Aydınlık, TCG Bayraktar gemisinde: Hızır gibi yetiştiler

Türkiye'nin en büyük çıkarma gemisi TCG Bayraktar, hızla hastane gemisine dönüştürüldü. Gönüllü sağlıkçılar gemiye bindi, yardıma koştu. Bir haftadır askerle birlikte yaraları saran doktor ve hemşireler, olağanüstü çabayı anlattı

Bilim insanlarının “bin yılın felaketi” olarak nitelediği Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin ardından 10 ilimizde büyük yıkım meydana geldi. Ordumuz, devletimiz ve koca yürekli milletimiz el birliği ile canlarımızı kurtarmaya, yaralarımızı sarmaya çalışırken; Türkiye tarihine de çok sayıda kahramanlık hikayesi yazıyorlar.

Burada, bölgede kahramanlara tek tek ulaşıyor ve neler yaptıklarını sizlere aktarıyoruz. Dün de, deprem bölgesine Hızır gibi yetişen TCG Bayraktar gemisine girdik, burada gönüllü olarak çalışan sağlık personelimizi dinledik. Özveri, dayanışma, fedakarlık ve çok daha fazlasına tanık olduk...

'VEDALAŞAMADAN YOLA ÇIKTIK'

Doktor Naki Bulut, Muğla'da Menteşe Devlet Hastanesi'nde genel cerrahi uzmanı olarak görev yapıyor. Depremin hemen ardından bölgeye gelmek istediğini bildirmiş. Bakanlıktan talep gelince de ailesiyle dahi vedalaşmadan yola çıkmış. Doktor Bulut'a nasıl yola çıktıklarını, ne gibi hazırlıklar yaptıklarını, sahadaki izlenimlerini ve şu an verdikleri hizmetleri sorduk...

  • Ne zaman yola çıktınız ve bölgeye gelerek hizmet vermeye başladınız?

Depremin olduğu ilk gün, pazartesi günü gönüllü olduğumuzu yöneticilerimize bildirdik. Hazır olduğumuzu söyledik. Sonra Bakan'ın Muğla İl Sağlık Müdürlüğüne verdiği görev ve beklentileri üzerine hepimiz bir saat içerisinde hazırlanıp ailemizle vedalaşmadan yola çıktık. Muğla'dan yedi hekim geldik. Bir genel cerrahi uzmanı, bir kalp damar cerrahı, bir anestezi uzmanı, bir ortopedist, üç kişi de acil tıp uzmanı. Sonradan katılınlar da oldu. Artık çocuk doktorumuz da var. Bir ortopedi uzmanı daha geldi. Tıp öğrencileri var. Uzmanlık öğrencileri var. 15 civarı hekim buradayız. Buradaki tüm sağlık personeli gönüllü geldi. Hiçbiri görevlendirme değil.

Yola çıktığımızda yanımıza birtakım gerekli tıbbi sarf malzemeleri almıştık. Yol boyunca malzemelerin tasnifini yaptık, eksiklikleri belirledik, nasıl bir sağlık hizmeti sağlayacağımızı planladık. Aslında gideceğimiz yer İskenderun Limanı'ydı fakat yangın olduğu için yanaşamadık. Çarşamba günü sabah 06:00'da buraya demirledik. Gemideki iş makineleri ve yardım malzemelerinin tahliyesinin ardından çok kısa süre içerisinde bu gördüğünüz düzeneği oluşturduk.

YÜZLERCE HASTA BAKIYORLAR

  • Burada depremzedelere ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Şu an burayı bir acil servis olarak kullanıyoruz. Gözlem için 90 hastayı geçici olarak tutabiliyoruz. Yatması gereken hastalar için üçüncü katta bir geniş revirimiz var. On yataklı ve monitörize edebileceğimiz yatağımız var. Şu an altı yatak dolu. Bir yatağımızı ani yoğun bakım koşullarına dönüştürebiliyoruz. Ventilatörümüz var. Bir de ameliyathanemiz var. Röntgen çekebiliyoruz. Kan tahlilleri yapmak için laboratuvarımızı kurduk.

Dün öğlen 12:00'den sabah 08:00'e kadar baktığımız hasta sayısı 270. Sekiz tane küçük cerrahi müdahale yaptık. 270 hastadan sadece iki hastayı sevk ettik. Tamamının ihtiyaçlarına yanıt verdik. Bugün daha fazla hasta baktığımızı zannediyorum. Saat 15:00 gibi protokol sayısı 600'ü geçmişti.

