Batı Trakya Türklerinden Avrupa Konseyi çıkarması

Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türk azınlığın önde gelenleri, hafta içinde Strazburg’da temaslarda bulundu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı öncesi Batı Trakya Türk toplumu temsilcileri, Yunanistan’ın uyguladığı hukuksuzlukları hatırlattı

YUNANİSTAN, Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türk toplumunun örgütlenmesini engelliyor. Son yıllarda başta İskeçe Türk Birliği (İTB) olmak üzere, Rodop ili Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç ili Azınlık Gençleri Derneği’nin kurulması, Yunan devleti tarafından engellendi. 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yunanistan’ın örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini açıkladı. Ancak Yunanistan buna rağmen aldığı farklı kararlarla söz konusu derneklerin açılmasını engelledi. Ziyaret heyetinde yer alan yasaklı İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, gerçekleştirilen ziyarete ilişkin ayrıntıları Aydınlık’la paylaştı.

Yunanistan’ın, hakları Lozan Antlaşmasınca saklı tutulan Batı Trakya Türklerine uyguladığı hukuksuzluğun değişip değişmediği konusu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısınca denetleniyor. Bu kapsamda önceki gün Batı Trakya Türkleri Federasyonu temsilcileri Strazburg kentinde bir dizi temaslarda bulundu. Bu hafta ise bir görüşme, Ozan Ahmetoğlu, Dr. Pervin Hayrullah, Hasan Bekirusta ve Kerem Abdurrahimoğlu tarafından yapıldı.

AİHM YUNANİSTAN’I DEFALARCA HAKSIZ BULDU

Yunanistan’ın bugüne kadar AİHM’in aldığı tüm kararları uygulamaktan kaçındığını anlatan Ahmetoğlu, Batı Trakya Türklerinin bugüne kadar iki kez iç hukuk yolunu tükettiğini ifade etti. Ahmetoğlu, Yunanistan’ın AİHM kararlarını uygulamak üzere Batı Trakya Türklerinin ilk taleplerini tümüyle reddettiğini, ikinci taleplerinde ise iç hukukta düzenlemeler yapmak istediğini belirtti. Buna karşın Ahmetoğlu, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince ihtiyaç yok.” ifadelerini kullandı. Sözleşme gereğince Yunanistan’ın zaten AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu hatırlatan Ahmetoğlu, Yunanistan’ın tüm yasalarının üzerinde AİHM kararı olduğunun altını çizdi.

AİHM’in kararları 2017 yılında almış olmasına rağmen dernek faaliyetlerine yönelik yasak Yunan devleti tarafından korunmaya devam etmekte. Önümüzdeki hafta içinde ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemek üzere toplanacak. Ziyaretleri kapsamında Ahmetoğlu, Yunanistan’a ciddi bir uyarı yapılmasından yana olduklarını ifade etti: “Yunan Yargıtayı iki ay önce bir karar vermiş ve AİHM kararlarını mutlak olarak uygulamakla yükümlü olmadığını belirtmişti. Biz de İcra Kurulu’na yeniden giderek Yunanistan’ı ciddi anlamda teşvik etmesi, kararların gerçekten uygulanmasını sağlaması ve uyarılması için başvurduk.”

13 YILDIR SÜREN MÜCADELE

Ahmetoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yunanistan’ı haksız bulan ilk kararını 2008 yılında aldığını da hatırlattı. Bu doğrultuda 13 yıldır mücadele ettiklerinin altını çizen İTB Başkanı, bu ziyaretlerinde “Bekirusta Dava Grubu” olarak anılan davaların Avrupa Konseyi nezdinde artık nam salmış olduğunu ve Yunanistan’ın hukuku uygulamakta direndiğini gördüklerini belirtti. Ahmetoğlu ayrıca bu sorundan etkilenenlerin sadece Türk toplumunun olmadığına da dikkat çekti: “Yunanistan hukuksuzluğunu sadece Türk azınlığa yönelik değil, Makedon azınlığa yönelik de uyguluyor. Yunan devleti, ‘Makedonya’ adını taşıyan derneklerin kurulmasını da engelliyor. Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Makedonlar hakkında da Yunanistan’ı daha önce haksız buldu. Bu durum da Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde biliniyor.”

