Bakan Koca: Çin aşısı pazar gecesi yola çıkıyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Çin aşısının pazar gecesi yola çıkacağını söyleyen Bakan Koca, aşının yan etkilerini ve aşılama sürecini açıkladı.

Bilim Kurulu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında toplandı. Bakan Koca toplantının ardından açıklamalarda bulundu.

Sağlık Bakanı Koca'nın açıklaması şu şekilde;

Salgın boyunca üzerimde çok ağır bir sorumluluk olsa da her durumda karşınıza çıkıp gelişmeleri sizlere zamanında ve açık bir şekilde iletmeye çalıştım. Karşınıza her çıktığımda umutla dinlediniz, destek oldunuz. Beni ailenizin ferdi olarak kabul ettiniz Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Salgın hastalık ortaya çıkınca ülkemizde kendisini tüm dünya devletleri gibi karanlık bir tünelin içinde buldu. İlk günden beri bilimin ışığıyla o tüneli aydınlatmaya ve önümüzü görmeye çalıştık. Huzurlarınızda bir kez daha Bilim Kurulumuza bu konuda teşekkür etmek isterim.

Salgın hastalık ortaya çıkınca ülkemizde kendisini tüm dünya devletleri gibi karanlık bir tünelin içinde buldu. İlk günden beri bilimin ışığıyla o tüneli aydınlatmaya ve önümüzü görmeye çalıştık. Huzurlarınızda bir kez daha Bilim Kurulumuza bu konuda teşekkür etmek isterim.

Tünelin ucunda bir ışık belirince arkamızdakilerin öne doğru atıldığına, öne gidenlerin ezmeye çalışmasına da şahit olduk. Bu her ne kadar işimizi zorlaştırsa da bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik. Bunun en büyük şahidi sizlersiniz. Salgın her alanda bizi etkiledi. Dünyanın ahlâkını yeniden tanzim etti. Ülkelerin birbirlerinin yardım malzemelerine el koyduklarına şahit olduk. Alışkanlıklarımız değişti, selamlaşma, alışveriş, toplantı düzenlemek, okul toplantılarına kadar yenilikler oldu. Bunları sancılı değişiklerdi, farkındayım.

Tarih bu yılları hastalığa adını veren 2019'dan başlayarak büyük salgın yılları olarak anacaktır. Almanya'da her bir milyon nüfus başına 325 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. İsveç'te 789, en çok vefat sayılarına ulaşan ABD'de 984, mutasyon görüldüğü iddiasıyla gündeme gelen İngiltere'de 984 kişi oldu. Türkiye'de ise 216'ya ulaştı.

Günlük vaka sayılarımız ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır. Salgın gelişmiş olduğunu iddia eden, geri kalmış olduğunu sanılanı eşitledi. Ülkemizde de Ekim'in ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı baş gösterdi.

Hastanelerimiz yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı. Birçok ilde 100'de 100'e varan artış oldu. Yaygın genel tedbirler hayata geçirildi. Salgının seyrine göre illerimizde tek tek değerlendirme yapılarak yerel imkanların seferber edildiği, filyasyon ekip sayılarının arttırılması yanında, yaygın temaslı takibin yapıldığı bir dönemi yaşadık.

BAKAN KOCA İL İL AÇIKLADI

Valilerimiz, il sağlık yöneticileriyle yaptığımız görüşmeleri kamuoyuyla paylaşmaya takip ettik. Günlük vaka sayılarında Gaziantep yüzde 66, Tekirdağ, Bursa, İzmir yüzde 60, Trabzon, Adana yüzde 50, Kayseri Kocaeli yüzde 45, Antalya'da yüzde 30, Mersin'de yüzde 30'a varan düşüşler sağlandı. İstanbul'da vaka sayısında önemli düşüş kaydedilirken, bu poliklinik başvurusuna yüzde 50, yoğun bakımda yüzde 20 yansıdı.

'MUTASYON EYLÜL AYINDA BERİ MEVCUT'

İller düzeyinde bütün kaynakların hayata geçirilmesinde destek ve katkılarına sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve valilerimize çok teşekkür ediyorum. Dünya virüsün mutasyonuyla ilgili tedbirlere yoğunlaşmış durumdadır. Biz de tedbirleri vakit geçirmeden uyguladık. Bilinmelidir ki bu mutasyon Eylül ayından beri mevcut. Koronavirüs damlacık enfeksiyonla bulaşan bir hastalık. Mutasyon çarpan etkisi yapabilir. Ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır. Anlaşılan o ki, İngiltere'deki kontrolsüz vaka artışı araştırılırken Eylül ayından beri var olan mutasyon ilgililerin dikkatini çekmiştir. Türkiye başından beri hastalığı önemseyerek tedbirleri en erken alan ülkelerin başında gelmektedir. Mutasyonlar konusunda incelemelerimiz devam etti.

