AYM’nin 2 üyesinden Öcalan kararı şerhi
Anayasa Mahkemesi, PKK terör örgütünü ve Abdullah Öcalan’ı öven pankart taşıyan kişinin aldığı hapis cezası sonrası yaptığı bireysel başvuruyu kabul edip hak ihlali kararı verdi. 5 üyeli AYM İkinci Bölümünden iki üye karara katılmadı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) İkinci Bölümü, 15 Şubat 2015 tarihinde PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının yıl dönümü nedeniyle düzenlenen eyleme katılan ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılan kişinin yaptığı bireysel başvuruyu karara bağladı. 5 üyeli AYM İkinci Bölümü toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verirken bireysel başvuruyu yapan kişiye 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Karara katılmayan AYM üyeleri Yıldız Seferinoğlu ve Ömer Çınar, karşı oy gerekçelerinde, AYM’nin daha önce benzer bir başvuruda verdiği “kabul edilemezlik” kararını hatırlatıp söz konusu içtihattan ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığını belirtti.
ÖRGÜT PROPAGANDASI YAPILDI
Abdulhakim E. isimli kişi, 15 Şubat 2015 tarihinde, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının yıl dönümü nedeniyle yapılan basın açıklamasına ve yürüyüşe katıldı. Kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre basın açıklaması ve yürüyüş için bir siyasi partinin il binası önünde 2 bin 500 kişilik grup toplanıp, terör örgütü lideri lehine ifadelerin yer aldığı pankartlar ile terör örgütünü simgeleyen “bez parçaları” açıldı. Topluluğun bildirimde bulunmadan gösteri yürüyüşü yapması nedeniyle kolluk görevlileri topluluğu durdurup grubu uyardı. Parti yöneticileri ile yapılan müzakereler sonrasında farklı bir istikamete doğru yürüyüşe geçen grup, pankart açıp terör örgütü ve örgüt lideri lehine sloganlar attı. Bir parkta basın açıklaması yaptıktan sonra grup kendiliğinden dağıldı.
YARGITAY CEZAYI ONADI
Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdulhakim E. hakkında terör örgütünün propagandasını yapma suçu ile katıldığı kanuna aykırı bir toplantında ve gösteri yürüyüşünde ihtara rağmen dağılmama suçundan iddianame düzenledi. Yapılan yargılamada mahkeme Abdulhakim E.’yi, terör örgütü propagandasına dönüşen eyleme katıldığı gerekçesiyle 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı. Kararda, “eylem yapan grubun genelinde terör örgütü PKK’yı simgeleyen flama ve bez parçalarının olması ve sürekli terör örgütü lehine slogan atılması dikkate alındığında eyleme katılanların tamamının PKK/KCK terör örgütünün propagandası yapılması suçuna iştirak ettiği” sonucuna varıldığı belirtildi. Bununla birlikte mahkeme, “kanuna aykırı toplantıda veya gösteri yürüyüşünde ihtara rağmen dağılmamakta ısrar etme” suçu yönünden ise beraat kararı verdi. Yargıtay 3.Ceza Dairesi, 13 Aralık 2021 tarihinde mahkumiyet kararını onayınca Abdulhakim E. de AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
HAK İHLALİ VE MANEVİ TAZMİNAT
Başvuruyu inceleyen AYM İkinci Bölümü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Ayrıca Abdulhakim E.’ye 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:
“Anayasa Mahkemesinin belirtilen ilkeleri dikkate alındığında, başvurucuya 1 yıl hapis cezası verilmesi şeklindeki müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ikna edici bir biçimde gösteremeyen ve kendi içerisinde çelişkiler içeren ilk derece mahkemesi gerekçesinin ilgili ve yeterli olarak kabul edilmesi mümkün görülmemiştir.”
KARŞI OY GEREKÇESİ
AYM üyeleri Yıldız Seferinoğlu ve Ömer Çınar ise karara katılmayıp karşı oy yazdı. İki üye karşı oy gerekçelerinde, daha önce benzer bir başvuruda verilen “kabul edilemezlik” kararını hatırlattı. Karşı oyda ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“Somut olayda gösterinin devletin terör faaliyetine karşı yaptığı bir operasyonun yıl dönümünde yapıldığı, terör örgütünü simgeleyen bez parçalarının açıldığı ve onun sözde liderinin açılan pankartlarla övüldüğü nazara alındığında, gösteride açılan pankartların teröre ve şiddete teşvik eden, terör örgütünü manevi olarak güçlendiren bir mesajın kamuoyu ile paylaşılması niteliğini haiz olduğunun kabulü gerekir. PKK’nın insanlığa karşı suç işlediği, devletin PKK ve diğer terör örgütleri ile mücadele etmesinin bir yükümlülük olduğu nazara alındığında, terör örgütü propagandasının suç olarak düzenlenmesinde devletin diğer suçlara nazaran daha geniş takdir hakkı mevcuttur. Sayın mahkemenin Kadri Pervane başvurusu içtihadında belirtildiği üzere, isimleri birer sembol haline getirilmiş olan PKK terör örgütünü veya A.Ö.’yü (Abdullah Öcalan) övmek, desteklemek veya yüceltmek ile cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlere başvurmayı teşvik etmek arasında bir mesafe olmadığı ve sayın mahkemenin söz konusu içtihadından ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığı kanaatindeyiz.”