Başkentin kültür sanat Ada’sı

Sezona dopdolu bir programla başlayan CSO Ada Ankara, yerli ve yabancı birçok sanatçıyı ağırlıyor. Geleneksel sanatlardan senfoni orkestralarına, farklı türden birçok program Ankaralıları bekliyor.

Mimarî tasarımını, 1992 yılındaki yarışma neticesinde birincilik ödülüyle Uygur Mimarlık’ın üstlendiği CSO Ada Ankara’nın etrafı, ismindeki ‘Ada’ konseptine uygun olarak suyla çevrelendi.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO)’nın yaklaşık iki yıl önce taşındığı yeni yerleşkesi olan CSO Ada Ankara, yeni sezonuna başladı. Bir yandan ünlü Alman soprano Mojca Erdmann gibi isimleri ağırlayan, bir yandan da Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamındaki etkinliklere ev sahipliği yapan, geleneksel sanatlardan senfoni orkestralarına geniş bir yelpazede program sunan CSO Ada Ankara, sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

Geçmişte Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu sanat yönetmenliği deneyimi olan, aynı zamanda bir müzik insanı olan Ozan Binici’nin sanat yönetmenliğini üstlendiği CSO Ada Ankara’nın programı oldukça heyecan verici. Başkente kazandırılan bu yeni salonlarda, Dünya’daki farklı farklı müzikleri canlı olarak dinleme fırsatı bulan Ankaralı sanatseverlerin şanslı olduğunu söylemek mümkün. Sanat yönetmeni Ozan Binici ile CSO Ada Ankara’yı ve yeni sezonu konuştuk.

  • CSO Ada Ankara’nın ülkemiz için önemini nasıl değerlendirirsiniz?

CSO Ada Ankara ülkemiz için çok kıymetli. İçerdiği üç konser salonu, ana salon 2023 kişi kapasiteli, Mavi Salon 505 kişi kapasiteli ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası‘nın konserlerini gerçekleştirdiği tarihi salon ile beraber üç salonu içermekte. Açık alanlarında aynı zamanda etkinlikler gerçekleştirmekte. Binlerce kişiye hitap eden, müziğin her türüne, her disipline, disiplinler arası etkileşime önem veren, bu doğrultuda çeşitli etkinlikler gerçekleştiren bir kültür sanat adası. Bizim mottomuz “Başkentin kültür sanat adası.” Yani burası sadece bir konser salonu değil, sanatın her kolunu kucaklayan bir vaha. Başta Ankara olmak üzere ülkemiz için çok önemli bir yapı olarak görüyorum CSO Ada Ankara’yı.

  • CSO Ada Ankara’nın konser programı ve sanatçı seçimini nasıl bir ekip yönetiyor?

Davet ettiğimiz sanatçıların her türlü hizmetini karşılayan bir program koordinasyon ekibimiz var. Ben ekibin sanat yönetmeniyim ve seçilen etkinlikleri bu ekiple yürütüyoruz. Programı belirlerken şunlara dikkat ediyoruz; usta sanatçılar, burada gerçekleştireceği konserler referans bir kaynak olacak sanatçılar, topluluklar ve orkestraların yanında, yükselen yıldız olarak nitelendirilen, hem ulusal hem uluslararası düzlemde kendini gösteren sanatçıları ülkemize davet edip seyircimizle buluşturmayı çok önemsiyoruz. Çünkü unutmamak gerek, yükselen yıldızlar da geleceğin ustaları olacaklar. O yüzden sahnelerimizi onlara açıyoruz ve performanslarını sergilemelerine olanak sağlıyoruz, bu bizler için çok çok önemli bir kıstas.

Ben yıllardır hep çalıştığım konser salonlarında seriler kurgulamayı önceliğe koydum. Erken dönem ve barok serisi, oda müziği ve resital serisi, caz serisi, Dünya müziği serisi, çocuk etkinlikleri, tarihi salonumuzdaki org serisi, tüm bu seriler çerçevesinde kurguladığımız etkinliklerle beraber tüm sanatseverlerle hem öğrenerek hem eğlenerek, pek çok güzelliği deneyimleyerek bir sezon yaşıyoruz.

  • 2 yıl önce CSO’nun bu yeni yerleşkesine taşınması sevinçle karşılandı, biz de haberlerini yapmıştık. Orkestra kadrosunu da genişletti. Eğitime dönük projeler geliştirildi. Yeni sezonda CSO’muzun başka yenilikleri de olacak mı?

Aslında tüm konser projeleri bir yenilik diyebiliriz. Ben konsept projeler, özgün projeler oluşturmayı seviyorum. Alışılagelmiş kalıpların dışına çıkıp, hem sanatçılarla fikir alışverişi içerisinde bulunarak hem de aklımdaki bazı fikirleri kendileriyle paylaşarak bir takım programlar oluşturulmasına gayret ediyorum. Örneğin Dünyaca ünlü keman sanatçımız Cihat Aşkın, 27 Ekim günü Niccolo Paganini’nin 240’ıncı doğum gününe ithafen bestecinin 24 Kapris’ini tek bir konserde anlatımlı olarak sunacak. Bu oldukça iddialı çok ayrıksı bir proje.

Biliyorsunuz Tarihi Salon’da bir orgumuz var. Org Serisi kapsamında Kasım ve Aralık aylarında etkinlikler gerçekleştireceğiz. Danimarka’nın en önde gelen org sanatçılarından Jonas Hellesoe, “İskandinavya’dan Amerika’ya Orgun Büyülü Yolculuğu” adı altında bir program sunacak. Hellesoe’nun bir sürprizi var müzikseverlere. İsmini vermiyim, belki de birçok kişi tahmin edecektir, çok popüler bir Ankara türküsünü spontan olarak doğaçlama bir şekilde resitalin sonunda orgda icra edecek. Bu Ankaralı müzikseverleri bekleyen bir sürpriz.