Bugün en çok merak ettiğiniz konunun aşı olduğunu biliyorum. Huzurlarınızda bir kez daha neden inaktif aşı tercih ettiğimizi izah etmek istiyorum. Bilinen en kadim aşı yöntemi inaktif aşı yöntemidir. Virüs uygun ortamlarda çoğaltıldıktan sonra öldürülerek onun vücudu tanıması için enjekte edilmesi yöntemidir. Bu aşı türüyle ilk defa bağışıklama amaçlı aşılama yapılmıyor.

Daha önce tecrübe ettiğimiz faydasından emin olduğumuz yöntemdir. Ayrıca ülkemizde devam eden aşı çalışmalarından önde giden üç tanesi inaktif aşılardır. Bununla birlikte ülkemizde 2 aşı adayımız insan deneyleri safhasına ulaşmıştır. Benzer şekilde virüs benzeri parçacık temelli aşımız da insan deneyleri safhasındadır.

ÇİN AŞISI İÇİN TARİH BELLİ OLDU

Başından beri Türkiye'de klinik çalışması olan kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimiz aşıyı kullanmayı beyan ettik. Klinik çalışmaların somut neticelerini bekleyip, harekete geçmek için uğraş verdik. İnaktif aşımızın faz 3 çalışması başarıyla sürmektedir. Aşılanan gönüllülerin ister gerçek, ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp, yakalanmayacağı gözlemlemektedir.

Kurumumuzda çalışmanın ara sonuçlarını Bilim Kurulumuza sunmuştur. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşımızın ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımıza gösterdiği etkiden emin olduk. Çalışmayı yürüten hocalarımız birazdan detayları paylaşacaktır. Çin makamları da Türkiye'ye gönderilecek olan aşı dozları için onay işlemlerini tamamladılar. Çin'de aşı, pazarı pazartesi bağlayan gece yola çıkıyor.

AŞILAMA NE ZAMAN YAPILACAK?

Bilim Kurulumuz daha önce geniş bir çalışma yaptı. 4 aşamalı bir strateji hazırlandı. İlk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapıldı. Birinci aşamada 9 milyona yakın kişi olacak. Şubat sonuna kadar elimizde olmasını düşündüğümüz 50 milyon aşı olduğunu söylemiştim. İlk planda sağlık çalışanları olacak. En geç Nisan'a kadar yaygın ilk iki hatta üçüncü aşamada olan kişileri aşılamayı düşünüyoruz. Bu aşılamayı yaparken aile sağlığı merkezlerimiz ve hastanelerimiz, kamu üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılacak. Günde ortalama 2 milyon doza kadar aşıyı yapma imkanımız olacak.

TÜRKİYE'DE MUTASYONA UĞRAMIŞ VİRÜS VAR MI?

Türkiye'de de benzer mutasyonlar var. Bizdeki veriler de bulaştırıcılığı arttığı yönünde olan bir yaklaşımdı. Ama ingiltere'de birden fazla mutasyon oldu. Bizde buna benzer bir mutasyona rastlanılmadı. Genel olarak dünyada mutasyonun bulaştırıcılığı artması yönünde olduğunu biliyoruz.

PFİZER VE BİONTECH AŞISI

Biontech aşısıyla ilgili bu aşıyı geliştiren iki Türk bilim insanı olması nedeniyle bu aşının Türkiye'de uygulanmasını istedik. Başından beri 25 milyon aşı olabileceğini söylemiştik. Fiyat konusunda dünya ölçeğinde daha uygun bir rakam olduğunu söyleyebilirim. Bu aşamada aşının üretimiyle ilgili sorumluluk taşımamayı sözleşmeye konulmak istendi. Çünkü vatandaşımıza "sorumluluk taşınmıyor" demenin uygun olmadığını düşündük. Ben son 2-3 gündür Uğur hoca ile 5-6 defa görüştük. Bu sorunu kısmen aştık. Gelinen noktada sözleşmenin miktarıyla üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabilecekleri bir maddeyi sözleşmeye koyduk. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon opsiyonel olarak da 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu. Bu gece ya da en geç yarın imzalanmış olur.

