler. O yüzden önümüzdeki sürece baktığımızda da, Aydınlık için verilen mücadelelerin hizmet ettiği yer Türkiye'nin geleceğini kurmak. Vatan Savaşı'nın zaferle sonuçlandığı ve emekçilerin hakkını aldığı bir Türkiye olacak. İşte bu Türkiye'nin inşasında Aydınlıkçılar çok büyük görevler üstlenecekler. Türkiye'yi yönetmek ve kalkındırmak için, Türkiye'nin bu birikime, burada 50 yıla aşkındır Aydınlık'ı yönetenler ve biriktirmiş oldukları tecrübelere ihtiyaç var. Hangi gazetede bu tecrübe, bu birikim var? Aydınlık dışında tek bir gazete örnek gösteremeyiz. O yüzden bakınız Aydınlık'ı kapatanlar, yöneticilerini hapse atanlar, 12 Martçılar, 12 Eylül'cüler, Gladyo şefleri, Fethullahçılar hepsinin tahtı gitti. Ama ne oldu, Aydınlık kaldı. Yalnız haber yaparak değil, Türkiye'nin yönetim kademelerinde olacak Aydınlıkçılar. Hangi gazetede bu kadar mücadele birikti? Bunun için Türkiye'nin yarınlarının bizim söylediğimiz doğrultuda kurulabilmesi için bize Aydınlık lazım. Türkiye'nin öncülerinin görevi, Aydınlık okutmak ve abone yapmak. E-Abone kampanyasını başlattı Mayıs ayı başında ve önüne hiçbir gazetenin sahip olmadığı 10 bin abone hedefini koydu. Giderek satışını arttıracak ve tirajı yükselecek. Türkiye'nin bu söylediğimiz hedeflere ulaşabilmesi için buna ihtiyacımız var. Aydınlık aynı zamanda Mehmetçiğin gazetesi. Mehmetçik bizi takip ediyor. Onlar mücadele verirken, bizim de mücadelemize sarılmamız lazım.

100. yıl özel yayınına kutlama mesajı gönderen bir diğer isim de Aydınlık Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin karanlık oldu. Karanlık. "Ergenekon tertipleri sırasında yaptığım bu görev benim çocuklarıma bırakacağım en büyük mirastır" dedi.

DİYARBAKIR ANNELERİNDEN AYDINLIK'IN 100. YILI MESAJI

Diyarbakır annesi Ayşegül Biçer: 2 yıldır burada mücadele ediyoruz. Bu 2 yıllık süreçte ilk günden beri yanımızda olan Aydınlık Gazetesi’ne çok teşekkür ettiğimizi söylemek istiyoruz. Annelerin çığlığına feryadına ortak oldu ve seslerini duyurmak için her zaman yanındaydı. Aydınlık Gazetesi’nin 100. Yılını kutluyorum. İyi ki varsın Aydınlık Gazetesi.

Diyarbakır annesi Ayten Elhaman: 2 yılı aşkındır HDP binasının önündeyiz. 4 yıldır oğluma hasret kaldım. Aydınlık Gazetesi’ne teşekkür ediyoruz. İlk günden beri yanımızda. Her gün bir sayfasını bize ayırıyorlar. Allah razı olsun, hep bizim yanımızdalar. Biz burada mücadelemize devam edeceğiz. Çocuklarımızı almadan gitmeyeceğiz. Buradan oğluma çağrı yapıyorum. İnşallah oğlum beni duyuyorsan gel. Devletimize teslim ol. Seni bekliyorum.

Diyarbakır annesi Hatice Levent: Kütahya’dan geldim. Kızım Hatice için buradayım. Aydınlık Gazetesi’ne çok teşekkür ederim. Biz yaklaşık 2 senedir buradayız. Hep bizim yanımızda. Allah razı olsun. Her zaman bize destekveriyor. Allah bin kere razı olsun. Fadime'mi almadan da gitmeyeceğim. Ölürsem de bu kapıda Fadime'mi alacağım. Biz çocuklarımızı istiyoruz. Bizim çocuklarımızı bırak. Fadime'm seni çok özledim. Dön gel yavrum geri.

Diyarbakır annesi Selvi Çağmar: Aydınlık Gazetesi’nin 100. Yılını kutluyorum. Bizim yanımızdadır. Allah razı olsun.

‘YOLUMUZ AYDINLIK OLSUN’

Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı Barış Demiralay da Aydınlık’ın 100. yılı için şu mesajı paylaştı: Vatan Partisi’nin altın çağında, atılım günlerinde Aydınlık da atağa kalkmıştır. Bu Türkiye’nin zorluklardan çıkışını önderlik etme atılımıdır. Aydınlık gazetemizin 100. yılını büyük atılımlarla ve başarılarla kutluyoruz. Aydınlık 100 yıldır, sadece bir gazete değildir. Aydınlık yol gösterendir. Türk Gençliği Aydınlık’ın ateşiyle Silivri duvarlarını yıkmıştır, üniversitelerden PKK’yı temizlemiştir. Aydınlık, gerçeğin ateşiyle gençliği yetiştirendir. Türk gençliğinin son yarım asırdaki bütün başarılarının sırrı Aydınlık’ın sayfalarının arasındadır. Sevincimiz, müjdelerimiz, zaferlerimiz Aydınlık’tır!

