Balyoz mağdurları savunmalara isyan etti! ‘Bu kişiler FETÖ üyesi’

Balyoz kumpasının soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev almış 50 eski hakim ve savcının, “görevi kötüye kullanma”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri açıklama” suçlarından yargılanmasına devam edildi. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince görülen davaya taraf avukatları katılırken bazı sanıklar da duruşmaya SEGBİS sistemiyle bağlandı. Duruşmada savunma yapan sanıklardan Abdullah Öztürk şunları söyledi:

“Ana iddianame ve sonrasında hazırlanan iddianamelerin temeli FETÖ’ye dayandırılmaktadır. Bu iddianamelerde klasik bir cümle var. FETÖ’nün amacına yönelik hareket ettiğimiz iddia ediliyor. Ben FETÖ üyeliğinden yargılanıp beraat ettim. Balyoz davası Taraf Gazetesinde çıkan haber üzerine başlatıldı. Ben bu sırada hakim değildim, askerlik görevimi yapıyordum. İkinci ve üçüncü iddianameler sırasında da İstanbul Adliyesinde değildim. 2011 Kasım ayında Balyoz davası devam ederken İstanbul Adliyesinde görevlendirildim. Balyoz davasına bakan hakimler izinli olduğu zaman ben nöbetçiydim. Tutukluluk incelemesinde dosya bana geldi. Mevcut delil durumuna göre karar verdik. Tutuklama gerekçesiz değil. Mevcut delil durumuna göre bu kararı verdik. Verdiğimiz bu karar hukuka uygundur.”

DİĞER SANIKLARIN BEYANLARI

Sanıklardan Metin Özçelik, Balyoz davasında verdiği kararlarda suç içeren herhangi bir durum olmadığını iddia etti. Bir diğer sanık olan Balyoz davasının eski mahkeme başkanı Ömer Diken de, “Varsayıma dayalı olarak yargılanmaktayız. Yasanın bize verdiği hakkı kullanıp, dosyadaki delil durumuna göre karar verdik. Hakkımızda açılan birçok davada suçsuzluğumuzu ispat edemiyoruz.” şeklinde konuştu. Sanık savunmalarının ardından Yargıtay Cumhuriyet savcısı, firari sanıkların yakalama kararlarının devamını ve infazlarının beklenilmesini talep etti.

‘KENDİ KOYDUKLARI BELGELERİ BULDULAR’

Duruşmanın daha sonraki bölümünde ise davada “katılan” sıfatı bulunan Balyoz kumpası mağdurlarına söz verildi. Emekli Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Balyoz dosyasındaki ihbar mektuplarının tamamının isimsiz olduğunu bildirerek şunları söyledi:

“Bu isimsiz ihbar mektuplarına ilişkin yıldırım hızıyla işlem yapıldı. Emniyet Genel Müdürlüğünün 300 metre ötesinde internet kafeden ihbar mektupları gönderildi. Sanık Ömer Diken ve Fikret Seçen anında bunları imzalayıp arama emri çıkardı. Bu aramalarda ise kendi koydukları belgeleri buldular. Donanmanın kalbinde yapıldı bu aramalar. Yüzlerce subay bu nedenle tasfiye edildi. Suçsuz günahsız şekilde tutuklandık. Ömer Diken babalık haklarımızdan bile mahrum etti bizi. Haftada 1 gün 10 dakika eşinizle mi, annenizle mi konuşacaksınız. Hepimizin geleceği çalındı. Görevi kötüye kullanma değil de nedir bu? Sizin önünüze gelen isimsiz ihbar mektubu hakkında işlem yapar mısınız yapmaz mısınız?”

‘EYLEMLERİ NİYETLERİNE GÖREYDİ’

Emekli Kurmay Albay Ahmet Küçükşahin de Balyoz davasında 3 yıl 4 ay 8 gün cezaevinde kaldığını bildirerek şu ifadeleri kullandı:

“Ömer Diken’in söylediklerinin aynısından biz de yakınıyorduk. Hapishanedeyken günlük tutmuştum. Tutuklandıktan bir iki ay sonra arkadaşıma yazdığım mektupta bu mahkemenin Fetullah Gülen mahkemesi olduğunu, Türk mahkemesi olmadığını yazmıştım. Eylemleri, niyetlerine göreydi. Şimdi masum gibi görünüyor olmaları samimi değil. Onlar masum değil.

Bunların masum olduklarını düşünmüyorum. Bana göre bu kişiler Fetullah Gülen örgütü üyeleri. Çünkü kararları bu doğrultuda oldu hep. Sadece cezaevinde kalmak değil onun ötesinde çok sayıda ızdırap çektik.”

ARA KARAR

Beyanların ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı ara kararı açıkladı. Buna göre firari sanıklar hakkında çıkarılan yakalama kararlarının devamını kararlaştıran heyet, davaya katılma talebi kabul edilen Balyoz kumpası mağdurları hakkında kesinleşmiş mahkeme kararlarının istenilmesine hükmetti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın davaya katılma talebi reddedilirken duruşma 4 Aralık 2023’e ertelendi.