'YENİ NESİL ÇOK UMUT VERİCİ'

Biz buraya ilk geldiğimizde hasta bakamadık. Başta bomboş bekledik. Çiğdem (Hemşire Çiğdem Yarış) bana akıl verdi. Aynı şeyi kızım da söyledi. Baba sosyal medyayı kullanmanız lazım dedi. Biz hemen organize olduk, Çiğdem bir video çekti, sosyal medya hesaplarımızda burada hizmet vermeye başladığımızı söyledik ve birdenbire bomba gibi patladı. En son Çiğdem'in videosu 10 milyondan fazla paylaşıldı. Amerika'dan, İngiltere'den, Almanya'dan insanlar bize ulaştılar. 'Neye ihtiyacınız var? Ne gönderelim? Ne yapalım, ne edelim?' Destek sunmak istediklerini bildirenler oldu. Müthiş yardımlar yağdı. Dün biz talepte bulunmadan dört kamyon tıbbi malzeme geldi. Yeni nesil çok umut verici.

'KONFOR BEKLENTİMİZ YOK'

  • Ne kadar süre burada görev yapacaksınız?

Biz ihtiyaç olduğu sürece, hasta geldiği sürece ya da buradaki sağlık sistemi normale dönünceye kadar kalmak arzusundayız. Kalmaya hazırız. Hiçbirimizin konfor beklentisi yok. Yani ben altıncı günde bir kez duş alabildim. Tıraş olamıyorum. Ama hiç umurumda değil. Bizim amacımız insanlara merhem olabilmek. Bizi bu mutlu eder.

'PSİKOLOJİK DESTEK LAZIM'

  • Buradaki gözlemleriniz neler? Bundan sonraki süreçte ne yapmaya ihtiyaç var?

Şunu söyleyeyim: Afet artık bir bilim. İlk defa mesleki olarak bu kadar büyük bir afeti yakından izleme şansım oldu. Şu an hissettiğim şu: Yakınlarını kaybeden kişiler bile kendilerini şanslı kabul ediyorlar. Yani ben hayattayım diyorlar. Eşini, çocuğunu kaybetmiş ama çok güçlü duruyor. Yaşadığına şükrediyor. Fakat 3-5 gün sonra yakınlarının kaybını çok ağır hissedecekler. Bazıları kendisini suçlayacak. Bu psikolojik travmayı orta vadede yaşarlar ve intiharlar yükselir. Kişiler kendilerini suçlamaya başlarlar: 'Evladımı neden kurtaramadım? Neden bir kurtarıcı bulamadım? Yeterince çaba göstermedim.' gibi ve gerçekten toplumsal bir ruhsal sorun yaşamamız söz konusu olabilir. Buraya yönelik hazırlık yapılması lazım.

'SOĞUK HAVA SALGINA KARŞI AVANTAJ OLABİLİR'

  • Sizce bölgede bir salgın hastalık riski var mı?

Potansiyel olarak var. Enkazların uzun süre kalması, salgın hastalıkların artmasına yol açabilir. Özellikle kemirgenler, fare türü hayvanlar bulaşıcı hastalıkları yayabilirler. Kanalizasyon sistemi, içme suyunun sağlıklı olmaması, yine salgın hastalıklara yol açabilir. Bunun için gerekli önlemlerin alınması lazım. Fakat havanın soğuk olması bu bakımdan bir şans, bir avantaj olabilir.

'BİZ DAYANIKLIYIZ ŞİKAYETÇİ DEĞİLİZ'

  • Sağlık camiası arkada bıraktığımız iki yıl çok yoruldu. En stresli dönemi geçiren meslek grubu oldu. Şimdi bir de bunun üstüne deprem geldi. Meslektaşlarınıza yönelik bir telkininiz, bir çağrınız var mı?

Hekimlik mesleğinin doğası gereği, biz her türlü olumsuz koşula zaten hazırlıklıyız. Genel cerrahi ihtisası yaptığım dönem 36 saat hastanede kalırdım, 12 saat evde olurdum. Yani böyle bir yaşam tarzınız var. Arkadaşlarımızın hepsi ağır nöbet koşullarında uykusuz 24 saat çalışıyorlar. Biz dayanıklıyız, şikayetçi değiliz. Sonuçta bunun manevi karşılığını fazlasıyla alıyoruz. Burada iki hayat kurtarırsak, üç hastanın tedavisine katkı sunarsak bizim için yeterlidir. Türkiye'deki bütün hekimlerin de aynı duygu durumu içerisinde olduğunu düşünüyorum. Hepimiz gönüllüyüz burada.

