Ayrılış sebebi BRICS mi?

Büyük petrol şirketlerinden olan BP, 1912 yılında girdiği Türkiye piyasasından 112 sene sonra resmen ayrıldı. Kimileri bu kararın ‘yüksek operasyonel maliyetler’ nedeniyle alındığını söylerken, kimileri BP’nin politik araç olduğunu vurgulayarak Türkiye’nin BRICS başvurusunun cezalandırıldığını yazdı

BP’nin Türkiye’de kurulu 770 akaryakıt dağıtım istasyonu bulunuyordu.

Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden olan BP, 1912 yılında girdiği Türkiye piyasasından 112 sene sonra resmen ayrıldı. Kimileri bu ani kararın ‘yüksek operasyonel maliyetler’ nedeniyle alındığını söylerken, kimileri BP’nin politik bir araç olduğunu vurgulayarak Türkiye’nin BRICS başvurusunun cezalandırıldığını yazdı

İngiliz enerji devi British Petroleum (BP)’un Türkiye’den ayrılması tartışma yarattı. BP’nin ayrılma kararının ardından Petrol Ofisi (PO), BP’nin Türkiye’de kurulu 770 istasyonunu devralmak üzere Kasım 2023’te şirketle bir anlaşma imzalamıştı. Petrol Ofisi CEO’su Mehmmet Abbasoğlu, geçen günlerde yaptığı yeni bir açıklama ile, BP Petrol ve BP Turkey'i devralma işleminin Rekabet Kurumu tarafından onayladığını duyurdu. Böylece BP’nin Türkiye’deki varlığı tarih olurken, bu ani çıkışa ilişkin yorumlar da üst üste geldi.

BP yönetimi, bir asırlık yatırımın aniden devredilmesinin gerekçesine ilişkin net bir açıklama yapmadı. Kararın ardından yapılan yorumlarda ise akaryakıt dağıtım sektörünün verimsizliği, yükselen operasyonel maliyetler ve alternatif enerji kaynaklarına olan ilgi gibi gerekçeler sıralandı.

Ancak bu görüşleri ortaya atanlardan daha fazlası, bu gerekçelerin gerçeği yansıtma ihtimali bulunmadığını vurguladı. Nitekim BP’nin Türkiye’den çok daha küçük nüfuslu, daha kötü ekonomiye sahip ülkelerde bulunan daha kârsız yatırımlarını hala koruduğu bildirildi. Petrol Ofisi CEO’su Abbasoğlu, Bloomberg’e yaptığı açıklamada “BP Türkiye’nin yatırım ortamından çekinip Türkiye’den çıkıyor söylemi çok doğru değil.” dese de, çekilme sebebiyle ilgili net bir bilgi paylaşmadı.

Gelişmeleri yakından takip eden Yunan basınının yorumları ise oldukça dikkat çekiciydi.

‘TÜRKİYE BEDEL ÖDEYECEK’

Yunan Pentapostagma gazetesi, İngiltere’nin “politik enstrümanı” olarak nitelediği BP’nin Türkiye’den ayrılma kararını, siyasi bir manevra olarak yorumladı. Türkiye’nin BRICS’e başvurusunun ve dış politika yöneliminin bunda etkili olduğunu ileri süren gazete, “Türkiye bir süper güç mantığıyla hareket ediyor. Uluslararası yasaları görmezden gelerek Suriye, Irak ve Libya'ya doğru genişliyor. Kıbrıs'ı yeni bir işgalle tehdit ediyor ve İsrail ile Yunanistan’a silah gösteriyor. Ankara’nın bu Osmanlı usulü tehditleri kimsenin gözünden kaçmıyor.” diye yazdı.

Batı’nın tüm bunlara sessiz kalmayacağını ileri süren gazete, Türkiye’nin muhtemelen bu tavrının bedelini, gelecekte bir Kürt Devleti’nin ve Kıbrıs’ta dev bir ABD üssünün kurulmasıyla ödeyeceğini iddia etti.

