Batı Ukrayna'da bölünüyor

Fransa, Ukrayna'ya asker göndermeye açık Batılı ülkelerden oluşan bir ittifakın peşinde. Macron'un başını çektiği gruba Polonya da destek veriyor ve Almanya'yı da dahil etme çabaları sürüyor.

Litvanya'daki zirvenin ardından basın toplantısı

Paris, Moskova ile savaşmaya hevesli ülkelerle bir ittifak kurarak Kiev'e asker göndermeyi planlıyor. İddianın sahibi Amerikan yayını Politico. Medya kuruluşunun değerlendirmesi ışığında hafta sonu konuya ilişkin yaşanan son gelişmelere bir bakalım. Fransa Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné, Litvanya'daydı ve burada Baltık ülkeleri ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla bir araya gelerek yabancı birliklerin mayın temizleme gibi alanlarda Ukrayna'ya yardım edebileceği fikrini desteklediğini açıkladı. Ev sahibi Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis'in başkanlık ettiği toplantıda Séjourné, "Önümüzdeki aylarda ya da yıllarda Ukrayna'ya nasıl yardım edeceğimizi söylemek ya da kırmızı çizgiler belirlemek Rusya'ya düşmez. Dolayısıyla buna kendi aramızda karar veririz." şeklinde konuştu.

Fransız Dışişleri Bakanı, açıklamaları sırasında birkaç defa mayın temizleme operasyonlarına vurgu yapsa da "önümüzdeki aylar için hiçbir şeyi dışlamıyoruz." diye ekleyerek asker gönderme konusunda açık kapı bırakmayı da ihmal etmedi. Paris'e paralel görüş bildiren Baltık ülkeleri dışişleri bakanlarınınsa Séjourné'yi "kalıpların dışında düşündüğü" için övgüye boğması gözlerden kaçmadı.

Reuters'in 8 Mart haberine eklediği fotoğraf

VARŞOVA KONUM DEĞİŞTİRİYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçen ay Batılı askerlerin Ukrayna'ya gönderilmesi olasılığını gündeme getirmiş; hemen ardından Almanya ve Polonya da dahil olmak üzere çoğu Avrupa ülkesi böyle bir planları olmadığını söylemişti. Anti-Rus yaygaracılığının bayraktarlarından Baltık ülkelerininse Paris'in fikirlerine son derece açık olduğu gözleniyor. Öte yandan görünen o ki Varşova da pozisyon değiştiriyor. Polonya Başbakanı Donald Tusk, cumartesi günü X hesabından şu paylaşımı yaptı: “Avrupa'da barış ve huzur dönemi sona erdi. Artık savaş öncesi çağı yaşıyoruz. İşte bu nedenle NATO, Avrupa ile Amerika arasındaki dayanışma her zamankinden daha önemli.” Varşova'nın Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski'yse Macron'un girişimini “takdir ettiğini” söylerken NATO birliklerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasının "olasılık dışı" olmadığını belirtti.

BERLİN ATEŞE İTİLİYOR

Tünelin diğer ucunda da kaçınılmaz olarak İngiltere var. Dışişleri Bakanı David Cameron cuma günü Alman basınına verdiği demeçte Almanya'nın Kiev'e uzun menzilli Taurus füzelerini vermesini engelleyen "sorunları çözmek" için Londra'nın Berlin ile birlikte çalışmaya “hazır olduğunu” söyledi. Hatırlanacağı üzere Alman generallerin söz konusu Taurus füzeleriyle Kırım'ı Rus anakarasına bağlayan ve sivil bir yapı olan Kerç Köprüsü'ne saldırı düzenlemeyi planladıkları toplantı geçen hafta sızdırılmıştı. Berlin resmi anlamda Paris'in öncülüğünde kurulan ittifaka katılıma istekli olduğunu şimdilik beyan etmese de Fransa ve İngiltere Almanya'yı savaşa çekmeye uğraşıyor.