1921 yılında İstiklâl Savaşı’nın ateşi içinde doğan Aydınlık, İkinci İstiklal savaşının içinde yaşamakta ve savaşa önderlik etmektedir. Aydınlık’ın 100. yılında yeni fırtınalara yelken açıyor. Aydınlık tufanlarda yol alıyor. Hepimiz o Aydınlık geminin mürettabatıyız. Mayamızda Aydınlık, ufkumuzda iktidar var! Yolumuz aydınlık olsun. Gözümüz aydınlık olsun. Feda olsun.

'PKK'LILARA BİLE GAZETE SATIYORDUM'

Türkiye’nin Aydınlık gazetesi satışıyla “Aydınlıkçı amca” olarak tanıdığı Vatan Partisi Datça İlçe Başkanı Hasan Ortatepe de 100. yıl yayınında konuştu. Aydınlık satışına nasıl başladığını anlatan Ortatepe, gazete satışı sırasında başından geçen ilginç olayları izleyicilerle paylaştı. Hasan Ortatepe konuşmasında şu ifadeleri kullandı: Beni Aydınlıkçılarla tanıştıran Ali Haydar Koçintar’dır. Kendisi şuan hayatta değil. O da darphane işçisi idi. Beni parti ile buluşturdu. Beyoğlu ilçe yöneticili yatım. O sırlar ilçe örgütümüz Okmeydanı, Şark Kahvesi’ndeydi. Biz o dönem çok iyi bir çalışma yürüttük. Okmeydanı’nda esnafa 2000’e Doğru Dergisini satıyorduk. Daha sonra Cihangir’de satmaya devam ettim. Burada Hadi Uluengin ile kavga ettim. Ben Ergenekon kumpaslarıyla ilgili Firuzağa Camii’nin orada meseleyi anlatırken müdahale etti. “Ben sana Ergenekon propagandası yaptırmam” dedi. Ben ilk önce tanımıyordum. Daha sonra dönek olduğunu öğrendim. Bu sefer yine bana müsaade etmeyince “Hadi oradan dönek” dedim. Çok kızdı. O sırada bir masada oturan birisi “Adam gazete satıyor senin gibi vatanı satmıyor” demişti.

Tabii benim Taksim Metrodaki gazete satıcılığım yaklaşık beş buçuk yılı geçti. Ben orada metrodan çıkan insanlara güler yüzle “Güne Aydınlık’la başlayın, gününüz Aydınlık olsun” diye hitap ediyordum. Çok iyi diyaloglarım oldu. Ben sırrı Süreyya Önder’e bile gazete sattım. Yani PKK’lılara bile gazete satıyordum. Günde 200 gazete geliyordu bana, 200’ünü de satıyordum. Hatta Gezi Olayları zamanında bayilerdeki gazeteleri bile alıp satıyordum. Beyoğlu’ndaki hiçbir bayiden iade almıyorduk. Sözlerime son verirken 100. Yılımızı kutluyor, herkesi Aydınlık e-abone olmaya çağırıyorum.

'KENDİNİZ İÇİN E-AYDINLIK'A ABONE OLUN'

Geçtiğimiz ay koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden büyük Aydınlıkçı Teoman Alili’nin eşi Yağmur Alili de 100. yıl kutlaması için konuşma yaptı. Teoman Alili’den Aydınlıkçılığı öğrendiğini söyleyen Yağmur, herkesi Aydınlık için değil kendisi için e-Aydınlık abonesi olmaya çağırdı. Yağmur Alili şu ifadeleri kullandı: “Teoman bugün aramızda. Aydınlık’ın 100. yaşını kutlamak için tamda buradadır. Ben Aydınlıkçılığı Teoman Alili’den öğrendim. Evlendiğimiz zamanlarda biraz siyaset cahiliydim. Sadece Atatürkçüydüm. Aydınlıkçılar gibi bu kadar derinini bilmiyordum. Sonra yavaş yavaş Teoman’dan öğrendim. En büyük aldığım ders iyi niyetinizin kullanıldığı oldu. Eğer iyi niyetinizin kullanılmasını istemiyorsanız Aydınlık’ın size verdiği bilgileri okuyup öğrenmek mecburiyetindesiniz. Bunun için e-Aydınlık’a destek olun. Ama kendiniz için olun başkası için değil. Gerçeği Aydınlık’ta bulursunuz. Teomancığım kutluyorum Aydınlık’ın 100. yaşını.”

İŞTE AYDINLIK'A GELEN KUTLAMA MESAJLARI

TBMM BAŞKANI ŞENTOP'TAN, AYDINLIK'A 100. YIL KUTLAMASI

TBB BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU, AYDINLIK'IN 100. YILINI KUTLADI

SENDİKA BAŞKANLARINDAN AYDINLIK'A 100. YIL KUTLAMASI

CKD,TGB,TSB'DEN AYDINLIK'A 100. YIL KUTLAMASI

ÇİN VE İRAN BÜYÜKELÇİLİKLERİNDEN AYDINLIK'A 100. KUTLAMASI

AYDINLIK 100. YILINI ÖZEL YAYINLA KUTLADI

Sonraki Haber