YARDIMA KOŞTULAR

TCG Bayraktar, Türk Donanması'nın en büyük gemilerinden. 7 bin 254 tonluk deplasmanı ile yüzen bir dev. Normalde bir tank çıkarma gemisi. Bir de kardeşi var: TCG Sancaktar. O da şimdilerde deprem bölgesinde hizmet veriyor. TCG Bayraktar'ın personeline, deprem sonrası hazırlık sürecini ve bölgedeki faaliyetlerini sorduk...

TCG Bayraktar'da mikrofon uzattığımız bir personel de şunları söylüyor: “Bayraktar personeli her görevde çok titiz, çok fedakar ve çalışkan. Ama bu görev tabi bambaşka bir görev ve tüm personelde üst düzeyin de üst düzeyi bir motivasyon, enerji ve çaba mevcut.”

'ROL-2' SEVİYESİNE ÇIKARILDI

TCG Bayraktar, depremin hemen ardından verilen emre istinaden hızla hazırlıklarını yapıp yola çıkmış. Bu süreçte gemi, “Rol-2” denilen seviyeye çıkarılarak, muhtelif tıbbi cihaz, malzeme ve sağlık personeli ile donatılmış. Bir kısmı Foça'dan, bir kısmı da Marmaris/Aksaz'dan olmak üzere çeşitli araç, sağlık personeli, tıbbı malzeme ve yardım malzemeleri alınmış. 7 Şubat gecesi de İskenderun'a varılmış. Sonrasını gemi personeli anlatıyor:

“Gece 04:00 gibi aborda olduk (limana yanaştık). Daha sonra kapağımızı açtık ve geminin bünyesinde bulunan iş makineleri dışarı çıktı. Deprem kapsamında yardım sağlaması maksadıyla vinç, dozer, buldozer ve ekskavatör gibi araçlar vardı. Aynı zamanda 50 palet yardım malzemesi de getirmiştik. Onları da dışarıya transfer ettik. Gemi boşalınca, buradan çıkan araçlar olduğu için ve daha sonra hastaneye dönüşeceği için, önce bir temizliğini yaptık. Temizliğin ardından da sedyelerimizi kurduk. Bunları separtörle ayırdık.

KANSER HASTALARI GELİYOR

“Bizimle gelen sivil, gönüllü doktorlarımız cihazları kurdular. Biz de bir kayıt masası oluşturduk. Gelenlerin normal kaydını yapıyoruz. Poliklinik hizmeti, aynı zamanda acil hizmeti vermek üzere içeriye sevk ediyoruz. Genellikle depremden hemen sonra değil, depremden iki gün sonra, üç gün sonra, işte soğuk nedeniyle ya da kronik hastalığı olanlar da geliyor. Daha önceden kanser tedavisi gören vatandaşlarımız varmış. Mesela onlar eczanede, hastanede bu hizmeti alamadıkları için buraya gelip aynı şekilde tedavilerine devam ettiler.

'7/24 ESASIYLA ÇALIŞILIYOR'

“Buradaki doktor arkadaşlarımız çok özverili. Hepsi gönüllü zaten. 7/24 esasına göre çalışıyorlar. Yani sürekli personel var. İşte çay olsun, su olsun, vişne suyu, meyve suyu, zaman zaman sıcak çorba hizmetleri veriyoruz. İhtiyaç sahibi vatandaşlar da geldiği takdirde bize gelen çok kısıtlı da olsa yardım malzemelerini onlarla paylaşıyoruz. Çocukların terliği olmuyor, ayakkabısı olmuyor, üzerinde kıyafet olmuyor, battaniyeleri olmuyor...

'VATANIMIZ MİLLETİMİZ İÇİN GÖREVDEYİZ'

“Vatan millet aşkıyla tutuşan insanlar bunlar. Burada hepimiz, vatanımız milletimiz için görevimizi yapmaya çalışıyoruz. İkinci bir emre kadar buradayız.”

Sonraki Haber