ABD BASINININ 'RUS SEVGİSİ'

Avrupalı şahinler savaş çığırtkanlığını sürdüredursun ABD'den oldukça ilginç, Batı medyasının “Rus propagandası” olarak adlandırmayı tercih edeceği haberler geliyor. Kimilerine göre Washington, Ukrayna'daki işlerin çıkmaza girdiğinin farkında ve arkadan Moskova ile görüşmeler yapıyor. Macron ve destekçilerinin siyasetine net bir tezat oluşturan bu durumu gözlemlemek için son günlerde ABD basınında yer alan birtakım örneklere göz atmak yeterli. Sadece iki hafta kadar önce ünlü Brezilyalı gazeteci Pepe Escobar'ın “CIA'nın yayın organı” olarak tanımladığı New York Times, “Rus propagandasını” başlatarak bin Ukrayna askerinin Avdeyevka'dan çekilirken esir düştüğünü açıklamış, Kiev makamlarından büyük tepki görmüştü.

'HALK RUSLARDAN MEMNUN'

Aynı şekilde CNN de cuma günü, Ukrayna'nın Chasov Yar kentinde sivillerle konuşan muhabiri vasıtasıyla Ukrayna Ordusunun korunmak için “evlere yaklaştığını ve sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını” açıkladı. Amerikalı muhabir, kasabada yaşayan insanların "Rusya'nın gelmesinden memnun oldukları" sonucuna vardı! ABD'li muhafazakar köşe yazarı Daniel Depetris, NATO'nun Ukrayna'yı korumak için Rusya ile doğrudan bir askeri çatışmaya girmeyeceğini yazdı. Depetris'e göre “Ukrayna'nın ittifakta hoş karşılanmadığının dürüstçe itiraf edilmesi zamanı geldi.” Eski ABD askeri istihbarat subayı Scott Ritter, YouTube kanalı Ask The Inspector'da yaptığı açıklamada, anti-Rus kampanyasının önde gelen şahinlerinden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland'ın Beyaz Saray ile Ukrayna politikasına ilişkin “temel anlaşmazlıklar” nedeniyle görevinden “ayrıldığını” söyledi. Ritter şu değerlendirmede bulundu: "Odaya çağrıldı artık durması ya da yapamıyorsa istifa etmesi söylendi. O da istifa etti. Ukrayna konusunda nasıl hareket etmemiz gerektiğine dair vizyonu artık gerçeklikle örtüşmüyor, Biden yönetimi bile bunu anlamaya başladı."

İFLAS EDEN POLİTİKA

Yaşadığımız dönem açısından bakıldığında ilginç görünen bir başka haber de Reuters'ten geldi. Yayın kuruluşu alışılagelmedik biçimde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yaptığı kadınları ve aile değerlerini yücelten konuşmasına “geniş” yer ayırarak adeta “Putin propagandası” yaptı. Bu tip haber ve demeçlere son iki yıl içerisinde ABD ana akım medyasında asla yer verilmiyordu. Diğer yandan Avrupa, savaşın Ukrayna lehine gelişiyor gibi gözüktüğü dönemlerde dahi “biz bu savaşın tarafın değiliz” derken artık Macron'un başını çektiği grup, ABD'nin Nuland'ın kovulmasına neden olan iflas etmiş Ukrayna politikasını ilerletmek istiyor. Önümüzdeki haftalar safların keskinleşeceği bir sürece doğru gidiyor gibi gözüküyor.

AVRUPA'DA ATLANTİK KORKUSU

NATO ülkelerinden bazı diplomatların İngiliz Telegraph gazetesine verdiği demece göre Avrupalı üye devletler, ABD'nin ittifaktan ayrılması senaryosuna hazırlıklı olmalı. Yayın, "Avrupa başkentleri bir plan yapmalı ve Donald Trump'ın tehditleri ışığında askeri kapasitelerini yeniden gözden geçirmeli" diyor. Avrupalı bir diplomat Donald Trump'ın ABD'nin NATO üyeliğine ilişkin yorumlarının kuşkusuz rahatsız edici olduğunu söyleyerek, "bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor." şeklinde konuştu.

Bir başka diplomat da Trump'ın sözlerinin Avrupa'nın ABD'ye olan "aşırı bağımlılığını" bir kez daha vurguladığını belirtti. Üçüncü bir diplomat ise Washington'ın NATO üyeliğiyle ilgili belirsizliğin Avrupa ülkelerinin mevcut askeri planlamalarının güncel olup olmadığını sorgulamalarına neden olması gerektiğini söyledi.

Sonraki Haber