Aydınlıkçılar her zaman Sovyet sosyal emperyalizmine karşı mücadele etti
24 Aralık 1979 tarihinde Sovyet Kızıl Ordusu Afganistan’ı işgal etti. Günlük yayınlanan Aydınlık gazetesi, muhabir olarak çalışan Ragıp Duran ve İlhan Sürmeli’yi Afganistan’a gönderdi. Muhabirlerin izlenimleri ve Rus işgaline karşı savaşan liderlerle yaptığı söyleşiler 10-23 Ekim 1979 günlerinde Aydınlık’ta yayımlandı. 2-3-4 Ekim 2021 günlerinde de o günler hatırlatılarak Aydınlık’ta tekrar yayımlandı.
Aydınlıkçılar 1979 öncesinde ve sonrasında Sovyetler Birliği’nin emperyalist saldırganlığına karşı mücadele etmiştir.
26 Ocak 1980 günü Ankara’da toplanan Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) 1. Genel Kongresi’nde Genel Başkan Doğu Perinçek konuşmasına şöyle başladı: “1. Genel Kongremiz, dünyamız üzerinde fırtına bulutlarının yoğunlaştığı bir sırada toplanmaktadır. Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgal ederek büyük altüst oluşlara sahne olacak bir dönemin perdesini açmış bulunmaktadır. İşgalciyi yurdundan atmak için kahramanca savaşan Afgan halkını selamlıyoruz.”
MODERN REVİZYONİZME KARŞI MÜCADELE
1960 yılı sonrasında dünya, Pekin-Moskova tartışması olarak sunulan ama aslında Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin lideri Mao Zedung’un “İki çizgi-İki yol / Sovyetler Birliği’nin sosyalizmden geri dönüş tezi” tartışılıyordu. Sovyetler Birliği devrimcilikten vazgeçmiş ve revizyonist bir parti haline gelmişti. Mao, 1960’larda Sovyetler Birliği’nin kapitalizme geri döndüğünü saptamıştı. Sovyet devleti sosyal emperyalist bir devlet olmuştu.
Bu olgu teorik tartışmanın ötesinde 1968’de Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işgal etmesiyle dünyanın gündemine bomba gibi düştü. 21 Ağustos 1968 günü Sovyetler Birliği tankları Çekoslovakya’ya girdi. Aynı gün TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar bir basın bülteni yayınladı, Sovyet müdahalesine karşı çıktı ve “Sosyalist ülkeler arasında müdahaleye yer yoktur.” dedi. Behice Boran da 27 Ağustos 1968’de Milliyet gazetesine verdiği demeçte “Bu müdahale milli bağımsızlık ve eşitlik haklarına olduğu kadar sosyalist enternasyonalizm ilkelerine de aykırıdır.” dedi. Ancak daha sonra bu görüşlerinden vazgeçti sosyalizm ve enternasyonal dayanışma adına Çekoslovakya işgalini savunmaya başladı. Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı hep Sovyet revizyonizmine karşı, devrimci çizgiyi Mao’nun temsil ettiğini söylemişlerdir. Ancak, onlar da Sovyetler Birliği’ni karşıya almamak ve emperyalistlerle aynı safa düşmemek adına Çekoslovakya’nın işgalini onayladılar.
1 Kasım 1968 günü yayın hayatına başlayan Aydınlık Sosyalist Dergi Yazı Kurulu’nda Vahap Erdoğdu Çekoslovakya’nın işgaline açık ve cepheden karşı çıktı. Ancak Doğu Perinçek dahil yazı kurulunun çoğunluğu bu tavrı benimsemedi. Aydınlıkçılar bir yıl içinde tavırlarını düzelterek Çekoslovakya’nın işgaline Aybar ile birlikte cepheden tavır aldılar ve Sovyetler Birliği’nin bu eylemini sosyal-emperyalizm olgusuyla açıkladılar.