EV İÇİ BULAŞ ORANLARI

Ev içi bulaş yüzde 85'lere kadar çıkmış oldu. Çekirdek aile dışında ev ortamlarında bir araya gelmemek önemli. Biz ne kadar mesafeye uygun hareket eder bir araya gelişleri azaltırsak, virüsün bulaştırıcılığı o derece azalmış olur.

Grip aşısını giderek her gün genişletiyoruz. Birçok vatandaşımız e-nabıza bakarak kendisinin grip aşısı için uygun olup olmadığını görebilir. Vatandaşımız şundan emin olsun bu yıl influenza yok.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "İlk planda sağlık çalışanlarından başlamak üzere mümkün mertebe daha kısa bir zaman diliminde, ocak-şubat-mart gibi en geç nisan olmak üzere yaygın ilk 2 hafta 3. aşamada olan kişileri aşılamayı hedefliyoruz." dedi.

Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'ndeki Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Aşılar Türkiye'ye geldikten sonra aşılama stratejisi nasıl olacak? Aşılanacak gruplar netleşti mi? Aşılamanın ne kadar zamanda yapılması planlanıyor?" sorusuna Koca, şu yanıtı verdi:

"Pazartesi itibarıyla Türkiye'de aşıların olacağını söyledim. Bilim Kurulumuz bu konuyla ilgili geniş bir çalışma yaptı, bir strateji hazırlandı. Dört aşamalı bir stratejiydi bu. Bu strateji de özellikle ilk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapılmıştı. Öncelikle de sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim.

Şubat sonuna kadar elimizde sözleşme gereği olmasını düşündüğümüz 50 milyon aşı olduğunu daha önce de söylemiştim. Dolayısıyla ilk planda sağlık çalışanlarından başlamak üzere mümkün mertebe daha kısa bir zaman diliminde, ocak-şubat-mart gibi en geç nisan olmak üzere yaygın ilk 2 hafta 3. aşamada olan kişileri aşılamayı hedefliyoruz."

Kitlesel bağışıklamada ne kadar dar bir zaman diliminde yoğun aşılama yapılırsa o kadar başarılı olunacağını dile getiren Koca, buna özellikle odaklanmaya gayret ettiklerini söyledi. Bakan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu aşılamayı yaparken de yine daha önce ifade ettiğim şekliyle özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimizin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Aile sağlığı merkezlerimiz ve hastanelerimiz kamu, üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Dolayısıyla aynı anda yaygın bir şekilde Türkiye'nin her tarafında yapabileceğiz. Günde ortalama 1,5 hatta 2 milyona kadar aşı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim."

ŞU AN YENİ BİR KISITLAMA DÜŞÜNMÜYORUZ

Bakan Koca, İngiltere kaynaklı mutasyon sonrasında 4 ülkeden uçuşların kısıtlandığının hatırlatılıp bu tedbirlerin genişletilip genişletilmeyeceğinin ve mutasyon üzerinden enfekte olan bir vakaya rastlanılıp rastlanılmadığının sorulması üzerine, temmuz, ağustos ve eylül ayından itibaren dünyada yer yer mutasyonların görüldüğünü, Türkiye'de de benzeri mutasyonların var olduğunu söyledi. Bu mutasyonun virulans üzerinde değil daha çok bulaştırıcılık üzerinde etkisi olduğuna ve daha önce bunu açıkladıklarına işaret eden Koca, Türkiye'de belli zaman dilimlerinde yaygın şekilde mutasyon olup olmadığının analizlerinin yapıldığını aktardı.

Koca, ellerindeki verilerin de bulaştırıcılığın arttığı yönünde olduğunu ancak İngiltere'dekinin birden fazla mutasyonun bir arada görüldüğü ve bulaştırıcılığın özellikle daha fazla olduğunu kaydetti. Bakan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim şu ana kadar yaptığımız ön inceleme ve analizlerde buna benzer bir mutasyona rastlamadığımızı ama gelecek hafta, özellikle bir tam genom analizi yaparak bununla ilgili daha net bir şey söylemek mümkün ama ön incelemelerimizde benzer bir mutasyon olmadığını fakat genel olarak dünyada mutasyonun bulaştırıcılığının artması yönünde olduğunu biliyoruz.

