'Başyaver olmasında Gülen aktif rol oynadı'

2012'de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde başyaverlik görevine atanan Özdaban'ın, operasyonel hat üzerinden mahrem imamla 442 kez görüştüğü saptandı

FETÖ üyeliğinden 10 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Kurmay Albay Bekir Furkan Özdaban'ın bu göreve gelmesinde örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in aktif rol oynadığı, gerekçeli kararda yer aldı.

Bekir Furkan Özdaban hakkındaki hükmün gerekçeli kararı açıklandı. Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Abdullah Fırat Gedik ile üye hakimler İbrahim İlaslan ve İzzet Nesip Doyduk'un imzasını taşıyan kararda, Özdaban'ın operasyonel hat üzerinden mahrem imamla 442 kez görüştüğü belirtildi. Kararın birinci bölümünde örgütün yapısı, işleyişi, mali kaynakları, kamu kurumlarına sızma stratejisi, kendisinden olmayanlar üzerinde oluşturduğu baskı ile 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl yapıldığı anlatıldı. Gerekçeli kararda, FETÖ'ye ilişkin tespitlerin ardından Özdaban'ın örgütsel eylemlerine yer verildi. 2012'de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde başyaverlik görevine atanan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kısa süre başyaverliğini yapan Özdaban, 24 Ağustos 2015'te Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığında görevlendirildi.

ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE OPERASYONEL HAT KULLANDI

Özdaban, kripto örgüt mensuplarının deşifre olmamak için kullandığı operasyonel hat üzerinden mahrem imam Adem Özer ile görüştüğünün tespit edilmesi üzerine 13 Ocak 2017'de gözaltına alındı. İkilinin kullandığı operasyonel hatların aynı tarihte alındığı, Özdaban'ın görevi kapsamında Ankara dışında bulunduğu sırada da bu hattı kullandığı baz kayıtlarına yansıdı. Bu yerler arasında Çankaya Köşkü'nün de bulunduğu belirtilen gerekçeli kararda, şu satırlara yer verildi: "Sanığın örgüt içinde haberleşmek amacıyla H.Ş. adına kayıtlı (...) numaralı GSM kullandığı ve örgütün mahrem yapısında olduğu belirtilen (...) numaralı hattı kullanan Adem Özer ile sürekli iletişim kurduğu, bilirkişi raporuna göre 6 Temmuz 2012 ile 19 Aralık 2013 tarihleri arasında karşılıklı 442 görüşmesinin bulunduğu, operasyonel hat ile Ankara, İstanbul, Kayseri ve Kütahya'dayken mahrem imamla görüştüğü, bu görüşmelerin hemen öncesinde veya sonrasında kendi adına olan ve kullandığını inkar etmediği (...) numaralı cep telefonu hattından da görüşme yaptığı ve bu hatların sadece belirli kişiler arasında kullanıldığı, en çok sanık Özdaban ve Adem Özer arasında görüşme yapıldığı anlaşılmıştır.”

BAŞYAVER OLDUKTAN 10 GÜN SONRA BAŞLADI

Özdaban'ın Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğine atandıktan 10 gün sonra mahrem imamla görüşmelere başladığı belirtilen gerekçeli kararda, "Sanığın 5 Temmuz 2012'den itibaren operasyonel hat kullanmaya başladığı ve örgüt imamı ile çoğunlukla telefonla, bazen de yüz yüze örgütsel görüşmeler yaptığı belirlenmiştir" ifadesi kullanıldı. Ayrıca darbe girişiminde yer aldığını itiraf eden, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yaveri eski yarbay Levent Türkkan ile gizli tanık 'Abdullah'ın, Özdaban'ın örgüt üyesi olduğuna dair beyanda bulundukları da belirtilen kararda, şöyle denildi: "Gizli tanık Abdullah'ın beyanlarına göre sanığın Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğine seçilmesinde FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in aktif rol aldığı anlaşılmıştır.”

AİHM, MAHREM İMAM BAŞVURUSUNU DÜŞÜRDÜ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), FETÖ'nün "MİT mahrem imamı" olduğu belirtilen Özgür Kaya'nın devlet tarafından kaçırıldığı iddiasıyla yapılan başvurunun düşmesine karar verdi.

Kaya'nın firari olduğu süreçte yakınları, sanığın devlet tarafından kaçırıldığını, kaçırılma olayıyla ilgili etkili soruşturma yürütülmediğini ileri sürerek yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ve özgürlük ile güvenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvurdu. Daha sonra yakalanan ve yargılanmasına başlanan Özgür Kaya'ya ilişkin başvuruyu incelemeye alan AİHM, yaşam, özgürlük ile güvenlik hakları yönünden hükümetten görüş talep etti. Bunun üzerine görüşler, hükümet adına Adalet Bakanlığı'nca 12 Eylül 2019'da ve 6 Ocak 2020'de AİHM'e sunuldu. Kaya'nın yakınlarının başvuruyu geri çekmek istediklerine yönelik dilekçeleri üzerine AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "başvurucunun kendi başvurusunu takip etmek niyetinde olmaması" halinde başvurunun listeden çıkarılacağına yönelik hükmü kapsamında başvurunun incelenmesinin gereksiz olduğu sonucuna ulaştı. AİHM, davayı oy birliğiye kayıttan düşürdü.

Öte yandan Kaya'nın, yakalandıktan sonra, kaçırılmadığını, kayıp olduğu iddia olunan tarihte örgüte ait "gaybubet" adı verilen hücre evlerinde saklandığını itiraf ettiği öğrenildi.

Sonraki Haber