AYM'den Metin Feyzioğlu kararı
Metin Feyzioğlu'nun Türkiye Barolar Birliği Başkanı olduğu dönemde kendisine sosyal medya üzerinden hakaret edildiği gerekçesiyle açtığı manevi tazminat davasının reddedilmesi üzerine yaptığı başvuru karara bağlandı. Anayasa Mahkemesi şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine karar verdi
Türkiye’nin Prag Büyükelçisi olan Metin Feyzioğlu'nun, Türkiye Barolar Birliği Başkanı olduğu 2019 yılında isminin ve fotoğrafının yer aldığı bir Facebook paylaşımı yapıldı. Paylaşımda, "Başaracağız! Başaracağız! Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek isteyen hain FETÖ'cüleri ve bu hainlerle el ele vermiş olan PKK'lıları ve onların tetikçişi hain DHKP-C'lileri ve her türlü terör örgütünü Allah'ın izniyle Türk milleti ve Türk devleti kahredeceğiz. Metin Feyzioğlu Türkiye Barolar Birliği Başkanı." şeklinde ifadelere yer verildi. Bu paylaşımın altına da 4 Şubat 2019 tarihinde, "Pezevenkler 28 Şubat'ta iki milyon kişi ölmüş önemli değil diyorlardı irtica PKK'dan daha tehlikeli diyorlardı ne oldu da bizleri düşünür oldular" şeklinde yorum yapıldı.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇTI
Feyzioğlu, söz konusu yorumda kendisine hakaret ettiği iddiasıyla paylaşımı yapan kişi aleyhine 7 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı. İlk derece mahkemesi manevi tazminat isteminin reddine karar verdi. Mahkeme gerekçesinde ihtilafa konu sosyal medya paylaşımında genel ifadeler kullanıldığını, Feyzioğlu'nun açıkça hedef alındığının tespit edilemediğini, matufiyet şartının sağlanamadığını, kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediğini değerlendirdi.
İlk derece mahkemesi kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi istinaf isteminin reddine kesin olarak karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesi, ifadenin bütün olarak değerlendirildiğinde Feyzioğlu'nun kişiliğini değil beyanlarını hedef aldığını, davalının asıl eleştirisinin 28 Şubat sürecinde yapılan haksızlıklara ilişkin olduğunu, ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını vurguladı. Feyzioğlu da bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
KARARIN GEREKÇESİ
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:
"Her ne kadar yargı mercileri Anayasa Mahkemesinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında dengeleme yaparken dikkate alınması gerektiğini vurguladığı kriterler ışığında ayrıntılı bir değerlendirme yapmışsa da Anayasa Mahkemesi somut olayda sarf edilen 'pezevenk' ifadesinin ifade özgürlüğü sınırları içinde kalamayacağını değerlendirmiştir. Zira söz konusu ifade her ne kadar belli bir bağlam içinde ve önceki ifadeye cevap mahiyetinde kullanıldığında ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilebilse de somut olayda davalı, başvurucunun başka bir konudaki düşünce açıklamasına cevap olarak anılan ifadeyi ilk kez kullanmıştır. Bu durumda başvurucunun açıklamasına karşı davalının sarf ettiği sözün net bir bağlam ilişkisi olduğu değerlendirilememektedir. Şu hâlde, yargı mercilerinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasındaki dengeleme yaparken başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkına yaptığı müdahalenin demokratik toplumda zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı söylenemez."