Bildiğiniz gibi İngiltere, Danimarka ve Güney Afrika için bir kısıtlama söz konusu oldu. Şu an yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz ama ülkelerle ilgili farklı bir şey gündeme gelirse her an bu kısıtlamalar tekrar yapılabilir öneri anlamında."

Bir araya gelmelerin, kapalı ortamlarda bir arada olmanın, bu bulaştırıcılığın artışıyla birlikte daha riskli olduğunu söyleyen Koca, vatandaşların kapalı ortamlarda yoğun bulunmamaya gayret etmesinin ve maske noktasında da hassasiyet göstermesin son derece önemli olduğunu yineledi.

YERLİ AŞI ÇALIŞMALARI

Bakan Fahrettin Koca, yerli aşıda Faz-2 aşamasına ne zaman geçileceğinin, kaç gönüllünün yer alacağının ve Faz -1 aşamasına yaklaşan çalışmaların ne durumda olduğunun sorulması üzerine, yerli aşıyla ilgili yoğun bir gayret içinde olduklarını ifade etti. Beş ilave aşıda insan çalışma safhasına gelindiğini, bunlardan üç tanesinin inaktif aşı olduğunu ve adenovirüs çalışmasının da ayrıca söz konusu olduğunu belirten Koca, bunların bir veya iki tanesinin faz çalışmalarına gelecek ay içinde geçilmiş olunacağını belirtti.

Koca, "Bunun dışında inaktif olan, Faz-1 çalışmasını tamamlamış olan aşımızla ilgili Faz-2 de 200 kişiyle yapılmış olacak. Faz-1 biliyorsunuz 44 kişiyle yapıldı, Faz-2 200 kişiyle yapılmış olacak. Bununla ilgili gönüllülerin sağlık taramalarına başlandığını söyleyebilirim." dedi.

MIS-C SENDROMU

Çocuklarda görülen MIS-C sendromunun arttığı ve İngiltere'den de mutasyona uğrayan virüsün çocukları etkilediğine yönelik açıklamaların geldiğinin belirtilmesi ve çocuk hasta sayısının artabileceği göz önünde bulundurularak tedbir önerisinin olup olmadığının sorulması üzerine Bakan Koca, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara'ya söz verdi.

Prof. Dr. Kara, toplum içerisindeki genel vaka sayısı artınca virüsü alan çocuk sayısında da artış gözlendiğini ve 2-3 hafta sonrasında MIS-C tablosundaki çocuklarda da artışın yansımış olduğunu, şu anda da vaka sayısındaki azalmayla bunda da azalma yaşandığını söyledi. Kara, şöyle devam etti:

"Bu MIS-C dediğimizde, çocukların özellikle Kovid-19 için neden olan SARS-CoV-2 virüsünü aldıklarında çok fazla semptom geliştirmiyorlar ama vücutları buna karşı bir cevap oluşturuyor ve o cevabın da 2 ila 3 hafta sonrasında aşırıya dönmesiyle farklı bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Gözlerinde kızarıklık, kalplerinde tutulum veya ciltlerinde döküntü gibi bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. MIS-C dediğimiz tablo da o. Genellikle bu da virüsle karşılaştıktan 3 hafta kadar sonra oluyor. Bu yoğun dönem geçen haftalarda olduğu için onun yansımasını görmüştük, şu anda da bu azalmaya başladı."

Bir gazetecinin, Brezilya'da Faz-3 çalışmalarının açıklanmasının Çin'in talebi üzerine ertelediğinin hatırlatması ve Brezilya'daki Faz-3 çalışmalarında sorun olup olmadığını sorması üzerine Koca, "Bununla ilgili bir şey söylemem mümkün değil. O, Brezilya'nın kendi iç sorunu olabilir. Bizim için başından beri ifade etmiştim, özellikle Faz-3 çalışmalarına izin verirken Türkiye'deki başarısını, bu aşıların bizim vatandaşımız üzerindeki etkisini görerek aksiyon almak istiyoruz demiştim. O nedenle de biz hem Pfizer hem de Sinovac aşısına Faz-3 çalışması için izin vermiştik ve ikisi de devam etmiş oldu. Bizim sonuçlarımız bizim için önemli ve 24 merkezde yapılan, bağımsız komite tarafından da yakın takip edilen bu sonuçları görmemizin diğer sonuçlardan daha önemli olduğu kanaatindeyim." dedi.