  • Bu iki yıl sürecinde salon yeterince tanınırlığa erişti mi? Konserlerin doluluğu nasıl?

Özellikle son bir yıl içinde, pandeminin de etkisini azaltmasıyla beraber yoğun bir seyirci ilgisi var. Pek çok konserin biletleri önceden tükeniyor. Bu bizi oldukça sevindiriyor. Burası da her gün üç salonu ile birlikte sanatseverlere nitelikli etkinlik sunmaya özen gösteriyor. Bu kadar yoğun bir tempo içerisinde böyle bir ilginin yansıması bizi oldukça mutlu ve çok daha fazla motive ediyor. Tabi ki burada Kültür Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un desteklerini ve ilgisini yadsımamak lazım. Destekleri bizim için büyük bir güç.

CSO Ada Ankara’nın en büyük sahnesi olan Ana Salon, Cumhuriyetin 100. yılına ithafen 2023 koltuk kapasiteli olarak inşa edildi.
  • Programda yer alan “Bir Garip Orhan Veli” müzikali gibi yapımlar, kendi kültürümüzün evrensel boyuta taşınması açısından değerli. Böyle yapımları teşvik etmek amacıyla neler yapılıyor?

Türk bestecilerin eserlerini çalmaya önem veriyoruz. Çağdaş Türk müziğine yön veren öncü kuşak bestecilerimizden Necil Kazım Akses’in tüm kuartetlerini iki konserlik bir seri içerisinde gerçekleştiriyoruz. Keza “Ankara’dan Yolu Geçen Büyük Besteciler” başlığı altında gerçekleştireceğimiz etkinlikte Hindemith, Bartok ve Saygun’dan eserlere de yer veriyoruz.

  • Yeni yapımları, besteleri, eserleri desteklemek amacıyla herhangi bir çalışma var mı peki?

Zaman zaman sahnelerimizde gerçekleştiriliyor ve geleceğe dair projeler içerisinde bu önemle üzerine eğilinen bir konu.

  • Büyük salonun akustiği veya ses sistemi ile ilgili bazı sorunlar olduğu haberlere yansımıştı. Şu an ne durumda? Yaşanan sorunlar çözülebiliyor mu?

Yurt dışından gelen sanatçılarla yapmış olduğumuz sohbetlerde, ki bu sanatçılar dünyanın en önde gelen konser salonlarında düzenli olarak konser veren sanatçılar, her biri salonun gerek mimari özelliklerinden gerek akustik yapısından çok etkilendiklerini çok olumlu bulduklarını söylüyorlar. Biz de şu an için bir akustik sorunumuz olduğunu düşünmüyoruz salonumuzda.

  • Ukrayna’da devam eden savaş nedeniyle Rus sanatçılar Batı’da bazı engellerle karşılaştı. Orkestra Şefi Valery Gergiev’in Münih Flarmoni’den uzaklaştırılmasıyla ortaya çıktı ve ABD ve Avrupa’daki ünlü konser salonları ile devam etti. Sonuçta sanatçıların konserlerini iptal eden bu kurumlar, CSO Ada Ankara gibi devletlere bağlı büyük konser salonları. Bu süreçte CSO Ada Ankara olarak Rus sanatçılar için diplomatik düzeydeki ilişkilerin geliştirilmesi, onların Türkiye’ye davet edilmesi adına gelişmeler oldu mu?

Müzikte sınır olmaz. Her milliyetten başarılı olmuş her sanatçı, konser salonlarında konserlerini gerçekleştirir. Her milletten bestecilerin eserleri çalınır. Savaş ayrı bir şey, sanat ayrı bir şey. Hatta öyle ki birçok savaş zamanında biliyorsunuz, halka moral olsun diye hep etkinlikler konserler gerçekleştirilmiştir. CSO Ada Ankara olarak biz Dünya’nın dört bir yanından her sanatçıyı konser salonlarımıza davet ediyoruz. Her milletten bestecinin eserlerini çalıyoruz. Söylediğimiz gibi müzik birleştirir, müzik iyileştirir, müzikte hudut olmaz.

  • Yurt dışından gelen sanatçılara baktığımızda ağırlık genel olarak ABD ve Avrupa’da oluyor. Oysa dünyadaki gelişmelere baktığımızda ekonomik planda Çin Halk Cumhuriyeti başta olmak üzere ulus devletlerin geliştiği, tek kutuplu dünya düzeninden çıkıldığı bir dönem yaşıyoruz. Bu ekonomik planın kültürel planına baktığımızda, ezber bozacak gelişmeler var mı? Örneğin CSO Ada Ankara’da bir Çin Balesi’ni izleyebilecek miyiz? Ya da komşumuz İran’ın Edebiyatı veya çeşitli Doğu müzikleri, Türk sanatseverler ile daha çok buluşacak mı?

Dünya’nın her noktasında farklı folkorik ögeler var. Bunlar farklı tadlar, farklı renkler. Dolayısıyla her coğrafyadan nitelikli olan her sanat türünün, her disiplinin Dünya’daki tüm kültür merkezlerinde, konser salonlarında sahne bulması kadar doğal bir şey olmamalı. Ki biz de yer veriyoruz. Farklı coğrafyalardan farklı seslere, farklı renklere sahnemizde yer vermeye, çeşitlilik göstermeye gayret ediyoruz ki bu kültürel zenginlik adına dünya ölçeğinde çok önemli. Bunun elbette var olacağını ve giderek artacağını düşünüyorum. CSO Ada Ankara olarak da biz bu tip etkinliklere yer veriyoruz ve devamında da hep yer vereceğiz.

Sonraki Haber