Bakan Nebati'den kârına kâr katan bankalara övgü
İşçi, çiftçi, üretici ve esnaf banka banka gezip kredi arıyor. Yüksek faizlerle kredi ödemeye mecbur kalıyor. Bankalar ise kârına kâr katıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Şubat ayı bankacılık verilerine göre "kârlılık oranlarıyla son derece sağlıklı bir görünüme sahip" diyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Türk bankacılık sektörü yılın ilk iki ayında 65.5 milyar lira net kâr yazdı. Geçen yıl aynı dönem bankaların kârı yaklaşık 39 milyar liraydı. Artış yüzde 68 oldu. 2022 yılının tamamında 461.6 milyar lira net kâr yazan bankalar 2021 yılında ise 92.9 milyar lira kâr elde etmişti.
Ticari krediler bir yana özellikle tüketici kredisi faizlerinin yüksek kalması, enflasyon nedeniyle kredi kartı limitlerinin şişmesi ve buradan elde edilen gelirler de bankaların kârına kâr kattı. KOBİ'ler ise artan kredi hacmine karşın finansman bulamamaktan yakınıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Şubat ayı bankacılık verileri, bankacılık sektörümüzün güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi ve kârlılık oranlarıyla son derece sağlıklı bir görünüme sahip olduğunu teyit eder niteliktedir." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:
BDDK tarafından bu hafta açıklanan Şubat ayı bankacılık verileri, bankacılık sektörümüzün güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi ve kârlılık oranlarıyla son derece sağlıklı bir görünüme sahip olduğunu teyit eder niteliktedir. Sektörün sermaye yeterlilik rasyosu Şubat 2023 itibarıyla yüzde 17,1 olup bu oran yüzde 8 yasal asgari limit ve yüzde 12’lik hedef oranın oldukça üzerindedir. Sahip olduğu yüksek sermaye yeterliliği, bankacılık sektörümüzün olası risklere karşı ihtiyaten önemli miktarda sermaye tamponu bulundurduğunu göstermektedir. İkinci bir husus da sektörün tahsili gecikmiş alacak oranının yine Şubat 2023 itibarıyla yüzde 1,9 gibi gayet düşük bir seviyede gerçekleşmiş olmasıdır. Bu durum, sektörün sağlıklı aktif kalitesinin altını çizmektedir. Unutulmamalıdır ki bankacılık sektörümüz tüm bu sağlıklı görünümünü, küresel piyasalarda yakın zamanda uygulanan kerameti kendinden menkul sıkı para politikalarının bir neticesi olarak finansal sistemin içine düştüğü zorlu koşullar altında elde etmeyi başarmıştır. Ayrıca, bankacılık sektörümüzün küresel finansal piyasalarla entegre yapısı, kalifiye insan kaynağı ve teknolojik uygulamalardaki öncü aksiyonları ülkemizi bu alanda giderek daha da ön plana çıkarmıştır. Tüm dünyanın içinden geçtiği mevcut zorlu küresel koşullara rağmen, bankacılık sektörümüzün ortaya koymayı başardığı sağlıklı gelişimi de arkasına alan ülkemiz, Türkiye Yüzyılı hedeflerine doğru sağlam ve kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
DOĞU PERİNÇEK: ÇİFTÇİ BATACAĞINA BANKALAR BATSIN!
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Üretim Devrimi Kurultaylarında yaptığı konuşmalarda çiftçilerin, esnafların, üreticilerin bankalara olan ağır borç yüklerine karşı dikkat çeken bir açıklama yapmıştı. Perinçek "Esnaf da çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya, borç batağında ve dolayısıyla, bu çizilen pembe tablo Türkiye gerçeğine uymuyor ve bir sene sonra gıda güvenliği açısından tehditlerle karşı karşıya olduğumuz gözüküyor. Çiftçi batacağına bankalar batsın!" demişti.
"Türkiye ekonomisini basit bir şekilde anlamaya çalışırsak en büyük gerçek şudur: Türk milleti olarak Türkiye faize çalışıyor. Bütün Türkiye, çiftçisinden, esnafından, tüketicisine kadar, kredi kartına kadar, toptan hepimiz faize çalışıyoruz. Dolayısıyla önemli ölçüde bankalara, büyük tefecilere ve dış finans merkezlerine Türkiye çalışmaktadır. Bu ortamda, özellikle Türkiye'nin önümüzdeki yıllardaki gıda güvenliği çok ciddi tehlike altındadır. Ben Polatlı'daydım, ondan önce Eskişehir'deydim, Mardin'deydim, Diyarbakır'daydım, Amasya'daydım, Ordu'da ve Perşembe'deydim; her yerde bütün çiftçimiz büyük borç batağı içerisinde. Çiftçilerimiz haciz tehdidi ile karşı karşıya, banka terörü ve aynı zamanda DEDAŞ vs gibi elektrik dağıtımı yapan şirketlerin terörü... dolayısıyla, önümüzdeki yıl Türkiye çiftçisi "Ekeyim mi, ekmeyeyim mi, yetiştireyim mi, hayvan otlatayım mı" bu sorularla yüz yüze ve bir çoğu maliyeti kurtaramadığını ekmekten, biçmekten vazgeçtiğini söylüyor. Bu Türkiye için çok ciddi bir tehdittir. Çiftçilerimizin hepsinin kapısını hacizci çalıyor, banka borçları nedeniyle çalıyor veya elektrik dağıtım şirketleri geliyor ve tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük faturalar geliyor. Dolayısıyla çiftçi diyor ki; "ben nasıl gübre, tohum alacağım, nasıl mazotu traktörüme dolduracağım" diyor. Esnaf da çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya, borç batağında ve dolayısıyla, bu çizilen pembe tablo Türkiye gerçeğine uymuyor ve bir sene sonra gıda güvenliği açısından tehditlerle karşı karşıya olduğumuz gözüküyor. ÇİFTÇİ BATACAĞINA BANKALAR BATSIN! Çok açık söyleyeyim, Türkiye buradan ekonomide devrimci uygulamalarla çıkabilir. Yani, çiftçi batıp iflas edeceğine, bankalar batsın."