BİONTECH AŞISI İLE İLGİLİ GELİŞMELER

Pfizer ve BioNTech'in ortak geliştirdiği aşı ve Prof. Dr. Uğur Şahin'in "Türkiye için yeterli aşının depolandığı ile ilgili açıklamalarının" sorulmasına karşılık Koca, bu konunun biraz fazla gündeme getirildiğini ve yer yer yanlış bilgi aktarımının olduğunu söyledi.

Bakan Koca, inaktif aşıyı önemsediklerini ancak başından itibaren BioNTech aşısını geliştirenin iki Türk bilim insanı olması nedeniyle, bilim insanlarıyla yakın iş birliği içerisinde bu aşının Türkiye'de uygulanmasını istediklerini vurguladı. Koca, şöyle devam etti:

"Bununla ilgili bize başından beri söylenen 25 milyon gibi bir aşının söz konusu olabileceği, 2021 yılı için yıl sonuna kadar belki 500 veya 1 milyon gibi bir aşının da olabileceği ifade edilmişti. Fiyat boyutuyla herhangi bir sorunumuz olmadı. O konuda, olması gereken bir fiyatın olduğunu, dünya ölçeğinde daha uygun bir rakam olduğunu söyleyebilirim ama bizim esas bu dönemde yaşadığımız sorun şu oldu; bu dönemde 'aşının üretimiyle ilgili sorumluluk taşımama' durumunun sözleşmeye yazılması istendi. Acil kullanım izni olduğu için pandemi döneminde olunduğundan, üretimle ilgili bir sorun olma durumunda sorumluluk taşımama sözleşmeye koyulmak istendi. Biz, doğrusu bundan yana olmak istemedik. Çünkü vatandaşımıza, herhangi bir sorun olursa üretici firmanın bir sorumluluk taşımadığını söylemenin doğru olmadığını düşündük."

Prof. Dr. Uğur Şahin ile görüştüklerini, son 2-3 gün 5-6 kez telefonda konuştuklarını ve bu sorunu kısmen aştıklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Toplantı öncesi tekrar görüştüm. Hem Bilim Kurulumuza bu konuyu tekrar açacağımızı hem vatandaşımıza da bunu açıklayacağımızı da ifade etmiştim kendilerine. Sözleşmenin miktarıyla, üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk. Yani sözleşme miktarından daha fazla bir sorumluluk taşımama noktasında ısrarcı olduklarını, bunu aşmamızın mümkün olmadığını ifade ettiler. Böyle olunca biz sözleşmenin miktarınca sorumluluk alınabileceğini belirterek bu aşıyı yapabileceğimizi konuşmuş olduk. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon ve opsiyonal olarak 30 milyona kadar da ocak ayında, en geç şubat ayında talep olması durumunda bunun söz konusu olabileceğini görüşmüş olacağız. Dolayısıyla 4,5 milyon mart sonuna kadar, opsiyonel olarak 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu. Bu gece veya yarın en geç imzalanmış olur. Bu aşının da bu süreçte yaygın bir şekilde imkanlar ölçüsünde kullanımını sağlamış olacağız. "

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Pfizer-BioNTech aşısını mart sonuna kadar 4,5 milyon doz gibi planladık. Zannediyorum ocakta bunun 1 veya 1,5 milyon gibi bir kısmı gelmiş olacak." dedi.

Çin'den gelecek aşının ne zaman ve ilk etapta nereye geleceğine ilişkin soruya Bakan Koca, "SinoVac aşısı ilk planda 3 milyon olarak gelecek. Şubat ayı sonuna kadar toplam 50 milyon gibi bir sözleşme yapıldı. İlk partinin 3 milyon dozunun da pazartesi sabahı Türkiye'de olacağını söyleyebilirim. Pfizer-BioNTech aşısıyla ile ilgili de mart sonuna kadar 4,5 milyon doz gibi planladık. Zannediyorum ocak ayında bunun 1 veya 1,5 milyon gibi bir kısmı gelmiş olacak ama önümüzdeki haftalarda Uğur Hoca da bunu bir takvimle netleştirerek bize bildirmiş olacak. Ankara'da olur merkez." diye konuştu.

Koca, Türkiye'nin satın aldığı aşıların bir dozunun kaç dolara ithal edildiği sorusuna, "Pfizer ile ilgili aşının fiyatının, dünyada birçok ülkeye satılan fiyattan daha aşağı olduğunu söyleyebilirim. Firmanın bu anlamda açıklamasını istemediği için söylüyorum ama çok rahatlıkla dünyada satılan, bilinen fiyatlardan daha aşağı olduğunu bilelim. Benzer şekilde SinoVac aşısı için de yine firmanın bunu açıklamamamızı ama bu fiyatın Endonezya ve Brezilya'daki rakamlardan da düşük olduğunu özellikle belirtmiş olalım." yanıtını verdi.

