AYM’den vatandaşlık hakkı kararı
Anayasa Mahkemesi, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusu iptal edilen Suriye uyruklu kişinin, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu kabul edilemez buldu.
Suriye uyruklu Ahlam Muhamed 2003 yılında Suriye’de bir Türk vatandaşı ile evlendi. Muhamed ve ailesi 2010 yılında Türkiye’de yaşamaya başlarken Türkiye’de iki çocuğu dünyaya geldi. Muhamed, 8 Şubat 2018 tarihinde evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunda bulundu. Bu başvuruya istinaden geçici koruma kimlik belgesi sahibi olan Muhamed’e, geçerli bir ikamet izin belgesi alması gerektiği bildirildi. Bunun üzerine ikamet izin belgesi başvurusunda bulunan Muhamed’e insani ikamet izni verildi ancak insani ikamet izni ile vatandaşlık başvurusuna devam edemeyeceği ve aile ikamet izni veya kısa dönem ikamet izni alması gerektiği bildirildi. Daha sonra Muhamed, 12 Kasım 2018 tarihli dilekçeyle vatandaşlık işlemlerinin insani ikamet iznine istinaden devam ettirilmesini talep etti. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü de, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunun karar öncesi iptal edilerek işlemden kaldırılmasına karar verdi. Bu işlemin iptali talebiyle açtığı dava reddedilen Muhamed de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.
‘SOSYAL YAŞAMINA ETKİSİ YOK’
Başvuruyu inceleyen AYM İkinci Bölümü, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:
“Başvurucunun vatandaşlığa alınma talebinin iptal edilmesi sonucunda ikamet tezkeresinin de iptal edildiğine veya hakkında sınır dışı etme işlemleri başlatıldığına ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucunun vatandaşlığa alınma talebinin iptal edilmesinin Türkiye’deki mevcut sosyal yaşamına yönelik herhangi bir etkisinin olmadığı, mevcut ikamet tezkeresiyle Türkiye’de yaşamaya devam ettiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte vatandaşlık talebinin iptal edilmesinin başvurucunun aile hayatına ilişkin bir etkisinin de olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelik herhangi bir müdahalenin bulunmadığı değerlendirilmektedir.”