Bahçeli’nin önerisi ‘Kıbrıs modeli’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Filistin’de ‘Türkiye süratle devreye girmeli’ önerisinin Kıbrıs’takine benzer bir model olduğu belirtildi. İsim vermeyen MHP’liler ‘Bahçeli, Türkiye’nin garantörlüğünü işaret etti.’ dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tartışma yaratan Filistin önerisinin ayrıntıları ortaya çıktı. Filistin’de askeri müdahale olarak algılanan açıklamanın, garantörlüğü kastettiği belirtildi.
Devlet Bahçeli’den gelen mühlet açıklaması tartışma yaratmıştı. Bahçeli “24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa Türkiye süratle devreye girmeli. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.” demişti. Açıklama üzerine, “Türkiye, Filistin’e asker mi gönderecek” sorusu gündeme gelmişti.
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre MHP’li kaynaklar, Bahçeli’nin sözlerinin perde gerisinde “Filistin’de Türkiye’nin öncülüğünde bir garantörlüğün kurulması amacının yattığını” belirtti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Türkiye’nin garantör olmaya hazır olduğuna yönelik sözlerini anımsatan MHP’li kaynaklar, İsrail-Filistin meselesinde Türkiye’nin öncülüğünde kurulacak olan “garantörlük” için Kıbrıs örneğini verdi.
‘BARIŞ HAREKATI ÖRNEĞİ’
MHP’li kaynaklar, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı öncesini örnek verdi. Kurmaylar, Kıbrıs’ta yaşanan sorunlar üzerine 11 Şubat 1959 yılında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan devletleri ile Kıbrıs’taki Rumlar ve Türkler arasında imzalanan ve “bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen” Zürih Antlaşması’nı hatırlattı. Bu antlaşmayı takip eden, 19 Şubat 1959’da imzalanan ve 19 Ağustos 1960’ta bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan Londra Antlaşması’nı da örnek gösterdiler. Filistin’de de “Türkiye’nin öncülüğünde taraflar arasında anlaşmalar imzalanabileceğini ve Türk askerinin de bölgede barış sürecini yönetmek üzere görevlendirilebileceğini” ileri sürüyor.
Kıbrıs’taki Türk varlığı nedeniyle Türkiye’nin o dönem öncü olduğunun, “Filistin’de ise durumun farklı olduğunun” belirtilmesi üzerine şu değerlendirme yapılıyor:
1917’DEKİ DURUM
“Filistin, 1516 yılından 1917 yılına dek Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyeti altında olan bir yer. 2 Kasım 1917’de Balfour Bildirisi’nin yayımlanmasından sonra, ancak 1920 yılında İngiltere’nin manda yönetimine giren bir toprak. Kıbrıs örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin de dayanağı 1917. Bölgede 1917’ye kadar Türk hâkimiyeti söz konusu. Yani Türkiye’nin yabancı olduğu topraklar değil, genel başkan Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi ‘ecdadın mirası.’ Eğer o topraklara Türkiye ‘yabancı’ ise şu soruları sormak gerek: ABD, İngiltere, Fransa gibi uluslararası toplumlar çok mu yakın? Peki o devletlerin Ortadoğu topraklarındaki hedefi ne? Masum sivillerin ölmesine neden uluslararası toplum bu kadar sessiz? Dolayısıyla oluşturulacak bir garantörlük mekanizmasının Türkiye öncülüğünde olması şart. Çünkü o topraklar, Türk hâkimiyetinde ‘huzur ve güven’ içinde. Türkiye’nin bölgede öncü rol üstlenmesi şart.”
İsrail’in ABD’nin de desteği ile “yeni bir Ortadoğu oluşturmak istediğine” de dikkat çeken MHP’li kaynaklar, bu durumun bir sonraki adımının “Türkiye olacağına” da işaret ediyor.
SURİYE’DEKİ PKK TEHDİDİ
Bölgedeki ABD destekli PKK/PYD varlığının Türkiye için tehdit olduğunu vurgulayan MHP’li kaynaklar, şu ifadeleri kullandı: “İsrail, ABD ile birlikte o coğrafyayı değiştirmek istiyor. Bu Suriye üzerinden hedef Türkiye demek. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü terör operasyonları var. ABD’nin de o bölgede yer alan PYD ve YPG gibi terör örgütlerini kolladığı, herkes tarafından biliniyor. Bu aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki PYD, YPG gibi terör örgütleri ile İsrail’i ‘birleştirme yoluna’ kadar gider ki işte o zaman Türkiye’nin birinci derece güvenliğini de tehdit eder. Öylesi bir durumda Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak biz, buna asla izin vermeyiz.”