Bakan Koca, "Biz hem Sinovac hem Pfizer aşısını dünyadan daha ucuza almış olacağız. Bu aşıları alırken de direkt firmaların kendileriyle görüşüyoruz." dedi.

Sinovac aşısının 11 Aralık sonrası Türkiye'ye gelmesi beklenirken yaşanan gecikmenin sebebi sorulan Koca, "Sözleşme gereği 11 Aralık'tan sonra Türkiye'ye gelmesi yazılıydı, ayın 5'inden itibaren firmada, depolarda bu aşı hazırdı. İzinlerin alınması bu gecikmeyi oluşturdu, başka hiçbir sebep yok. Bugün de bütün izinler tamamlandı." ifadelerini kullandı.

SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA BİRLİKTE İLK AŞIYI OLAN KİŞİLERDEN BİRİ OLACAĞIM

Aşının zorunluluğu konusunda görüşü sorulan Bakan Koca, "Aşı zorunlu değil.' demiştik. Bilim Kurulu olarak aşının zorunlu olarak yapılmasından yana değiliz. Biz ikna ederek bu aşının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Vatandaşımızı yan etkileri en az olan, güvenilir ve etkinliği fazla olan aşı noktasına ikna edebilirsek ben herkesin bu aşıyı yaptıracağına inanıyorum. Kendim de sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk aşıyı olan kişilerden biri olacağım." dedi.

Aile içi bulaş konusunda attığı tweeti değerlendirmesi istenen Koca, aile içi bulaşın kapalı ortamlara geçtikçe giderek artmaya başladığını söyledi.

Bakan Koca, özellikle misafirliğin ev içi bulaş anlamında etkili olduğunu ve bunun etkinliğinin yüzde 85'lere kadar çıktığını belirterek, "O nedenle çekirdek aile dışında ev ortamında bir araya gelmemeye gayret göstermemiz son derece önemli ve virüsün bulaştırıcılığının da arttığı bu dönemde bir araya gelmeleri olabildiğince azaltmak gerekiyor. Biz, ne kadar mesafeye uygun hareket eder, bir araya gelişleri azaltır, kapalı ortamlarda bir araya gelmez, kalabalık ortamları oluşturmazsak o kadar bu virüsün bulaştırıcılığı azalmış olur." diye konuştu.

GRİP AŞISI

Kovid-19 ile mücadele edilirken grip vakalarının azalıp azalmadığı sorulan Bakan Koca, şunları kaydetti:

"Halk sağlığı olarak rutin taramalarımızda şu an influenzayı görmüyoruz. Bunun sebebin de bu dönemde alınan maske, mesafe ve hijyenin tedbirlerinin katkısı çok büyük. İnfluenzanın daha çok çocukluk yaş grubunda görüldüğünü biliyoruz. Çocukluk yaş grubunda görülen influenza, şu dönemde yok. Çocuk hastaların sayısı her yıl ekimde başlar kasım, aralık ve ocakta pik yapar. Çocuk poliklinikleri çok yoğun geçer, halen çocuk polikliniklerinde hasta yoğunluğu yaşamıyoruz ve bu belki de ilk oluyor.

Son yılların, özellikle viral enfeksiyonların yoğun olduğu ekim, kasım, aralık ve ocak ayında şu an damlacık enfeksiyonu ile bulaşan enfeksiyonları azlığı, poliklinik sayılarının da çok azalmış olduğunu belki de bu anlamda ilk defa yaşamış oluyoruz. Bu, muhtemelen tedbirlerin etkisi diyebiliriz. Grip aşısında riskli kişileri her gün giderek genişletiyoruz. Şu an 60 yaş üstünde olan herkese artık açtık. Dolayısıyla birçok vatandaşımız e-Nabız'a bakarak kendisinin bu anlamda uygun olup olmadığını çok rahatlıkla görebilir. Halen elimizde 600 bine yakın aşının olduğunu da söylemek istiyorum. Eczaneler üzerinden yapmaya devam ediyoruz ama vatandaşımız şundan emin olsun, müsterih olsun, bu yıl daha şu aya kadar, yıl bitiyor influenza yok."

Sonraki Haber