Batı’da ırkçılık virüsü can alıyor
Salgının merkezi haline gelen Avrupa ve ABD’de koronavirüs kriziyle birlikte ırkçılık da yükselişe geçti. Yollarda Asya kökenlilere tükürmek, toplu taşımada taciz etmek gibi eylemler gelişti. ABD’de ise virüsten daha çok etkilenenlerin Afrika kökenli Amerikalılar olduğu ortaya çıktı.
Asya uygarlıkları ve Latin Amerika dayanışma kültürlerini hayata geçirirken Avrupa’da ve ABD’de virüs yetmemiş gibi bir de ırkçılık gündeme geldi. Bell Tower adlı “Dijital sivil toplum” sayfası şunları yazdı: “Korona salgını başladığından itibaren ona ırkçılık da eşlik etti. Bununla karşılaşmayanlar nasıl olduğunu bilemezler. Bu nedenle Bell Tower Şubat 2020’den itibaren günlük tutmaktadır.”
Özellikle sosyal medyada ırkçı söylemler, Asya kökenli insanlara tükürmek, toplu taşıma araçlarında taciz etmek, psikolojik baskı gibi yöntemlerle başladı. Hatta saldırılar Asya kökenlilerin yanı sıra İtalyanlara kadar uzandı.
EN ÇOK SİYAHİLER ETKİLENİYOR
Almanya’nın ciddi gazetelerinden Frankfurter Allgemeine gazetesinden (FAZ) Kuzey ABD muhabiri Majid Sattar’ın haberine göre ABD’de virüsten hastalananların çoğunluğu Afrika kökenliler. Araştırmalara göre bunun sebepleri arasında yoksulluk, yetersiz beslenme ve hastalıklar geliyor. Araştırma sonucunda ABD’de ırkçılığın kurumsallaştığı söyleniyor ve bu sonuç ‘kurumsal ırkçılık’ olarak ortaya koyuluyor.
Sayılara baktığımız zaman bunu açıkça görüyoruz: ABD’nin pandemi merkezi olan Louisiana kentinde 16 bin hasta tespit edilmişti. 582 kişisi öldü. Bunlardan 407 kişi Afrika kökenli Amerikalı idi. Bu toplam ölü sayısının yüzde 70’ine tekabül ediyor. New Orleans’tan olan 4,6 milyonluk nüfusun yüzde 32 kadarı Afrika kökenli.
Şehrin valisi John Bel Edwards açıklama yaparak “Bunun büyük bir eşitsizlik” olduğunu söyledi. Louisiana, Mississippi ve Washington’dan sonra en çok Afrika kökenlinin yaşadığı yer.
Bugün New York’ta ölenlerin yüzde 28’i Afro-Amerikan olduğu halde, bu grubun nüfus içerisindeki oranı yüzde 22. İspanyol kökenlilerde ölüm yüzde 34, onların nüfusta payları ise yüzde 29.
SOKAKLARDA ASYALILARA SALDIRDILAR
Uluslararası Af Örgütü’nün açıklamalarında da ırkçılıkla ilgili ayrıntılı bilgiler var: Irkçılık özellikle Çin kökenli insanlara karşı başladı. Sonrasında Çin mallarını almayın kampanyasıyla birleştirildi. Hastanede, marketlerde veya caddede korona yayılmaya başladıktan sonra ırkçı söylem ve hareketler de yayılmaya başladı. Bunun üzerine Asya ve Doğu kökenli insanlar Twitter’dan “ben virüs değilim” etiketi ile fotoğraflarını yayınladılar.
Tagesspiegel yazarı Marvin Ku da bu konuda birçok olayı haberleştirdi. Örneğin Sang-Min Do Hamburg’ta sokakta kendisini işaret ederek “Korona- korona” diye bağırıldığını anlatmış. Benzer bir olay Münih’te yaşanmış, 45 yaşında bir kadının üzerine dezenfektan sıkılmış. Marvin Ku Berlin’de gazetesi için röportaj yapmak isteyince kabul edilmemiş. Çünkü Çinli gibi görünüyor. Bütün Asyai kökenden olan insanlara karşı benzer tutumlar gösterilmiş. Yine Almanya’nın Essen kentinde öksüren bir hasta Çinli gibi görüldüğü için içeri alınmamış. TV yorumcusuna göre bu tavırlar ırkçılıktır, çünkü etnik kökene dayanarak ayrımcılık yapılmıştır.
KESİN VE KARARLI TUTUM ALINMALI
Siyaset Bilimci Dr. Liya Yu bu gibi durumlarda toplumda iki ayrı reaksiyon ortaya çıkabileceğini söylüyor: “Ya salgın yokmuş gibi davranırlar veya kişilere indirgeyerek onları hedef alırlar. Burada Çinliler hedef alınmıştır, diğer marjinal gruplarda, mülteciler, göçmenler veya engelliler de hedef alınabiliyor."
Avrupa Birliği toplumlarında koronavirüs salgınına karşı tepkiler devletlerarasında da görüldüğü dayanışma yerine belirli etnik ve mezhep gruplarını hedef alma şeklinde gelişmiştir. Sokağa çıkma azaldığı halde bu defa sosyal medya üzerinden benzer bir ırkçılık yayılmaktadır.
Liya Yu bu durumda toplumdaki otoritelerin ırkçılığa karşı kesin ve kararlı bir tutum açıklaması gerektiğini söyledi. “Görmezlikten gelmek sorunu büyütür, çözmez” dedi.