GÜMÜLCİNE MÜFTÜSÜNE ‘SÜNNET’ DAVASI

Yunanistan’ın hukuksuzlukları örgütlenmeye yönelik engellemeyle de sınırlı değil. Hafta içinde Dostluk-Eşitlik-Barış Partisi, bir toplu sünnet mevlidine katılan Gümülcine Müftüsü ve Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Şerif hakkında makam gaspı gerekçesiyle dava açıldı. Daha önce de benzeri durumlardan dolayı soruşturmalar açan Yunanistan devletinin, Batı Trakya Türklerinin kendi dini temsilcilerini kendileri seçebilme hakları olmalarına rağmen bu din görevlilerini tanımadıkları ve toplumda karşılığı olmayan din adamlarını kendileri atadıklarını belirtmişlerdi. Lozan Antlaşması’nın açıkça ihlali anlamına gelen bu kararla ilgili Ahmetoğlu, Şerif’in davasının ilk duruşmasının ekim ayında görüleceğini ifade etti. Sorunla ilgili de konuşan Ahmetoğlu, şunları söyledi: “Bizim seçtiğimiz müftüleri Yunanistan devleti tanımıyor. Gelip etkinliklerimize katıldıklarında da adli soruşturma başlatılıyor. Yunanistan’daki müftülük sorunu en son 1990’ların başında vardı, ancak son 4-5 yıl içinde bu sorun yeniden alevlendi.”

DEB PARTİSİ’NİN 30. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ

Strazburg temaslarında bu sorunları bir kez daha hatırlattıklarını belirten Ahmetoğlu, Yunanistan’ın ciddi bir şekilde uyarılması gerektiğini, gerekirse yaptırım uygulanması gerektiğini ifade etti. Batı Trakya Türkleri olarak kendilerinin Yunanistan’da bölücülük faaliyetleri yapmadıklarını, vatandaşı ve resmi parçası oldukları ülkeye sahip çıktıklarını ve demokratikleşmek istediklerini şu ifadelerle belirtti: “Yunanistan, haklarımızın meşrutiyetini ortadan kaldırmak istiyor, ancak bizim mücadelemiz hukuki. Bizim amacımız, Batı Trakya Türklerinin sesini duyurmak, haklarını savunmak. Bu yüzden Yunanistan bizi can kulağıyla dinlemeli, bizim sesimize olanak vermelidir.”

Bu kapsamda 30 yıl önce özellikle Batı Trakya bölgesinde faaliyet gösteren Dostluk-Eşitlik-Barış Partisi’nin (DEB) kurulduğunu da hatırlatan Ahmetoğlu, DEB’in önemini de şu sözlerle ifade etti: “DEB, Batı Trakya Türklerinin sesidir. DEB 30 yıl önce Dr. Sadık Ahmet tarafından kurularak, çalışmalarına başladı. Partimiz, 30 yıldır Batı Trakya Türkleri için mücadelesini sürdürüyor, sürdürmeye de devam edecektir. Bu yüzden de DEB’in var olması çok önemli. Umuyoruz ki varlığımız ve başarılarımız artarak ilerlemeye devam eder.”

Kendisinin de iki dönem genel başkan yardımcılığını yürüttüğünü ifade eden ve hala Merkez Yönetim Kurulu üyesi olan Ahmetoğlu, özellikle İskeçe ve Rodop eyaletlerinde DEB’in varlığının Türk toplumunda geniş yankı ve ilgi uyandırdığını, 2014 ve 2019 yıllarında düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde partisinin adayı olarak birinci çıkmayı başardığını da ifade etti.

Sonraki Haber