Batalova Astana Zirvesi'ni değerlendirdi: Suriyeliler vatanlarına güvenle dönebilirler

Kazak gazeteci Batalova, ‘Kesin olan bir şey varsa o da; Suriye'nin yabancı destekçiler tarafından organize edilen uluslararası terörizme karşı verdiği bu savaşı kazanmış olduğudur.’ dedi.

Astana Zirvesi’nde masadaki konuları konuştuğumuz uluslararası ilişkiler uzmanı Akmaral Batalova, söyleşimizin dünkü ilk bölümünde Astana Süreci ile elde edilen kazanımları anlatmıştı. Batalova, söyleşimizin bugünkü bölümünde ise Suriye’deki olayların tarihsel sürecini, Suriye muhalefetini ve sahadaki güncel gelişmeleri değerlendirdi. “Suriye Hükümeti ile Suriyeli muhalifleri barıştıracak bir formül konuşuluyor mu?” sorumuzu yanıtlayan Batalova, şunları söyledi:

GERÇEK MUHALİFLER ESAD'I DESTEKLEDİ

Bu, “Suriye muhalefeti” terimiyle neyi kastettiğimize bağlı. Eğer Beşar Esad'ın ya da babası Hafız'ın kişisel muhalifleri iseler; yıllardır, hatta bazıları tüm yaşamları boyunca yurtdışında yaşamışlar ve Suriye gerçekliğinden kopmuşlarsa, bana göre bu muhalefet sonsuza kadar uzlaşmaz kalacaktır. Bu muhalefet hem kişisel nefret ve bencilliklerinden hem de onları siyasi amaçlarla kendi ülkelerine karşı kullanan bazı yabancı güçler tarafından körüklenmektedir.

Sahadaki gerçekleri bilenler, Suriye'de hükümete karşı bir muhalefetin varlığından haberdardır. Bu insanlar 2011 yılında barışçıl gösteriler düzenleyerek Başkan Esad'ın istifasını değil ama siyasi reformlar yapılmasını talep eden insanlardı. Ancak ülkedeki durumdan duydukları memnuniyetsizliğin kendilerini istikrarsızlaştırmak için kullanıldığını fark ettiklerinde, meşru hükümeti desteklediler ve savaş boyunca onun yanında yer aldılar. Bunlar aynı zamanda DEAŞ’a zorla dâhil edilen Suriye vatandaşları ve Suriye hükümet ordusundan ayrılan eski askerler olup, kendilerini ülkelerine ve halklarına karşı kullanan yabancı istihbarat servislerinin bir aracı haline geldiklerini fark etmişlerdir.

Astana Süreci'nde imzalanan dört çatışmasızlık bölgesi anlaşması çerçevesinde veya 2016'dan bu yana Suriye'de yürürlükte olan Ulusal Uzlaşma Programı kapsamında hükümetle uzlaştılar. Bu farklı muhalefet canlı ve iyi durumda. Beşar Esad'ın politikalarının bazı yönlerine katılmayan pek çok kişi yine de ülkeyi yeniden inşa etmek için birlikte çalışmaya devam ediyor ve şu an için önemli olanın bu olduğunu biliyor.

Suriye Hükümeti'nin muhatap almayı reddettiği ve müzakere sürecinin meşru bir tarafı olarak tanımadığı 'muhalefet' aslında İdlib çatışmasızlık bölgesine yerleşmiş terörist gruplar ve Türkiye tarafından desteklenen sözde Özgür Suriye Ordusu'nun kalıntılarıdır. Astana formatındaki müzakerelere gelenler işte bu "ılımlı" muhalefetin temsilcileridir. Saha komutanları Suriye Hükümeti ve müttefikleriyle birlikte DEAŞ'a karşı savaşmayı kabul eden doğrudan silahlı muhalefet olarak müzakere sürecinin en başında önemli bir rol oynadılar. Ancak artık özerkliklerini kesin olarak kaybettiler ve tüm Suriye muhalefetinin sadece küçük bir bölümünü temsil ediyorlar.

ŞAM SAVAŞI KAZANDI

Bir bütün olarak, genel bir Suriye muhalefeti yok, çok parçalı. Kahire, Moskova, Astana/Türkiye yanlısı gruplar ve Körfez monarşileri tarafından desteklenen muhalefet var ama hepsinin farklı çıkarları ve finansman kaynakları var, birleşemiyorlar ve ortak bir liderleri yok. Artık Şam için gerçek bir tehdit oluşturmuyorlar.

Kesin olan bir şey varsa o da Suriye'nin, herhangi bir ülkedeki iktidarların hata ve eksikliklerini kullanarak yabancı destekçiler tarafından organize edilen uluslararası terörizme karşı verdiği bu savaşı kazanmış olduğudur.

Devlet Başkanı Beşar Esad ilk resmi ziyaretini BAE'ye yaptı ve Avrupa ülkeleri de dâhil olmak üzere başka devlet ziyaretlerine de hazırlanıyor. Şam'da yabancı elçilikler açılıyor, birçok Arap ülkeleri okulların, hastanelerin ve diğer sosyal tesislerin yeniden inşasına yardım ediyor. Şu ana kadar sadece Katar, ülkenin Arap Birliği'ne geri dönmesine karşı çıktı.

Genel Sekreter Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in BM Güvenlik Konseyi'ne defalarca rapor ettiği üzere, ateşkesin sürdürülmesi konusunda ilerleme kaydedildiği görülmektedir. Zaman zaman ihlaller meydana gelse de bunlar genellikle terörist grupların provokasyonlarıdır.

SURİYELİLER GÜVENLE ÜLKELERİNE DÖNEBİLİRLER

Astana'da varılan anlaşmalara göre, zorla alıkonulan kişiler, toplu halde olmasa da, tazminat ödenmeksizin düzenli olarak takas edilmektedir. Bu tür operasyonlar sonucunda birkaç düzine kişi serbest bırakıldı; bu da müzakere sürecindeki katılımcılar arasında güven artırıcı önlemlerin güçlendiğini gösteriyor. Yüzlerce eski düşman Suriye vatandaşı, ülke içindeki Ulusal Uzlaşma Programı aracılığıyla ailelerinin yanına dönmüştür. Bu da önemli bir ilerlemedir, çünkü savaşta esir değişiminin karşılıklı yarar sağlayan bir iş haline geldiği iyi bilinmektedir. Her mahkûmun hayatı çok para eder. Serbest takas bir iyi niyet jestidir.

Suriye Devlet Başkanı'nın af kararnameleri de istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır. Beşar Esad geçen yıl mayıs ayında bir genel af kararnamesi imzaladı. Askerlik hizmetinden kaçmak da dâhil olmak üzere, kabahatler, suçlar ve cürümlerden hüküm giyenler cezadan muaf tutulmuştur. Bu yılın ocak ayında devlet başkanı, ülkeden kaçanlar da dâhil olmak üzere, gönüllü olarak bildirimde bulunmak kaydıyla tüm asker kaçakları için af ilan etti ve mayıs ayında terörist faaliyetlerden hüküm giymiş vatandaşlara af getiren bir kararname yayınladı. Af, ölümle sonuçlanan eylemler hariç olmak üzere, 30 Nisan 2022 tarihinden önce işlenen suçları kapsamaktadır.

Sonuç olarak, benim görüşüme göre, siyasi uzlaşma için tek bir formül vardır; bağımsızlığın ve toprak bütünlüğünün tanınmasına dayalı diyalog.

Sonraki Haber