‘TÜRKLER DOĞU’YA İLERLİYOR’

Konu hakkında dün ikinci bir yazı daha yayınlayan Pentapostagma, bu kez analizine şöyle başladı: “Erdoğan ABD'nin her şeye kadir olduğu dönemin kapandığını ve artık Çin'in yükseldiğini düşünüyor. Ülkede Amerikan karşıtlığı korkunç seviyelerdeyken, Türkler Doğu'ya doğru ilerliyor.”

Rusya Federasyon Konseyi Enformasyon Politikası Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov’un geçen günlerde “Türkiye ile NATO arasında bir çatışma riskinden bahsettiğini” belirten gazete, Moskova'daki böylesine önemli bir kurumun başkanı olan Puşkov’un kesinlikle birçok kişiden daha fazlasını bildiğini vurguladı.

Puşkov, Türkiye’nin BRICS’e üyelik başvurusu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Bir NATO ülkesinin BRICS'e üye olmak için başvuruda bulunması Batı açısından bir skandaldır ve Türkiye'yi doğru yola döndürecek tedbirlerin alınmasını istiyorlar.” demiş, ancak Batı'nın bunun için elinde yeterli kozu olmadığını söylemişti. Türkiye’nin Ortadoğu’da kilit bir konumda bulunduğunu, daha da önemlisi Boğazları elinde tuttuğunu belirten Puşkov, “NATO için Türkiye, NATO'nun Türkiye için olduğundan daha değerlidir.” ifadelerini kullanmıştı.

Pentapostagma ise BP’nin Türkiye’den çekilme kararını, bir kez daha Batı’nın Türkiye’yi cezalandırma hamlelerinden biri olarak yorumladı.

Haber, şu ifadelerle son buldu:

“Türkiye büyük ve zorlu bir yol ayrımında. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana ilk kez, ABD'den tamamen bağımsız bir politika uygulamaya hazırlanıyorlar. Bunu Ege ve Doğu Akdeniz'de hidrokarbonlar konusunda olduğu kadar, Türklerin Çinliler ve Ruslarla olan yaklaşımlarında da görüyoruz. Günün sonunda Erdoğan ya S-400 gibi BRICS başvurusundan da nazikçe çekilecek ya da sadece rejiminin iktidardan düşmesini değil, aynı zamanda kendisinin, oğlunun, damadının ve iktidarının dar çekirdeğinde yer alanların yıllarca hapiste tutulmasını isteyenlere karşı tüm sektörlerde, muhtemelen Pekin ve Moskova'dan yardım isteyerek, çok cepheli bir saldırıyı kabul etmek zorunda kalacak. Türkiye Cumhurbaşkanı, artık ABD'nin her şeye kadir olduğu dönemin kapandığını ve Çin'in ve müttefiklerinin yükseldiğini düşünüyor.”

7 KIZ KARDEŞ KİMDİR?

Kimileri küresel enerji devlerinin politik değil yalnızca ticari kaygılarla hareket ettiğini ileri sürse de, bu şirketler ABD’nin tüm dünyada dolar hakimiyeti kurmasının en önemli aracı oldular.

Bilindiği üzere ABD, Vietnam Savaşı'yla birlikte büyük borç batağına saplanmış, Başkan Nixon ise 1971 yılında dolar-altın konvertibilitesini kaldırarak sınırsızca dolar basmaya başlamıştı. O dönem petrolün yüzde 85'ini kontrol eden “Seven Sisters (Yedi Kız Kardeş)” ise, ABD’nin tüm kural tanımazlığına rağmen, petrolü dolar karşılığı satmayı garanti etti ve Nixon darbesini meşrulaştırdı.

İşte bu “Seven Sisters” olarak adlandırılan yedi büyük enerji şirketinden biri de BP idi. Diğer kardeşler ise Rockefeller ailesine ait Standart Oil adlı petrol şirketinin antikartel yasası ile bölünmesi ile ortaya çıkan Exxon, Mobil ve Chevron ile 1901′de Texas Spindletop petrol alanının bulunmasıyla ortaya çıkan Gulf Oil, Texaco Amerikan ve Royal Dutch Shell.

Sonraki Haber