Aydınlık saflarında yetişen Filistinli

Aydınlıkçılar, Filistin'in bağımsızlık savaşında buradaki devrimcilerle omuz omuza mücadele verdi. Sekiz Aydınlıkçı, Filistin topraklarında şehit oldu. Türkiye'de de dayanışma sürdü. Filistinli Suphi de öğrenciliği için geldiği Türkiye'de Aydınlıkçılarla buluştu.

Türk devrimciler, geçmişte de Filistin’in bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine destek verdi. Bu ortak mücadele her iki ülkenin devrimcilerini birleştirdi, kader birliği yaptırdı.

Bora Gözen’ler bağımsızlık mücadelesi için gittikleri Filistin kamplarında İsrail tarafından şehit edildi. Bizim hikayemiz ise Filistinli Devrimcinin, Türkiye’deki mücadelesi ve emeğidir.

Yıl 1975... Filistinli Suphi Zağlan ile İzmir’de tanıştık. Filistinli Suphi ile tanışmam, örgütlü mücadeleye katılmamın başlangıcıdır. Suphi Zağlan beni Devrimci Gençlik Birliği ve Aydınlık Hareketi ile tanıştırdı.

AYHAN IŞIK SORUSU TANIŞTIRDI

İzmir Karşıyaka'da bir sinemada 1975'in Mayıs ayında Ayhan Işık’ın filminin galası yapılıyor. Gala sonrası Ayhan Işık konuşma yapıyor ve soruları olanlara, söz almak isteyenlere mikrofon uzatılıyor. Ben Ayhan Işık’ a 'Neden hep salon filmleri yaptığını' ve 'Yılmaz Güney gibi toplumsal film yapmadığını' soruyorum. Tabii tartışmalar epeyce uzuyor. Sonunda gala bitiyor ve bizler dışarı çıkıyoruz.

Sinema kapısından tam çıktığımda bir elin omzuma dokunduğunu hissediyorum. Arap aksanlı bir Türkçe ile Suphi 'seninle tanışmak istiyorum' diyor. O zamanlar sağ-sol çatışmaları yoğun yaşanıyordu. Filistinli Suphi uzun bıyıklı ve uzun saçlıydı. Tanışma isteğini kabul ediyorum. Karşıyaka tren garının yakınında bir kahveye gidiyoruz. Sinema üzerinden başlayan konuşma, Türkiye ve Filistin üzerine yoğunlaşıyor. Yanındaki arkadaşlarının İranlı ve Kürt olduğunu söylüyor. Türk devrimcileri ile ortak mücadelelerinin ABD emperyalizmi olduğunu belirtiyor, “Neden birlikte olmayalım” diyor.

'ÖRGÜTSÜZ BAŞARI ŞANSI YOK'

Akşamın ilerleyen saatinde kahveden ayrılıyoruz. Suphi, Karşıyaka’daki evine davet ediyor. “Ben başka zaman gelirim” diyorum, bir daha buluşmak üzere anlaşarak ayrılıyoruz. Filistinli Suphi Zağlan ile birkaç gün sonra Karşıyaka sahilinde buluşuyoruz. Sohbet ediyoruz. Suphi, beni başka arkadaşlarıyla tanıştırmak istediğini söylüyor. Gemiyle Konak tarafına geçiyoruz. Kemeraltı tarafında bir iş hanına gidiyoruz. İş hanında Devrimci Gençlik Birliği diye bir derneğe gidiyoruz. Arkadaşlarla tanışıyoruz ve sohbet ediyoruz. Suphi derneğin amacını anlatıyor. Derneğin Aydınlıkçıların bir derneği olduğunu belirtiyor. Bana dernek üyeliği öneriyor, kabul ediyorum. Suphi sıcakkanlı, samimi anlatışıyla her insanı etkiliyor. Anlatımlarında özellikle, örgütsüz mücadelenin başarı şansının olmadığının altını çiziyor.

Bir süre sonra buluşmalarımız devam ediyor. Dernekte aktif görevler almamı öneriyor. Suphi ve diğer devrimci arkadaşları biraz daha yakından tanıyınca, kabul ediyorum.

Suphi Zağlan, tartışmalarda Aydınlık hareketinin kararlı, bilinçli mücadelesinin önemine hep dikkat çekerek şöyle diyordu: “Bizim Filistin mücadelesi önemli... Bunun farkındayız. Ama örgütlülük ve bilinç anlamında sizin örgütlülüğünüz gibi değil.”

Suphi arkadaş, her mücadeleye katılır ve çalışmalarını sürdürürdü. Ayrıca güzel yemek yapar, her türlü işe koşturur, erinmezdi. Suphi’nin o yıllarda Ödemiş-İzmir Bağımsızlık Yürüyüşü'ne de destek verdiğini ve çalışmalara katıldığını biliyorum. Suphi Zağlan okulu bitirdikten sonra Filistin topraklarında mücadelesine devam etti. Biz de Filistin'in bağımsızlık mücadelesinde hep yanında olduk.

AYDINLIKÇILIĞI FİLİSTİN’E TAŞIMAK İSTİYORDU

Vatan Partisi MYK üyesi Bayram Yurtçiçek: 1974 yılında af kanunuyla dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra haftalık Aydınlık Dergisi'ni çıkarmaya başladık. O zaman hatırladığım kadarıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Adana dışında Diyarbakır, Gaziantep ve Trabzon'da Aydınlık büroları açılmıştı. İyi hatırlıyorum tanıtım afişlerini bütün Diyarbakır cadde ve sokaklarına asmış, bu nedenle de gözaltına alınmıştık. Afişte “Emperyalizmin ve faşizmin karanlığına karşı Aydınlık” diye yazıyordu.