Proleter Devrimci Aydınlık (PDA), Temmuz 1970 21. sayısında “Modern revizyonizme karşı mücadele proleter devrimci mücadelenin bir parçasıdır” başlıklı bir yazı yayımladı. Tabi kıyamet koptu. Herkes Aydınlıkçılara karşı tavır aldı, sosyalizm düşmanı, Sovyetler Birliği düşmanı olmakla suçladı. Ama Aydınlıkçılar yalnız kalmaktan korkmadı, doğru bildiği yolda mücadeleye devam etti. Doğu Perinçek’in PDA’nın 24. sayısında yayımlanan “Marksizm-Leninizm bütün insanlığın malıdır” yazısı, revizyonizme karşı mücadelenin bilimsel temellerini açıkladı. Aydınlıkçılar, bütün saldırıları göğüsleyerek devrimci bir tavır aldı ve böylece ideolojik ve örgütsel bağımsızlık temelinde partiyi inşa etti.
BAĞIMSIZLIK ÇİZGİSİ
Bu dönemde Partimiz, “Ne Amerika Ne Rusya Bağımsız Türkiye” temel sloganıyla mücadele yürüttü. Parti ilk kurulduğu günden başlayarak revizyonizme karşı yürüttüğü mücadelenin kazanımlarını 1978 yılında Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) kurulurken topladı. 1978 baharında “Halkın Yolu” grubunu dağıtarak TİKP’ye tek tek üye oldular. Aynı şekilde “Kurtuluş Yolu”, “Halkın Kurtuluşu”, “Halkın Birliği”,”Devrimci Yol”, “Kurtuluş”, “Kava” gibi gruplardan 1000’den fazla bilimsel sosyalist TİKP saflarına katıldı.
17-18 Ekim 1970 günlerinde toplanan Dev-Genç’in 5. Kurultayı’nda, Doğu Perinçek kürsüye çıktı, konuşmasına şöyle başladı: “Arkadaşlar, Sovyetler Birliği’ne dayanarak, ona güvenerek devrim yapma hayallerinden vazgeçin. Sovyetler Birliği hiçbir ülkede devrimi desteklemez.” dedi, konuşması burada kesildi ve kürsüden indirildi.
Sovyetler Birliği’ne karşı mücadelemiz 1975-1985 döneminde “Ne Amerika Ne Rusya Tam Bağımsız Türkiye” sloganıyla devam etti.
Şimdi TİKP 1. Genel Kongresi’ne sunulan Merkez Komitesi Raporu’nu okumaya devam edelim: “Partimiz, 1978 yılı Kasım ayında Ecevit hükümetinin ‘Batı’ya şantaj’ siyasetinin bir ifadesi olarak, İstanbul limanına çağırdığı Sovyet filosuna karşı ‘Defol!’ şiarını yükseltmiştir. AP, MSP ve MHP dahil bütün partiler ve örgütler Rus filosunun gelmesini sessiz karşılarken, milletin ihtiyacını temsil eden tek ses ne yazık ki Partimizden çıkmıştır. İstanbul Taksim alanında yaptığımız miting, çeşitli gösteriler ve propaganda çalışmalarımız, bütün engellemelere rağmen halkımızdan geniş destek görmüş ve uluslararası alanda yankı uyandırmıştır.”
“Türkiye’de bugün bireysel terörizm yolunu tutmuş olan örgüt ve gruplar, sahte TKP’nin yörüngesine girmişlerdir. Halkı, Sovyetler Birliği’nden yardım alarak ‘kurtarmak’ hepsinin program ve siyasetlerinin ortak maddesidir. Partimize düşmanlıkta birbirleriyle yarış halindedirler.”
AMERİKAN U-2 UÇAKLARINA VE RUSYA’YA TESLİMİYETE HAYIR!
ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki SALT-2 anlaşmasının uygulanmasının bir gereği olarak ABD’nin Türkiye üzerinden U-2 uçaklarını uçurması söz konusu olunca Partimiz, 17 Haziran 1979 günü başlayan ve Temmuz ortalarına kadar yurdumuzun dört bir köşesinde yürütülen geniş bir kampanya düzenledi… Kampanya boyunca 31 şehir ve kasabamızda miting ve kapalı salon toplantısı yapılmış, bu toplantılara 20 bin kadar insan katılmış, ayrıca 453 köyde kahve toplantısı yapılmış, 339 bin adet bildiri ve el ilanı dağıtılmış, 40 bin de adet afiş asılmıştır.”