1974 yılının sonlarına doğru Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi, Aydınlık Dergisi'ni kapattı. Büro sorumluları hakkında tutuklama kararı aldı. Bunun üzerine ben ve rahmetli Adil Uslan kaçtık. Önce Gaziantep’e oradan da İzmir’e geçtik. İzmir’de o günlerde sorumlu Ferit İlsever’di. Ferit bizi daha sonra Konak Belediye Başkanı da olan Muzaffer Tunçağ’a teslim etti. O da bizi Karşıyaka’daki Filistinli arkadaşın evine götürdü.

Suphi arkadaşla bu vesileyle tanışmış olduk. Bir aya yakın evinde kaldık. Filistinli olmasına karşılık, Aydınlıkçı olmuş ve örgütlenmişti. DGB üyesiydi, TİİKP davasındaki savunmayı Arapça’ya çevirmeye çalışıyordu. Satır, satır yutar gibi okuyordu. Partiye hayrandı, okulu bitirip, Filistin’e dönüp, Aydınlık fikirleri temelinde bir örgütlenme çalışması yapacağını belirtiyordu. Filistin Kurtuluş Mücadelesinin en büyük zaafının doğru bir program ve devrimci ideoloji eksikliği olduğunu savunuyordu. Çok heyecanlı, arkadaş canlısıydı. Türkçeyi Arap şivesiyle çok tatlı konuşuyordu.

Suphi arkadaşla zaman zaman satranç oynardık. Satrancı yeni öğrenmişti, biraz acemiydi. Her mat oluşundan sonra “Seni yarın yeneceğim ve mat edeceğim” derdi. Biz daha sonra bölgeye döndük ve Bitlis’te yakalandık. Bir daha Filistinli Suphi’yi görmedim.

ORTAK DAVAMIZ

Vatan Partisi İzmir İl yöneticisi Abdullah Karşılayan: Suphi arkadaşı 1975 yılında tanıdım. O dönem DGB yöneticisiydim. Aynı evi ve okulu paylaştıkları Mahmut'la ayrılmaz ikili gibiydiler, Filistinli olması onun üzerinde daha fazla baskı oluştururdu ama buna rağmen yaptığımız bütün eylemlere ve toplantılara katılırdı. Kaçak durumuna düştüğüm 1976 yılında Karşıyaka'daki evlerinde beni misafir ettiler. Yürekli cesur bir arkadaştı. ABD emperyalizmine karşı mücadelenin ortak davamız olduğunu sadece söylemekle kalmaz mücadelenin içinde yer alırdı. Urla hapishanesinden çıktığım 1978 yılında okulunun bittiğini ve Filistin'e döndüğünü öğrendim.

2002 veya 2003 yılında Mahmut'la karşılaştım. 1980 sonrasında İspanya'ya gitmiş, uzun yıllar orada kalmış, turizmcilik yapmak için Bodrum'da otel işletmeciliğine başlamıştı. O yaz Mahmut'un işlettiği otele gitmiştim. Akşam sohbetinde ilk sorduğum soru Suphi idi. Suphi'nin Filistin'de öldürüldüğünü Mahmut'tan öğrendim. İçimi acı kapladı. Bugün, bu cesur arkadaşımızı anma, anılarımızdan çıkarıp yazma günüymüş. Işıklar içinde yatsın.

‘DÖNDÜĞÜNDE MÜCADELENİN BAŞINI ÇEKİYORDU’

Eski İzmir DGB Başkanı Cengiz Özdemir: Mühendislik Fakültesi Makina Bölümü öğrenciliği sırasında devrimci gençlik hareketi içindeydi. Bornova’da birkaç arkadaşı ile birlikte kaldığı evde Filistin’in geleceği için planlar yapardı. Vatan sevgisi yanında, mütevazı bir öğrencilik yaşamı, şakacı, paylaşmayı ilke edinen, geleceğe umutla bakan güçlü bir özgüveni vardı. Demokratik üniversite mücadelesinde bizimle birlikte mücadeleye atılır, bizlerden ayrılmazdı. Devrimci arkadaşlarına büyük saygı ve sevgisi vardı. Makine mühendisi olduktan sonra Filistin’e döndü. Okul arkadaşı Fadıl anlatmıştı. Okulu bitirdikten sonra görüşememiştik, 25-30 yıl önce bir gün televizyon izlerken, Suphi’yi Filistin bayrağı elinde, büyük bir yürüyüş kolunun en önünde görmüştüm. Mücadelenin başını çekiyordu. Onunla aynı evde kalıyorduk, sabah kahvaltısını zeytinyağının içine Filistin’den getirdiği kekik vb. baharatları koyar ekmeğini banarak yapardı. Bize de ikram eder, bizlerle paylaşırdı. Arap öğrencilerin aklı fikri Filistin’in geleceği idi. Kaygıları vardı ama umutları daha yüksekti. Filistin halkının neferi Suphi’ye selam olsun.

‘FİLİSTİN İÇİN BÜYÜK UMUTLAR BESLEDİ’

Okul ve ev arkadaşı Fadıl Tulay: “Filistin mücadelesinin başarısı için kararlı duruş sergileyen, her zaman mücadelenin başarısından umutlu olan bir arkadaşımdı. Ev arkadaşlığında da son derece uyumlu insandı. Her türlü fikirlerde açık ve dürüst hareket ederdi. Kararlı duruşu vardı. İki halkın dayanışmasına önem verirdi. Zamansız öldüğünü duyduk ve üzüldük. Onun bıraktığı devrimci dayanışma sürdüğünü inanıyorum.”

Sonraki Haber